-
İçerik sayısı
1080 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
10
Everything posted by Feneroin
-
Adaçayı, ballıbabagiller familyasından Salvia cinsini oluşturan kokulu bitkilere verilen ad. Adaçayı binlerce yıldır geleneksel tıpta ağrı, ishal, soğuk algınlığı, sindirim ve ruhsal sorunların tedavisinde kullanılan şifalı bir bitkidir. Sıcak basması, sinirlilik gibi menopoz belirtilerini ve aşırı terlemeyi önleyebilir. Çayır ve meralarda bulunan adaçayı (Salvia officinalis), dişotu ve meryemiye adları ile de tanınıyor. 30-70 cm boyunda olan bitkinin menekşe renkli çiçekleri halka dizilişli, karşılıklı olan beyaz keçeli yaprakları gümüş gibi parıldıyor ve acımtırak, ıtırlı bir koku yayıyor. Adaçayı, çok eski çağlarda da şifalı bir bitki olarak biliniyor. 13. asırda “Eğer dikmişsen adaçayını bahçeye, ne gerek var ölmeye” şeklinde sözlerle şifaları anlatılmaya çalışılan adaçayı, sıkça içildiğinde tüm bedeni güçlendiriyor, kalp krizi tehlikesini azaltıyor ve kötürümlüklerde çok yararlı olduğu biliniyor. Bilimsel olarak Salvia officinalis olarak bilinen adaçayı grimsi yeşil yaprakları ve odunsu bir sapı olan çok yıllık, yaprak dökmeyen bir çalıdır. Ballıbabagiller familyasından (kekik, lavanta, nane, biberiye ile birlikte) olan bu şifalı bitki Orta Doğu ve Akdeniz bölgelerine özgüdür. İlkbahar sonu veya yaz başında, adaçayı bitkileri lavanta ve beyazdan pembeye ve mor rengine değin değişen çiçekler açar. Adaçayı yaprakları trikom adı verilen küçük, saç benzeri yapılarla kaplıdır. Sabun ve kozmetik ürünlerinde parfüm olarak kullanılır. 1. Menopoz Semptomlarını Azaltır Menopoz sırasında oluşan hormonal dengesizliklere östrojen eksikliği neden olur. Adaçayı içindeki bileşikler östrojen benzeri özelliklere sahip olduğundan özellikle menopozda yaşanan sıcak basmaları, aşırı terleme ve sinirliliği önlemede yardımcı olmaktadır. Adaçayı yapraklarının ve takviyesinin, adet düzensizlikleri, dismenore (ağrılı adet dönemleri), amenore (adetten kesilme) gibi sorunlarla baş etme kapasitesi bulunmaktadır. 2. Gece Terlemelerini Azaltır Gece terlemelerinde ve aşırı terlemelerde, lavanta çiçeğinin yanı sıra yardımcı olabilecek tek bitki olarak gösteriliyor. 3. Sindirim Sistemine Faydalıdır Adaçayı yaprakları ve özü bağırsak hareketlerini yatıştırmak ve hazımsızlık belirtilerini azaltmak için gaz giderici bir bitki olarak kullanılır. Adaçayında bulunan rosmarinik asit mide ve bağırsak spazmlarını önleyerek ishal ve gastrit oluşumunu engelleyebilir. Yaprakları, bağırsaklarda meydana gelebilecek iltihaplanma, enfeksiyon ve abdominal kolik (iç organlarda oluşan kas spazmı nedeniyle ortaya çıkan ağrı) tedavisinde faydalıdır. 4. Boğaz vb. Hastalıklarına Adaçayı dıştan uygulandığında (çalkalama ve gargara), bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, diş iltihaplanmaları, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında veya ülserlerinde özellikle öneriliyor. 5. Kanı Temizler Kan temizleyici etkisi bulunan adaçayı, solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizliyor, iştah açıyor. 6. Kötü Kolestrole Ve Diyabete İyi Gelir Adaçayının uzun süreli (2-3 hafta) ve düzenli kullanımı (günde 2 kez çay olarak) kötü kolesterolün oluşmasını engelleyerek iyi kolesterol seviyelerini yükseltir. 7. Kanserle savaşır Adaçayı içmenin kolon kanserinin başlangıç evrelerini baskılayabildiği yapılan araştırmalarda görülmüştür. Adaçayı özlerinde bulunan karnosol, kuersetin ve rosmarinik asit gibi güçlü antioksidanlar kanser hücrelerinin büyümesini baskılar ve ağız kanseri, karaciğer kanseri, serviks kanseri, meme kanseri, böbrek kanseri ve cilt kanserine karşı etkili olabilir. 8. Alzheimera etkileri Araştırmalar adaçayı özünün hafif ve orta dereceli Alzheimer hastalığının belirtilerinin giderilmesinde etkili olabileceğini ortaya koymuştur. Bunu bellekte bir kimyasal haberci olarak çalışan ACH düzeylerinin parçalanmasını durdurarak yapmakta ve öğrenme, hafıza ve bilgi işleme yeteneklerinin iyileşmesine yardımcı olmaktadır. 9. Depresyona iyi gelir Kaygı giderici ve sakinleştirici özelliği olan adaçayının içerdiği diosmetin, apigenin ve luteolinin gibi antioksidanlar, depresyon ve stres ile mücadele sağlar. Günde bir bardak adaçayı içmek depresyondan kaynaklanan olumsuzlukla mücadele etmeye yardım eder. 10. Cilt sağlığına iyi gelir Adaçayı içeren topikal kremler (adaçayı yaprakları ile yapılan merhem) antibakteriyel etkisiyle egzama, sedef hastalığı ve akne gibi hastalıklara karşı bir savunma hattı oluşturur. Ciltte oluşan leke ve iltihaplı bölgelere düzenli olarak adaçayı özü uygulaması çirkin görünümleri kademeli olarak ortadan kaldırabilir ve UV ışınlarından kaynaklanan cilt kızarıklığını önler. Ayrıca ciltteki yaşlanma belirtilerinin giderilmesine yardımcı olabilir. Ayrıca Adaçayı… Saç derisini besler, kepeği önler ve saçları temizler. Adaçayı yağını incelterek saç diplerine uygulayın. 15 dk. bekledikten sonra her zaman kullandığınız şampuanınızla saçınızı yıkayın. Ağız ve diş sağlığına iyi gelir. 100 mililitrelik bir kâseye 1-2 damla adaçayı yağı, nane veya karanfil yağıyla karıştırılarak kullanılır. Suyla karıştırılmalıdır. Haftada 3 kez gargara yapılabilir ve yutulmamalıdır. Regl ağrılarına iyi gelir. Yağ inceltilerek karna ve kollara masaj yapılabilir. Menopoz kaynaklı sıkıntıları giderir. Yağ inceltilerek ayaklara masaj yapılır. Banyo suyuna eklenebilir. Bronşit ve astım için kullanılabilir. Banyo suyuna 3-5 damla esans yağı eklenir. Kesiklere, ufak yaralanmalara iyi gelir. Adaçayı yaprakları ezilerek lapa haline getirilir ve yaranın üstüne kompres yapılır
-
Kahvaltı için dışarıdan aldığımız sürülebilir çikolatalara son. Bundan sonra kahvaltılık çikolatamızı evde yapıyoruz. Kahvaltılık Çikolata 150 gr. çiğ fındık 175 gr. bitter çikolata 175 gr. sütlü çikolata 3 çorba kaşığı pudra şekeri 3 çorba kaşığı fındık yağı 1 çorba kaşığı kakao 1 vanilya çubuğu Hazırlanışı Tercihen kabuklu olan 150 gr fındığı ızgara+fan modunda yaklaşık 10 dakika fırınlayın. 175 gr bitter ve 175 gr sütlü çikolatayı ben mari usulü eritin. Ardından fırındaki fındıklarınızı çıkartın. Eğer kabuklu kullandıysanız kabuklarını soyun. Bunu yapmanın kolay yollarından birisi de fındıkları iki bez arasında hafifçe ovalamak. Ardından fındıkları mutfak robotundan geçirin. Bu işlemi fındıklar sıcakken yapmak gerekiyor, böylece yağını sıcak olarak dışarı verecek ve kremamsı hali almasını sağlayacak. Aksi taktirde karışımınız kesilme ihtimali söz konusu. Önce toz olana kadar çekin. Bundan sonra da çekmeye devam edin. Birkaç dakika sonra tane tane halinden fındık ezmesi kıvamına doğru, oradan da iyice pürüzsüz bir kıvama gelecek. Fındıklar hala sıcakken 3 çorba kaşığı pudra şekerini eleyerek ekleyin. Sonra da 1 çorba kaşığı kakaoyu ve sıyırdığınız 1 vanilya çubuğunun çekirdeklerini ekleyin. Karışımın oda sıcaklığında donmasını azaltmak için de 3 çorba kaşığı fındık yağı ekleyin ve son olarak doğrayıcıdan tekrar geçirin. Çocukluk hatırası krem çikolatanızın hazır olması için son dokunuş da erittiğiniz çikolatayı bu karışıma eklemek ve iyice karıştırmak. Afiyet Olsun.. Tarif: Refika’nın Mutfağından
