Jump to content

Feneroin

Yönetici
  • İçerik sayısı

    1024
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    10

Everything posted by Feneroin

  1. Masaan, Neeraj Ghaywan'ın yönettiği 2015 drama filmi. Masaan Hint-Fransız ortak yapımıdır. Cannes 2015’teki Un Regard bölümünde FIPRESCI ödülünü ve Gelecek Vaat Eden Ödülü’nü kazanan MASAAN, Ganj boyunca kesişen dört hayatın etrafında dönüyor: umutsuzca aşık olan bir çocuk, genç bir kadının yaşam trajedisi, ahlak değerleri olmayan şanssız bir baba ve bir aile için özlem duyan bir çocuğun hikayesi. Masaan Konusu Hindistan’ın Ganges bölgesindeki dört kişinin hayatı garip yollarla kesişecektir: fakir ama sırılsıklam aşık bir çocuk, yaşadığı ve çevresindekilere yaşattığı travmatik anıları kafasından atamayan bir kız, hayata karşı umudunu yavaş yavaş kesen bir adam ve hayatı boyunca hiç sahip olamadığı bir aileye kavuşmaya çalışan küçük bir çocuk. Masaan Fragman Masaan Oyuncular Vicky Kaushal (Deepak Chaudhary) Shweta Tripathi (Shaalu Gupta) Richa Chadda (Devi Pathak) Pankaj Tripathy (Safhya Ji) Sanjay Mishra (Vidyadhar Pathak)
  2. Türkiye'deki galatasaray lisesinde fransız bayrağı dalgalanıyor. Bir ülkede başka bir ülkenin bayrağı neden dalgalanır? Çünkü, o kurumun kökeni, dalgalanan bayrağın ülkesinden olduğunu belirtir, konsolosluk örnekleri gibi... Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand'ın galatasaray'ı ziyaretinden: Yine bir başka Fransa Cumhurbaşkanı François Holland'ın galatasaray'ı ziyaretinden: galatasaray başkanının odasındaki fransızların atası Napolyon'un fotoğrafı Fransız kumandanın bir notu: galatasarayın 1923 senesinde kendi evinde oynayacağı FenerBahçe maçı için bastırdığı maç bileti: Neden eski dilimiz osmanlıca/arapçanın yanı sıra fransızca da yazdırma gereği duydular, dünya dili ingilizce varken? Cevap gayet açık... Devamı gelecek
  3. 1.fotoğraf 2.fotoğraf (Yine gülen'i ziyaretlerinde) Ve o video (Millî olan hiç bir şeyi sevmiyor f.gülen)
  4. Genellikle hareketle oluşan bel veya eklem ağrısı, takılma hissi ve kısa süreli tutukluk hissi kireçlenmede şikayetler arasındadır. Peki kireçlenme neden olur? Omurganın boyun ve bel bölgesi sırt bölgesine kıyasla çok daha hareketli olduğundan faset eklem bozukluklarına bağlı ağrılar daha çok bel ve boyun bölgesinde görülür. Kireçlenme varsa; kişi, merdiven veya yokuş çıkarken, dizi bükerek oturup-kalkarken ağrı ve takılma hissi, özellikle merdiven inerken dizinde boşalma hissi olabilir. Eklemin hareket açıklığında azalma olur. Kireçlenme, ellerde parmak uçlarında veya ortasında kemikte büyüme gibi belirtiler de verir. Kireçlenme en fazla, omurga (bel ve boyun), diz, kalça ve el eklemlerini tutar; daha az oranlarda omuz ve ayak bileği de tutulur. Faset Sendromu Nedir? Faset sendromu bel ağrısının üzerinde yeterince durulmayan ancak sık görülen bir nedenidir. Halk arasında bel omurlarında kireçlenme olarak bilinen bu durum çoğu kez bel ve boyun fıtığı ile birlikte bulunabilir ve bu nedenle bir ağrı kaynağı olarak göz ardı edilebilir. Faset eklemler omurganın arka tarafında yer alan