-
- sürme çikolata
- krem çikolata
-
(1 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Türk-İran ortak yapımı olacak Mest-i Aşk filmi Mevlana'nın hayat hikayesini anlatacak. Mest-i Aşk Filmi Hakkında Hande Erçel, İbrahim Çelikkol, Selma Ergeç, Boran Kuzum ve Bensu Soral gibi Türk oyuncuların yanı sıra İran‘ın sevilen oyuncularından Shabab Hoseini ve Parsa Pırouzfer da Mest-i Aşk filminde yer alıyor. Yönetmenliğini Hasan Fethi’nin üstleneceği Mevlana’nın hayat hikayesinin anlatılacağı Mest-i Aşk filmi için hazırlıklar sürüyor. Mesti Aşk filmi 2020’nin şimdiden en çok merak edilen vizyon projelerinden biri oldu. Mesti Aşk Filmi Konusu Mesti Aşk filminde Mevlana’nın hikayesi çok farklı bir bakış açısı ise İranlı bir yönetmen tarafından anlatılacak. Mesti Aşk filminde bilinenden çok farklı bir Mevlana profili olacağı konuşuluyor. Film Oyuncuları
-
Kış içeceklerinden biri olan boza evde nasıl yapılır? Aşama aşama boza yapılışı. Boza Malzemeleri 4 su bardağı siyez bulguru 3 yemek kaşığı şeker yarım su bardağı pirinç veya bulgur 1 çay kaşığı kuru maya ve su Bu malzemeler boza yapımının ilk aşamasında kullanılır. Bu aşamadan sonrası için ihtiyaç duyacağınız malzemeler : 1,5 su bardağı şeker isteğe göre toz tarçın ve leblebidir Boza yaparken bulgur yerine yulaf, çavdar veya darı gibi diğer tahılları da tercih edebilirsiniz. Boza Hazırlanışı : Boza yapımı için dikkat etmeniz gereken en önemli noktalardan biri kullanacağınız tüm ekipmanların güzelce yıkanması ve arındırılmasıdır. Boza yaparken bir mayalanma süreci yaşanacağı için kirli kaplar ya da ekipmanlar, daha fazla mikrobun üremesine neden olabilir. Öncelikle kullanacağınız bulgur ve pirinci güzelce yıkayın ve 3-4 saat kadar suda bekletin. Daha sonra bol suda haşlayın ve malzemeniz iyice yumuşayınca ocaktan alın. Daha sonra haşlama suyunu karışımdan ayırmak için bir süzgeç yardımıyla süzün ve bulamaç haline gelen bulgur ve pirinçleri ayrı bir kaba alın. Bu karışımı üzerini örtmeden 1-2 saat karanlık bir ortamda dinlendirin. Bu esnada, maya ve şekeri karıştırın ve üzerine yarım su bardağı kadar su ekleyin. Bu karışımı da bulamacınızın içine ekleyin ve kabın üzerini örtün. Yine karanlık ve serin bir yerde 1 gün kadar bekletin. Eğer mayalanma işlemini daha sıcak bir ortamda gerçekleştirirseniz, yarım günde bu süreç tamamlanacaktır. Ancak çok sıcak ortamlarda maya dayanmadığı için, buzdolabını tercih edebilirsiniz. Ara ara kabın ağzını açıp, lapayı karıştırarak bekletin. 1 gün sonra şekeri karışıma ekleyin ve karıştırın. Bozanın tadına bakın ve su ve şeker oranını bu aşamada ayarlayın. Üzerine toz tarçın serperek ve yanında leblebi ile servis edebilirsiniz. Saklama koşulları nelerdir? Boza, serin bir ortamda asgari 15 gün saklanabilir, tercihen (+4°C’ de) buzdolabında saklanmalıdır.
-
Kış aylarının sevilen ve lezzetli içeceklerinden biri olan salep nasıl yapılır? Salep tarifi Salep Malzemeleri : (1 kişilik salep için) 1 su bardağı süt (hangi bardakla içecekseniz o bardağı ölçü olarak alın) 1 çay kaşığı hakiki toz salep (aktarlardan bulabilirsiniz) Yarım tatlı kaşığı şeker (Şeker miktarını damak tadınıza göre ayarlayabilirsiniz) Üzeri için: İsteğe bağlı toz veya çubuk tarçın ya da zencefil kullanabilirsiniz. Püf noktası: Eğer salebinizin daha koyu kıvamlı olmasını isterseniz karışımın içine nişasta da ekleyebilirsiniz. Çünkü, hakiki salep marketlerden alınan hazır saleplerin aksine çok koyu kıvamlı değildir. Bu nedenle daha yoğun kıvamlı bir salep için nişasta kullanabilirsiniz. Hazırlanışı: Öncelikle sütün içine döküldüğünde homojen bir şekilde karışması için şekeri ve salebi bir kapta karıştın. Sütü ve karıştırdığımız şeker ile toz salebi bir tencereye koyun. Birçok tarifte; şeker ile salebi süt kaynadıktan sonra koymanız gerektiği yazar. Bu şekilde de yapabilirsiniz. Fakat bu yöntemde salebin topaklanma olasılığı daha fazladır. Karışımı kıvam alıp kaynayana kadar karıştırın. Kıvamını alıp, kaynayan salebin altını kapatıp servis edeceğiniz bardağa alın. Üzeri için isteğe bağlı miktarda toz tarçın ya da çubuk tarçın, dilerseniz toz zencefil serperek servis edin
-
Kış aylarında içinizi ısıtacak bir içecek tarifi. Sıcak çikolata nasıl yapılır? Sıcak Çikolata Tarifi İçin Malzemeler 300 ml.yarım yağlı süt 1 yemek kaşığı kakao 50 gr bitter çikolata 1 yemek kaşığı toz şeker Hazırlanışı Yarım yağlı süt, kakao ve toz şekeri bir cezveye aktarın. Aralarda karıştırıp, kaynatın. Bitter çikolatayı küçük parçalara ayırın. Kaynayan bir su buharı üzerinde yer alan ayrı bir kapta benmari usulü eritin. Sütü fincanlara paylaştırın. Eritilmiş sıcak çikolatayı ekleyip, karıştırdıktan sonra sıcak sıcak servis edin. Afiyet Olsun.. Tarif : yemek.com mutfağından
-
Brüksel Lahanasının faydaları Brüksel lahanası ya da Frenk lahanası, turpgillerden küçük yumru şeklinde ve kalınca kat kat yaprakları olan bir sebze türü. Brokoli gibi kansere yakalanma riskini azalttığı düşünülen bir başka kış sebzesini veren Brüksel lahanası, turpgillerdendir. Brüksel Lahanasının Faydaları Brüksel lahanası, akciğer, mide ve kalınbağırsak (kolon) kanserlerine yakalanma riskini düşürür. İçerdiği A, C ve E vitamini, kalp hastalıklarına yakalanma, kalp krizi geçirme riskini azaltır. Yüksek oranda potasyum minerali içermesi nedeniyle yüksek tansiyonu düşürür ve tansiyonu belli düzeyde tutar. Hamileyken brüksel lahanası tüketmeniz doğacak çocuğun zekasını geliştirir. İçinde bulunan sülforan, tümör gelişimini baskılayarak kansere yakalanma riskini düşürür. Kemik erimesine karşı koruyucu etkisi vardır. Kan şekerini kontrol eder, şeker hastalığına karşı korunma sağlar. Diş ve diş etini sağlamlaştırır. Vücut direncini artırır. Bağışıklık sisteminin mikroplarla daha etkin ve üstün savaşmasına katkıda bulunur
-
Tifo hastalığı yüksek ateş, ishal ve kusmaya yol açan ve ölümcül olabilen bakteriyel bir enfeksiyondur. Belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Tifo hastalığı yüksek ateş, ishal ve kusmaya yol açan ve ölümcül olabilen bakteriyel bir enfeksiyondur. Etken mikroorganizma genellikle Salmonella typhi isimli bakteridir. Enfeksiyon sıklıkla kontamine yiyeceklerden ve içme suyundan bulaşır ve el yıkamanın daha az olduğu yerlerde daha yaygındır. Belirtileri yüksek ateş ve sindirim sistemi problemlerini içerir. Bazı insanlar herhangi bir belirti olmadan sadece bakteriyi taşır ve başkalarına bulaştırabilir. Erken dönemde tanı alan olgular antibiyotiklerle başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Tifo hastalığı nedir? Tifo, Salmonella typhimurium (S. typhi) isimli bakterinin neden olduğu bir enfeksiyondur. Bakteri insanların bağırsaklarında ve kan dolaşımında yaşar. Enfekte bir kişinin dışkısına maruziyet yoluyla bireyler arasında yayılır. Hastalık hayvanlarda görülmez. Bu yüzden bulaşma daima insandan insanadır. S. typhi ağızdan girer ve bağırsakta 1 ila 3 hafta geçirir. Bu süreden sonra, bağırsak duvarı ve kan dolaşımına doğru ilerler. Kan dolaşımından diğer doku ve organlara