omurları birbirine bağlayan ve omurganın hareketinde önemli rol oynayan küçük eklemlerdir. Bu eklemlerin çok karmaşık bir sinir ileti sistemleri mevcuttur. Bu nedenle de ağrıya oldukça duyarlı oldukları açıktır. Yaşlanmaya, darbelere, travmalara bağlı olarak faset eklemlerde oluşan bozulmalar şiddetli boyun, sırt ve bel ağrılarına sebep olabilir. Omurganın boyun ve bel bölgesi sırt bölgesine kıyasla çok daha hareketli olduğundan faset eklem bozukluklarına bağlı ağrılar daha çok bel ve boyun bölgesinde görülür. Faset eklemlerde bozulmalar yaşlanmanın sonucu olarak ortaya çıkabileceği gibi ağır işlerde çalışan gençlerde, sert spor yapanlarda da görülebilir. Ayrıca dengesiz yük taşıma da faset sendromuna yatkınlığı artırır. Belirtileri Nelerdir? Faset eklem bozulmalarına bağlı ağrılar belin yan tarafında hissedilir. Ağrı kalçaya ve bacağın üst kısmına yayılabilir. Bel fıtığı ağrısı öne eğilmekle artış gösterirken, faset sendromu ağrısı daha çok geriye yaslanmak ve yana dönmekle şiddetlenir. Faset eklemlerde ortaya çıkan kireçlenmelerin çok artması durumunda omurilikten çıkan sinirler bası altında kalabilir. Bunun sonucunda da bel ya da boyun fıtığı ağrısına benzeyen bir ağrı ortaya çıkabilir. Bu durumda olay boyundaysa omuza ve kola yayılan boyun ağrısı, beldeyse kalçaya ve bacağa yayılan bel ağrısı karşımıza çıkar. Kireçlenme neden olur? Yavaş seyirli olan kireçlenmede yaşlanmaya bağlı eklemin kıkırdak yapısı değişir. Fazla kilolu olma, düşme veya diğer bazı mekanik travmalara bağlı olarak gelişen kıkırdakta parçalanma, menisküs, bağlarda zedelenme, eklem aralığında daralma ve yeni kemik oluşumu kireçlenmenin nedenleri arasında sayılır. Gut veya romatoid artrit gibi eklemi tutan ve aşındıran hastalıklarda, kireçlenme daha kolay gelişir. İleri yaşlarda en sık görülen kireçlenme, en büyük sakatlık nedeni olan eklem hastalığıdır. Röntgen filmleri çekilen 70 yaş üstündeki kişilerin yüzde 70’inde kireçlenme bulgusu vardır. Yapılan bir çalışmaya göre, bir kişide tüm hayatı boyunca diz kireçlenmesi gelişme riski yaklaşık yüzde 46, kalça kireçlenme gelişme riski ise yüzde 25’tir. Kireçlenmenin en çok görüldüğü durumlar şöyle sıralanabilir: Yaşlılık, Ailede kireçlenme olması (özellikle birinci derece; yani akrabalarda-anne, baba ve kardeşlerde), Obezite, Eklem yaralanmaları veya eklemlerin aşırı kullanımına bağlı tekrarlayan yaralanmalar, Eklem deformitesi (bacak boyunun eşit olmaması gibi). Tedavide Hangi Yöntemler Uygulanır? Faset sendromunun neden olduğu ağrıların tedavisinde faset eklem enjeksiyonu ve faset eklem denervasyonu gibi girişimsel yöntemleri uygulamaktayız. Bu yöntemler özel girişim odasında ve “Floroskopi” adı verilen radyolojik görüntüleme yöntemi kılavuzluğunda gerçekleştirilir. İşlem için genel anesteziye yani narkoza gerek yoktur. Hastaya uygun pozisyon verildikten sonra damardan sakinleştirici ilaçlar verilir ve lokal anestezi (mevzi uyuşturucu) ilaçları uygulanır. Ardından, floroskopi cihazıyla ilgili eklemler ve eklemlerin sinirlerinin geçtiği yerler görüntülenir. Eklem içine özel iğnelerle girilerek ilaç enjeksiyonu yapılır. Bel ve boyun fıtığı ile faset sendromu birlikte sık görüldüğünden bu enjeksiyonlar bel ve boyun fıtığı için uygulanan epidural ve transforaminal enjeksiyonlarla aynı seansta da yapılabilir. Faset sendromu için uygulanan bir diğer girişimsel tedavi yöntemi ise faset eklem denervasyonudur. Bu işlemde faset eklemlerin ağrısını ileten sinirler bloke edilir yani ağrıyı iletmeleri engellenir. Bu sinirler hareket ya da duyuyla ilgili sinirler değildir. Sadece ağrı iletiminden sorumludurlar. Bu nedenle bu sinirlerin duyarsızlaştırılması sonucunda herhangi bir fonksiyon ya da his kaybı oluşmaz. Sadece ağrı ortadan kalkar. Faset eklem denervasyonu için kullanılan en modern yöntem radyofrekans termokoagülasyon yöntemidir. Bu yöntemde sinire yüksek frekanslı radyo dalgaları ile oluşturulan kontrollü ısı uygulanır ve sinirin ağrıyı iletimi kesilir. Tüm bu girişimsel tedavi yöntemleri uzun seanslar boyunca değil, tek bir seans olarak uygulanır. Girişimden sonra hastalar 3–4 saat ya da en fazla 1 gece gözlem altında tutulup evlerine gönderilirler. Ardından hastalara yapmaları gereken egzersizler ve vücutlarını doğru kullanmak için dikkat edilmesi gereken noktalar anlatılır. Bu şekilde uygulanan sistematik bir tedaviyle faset sendromu ağrıları dindirilebilmektedir.
  5. Evi istila eden böceklerden kurtulmak için doğal yöntemler.. Daha çok bahçeli veya toprağa yakın evlerde ortaya çıksalar da böcekler, çoğunlukla yer-zaman ayırt etmeden belirip keyfimizi kaçırabiliyorlar. Ancak böcekleri öldürmek ya da uzak tutmak için kullanılan hazır ürünler hemen her zaman ciddi oranda kimyasal içeren ürünler oldukları için aynı şekilde rahatsız edici olabiliyor. Doğal yöntemlerden yararlanarak da böcekleri evlerimizden ve yaşam alanlarımızdan uzak tutmak mümkün. Ancak herhangi bir doğal yöntem uygulamadan önce bilinmesi gerektiği gibi, haşerelerle mücadele ederken kullanılan doğal yöntemler de doğru, sürekli ve bütüncül bir şekilde uygulanmalı. Doğal Böcek İlacı Yapın Tamamen doğal malzemelerden yapılan bu karışım, içeriğindeki esanslar sayesinde böcekleri rahatsız eder ve uzaklaşmalarını sağlar. Ancak esanslar çoğunlukla uçucu yağlar içerdiğinden, kokular her zaman kalıcı olmaz, bu yüzden sık sık uygulanmalıdır. 1 su bardağı elma sirkesi 1 su bardağı su 5 damla okaliptüs yağı 5 damla nane yağı 5 damla lavanta yağı Malzemeleri spreyli bir şişe içerisinde karıştırın ve oturduğunuz alanlara, pencere ve kapı önlerine sıkın. Karışım tamamen doğal olduğu için sivrisinek ve benzeri ısıran canlıları uzak tutmak için çok az miktarlarda kollarınıza ve bacaklarınıza da uygulayabilirsiniz ancak uçucu yağlar bazı ciltlerde alerjik reaksiyona neden olabileceğinden dolayı ilk uygulamadan sonra dikkatle gözlemlendikten sonra kullanmaya devam edilmelidir. Evinizi temiz tutun Toz birikmiş köşeler ve eşya altları, böceklerin üremesi için biçilmiş kaftandır. Evinizi düzenli olarak temizleyin, kenarda köşede uzun süre temizlenmemiş tozlu köşeler kalmadığından emin olun. Doğal böcek ilacı karışımınızı temizlikten sonra evinizin her