yayılır. Bağışıklık sistemi mikroorganizma ile savaşmak için çok az şey yapabilir, çünkü S. typhi bağışıklık sistemi etkilerinden uzak bir şekilde yaşayabilir. Tifo tanısı bakterinin kan, dışkı, idrar veya kemik iliği numunesinde gösterilmesi yoluyla koyulur. Tifo hastalığı neden olur? Tifo hastalığına sıklıkla Salmonella typhi, daha nadir olarak ise Salmonella paratyphi adı verilen bakteriler neden olur. Salmonella typhi sebebiyle gelişen hastalık daha şiddetlidir. Aynı sınıftan olsalar da tifoya neden olan bakterilerle başka bir ciddi bağırsak enfeksiyonu olan Salmonella’dan sorumlu bakteri aynı değildir. Tifo, kirli yiyecek veya sularla bazen de enfekte olmuş biriyle doğrudan temas yoluyla geçer. Tifo hastalığının endemik olduğu gelişmekte olan ülkelerde, çoğu vaka kirli içme suları ve zayıf sanitasyondan kaynaklanır. Gelişmiş ülkelerde yaşayan insanların çoğunluğu seyahat sırasında enfekte olur ve hastalığı fekal-oral yolla başkalarına yayar. Bu, bakterinin dışkı ve bazen de enfekte olmuş kişilerin idrarından çevreye yayıldığı anlamına gelir. Tifo hastası kişiler tuvaleti kullandıktan sonra ellerini dikkatli bir şekilde yıkamazsa ve yiyeceklere dokunursa bu yiyecekleri yiyenler enfeksiyonu kapabilir. Aynı şekilde bakterilerle kirlenmiş içme suyu ya da diğer yiyeceklerle de enfeksiyon yayılabilir. Tifo hastalığından tamamen kurtulan az sayıda insan, antibiyotik tedavisinden sonra bile etken bakterileri sindirim sistemi ya da safra kesesinde yıllarca barındırmaya devam edebilir. Kronik taşıyıcılar olarak adlandırılan bu bireyler, bakterileri dışkılarıyla atarlar ve artık kendileri herhangi bir belirtiye sahip olmasalar bile başkalarına bulaştırabilirler. Tifo hastalığı için risk faktörleri nelerdir? Tifo, her yıl yaklaşık 26 milyondan fazla kişiyi etkilemeye, özellikle de gelişmekte olan ülkelerde dünya çapında etkilere neden olan ciddi bir tehdit olmaya devam etmektedir. Hastalık Hindistan, Güneydoğu Asya, Afrika, Güney Amerika ve diğer birçok alanda endemiktir. Çocuklar, hastalığı yetişkinlerden daha hafif geçirmelerine rağmen, tifoya yakalanma konusunda daha büyük risk altındadır. Tifonun nadir olduğu ülkelerde yaşayanlar, aşağıdaki durumlarda hastalığı kapma konusunda daha yüksek risk altındadır: Tifo ateşinin endemik olduğu bölgelere seyahat edenler, Salmonella typhi bakterileri ile çalışılan kliniklerde mikrobiyolog olarak görev yapanlar, Enfekte olmuş veya yakın zamanda tifo hastalığına yakalanmış biri ile yakın temas halinde olanlar, Salmonella typhi içeren atık su ile kirlenmiş suların içenler. Tifo hastalığı belirtileri nelerdir? Tifo hastalığına bağlı belirti ve şikâyetler genellikle bakteriye maruz kaldıktan bir ila üç hafta sonra ortaya çıkar. Hastalıkta ortaya çıkan ilk belirtiler şunları içerebilir: Düşük başlayan ve her gün artan ve sıklıkla 40,5 °C’ye ulaşan yüksek ateş Cilt döküntüleri Baş ağrısı Halsizlik Yorgunluk Kas ağrıları Terleme Kuru öksürük İştahsızlık ve kilo kaybı Karın ağrısı İshal veya kabızlık Karında ileri derecede şişkinlik Zihinsel karışıklık Tifoda görülen en önemli iki belirti ateş ve döküntüdür. Her hastada görülmeyen döküntüler, özellikle boyun ve karın bölgesindeki gül renkli lekelerden oluşur. Hastalık tedavi edilmezse daha şiddetli belirtiler görülür. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: Deliryum Yarı kapalı gözlerle yorgun ve bitkin bir şekilde hareketsiz yatma Ek olarak, sıklıkla tedavi almayan hastalarda hayatı tehdit eden komplikasyonlar gelişir. Bazı hastalarda başlangıçta görülen belirti ve bulgular ateş düştükten iki hafta sonra tekrar ortaya çıkabilir. Tifo hastalığı komplikasyonları nelerdir? Tifoya bağlı gelişen en ciddi komplikasyonlar bağırsaklarda kanama veya delinmedir (perforasyon). Bu komplikasyonlar hastalığın üçüncü haftasında gelişebilir. Bağırsakta delinme olursa bağırsak içeriği karın boşluğuna sızar ve şiddetli karın ağrısı, bulantı, kusma ve kan dolaşımı enfeksiyonu (sepsis) gibi şikâyet ve bulgulara neden olur. Hayatı tehdit eden bu komplikasyon acil tıbbi bakım gerektirir. Daha nadir görülen diğer olası komplikasyonlar şunları içerir: Kalp kası iltihabı (miyokardit) Kalp kapakçıklarının iltihaplanması (endokardit) Kalp zarlarının iltihabı (perikardit) Zatürre Pankreas iltihabı (pankreatit) Böbrek veya mesane enfeksiyonları Beyni ve omuriliği çevreleyen zarların ve sıvıların iltihabı (menenjit) Deliryum, halüsinasyonlar ve paranoid psikoz gibi psikiyatrik sorunlar Hızlı ve etkin tedavi ile hastaların neredeyse tamamı tifo hastalığından kurtulur. Nadiren de olsa bazı insanlar tedavi verilmeden de iyileşir ve komplikasyon geliştirmez. Tifo hastalığından korunma Gelişmekte olan birçok ülkede, tifonun önlenmesine ve kontrol altına alınmasına yardımcı olabilecek güvenli içme suyu, iyileştirilmiş sağlık önlemleri ve yeterli tıbbi bakım gibi halk sağlığı hedeflerine ulaşmak zor olabilir. Bu nedenle, yüksek riskli popülasyonları aşılamanın tifo hastalığını kontrol altına almanın en iyi yolu olduğu düşünülür. Tifo riskinin yüksek olduğu bölgelere seyahat edenlere de aşı önerilir. Aşılama ağızdan veya enjeksiyon yoluyla sağlanabilir: Ağız yoluyla kullanılan canlı, zayıflatılmış aşı. Her biri iki günde bir olmak üzere seyahatten 1 hafta önce alınan 4 tabletten oluşur. Tek doz enjeksiyon yoluyla yapılan aşı. Seyahatten 2 hafta önce yapılır. Halihazırda tifo hastalığına yakalanmış bireylerde ve 6 yaşın altındaki küçük çocuklarda aşılama uygun değildir. Bağışıklık sisteminin etkilendiği HIV hastaları ya da kemoterapi tedavisi alan hastalara ağızdan canlı aşı verilmemelidir. Oral canlı aşı daha güçlüdür, fakat daha fazla yan etkilere sahiptir. Bununla birlikte mevcut her iki aşı türü de her zaman etkili değildir. Bu sebeple de yayılmayı önlemenin daha etkili yollarını bulmak için daha fazla sayıda araştırma yapılması gereklidir. Tifo hastalığı nasıl teşhis edilir? Kirlenmiş yiyecek veya su alımından sonra, etken bakteriler ince bağırsağı istila eder ve geçici olarak kan dolaşımına girer. Bakteriler karaciğer, dalak ve kemik iliğindeki beyaz kan hücreleri tarafından taşınır ve bu hücrelerin içinde çoğalır. Sayıları artan bakteriler daha sonra tekrar kan dolaşımına geçer. Bu noktada hastada ateş dahil belirtiler ortaya çıkar. Bakteriler safra kesesini, safra sistemini ve bağırsaktaki lenfatik dokuyu istila eder ve sayıları daha da artar. Bağırsaklardan dışkı yoluyla atılan bakteriler, dışkı örneklerinde tanımlanabilir. Dışkı testinden elde edilen sonucu net değilse, tanı koymak için kan veya idrar örnekleri kullanılır. Tifo hastalığı tedavisi nasıl yapılır? Tifo için tek etkili tedavi seçeneği antibiyotiklerdir. En yaygın kullanılanlar siprofloksasin (hamile olmayan yetişkinler için) ve seftriaksondur. Yeterli sıvı içilerek vücut sıvı ve elektrolit dengesinin korunması önemlidir. Bağırsakların delindiği daha ciddi vakalarda ise ameliyat gerekebilir
-
- tifo nedir
- tifo tedavisi
-
(1 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Bazı alışkanlıklar, cildinin erken yaşlanmasına ve kırışıklık görünümüne neden olabilir. Bunun önüne geçmek için bilmeniz gereken bazı önemli detayları sizin için araştırdık. Her geçen gün estetik kaygılar, güzel görünme isteği, yaşlılık bulgularını gizleme ve daha genç görünme arzusunun artmaya devam ettiğini belirten uzmanlar, “Ancak ciltte kırışıklıklara yol açan öyle faktörler var ki bunlara dikkat edilmesi getiriyor.” Dedi. Bazı alışkanlıklar, cildinin erken yaşlanmasına ve kırışıklık görünümüne neden olabilir. Kırışık oluşturan ve sürekli yaptığımız bu kötü alışkanlıklardan bir an önce kurtulmanız gerekmektedir. Bunun önüne geçmek için bilmeniz gereken bazı önemli detayları sizin için araştırdık. Yaşla birlikte cildin elastikiyetini sağlayan kollajen ve yağ dokusunun yanı sıra nem tutma kapasitesi de azalıyor. Bunun sonucunda da ciltte lekeler, kırışıklar, sarkma, matlık ve deformasyon başlıyor. İnsan yüzünde, dinamik ve statik tip olmak üzere 2 çeşit kırışıklık meydana gelir. Dinamik kırışıklıkların nedeni; cilt altındaki mimik kaslarının hareketleridir. İki kaş arası dikine çizgilenmeler, kaz ayakları ve burun kanatlarından ağız kenarına uzanan kırışıklıkların bir kısmı bu şekilde meydana gelir. Statik kırışıklıklar ise; yaşlanma, yer çekimi ve güneş ışınlarının olumsuz etkileri sonucu meydana gelir. Alın çizgileri gibi.” Fazla Yapılan Mimikler; Mimik kasları duygu ve düşüncelerimizi belirtmemizde bize yardımcı olan yüz kaslarıdır. Ancak bazı mimikleri gereğinden çok yapmamız, yani bu kasları fazla kullanmamız istenmeyen çizgilerin oluşmasına neden olabiliyor. Özellikle kaş ortasında ve göz kenarında zaman içinde giderek artan ve belirginleşen bu çizgiler bizi hem olduğumuzdan yaşlı hem de sert mizaçlı gösteriyor. Su içmemek; Su içmek genel sağlığımızın yanı sıra cilt sağlığımız için de çok önemli. Cildimiz kirli hava, rüzgar, güneş, klima ve diğer çevresel faktörler nedeniyle zaten kuruyor. Yeteri kadar su içmediğimizde bu kuruluk daha da belirgin hale gelip ciltte kuruluğa bağlı kırışıklıklara yol açabiliyor. Hatalı Beslenmek; Hatalı beslenmek cildimizin erken yaşlanmasına neden olabiliyor. Örneğin şeker cildimizin en önemli düşmanlarından biri. Şeker molekülleri vücutta fazla miktarda olduklarında proteinin yapısını değiştiriyorlar. Bunun sonucunda cildin en önemli yapıları olan kollajen ile elastin proteinleri hasar görebiliyor. Makyaj İle Uyumak Makyaj yüzde uzun süre kalmamalı. Gün içinde üst üste ve aşırı derecede makyaj yapılmamalıdır. Özellikle yatmadan önce yüz mutlaka temizlenmelidir. Çünkü yüzünüzde makyajla uyuduğunuz zaman, cildinizdeki gözenekler tıkanır ve cildinizde oluşan sebum (cildinizin kirleri atmakta kullandığı madde) tıkalı gözeneklerden çıkamaz, bu da cildinizde sivilcelerin oluşmasına sebep olur ayrıca cildinizi çabuk yaşlandırır ve gözlerde iritasyona sebep olabilir. Fazla Şeker Şeker cildin düşmanları arasında olan bir besindir. Cildin daha parlak ve sağlıklı bir yapıda olması için kandaki şeker miktarının sürekli kontrol altında tutulmasına özen gösterilmelidir. Şeker bağışıklık sistemini zayıflatırken bakterilere karşı savaşan antikorların üretimini baskılayabilir. Zayıflayan bağışıklık sistemi ciltte lekeler, sivilce ve aknelere yol açabilir. Yine şekerli içeceklerde cildin kurumasına neden olabilir. Bu nedenle cildin sıvı ihtiyacını su ile karşılamak en doğru seçenek olacaktır. Sigara Tüketmek Sigara içen kişilerde hayatı boyunca sigara kullanmamış kişilere göre iki kat daha fazla kırışıklık oluştuğu saptanmıştır. Sigaranın deride yapmış olduğu değişiklikler güneş ışığı, yaş, kilo değişiklikleri ile ilişkili olmayıp; sadece sigara içme süresi ve miktarı ile ilişkilidir. Sürekli sigara kullanımı, cildin esnekliğini ve kalitesini sağlayan elastin lifler üzerinde olumsuz etkiler yapar. Sigara etkisi altında kalmış olan cilt zamanla esnekliğini kaybetmiş bir lastik gibi olur. Bunun sonucunda da kırışıklıkların oluşması kolaylaşır
-
Kahvaltı sofralarınızda yer açın çünkü mutfakta yeni bir yıldız doğuyor! İşte yumurtanın en havalı hali “bulut yumurta” (cloud eggs) tarifi. Çocuklarınız bu yumurtayı çok sevecek. Sadece Çocukların değil, yumurta tüketmekte zorlanan herkesin çok büyük keyifle yiyebileceği bir tarif bulut yumurta. Bulut Yumurta Tarifi Yumurtaların beyaz ve sarısı ayrı ayrı kaplara ayrılıyor. Yumurtaların beyazları tuz ile beraber köpük köpük olana dek çırpılıyor. Beze kıvamına gelen yumurta beyazları fırın tepsisine aktarılıp tam ortasına yumurta sarısı konuyor. Fırında pişip kahvaltılarınızın sevilen lezzetlerinden biri olmaya geliyor. Malzemeler; 4 adet yumurta 1 çay kaşığı tuz Hazırlanışı; Yumurtaların beyazını bir kaba, sarılarını da ayrı bir kaba ayırın. Beyaz ve sarıların birbirlerine karışmamasına özellikle özen gösterin. Yumurta beyazların içerisine tuz atın ve çırpıcı yardımıyla beyaz bir köpük haline gelene kadar çırpın. Yağlı kağıt serili fırın tepsisine, spatula yardımıyla orta boy bezeler halinde yumurta beyazlarınızı aktarın. Ortalarında boşluk oluşturun. Ortasındaki boşluklara yumurta sarılarını dikkatli bir şekilde aktarın. Önceden ısıtılmış 190 derecede üzeri hafif renk alana kadar 15-20 dakika arası pişirin. Pişince çıkarıp sıcak sıcak servis edin. Afiyet Olsun yemek.com mutfağından…
-
Bindu, Sanskritçe "nokta" anlamına gelen bir Hinduizm terimidir. İnanışa göre Bindu, tekliğin çokluk olduğu, yaratılışın vuku bulduğu noktadır. Hintli kadınların iki kaşın ortasındaki nokta ne anlama geliyor? 1.3 milyar insanın olduğunu Hindistan’da birçok etnik kültür ve din bir arada yaşamaktadır. Kalabalık nüfusa sahip ülkede farklı farklı gelenek ve görenekleri görmek mümkündür. Kendine özgü dini ve yaşam tarzıyla diğer ülkeden ayrılan Hindistan’da kadınların alnının ortasında kırmızı nokta vardır. Peki. bu kırmızı nokta nedir? Hintli kadınların alnının ortasına yaptırdıkları noktaya ‘Bindi’ denir. Bindu kelimesinden türeyen ‘Bindi’ nokta anlamına gelmektedir. Değişik renklerde yapılan bu noktalar bekar ve evli kadınlarda farklılık gösterir. Bekar Hintli kadınlarda nokta siyah renkte olurken evli kadınlarda nokta kırmızı renktedir. Kaşlara yakın, alın ortasında bulunan kırmızı,parlak bir nokta olarak uygulanan eski bir Hindu geleneğidir. Bindi ya da Bindu olarak adlandırılır. Bindi kelimesi sanskrit dilinde ”Damla,küçük bir parça ve nokta” anlamlarına gelen bindu kelimesinden türetilmiştir. Kaşların arasındaki bu bölgenin ajna olarak bilinen altıncı çakra ve görünmez bilgeliğin merkezi olduğuna inanılır. Bu noktaya yerleştirilen kırmızı noktanın ise insan vücudundaki enerjiyi tuttuğu ve konsantrasyonun çeşitli seviyelerini kontrol ettiği söylenir. Ayrıca yaradılışın temelindeki merkez noktasıdır ve talih ve iyi şansın sembolüdür. Bir Hint geleneği olmasına karşın bindular zamanla farklılaştırılmış ve bazı insanlar için moda ve popüler bir aksesuar olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bindu renkleri kırmızı, turuncu ve siyah gibi farklı renklerde ve farklı şekillerde olabilir. Buna karşın bekar kadınlar siyah renkteki binduları, evli kadınlar ise kırmızı renkli binduları kullanırlar.