tarafına püskürtmeyi ihmal etmeyin. Tozlu kısımların yanı sıra, yemek artıklarının biriktiği ve zamanla yağlanan yerler de böceklere davetiye sayılır. Eğer eviniz böcek istilasına müsaitse, ortalıkta yiyecek bırakmadığınızdan ve tezgahlarınızda şekerli-yağlı kısımlar kalmamasını sağlayın. Kedi besleyin Kediler evin neşesidir, sizi mutlu eder, günün yorgunluğunu alır ve aynı zamanda mükemmel avcılardır. Kronik bir böcek, sinek veya örümcek sorununuz varsa, bir kediyle yaşamak işinizi çok kolaylaştırabilir. Geçiş rotalarına limon kabuğu Böcekler veya karıncalar bazen kendilerine bir rota belirler ve evin hep aynı kısımlarında gezinip durarak hayatta kalmaya çalışırlar. Eğer küçük misafirlerinizin bu alışkanlıklarını fark edebildiyseniz, onların geçtiği veya evinize girip çıktığı bölgelere küçük küçük kesilmiş limon kabukları koymak etkili bir çözüm olacaktır. Limon kabuğundaki yoğun citrus kokusundan rahatsız olan böcekler, kısa zamanda bu yolları kullanmaktan vazgeçebilir
  6. Bana Nasıl Uyuduğunu Söyle Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim! Geceleri uykuya dalarken aldığınız pozisyon kişiliğiniz hakkında birçok mesaj vermektedir. İşte uyuma şekillerinize göre kişilik analiziniz. Uyumadan önce aldığınız pozisyon nasıl biri olduğunuzun ipuçlarını veriyor. Kütük, cenin, mumya, asker, hasret çekme, serbest düşüş adı altında şekil aldığınız pozisyonlar karakterinizin nasıl olduğunu ortaya koyuyor. İşte uyku pozisyonları ve anlamları… Kütük Pozisyonu Yatakta yatış şekli, iki kolun da aşağı doğru uzatılarak yan yatma pozisyonudur. Bu şekilde uyumayı tercih edenler daha dışa dönük ve uysal kişilerdir. Bu pozisyonda yatan kişilerin en belirgin özellikleri çevrelerindeki kişilere çok kolay güvenmeleridir. Mumya Pozisyonu Bu pozisyon, kollarınızı bağlayarak sırtüstü yattığınız pozisyon.Bu pozisyon ise sevgi dolu bir kalbiniz olduğunu, beslenmenize dikkat ettiğinizi, açık ve dürüst bir insan olduğunuzu gösteriyor. Bu pozisyonu tercih eden pek çok kişi yastığa sarılıp da uyuyabiliyor. Asker Pozisyonu Sırtüstü yatış pozisyonudur. Bu yatış şeklinde kollar iki yana konumlanır. Asker pozisyonunda uyuyan kişiler sessiz ve içine kapanıktır. Hayat standartlarının yükseltilmesi için oldukça çaba sarfeden kişilerdir. Sadece kendilerini değil çevrelerinde kişiler için de oldukça düşünceli kişilerdir. Ancak bu şekilde sırtüstü uyumak nefes problemlerine ve horlamaya neden olabilir. Bu kişilerin yüzüstü pozisyonunda yatmaları sağlıkları için daha iyi olacaktır. Cenin Pozisyonu Yatakta yan tarafa doğru bükülerek aldığınız uyku pozisyonudur. En sık rastlanan uyku pozisyonudur. Bu şekilde uyuyan kişiler daha dışa dönük bir yaşasalar da karakter olarak hassas ve utangaç mizaçlara sahiptir. Çevrelerindeki insanlara alıştıktan sonra sıcakkanlı hallerini göstermekten de çekinmezler. Sola kıvrılarak uyuma durumu bazı sağlık problemlerine yol açabilir. Bu yüzden yaşamsal diye tabir ettiğimiz önemli organlar olan akciğer, mide ya da karaciğeri yatarken rahat ettirmek de önemlidir. Cenin pozisyonunda uyuyanlar için sola değil de sağa