-
Ülkemizin her yerinde yetişebilen Kapari (Gebre Otu) bir çok hastalığa faydası olan aynı zamanda salata ve yemeklerde de kullanılabilen bir bitkidir. Kapari nedir? Ege bölgesi başta olmak üzere ülkemizin pek çok yerinde yetişebilen kapari, tomurcukları ve meyveleri besin maddesi olarak kullanılan bir bitkidir. Capparaceae familyasından dikenli bir bitki olarak tanımlanır. Ülkemizin farklı bölgelerinde “kebere, keper, gebere, geber otu, kedi tırnağı, menginik, karga kavunu, hint hıyarı” gibi isimlerle de bilinir. Doğada kendi kendine yetişebilen bir bitki olan kapari, toprağı sıkıca kavrar ve geniş alanlara yayılan kökleri sayesinde çalı görünümünü alabilir. Kısa boylu bir yer bitkisi olan kapari, 150-200 yıl kadar yaşayabilir. Dal uçları, tomurcukları ve meyveleri gıda sektöründe kullanılır, yaprakları, dalları ve kökleri de ilaç, boya ve kozmetik amaçlarla kullanılır. Tomurcuklarından ve meyvelerinden turşu ve salamura yapılarak kullanılır. Türkiye’de kapari tüketimi hala yaygınlaşmamış olsa da, Avrupa’da ve Amerika’da sıklıkla çorbalarda, salatalarda, pizzada ve garnitürlerde kullanılıyor. Kapari’nin Faydaları Fosfor, demir, protein, selüloz ve lipid içeriği bakımından zengindir. Antioksidan etkisi ile vücutta ödem oluşumunu önler. Yüksek lif oranı sayesinde sindirim sistemini düzenler ve kilo vermek isteyenler için yardımcıdır. Tokluk hissi sağlar ve vücuda enerji verir, yorgunluk hissini azaltır. Kilo vermeye katkı sağlar. İçeriğindeki kalsiyum ve magnezyum sayesinde diş ve kemik gelişimine destek olur. Karaciğerin yağlanmasını önler. Cilt sağlığını destekler. Lösemi, anemi gibi hastalıklarda alternatif tedavi amaçlı kullanılabilir. Böbrek taşı tedavisinde, mide bağırsak sorunlarında kapari bitkisinden yararlanılabilir. MS hastalığına oldukça iyi gelir. Cinsel gücü artırıcı etkisi vardır. KAPARİ NASIL YENİR? Kapari tomurcukları bir gün boyunca %20 tuzlu suda bekletilir, sonra 10 gün de sirkeli suda bekletilir. Eğer bu işlem yapılmazsa kapari zararlı olacaktır. KAPARİ NERELERDE KULLANILIR? -Kapari tomurcuklarından yapılan kapari turşusu, dünyada en çok tercih edilen kapari tüketme yöntemlerinden birisidir. Turşu olarak saklanmış kapari tomurcukları salatalarda, garnitürlerde kullanılabilir. -Pizzaların üzerine konulan malzemelerin arasına karıştırılabilir. -Balık, tavuk, kırmızı et veya hindi; her türlü et yemeğinin yanında pişirilerek servis edilebilir. -Domates sosuna karıştırılabilir
-
Evde para harcamadan zahmet çekmeden yapabileceğiniz doğal peeling tarifleri. Canlı,temiz ve pürüzsüz bir cilde sahip olmak sanıldığı kadar zor değil. Evde ki malzemelerle yapabileceğiniz bu peeling tarifleriyle sizinde cildiniz parlasın. TEMİZ BİR CİLDE SAHİP OLMAK İLK KURAL Püf Noktası: Yüzünüzü etkili bir şekilde temizlemeniz için temizleme jellerine muadil olarak evde hazırlayabileceğiniz basit bir tarif bulunuyor. Yarım limonun suyu, yüzünüzü temizlemeye büyük ölçüde yardımcı olur. Eğer hassas bir cilt yapınız varsa limon suyunun içine bal ekleyerek içeriğini yumuşatabilirsiniz. Karışımı pamuk yardımıyla cildinize hafifçe bastırarak sürün. Bu bakım yöntemi cildinizi ferahlatabilecek ve canlandırabilecektir. DOĞAL PEELING Peelingin asıl amacı ciltteki ölü deriyi atarak cilde parlak bir görünüm vermektir. Piyasadaki pahalı ürünlerin aksine evde bu işlemi toz şeker yardımıyla kolayca yapabilirsiniz. Püf Noktası: 2 tatlı kaşığı toz şekere bir miktar zeytinyağı gezdirerek elde ettiğiniz karışımı elinizle cildinize uygulayabilirsiniz. Bu işlem sırasında cildinizi çok yormadan hafifçe bastırmanız önemli. Toz şekerin taneleri cildinizi canlandırırken zeytinyağı kaybedilen nemi sağlayacaktır. Eğer çok kuru bir cilde sahipseniz peeling uygulamasını çok sık yapmamanızı tavsiye ederiz. BAL VE TARÇIN Bal ve tarçın bir araya geldiklerinde inanılmaz bir cilt bakım ürünü oluşturur. Özellikle cildi sivilcelerden arındırmak için en etkili kür olabilir. Püf Noktası: Yaklaşık 2 tatlı kaşığı bala bir miktar toz tarçın ekleyin, iyice karıştırıp temizlenmiş yüzünüze masaj yaparak uygulayın. 10 dakika yüzünüzde bekleyen karışımı ılık su ile yavaşça temizleyin. İlk seferde bile cildinizin pamuk gibi olduğuna ve düzenli yaptığınızda yüzünüzdeki sivilcelerin iyileşmeye başladığına şahitlik edebileceksiniz. SALATALIK Su oranı çok yüksek bir besin olan salatalık; lezzetinin yanı sıra inanılmaz derecede sağlıklı bir bakım ürünü olarak da bilinir. İçerdiği vitaminler sayesinde cildinize taze bir görünüm sağlar ve gereken nemi geri kazandırır. Püf Noktası: Salatalığın suyunu sıkıp bir pamuk yardımıyla cildinizi temizleyerek nemlendirebilirsiniz. Bunun yanında suyunu tamamen çıkarmak yerine salatalığı rendeleyip püre haline getirebilir, yüzünüze maske olarak sürüp 10 dakika bekledikten sonra suyla temizleyebilirsiniz
-
- doğal peeling
- peeling tarifi
-
(1 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Ana malzemesi un ve sütten oluşan sebze, hamur işi gibi yiyeceklere çok yakışan beşamel sos nasıl yapılır? Fransız mutfağından Türk yemeklerine uyarlanan beşamel sos, hem sebze hem de et yemeklerine çok yakışan temel soslardan biridir. Özellikle lazanya ve makarna gibi hamur işlerinde kullanılmaktadır. Peki, beşamel sos nasıl yapılır? İşte, beşamel sos yaparken dikkat edilmesi gereken püf noktalar Malzemeler • 3 yemek kaşığı tereyağı • 2 yemek kaşığı un • 2,5 su bardağı soğuk süt • 1 çay kaşığı tuz • 1 çay kaşığı karabiber Hazırlanışı Tereyağını bir tencerenin içine alıp eritiyoruz. Unu ilave edip kavurmaya başlıyoruz. Kavrulan una 2,5 su bardağı soğuk sütü azar azar ilave ederek topaklanmaması için koyulaşana kadar sürekli karıştırın. 1’er çay kaşığı tuz, karabiberi ekleyip karıştırın ve ocaktan alın. PÜF NOKTALARI Unu İyi Kavurun Un ve tereyağının önden kavurulup sütle kıvam alması mantığına dayanan beşamel sosu hazırlarken unun köpürüp, kavrulmasına ve kokusunun çıkmasına dikkat edin. Kavurma Süresine Dikkat Edin Başarılı bir beşamel sos elde edilmek için unu kavurma süresinin ideal olması gerekir. İdeal kavurma süresi ise unun kokusu çıkana kadardır. Sütü Eklerken Kontrollü Olun Beşamel sosun ana malzemelerinden biri olan sütü birden değil, azar azar ilave edin. Soğuk bir süt ile de beşamel sos yapılabilir ancak doğru olan ılıtılmış bir süt tercih etmektir. Oranlara Dikkat Edin Beşamel sos için temel oran 2 gram yağ için 3 gram un ve 1 litre süttür. Aksi takdirde ideal bir kıvam yakalayamazsınız
-
- beşamel sos
- sos tarifi
-
(1 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Gaziantep yöresine özgü bir lezzet olan Gavurdağ Salatası nasıl yapılır? Gavurdağı Salatası Tarifi Malzemeler: 4 adet büyük boy domates 1 adet büyük boy kuru soğan 4 adet orta boy yeşil sivri biber 2 adet orta boy salatalık 100 gram ceviz içi 1/2 demet maydanoz 6 yemek kaşığı zeytinyağı 4 yemek kaşığı nar ekşisi 1 tatlı kaşığı sumak 1/4 çay kaşığı tuz Gavurdağı Salatası Tarifinin Püf Noktası Olgun ve sulu domatesler kullanmanız, doğranacak olan tüm malzemeleri oldukça küçük doğramanız salatanın lezzetini arttıracaktır.Domates ve salatalıkları arzuya göre kabuklarını soymadan da kullanabilir, küçük küçük doğranmış taze soğan katabilir, salatanın sosuna arzuya göre limon suyu ilave edebilirsiniz.Salatanın olmazsa olmazlarından biri olan ceviz içini, servisin hemen öncesinde eklemeniz salatanın tadını olumlu yönde etkileyecektir. Gavurdağı Salatası Tarifi Nasıl Yapılır? Kabuğunu soyduğunuz domatesleri küçük parçalar halinde doğrayın. Bol suda yıkadığınız salatalıkları tercihen kabuklarını soymadan tavla zarı büyüklüğünde kesin. Kuru soğanı domatesler ve diğer malzemelerle uyumlu olacak şekilde küçük küçük doğrayın. Ortadan ikiye kesip, çekirdeklerini çıkardığınız sivri biberleri küçük küpler halinde kesin. Salatanın olmazsa olmazı tüm malzemenin olabildiğince küçük doğranmış olması. Maydanozu incecik kıydıktan sonra tüm malzemeyi derin bir salata kasesinde harmanlayın. Salatanın sosu için; zeytinyağı, sumak, nar ekşisi ve tuzu küçük bir kapta karıştırdıktan sonra salata kasesine aktarın. Sosu ile buluşturduğunuz salatayı derin bir servis tabağına alın. Üzerini küçük parçalar halinde kırdığınız ceviz içi ile süsledikten sonra sulanmaması için bekletmeden servis edin. Sevdiklerinizle paylaşın. Gavurdağı Salatası Tarifinin Servis Önerisi Hazırladığınız salatayı göbek marul yaprakları içinde servis edebilirsiniz.Kullandığınız zeytinyağı ve nar ekşisi miktarını damak tadınıza göre azaltıp, arttırabilirsiniz. Tarif : yemek.com’dan
-
- gavurdağı salatası
- salata tarifi
-
(2 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Hamur işlerine, yemeğe salataya katabileceğiniz güzel bir pesto sos tarifi. Pesto Sos Malzemeleri 8 avuç fesleğen yaprağı 250 gr. parmesan peyniri 3 avuç dolmalık fıstık 5 diş sarımsak 4 kahve fincanı zeytinyağı 1 dolu tatlı kaşığı karabiber 1 silme tatlı kaşığı tuz Fesleğen sevdalıları iyi bilir, pesto sos peynirle birleşince ayrı, hamurla birleşince ayrı, et veya salatayla birleşince apayrı bir hal alır. Hepsinde de çok güzel olur. Ev yapımı olunca daha doğal ve haliyle daha lezzetli. Çocuğu olanlar için şöyle güzelliği de var; iki kaşık pesto sosuyla bir avuç yeşillik yedirmiş olabiliyorsunuz çocuklara. Fesleğeni yıkayıp 8 avuç kadar yaprağı dallarından ayırın. Yaprakları kurulamayı unutmayın. 250 gram parmesanı ince rendeleyin. 3 avuç dolusu dolmalık fıstığı karamel rengine gelinceye dek ateşte çevirdikten sonra soğuması için bekletin. Fesleğenleri mutfak robotundan 3 kahve fincanı ile geçirin. Fesleğenlerin kararmaması için zeytinyağı ile çekmek önemli. Ardından 250 gr. parmesan peynirini, 5 diş sarımsağı ve 3 avuç dolmalık fistığı ilave edip tüm karışım iyice birbiriyle hemhal olana kadar çekin. Karabiber ve tuzunu ekleyin çekmeye devam edin. Sonra sterilize ettiğiniz kavanozlara koyun ve üzerine zeytinyağı ekleyerek havayla temasını kesin. Kavanozlarınızı küçük tutun, açıldığında bir haftada tüketebileceğiniz boy en iyisi. Aksi takdirde, hiçbir kimyasal koruyucu içermediğinden, açılan kavanozlarda hızla bakteri üreyebilir. Üstü kötü olursa üzülmeyin, rastlamışsınızdır iyi salçalarda da böyle olur. Dünyayı bu bakterilerle paylaşıyoruz en nihayetinde. Üzerini dikkatlice alıp kalanını kullanabilirsiniz. Tarif : refikaninmutfagi.com
-
Bal kabağının faydaları saymakla bitmiyor. Kabak mevsimi gelirken güzelce yapabileceğiniz kabak tatlısı tarifi.. Kabak Tatlısı Malzemeler: (4 kişilik) 600 gr bal kabağı 3 su bardağı toz şeker 1 su bardağı su 1 su bardağı çekilmiş ceviz içi veya kaymak 3-4 adet karanfil , dilerseniz kıvamlanması içi 2-3 damla limon suyu Hazırlanışı : Bal kabaklarınızın çekirdeklerini çıkartıp yeşil ve sert kısımlarını soyduktan sonra iki parmak kalınlığında dilimleyin. Kabak dilimlerinizi bol suda yıkamayı ihmal etmeyin. Daha sonra tencereye yerleştirin. Üzerine toz şeker ve karanfilleri serpin. Tencerenin ağzını kapatıp 1 saat kadar bekletin. Kabak dilimlerini pişirmeden önce toz şeker döküp yaklaşık 3 saat bekletirseniz şekerin tamamen eriyerek kabakla özleşmesini sağlarsınız. Kabaklar cinsine göre suyunu kısa sürede salmayabilir. Bu durumda su ilave ederek orta ateşte 45-50 dakika kadar pişirin. Suyunu tamamen çeken kabaklarınızı ılıklaştıktan sonra dikkatlice servis tabaklarına alın. Üzerlerine ince çekilmiş ceviz içlerini serpiştirdikten sonra sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz. Dilerseniz kaymak eşliğinde servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun..
-
Eskişehir'in meşhur lezzetlerinden biri olan Balaban Kebabı nasıl yapılır? Balaban Kebabı Tarifi İçin Malzemeler Domates sosu için: 2 yemek kaşığı domates salçası 1/2 yemek kaşığı tereyağ 1 çay kaşığı toz şeker 1/2 çay kaşığı tuz 1/2 su bardağı su Köfte için: 500 gram dana kıyma 1 çay bardağı bayat ekmek içi (ince çekilmiş) 1,5 çay kaşığı tuz 1,5 çay kaşığı karabiber 2 adet soğan(orta boy, küçük küpler halinde doğranmış) Üzeri için: 1 su bardağı yoğurt (çırpılmış) 4 yemek kaşığı tereyağ(eritilmiş) 2 adet tırnak pide(küp doğranmış) 1 su bardağı et suyu(pidelerin üzerine dökmek için) 2 adet biber 1 adet domates(halka kesilmiş) Balaban Kebabı Tarifinin Püf Noktası Sinirleri alınmış ve terbiye edilerek dinlendirilmiş et bu tarifin en lezzetli halini elde etmeniz için gereken püf noktası! Balaban Kebabı Tarifinin Pişirme Önerisi Tarifimizi Ramazan pidesi kullanarak da deneyebilirsiniz. Balaban Kebabı Tarifi Nasıl Yapılır? Geniş bir kasede kıyma, bayat ekmek kırıntıları ve ince doğranmış kuru soğanları, tuz ve karabiber ile iyice yoğurun. Ceviz büyüklüğünde yassı yuvarlak köfteler yapın ve kızgın döküm tavada kızartın. Biber ve domatesleri de köfteleri pişirdiğiniz tavada dışı közlenmiş görüntü alıncaya kadar pişirin. Domates sosu için, tereyağını bir tavada eritin. Üzerine salça, toz şeker ve tuzu ekleyip, salçanın kokusu çıkana kadar kavurun. Suyu üzerine ekleyip bir taşım kaynattıktan sonra ocaktan alın. Küp doğranmış tırnak pideleri servis edeceğiniz tabağa alın. Üzerine önceden ısıtılmış et suyunu dökün. Çırpılmış yoğurdu, ardından domates sosunu pidelerin üzerine dökün. Köfteleri üzerine yerleştirin. Biber ve domatesleri de tabağa ekledikten sonra kızmış tereyağını tüm köftelerin üzerine gezdirin ve servis edin. Afiyet Olsun.. Tarif : yemek.com
-
- balaban kebap
- balaban kebabı
-
(2 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
En sevilen şerbetli tatlılardan biri olan şekerpare, evde kolayca yapılabilir. Malzemeler 2 adet yumurta 125 gram tereyağı 1 çay bardağı sıvı yağı 1,5 çay bardağı irmik 1 çay bardağı pudra şekeri 1 paket kabartma tozu 1 paket vanilya Aldığı kadar un Şerbeti için: 4 su bardağı su 3 su bardağı şeker Yarım limon Hazırlanışı Yumurtalardan birinin sarısını ayırın. Beyazını diğer yumurtayı, tereyağını, sıvı yağı, irmiği ve pudra şekerini iyice karıştırın. Vanilya ve kabarma tozunu ekleyin. Son olarak unu azar azar ilave ederek kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edin. Hamurdan yumurta büyüklüğünde parçalar koparıp tepsiye dizin. Üzerine bir fırça yardımıyla ayırdığınız yumurta sarısını sürüp çatalın tersiyle çizik atın. Fırınınızı 180 dereceye ayarlayıp biraz ısıttıktan sonra tepsiyi fırına verin. Üstü kızaran şekerparelerinizi fırından çıkarın. Bu esnada su ve şekeri tencerede karıştırıp şerbeti pişirmeye başlayın. Kaynamaya başladıktan 10 dakika sonra içine limon suyunu ilave edin. 5 dakika kadar daha kaynattıktan sonra altını kapatıp ılınmaya bırakın. Şerbeti tatlıların üzerine dökeceğiniz zaman ılık olmalı. Tatlıların da ilk sıcaklığının geçmesini beklemelisiniz. Şerbeti döktükten sonra üzerini kapatmadan çekmesini bekleyin. Ardından dilediğiniz gibi süsleyip servis edebilirsiniz. Afiyet olsun
-
- şekerpare
- tatlı tarifleri
-
(2 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Karadeniz'in meşhur tatlısı Laz Böreği nasıl Yapılır? Hopa Laz Böreği tarifi. Laz Böreği Tarifi İçin Malzemeler Hamuru İçin: 1 çay bardağı yoğurt(suyu ile birlikte) 1 çay bardağı sıvı yağ 1 çay bardağı su 1 çay kaşığı tuz 1/2 paket kabartma tozu 2 adet yumurta 4 su bardağı un Muhallebisi için: 5 su bardağı süt 2 adet yumurta sarısı 4 yemek kaşığı un 1 yemek kaşığı nişasta (mısır veya buğday nişastası) 1 su bardağı toz şeker 1/2 adet limon kabuğu rendesi Şerbeti için: 1,5 su bardağı toz şeker 1,5 su bardağı su 1 tatlı kaşığı limon suyu Tezgahı Unlamak İçin: 1 su bardağı nişasta (mısır veya buğday nişastası) Yağlamak İçin: 1 çay bardağı eritilmiş tereyağı 1 çay bardağı sıvı yağ Hazırlanışı Şerbeti için su ve şekeri, şeker eriyene kadar karıştırın ve kaynamaya bırakın. Kaynadıktan sonra limon suyunu ekleyin ve kısık ateşte şerbet kıvamını alana kadar pişirin ve ocağın altını kapatıp oda sıcaklığında soğumaya bırakın. Baklava hamurunu hazırlamak için geniş bir kasede sulu yoğurt, sıvı yağ, su, tuz, kabartma tozu ve yumurtayı güzelce karıştırın. Bu karışımın üzerine yavaş yavaş ekleyerek, hamur ele yapışmayan bir kıvama gelene kadar yoğurun. Hamurun tezgaha yapışmaması için nişasta serpiştirin ve yoğurduğunuz hamuru 18 eşit bezeye bölün. Muhallebisi için; ayrı bir kasede 1 su bardağı süt, yumurta sarıları, vanilin, nişasta, un ve limon kabuğu rendesini karıştırın. Geriye kalan 4 su bardağı sütü tencereye aktarın. Üzerine 1 su bardağı toz şekeri de ekledikten sonra ocağın altı açıkken, şeker eriyene kadar karıştırın. Tencerede ısınan sütlü karışımdan bir kepçe süt alın ve kasede hazırladığımız yumurtalı karışımın içerisine azar azar ekleyerek ısılarını eşitleyin. Isıları eşitlenen karışımları birleştirelim. Kasedeki karışımı azar azar tencereye ekleyin ve sürekli olarak karıştırarak muhallebi kıvamına gelene kadar pişirin. Piştikten sonra ocaktan alıp, ılımaya bırakın. Tezgaha tekrar nişasta serpiştirin. Tüm bezeleri incecik olacak şekilde açın. Yağladığınız, fırına dayanıklı fırın kabının içerisine yufkayı yerleştirin. İlk yufkanın dışarıya doğru taşmasına izin verin. Eritilmiş tereyağı ve sıvı yağ karışımı ile ilk yufka katını fırça yardımıyla yağlayın. 17 katın her katını yağlayarak fırın kabınıza dizin. Hazırladığınız muhallebi karışımını yufkaların üzerine dökün. İlk katın taşan yufkalarını içe doğru katlayın. Üzerine son yufka katını da ekledikten sonra son kez yağlayın ve dilimleyin. 170 derece ısıtılmış fırında kızarana kadar 30 dakika pişirin. Fırından çıkardığınız laz böreğinin ilk sıcaklığı geçtikten sonra soğumuş olan şerbeti üzerine gezdirin ve sevdiklerinizle afiyetle tüketin. Laz Böreği Tarifinin Servis Önerisi Arzuya göre toz Antep fıstığıyla süsleyerek servis edebilirsiniz. Afiyet Olsun
-
- laz böreği
- börek tarifi
-
(1 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Yalan Çemberi, oğlunu bir kazada kaybeden polis memuru bir babanın gerçekleri gün yüzüne çıkarma mücadelesini anlatıyor. Yalan Çemberi Konusu Polis müfettişi olan Surjan oğlu Karen’i bir kaza sonucu kaybedince eşi ile evliliklerinde sorunlar başlar. Bu sırada Bollywood yıldızı olan Arman Kapoor’da çok şüpheli bir şekilde trafik kazasında ölünce Surjan Singh bu kazayı soruşturmaya başlar. Hayat kadını olan Simran sayesinde gizli kalmış gerçekler gün yüzüne çıkacaktır. Yönetmen: Reema Kagti Oyuncular: Aamir Khan, Kareena Kapoor, Nawazuddin Siddiqui, Rani Mukerji Tür: Dram, Bollywood Ülke: Hindistan Süre: 2 saat 19 dakika Filmden Kareler Oyuncular Aamir Khan Kareena Kapoor Nawazuddin Siddiqui Rani Mukerji
-
Minyon biri olmanın belli avantajları vardır. Mesela yaşınız kaç olursa olsun; mutlaka daha genç görünürsünüz. Ancak ne yazık ki, kısa boylu kadınlar için, bu durumun bazı dezavantajları da vardır... Başarısız bir kombin, sizi kolaylıkla daha kısa gösterebilir ve zariflikten mahrum edebilir. Bu yüzden özellikle minyon biriyseniz; giysilerinizi ve aksesuarlarınızı daha dikkatli seçmeniz gerekiyor. Bizde siler için bu sorunun cevabını araştırdık ve sizleri daha uzun ve ince gösterecek bazı ipuçları… Üst Ve Etek Üstünüze giyeceğiniz bol ve uzun bir parça, bacak boyunuzu daha kısa gösterirken; gövdenizi de daha hantal ve uzun gösterebilir. Bunun yerine; aynı tişörtü, eteğinizin içine sıkıştırırsanız; bu, belinizi vurgular ve bacaklarınızı daha uzun gösterir. Bir diğer seçenek ise, eteğinizin üstüne kısa bir üst giymektir. Ayakkabı Ve Kemer Bilekten bağlı ya da tokalı sandaletler giymeyi seviyorsanız, ayakkabınızın kayışının cildinizin rengine yakın olduğundan emin olun. Çünkü ayakkabı konusunda, zıt renkler, bacaklarınızın daha kısa gözükmesine neden olabilir. Geniş bantlı ya da kayışlı ayakkabılardan da kaçınmalısınız. Ayrıca soldaki fotoğrafta gördüğünüz gibi, gövdeyi yatay bir şekilde ikiye ayıran kemer, gövdenin bariz bir şekilde daha geniş gözükmesine neden olur. Oysa kemersiz bir elbise ve daha açık renkteki bir ayakkabı, sizi fark edilir ölçüde daha uzun ve ince gösterir. Ceket Ve Blazer Minyon tipli kadınlar, uzun ceket, takım elbise veya blazer giymemelidir. Çünkü tüm bunlar, bacakları görsel olarak daha kısa gösterir. Bunun yerine, daha az hacimli, kısa, bel hizasında ya da biraz altında biten ceket ve blazer’lar giymeniz önerilir. Ayrıca çanta seçimi konusunda da dikkatli olmalısınız. Minyon tipli kadınlar için en iyi seçenek, genişliği 10-11 inç’i aşmayan küçük çantalar olacaktır. Çünkü uzun yıllardır moda olan büyük alışveriş çantaları, hantal bir görüntüye neden olabilir. Eğer sırt çantası kullanacaksanız; mutlaka bunu da küçük ve düzgün geometrik şekillere sahip olanlar arasından seçmelisiniz. Hırka Uzun hırkalar, yüksek topuklu ayakkabılara gerek kalmadan, boyunuza birkaç santim “eklemek” için harika bir seçenektir. Böyle bir giyim tarzı, boyunuzu gözle görülür derecede uzun gösterir. Ancak elbette hırkanız çok büyük olmamalı ya da büyük cepler gibi iri detaylara sahip olmamalıdır. Elbise Volümlü elbiseler, en güzel, uzun boylu kadınlarda görünür. Minyon tipli kadınlar tarafından giyildiğinde ise, bu tür öğeler kişinin olduğu gibi görünmesinden ziyade; “pres”lenmiş gibi görünmesine, silüeti ve özellikle bacaklarının daha kısa görünmesine neden olur. Oysa, sağdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi, vücuda oturan elbiseler, minyon tipli kadınların vücudunu daha orantılı ve daha uzun gösterir. Renk Kombinler Renkli bir üst ve koyu renkli bir alt; vücudunuzu yarıya bölerek boyunuzun kısalığını vurgular. Buna kıyasla, siyah beyaz ve boyuna çizgili giysiler, silüetinizi belirgin bir şekilde uzatır. Ayrıca alt ve üst giysinizin renklerinin birbirine yakın olması, sağdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi, boyunuzun daha uzun gözükmesini sağlar. Dikkat ederseniz; soldaki fotoğrafta yer alan üst, diğerine göre daha bol ve büyük görünüyor. Kot Pantolon Ve Üst Kısa üstler, minyon tipli kadınlar için mükemmeldir. Böyle üstleri, yüksek bel bir kot ile kombinlemek de, bacakları önemli ölçüde uzun göstermeye yardımcı olur. Bir diğer seçenek, kısa bir üst ve yüksel bel bir etek giymektir. İnanmazsanız deneyin; sonuçlar sizi hem memnun edecek hem de gerçekten şaşırtacak!
-
- kısa boy
- minyon kız
-
(3 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Hindistan'da evlilik törenlerinde yapılan bir geleneğe verilen isimdir Sindur (Sindoor). Sindur, Hindistan’da evlilik törenlerinde yapılan bir geleneğe verilen isimdir. Ateş çevresinde 7 kez dönerek yapılan törenin ardından, damat tarafından gelinin saç ayrımına evli bir kadın olduğunu göstermek amacıyla sürülen kırmızı boyayı ifade etmektedir. Sindur (Sindoor) Nedir? Gelenek ve görenekleriyle isminden sıkça söz ettiren Hindistan, evlilik törenlerinden biri olan “sindur” (sindoor) töreni ile ilgi çekiyor. Peki sindur (Sindoor) nedir? Neden yapılır? Sindur; Hindistan’da evlilik törenlerinde yapılan bir geleneğe verilen isimdir. Ateş çevresinde 7 kez dönerek yapılan törenin ardından, damat tarafından gelinin saç ayrımına evli bir kadın olduğunu göstermek amacıyla sürülen kırmızı boyayı ifade etmektedir. Artık evli bir kadın olduğunun işareti olarak parlak kırmızı boya (sindur) sürülmesinin ardından “mangalsutra” töreniyle damat gelinin boynuna boncuklu kolye takar. Ateşin çevresinde yedi kez döndükleri “pheras” töreninin ardından, gelinle damat bir örtünün altında karşılıklı oturan çiftler gümüş bir aynadan birbirlerinin yüzlerine bakarlar. “Posh Puja” ise evlilik töreninden sonraki sabah yapılır. Yakın akrabaların katıldığı bu törende mutlu evlilik dilekleriyle genç çiftin başından çiçekler dökülür. Son olarak da ikisinin birbirlerini besledikleri “dayabata” töreni yapılır. Sindur, aynı zamanda Hindistan’da inekler için her yıl düzenlenen ve ‘Gopastami’ adı verilen bir bayramda da kullanılır.
-
Karva Chauth gününde kadınlar; kocaları için uzun ve sağlıklı bir yaşam dileyerek oruç tutarlar. Karva Chauth evli Hindu kadınların kocalarına adadığı bir gündür. Karva Chauth gününde kocaları için oruç tutan kadınlara “şanslı ve mutlu kadın” anlamına gelen “Saubhagyavati” denir. Hindistan’a Özgü; Karva Chauth Töreni Karva Chauth genellikle Kuzey Hindistan’da özellikle; Pencap, Racastan, Haryana, Gucarat ve Uttar Pradeş’te kutlanır. Karva; kil, çömlek anlamına gelirken, chauth; dördüncü demektir. Yani Hint takvimine göre; dolunaydan sonraki dördüncü gün kutlanır. Karva Chauth’tan iki gün önce, şansı ve refahı sembolize ettiği için, kadınlar ellerine kına yakarlar. Karva Chauth gününde Shiva ve ailesine (eşi Parvati ve oğlu Ganesha’ya) dualar ederek tapınırlar. Karva Chauth sabahı gelinin kayın validesi tarafından sargi hazırlanır. Sargi; meyve ve tatlılardan oluşan bir tepsidir. Güneş doğmadan önce yemek yenilir ve oruca başlanır. Karva Chauth akşamı Ay’a su sunarak ibadet edildikten sonra, kadın elek aracılığıyla önce aya daha sonra kocasına bakar. Son olarak kadın kocasının ikram ettiği su ile orucunu açar
-
Dünya üzerindeki en eski ve en büyük uygarlıklarına ev sahipliği yapan Hindistan'a dair bu gelenekler size 'yok artık' dedirtecek. Hindistan gelenekleri ve kültürü, hemen herkesin ilgisini çekmiştir. Son derece ilginç geleneklere sahip olan Hindistan’a gitmeyi düşünüyorsanız mutlaka gitmeden önce Hindistan geleneklerine göz atmalısınız. Seyahat edilen klasik rotaların dışında Hindistan son yıllarda en merak edilen ülkelerden biri oluyor. Gerek Hindistan gelenekleri gerek Hindistan’ın insanları gerekse Hindistan mimarisiyle Hindistan turları binlerce gezginin gezi planları arasında yer alıyor. Dünya üzerindeki en eski ve en büyük uygarlıklarına ev sahipliği yapan Hindistan’a dair jollytur’un verdiği bu gelenekler size ‘yok artık’ dedirtecek. 1) Ganj Nehri Günahlardan Arındırıyor Hindistan geleneklerine göre Ganj Nehri’ne girmek oldukça kutsal kabul ediliyor. Hinduların inanışında Ganj Nehri, arınmayı temsil ediyor. Hindistan geleneklerinde tanrıça olarak kabul edilen ve Tanrıça Ganga adıyla bilinen Ganj Nehri’nde yıkanmak günahlardan arınmak anlamına geliyor. Hindistan kültürüne göre ölen bir kimseyi Ganj Nehri kıyısında yakıp küllerini nehre atmak da, ölülerinin ruhlarının özgürleştiğine inanılan bir ritüel. 2) İneklerin Dokunulmazlığı Vardır Hindulara göre inekler kutsal hayvanlardır. Öyle ki dışarıdan ineklere taptıklarına inanırız. Fakat işin gerçeği Krişna adı verdikleri tanrılarının ineğin vücudunda beden bulduğunu düşünmeleri. Bu sebeple Hindistan kültüründe ineklere asla zarar verilmez ve inek eti yenmez. Ayrıca ineğin kuyruğundan tutan birilerini görürseniz, anlayın ki o kişi yemin etmektedir. Biraz tiksinti verebilir, ama onlar kutsal saydıkların ineğin idrarıyla temizleneceklerine inanıp hatta ineğin dışkısını alınlarına sürerler. En merak edilen de biri yanlışlıkla bir ineğe zarar verdiğinde ya da öldürdüğünde ne olduğu. O kişi 6-12 ay arasında yıkanmaz, temizlenmez, sakalını ve tırnaklarını kesmez. Sosyal ve iş hayatını devam ettiremez. Bu süre sona erdiğinde Hindistan’da yine kutsal kabul edilen bir ağacın altında büyük bir ziyafet verip o ağacın yapraklarını bol miktarda tereyağında yaktıktan sonra günahından arındığına inanılır. 3) İntihar Etmek Takdir Ediliyor Hindistan kültürü sahip olduğu farklı geleneklerle bizleri şaşırtmaya devam ediyor. O geleneklerden biri de intiharın günah kabul edilmemesi. Üstelik intihar etmek takdir edilen bir eylem olarak görülüyor. Evet, yanlış duymadınız. Hindistan geleneklerine göre intihar etmek alkışlanacak bir şey. Bu ilginç kültürde intihar edecek kişi önce 3 gün oruç tutuyor ve sonra nasıl intihar edeceğini seçiyor. İntihar etmeye benzer bir başka inanış daha var Hindistan’da. O da çok yaşlı ya da ağır hasta insanları intihara bırakmaktır. Bunun için o kişiler güzel elbiseler giydirilerek Ganj Nehri’nin med-cezir yaşanan kıyısına götürüp bırakılır. Sular yükselince nehir o kişiyi içine çeker ve ölümüne sebep olur. Eğer o kişi, sular yükselmeden intihardan kaçarsa şerefini kaybeder ve bir daha itibar görmez. 4) Çok Eşli Kadınlar Hindistan’da İngiliz işgaline kadar kadınların birden fazla eşi olabilirdi. Çoğunlukla da kardeşler aynı kadınla evlenirlerdi. Günümüzde bu gelenek çok fazla görülmese de Hindistan’ın ücra köşelerinde rastlanabiliyor. 5) Kızları Köpekle Evlendirme Evet yanlış okumadınız! Hindistan’da yedi yaşını dolduran kızlar bir köpekle evlendiriliyor. Nedeni ise kız çocuğunun evlenene dek köpek tarafından korunacağına inanılması. 6) Drahoma Geleneği Hindistan gelenekleri arasında en yaygın olanı, başlık parası anlamındaki Drahoma geleneği. Bizdeki başlık parasının tam tersi bir gelenek Drahoma. Çünkü Hindistan’da evlenirken erkek değil kız tarafı başlık parası veriyor. Bu nedenle aileler kız çocuk sahibi olmak istemiyor. 7) Yılan Oynatma Hindistan’ta fakir halkın para kazanmak için başlattığı yılan oynatma işi bir süre sonra Hindistan’ın sembolü ve geleneği haline gelmiş. Hindistan’ın hemen her köşesinde yılan oynatan bir Hintli görebilirsiniz. Hindistan kültürü ile özdeşleşen yılan oynatma geleneği, turistlerin de ilgisini çekiyor. 😎 Sati Geleneği Hindistan’daki tüyler ürperten, akıllara durgunluk veren bir başka gelenek ise Sati denilen gelenek. Bu geleneğe göre kocası ölüp de dul kalan kadınlar ya kendi ya da başkası tarafından benzin döküp yakılır. Bu şekilde kadının günahlarından arınıp kocasının yanına gittiği düşünülür. 9) Kurbağaların Evlendirilmesi Duyunca inanmakta güçlük çekilen Hindistan geleneklerinden biri de kurbağaların evlendirilmesi. Neden böyle bir şey yapıyorlar derseniz cevabı, ‘Yağmur Tanrısı’ öyle istediği için. 10) Holi Festivali Hindistan gelenekleri arasında en renkli ve en meşhur olanı şüphesiz Holi festivali. Bu festivalde herkes birbirine boyalar atıyor ve genç, yaşlı demeden doyasıya eğleniyor. Hintliler bu festivalle baharın gelişini kutlayıp, özellikle yaşlıları eğlendirip onları yalnızlıktan kurtarmak ve bahar yorgunluğunu üzerilerinden atmayı amaçlarlar. 11) Çocukları Yüksekten Atma Böyle bir gelenek emin olun ki hiçbir yerde yok. Hindistan gelenekleri arasında yine şaşırtıcı bir uygulama olan erkek çocukları yüksekten atma geleneği, çocukların daha sağlıklı olacağı düşünüldüğü için yapılıyor. 12) Kocaya İsmiyle Hitap Saygısızlık Hindistan’ın kimi bölgesi anaerkil kimi bölgesi de ataerkil yapı gösteriyor. Burada kadının eşine ismiyle hitap etmesi sonu boşanmaya kadar gidebilen büyük bir olay. 13) Sol El Kullanmak Yok Hintliler tuvalette sol ellerini kullandıklarından yemek yerken bu ellerini kullanmamaya özen gösteriyorlar
-
- ganj nehri
- köpekle evlenmek
-
(3 etiket daha)
Konudaki etiketler:
Bilgi ve efsane
Bildiklerinizi paylaşın; Çünkü bu, efsane olmaya giden yoldur
Güncel önemli konular
Korona ve sağlığımız