doğru bükülerek uyumaları daha yararlı olacaktır. Hasret Çekme Pozisyonu Bu uyku şekli de yine yana dönük bir pozisyon şeklidir ancak, kütük pozisyonundan farklı olarak iki kolun da öne doğru uzatılmış olmasıdır. Bu pozisyonda uyumayı tercih eden insanlar yenilikçidir ve yeni şeylere her zaman açıktır. Ancak bir o kadar şüpheci ve eleştirel de olabilmektedirler. Bir konu hakkında karar alma süreçleri de uzundur. Aldıkları karardan dönmeleri de biraz zordur. Serbest Düşüş Pozisyonu Yüzüstü yatış pozisyonu midenin üzerinde, eller başın üstünde ve yastığın etrafında ,başınız da sağ ya da sol yana dönük yatış pozisyonu olarak tanımlanır. Bu uyku pozisyonunda kişiler dışa dönük ve atılgandır. Ayrıca eleştirel bakış açılarına sahiptirler. Serbest düşüş pozisyonunda uyuyan kişilerin sindirim sistemleri daha iyi çalışır. Diğer yüzükoyun pozisyonlar da sindirim için olumlu etkiler yapar. Deniz Yıldızı Pozisyonu Deniz yıldızı pozisyonu daha serbest bir şekilde sırtüstü ve kollar başın üstünde oluşturulduğu uyku pozisyonudur. Bu şeklinde uyuyanlar iyi bir dinleyicidir. İyi dinleyici olmalarının yanında oldukça güvenilir arkadaşlardır. Yardımsever kişilik özellikleri vardır
  7. Alzheimer günümüzde oldukça artış göstermiş bir hastalıktır. İşte Alzheimer'dan korunmak için yapılacaklar. Alzheimerdan korunmak için doğru beslenme, zihinsel ve fiziksel aktivite hayati önem taşıyor. Alzheimer, unutkanlıkla başlayan bir hastalık. Ancak her unutkanlık Alzheimer anlamına gelmiyor. Beyni ne kadar aktif tutarsak Alzheimer riskinden o kadar uzaklaşırız. Erken dönemde sakin, durağan bir yaşam, hastalık tehlikesini arttırır. Zihinsel ve fiziksel egzersiz beyinde yeni devreler oluşturur. Hafızanızı güçlendirmek için koşun, yürüyün, oynayın, bulmaca çözün, televizyon izleyin. Aktivite sayısını çeşitlendirin. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Türker Şahiner alzheimer hastalığı ve korunma yolları hakkında kapsamlı bilgiler verdi: İlerleyen yaşla beraber beyin hacimsel olarak küçülmeye başlar İlerleyen yaşla beraber her normal insanın vücut organları, kasları hacimsel olarak küçülür, beyin de hacimsel olarak bu küçülmeden payını alır. Ortalama 75 yıl yaşayan bir kişinin beyin hacmi yüzde 15 ile 20’ye yakın bir küçülme gösterir. Bu durum tıp dilinde beyin atrofisi olarak adlandırılır. Beyinde küçülmenin en önemli bulgusu “yaşa bağlı unutkanlık” olarak tanımlanır. Yaş ilerledikçe insanların bir miktar unutkan olması doğal sayılabilir. Oysa ilerleyen yaşla görülme sıklığı artan Alzheimer hastalığında görülen unutkanlık çok farklıdır. Alzheimer hastalığında ilk olarak yakın bellek tutulur Hafıza, öğrenilen her aktivitenin önce kayıt sonra uzun süreli bellekten çağrılma sürecini sağlayan beyin yetisidir. Yakın, orta ve uzak bellek diye üç farklı bellek türü tanımlanabilir. Yakın bellek dakikalarla, orta bellek günlerle, uzak bellek ise yıllarla tanımlanabilecek sürelerde saklanabilen bilgilerle açıklanabilir. Beyinde her bellek türünden sorumlu farklı anatomik alanlar mevcuttur. Özellikle Alzheimer hastalığında ilk olarak yakın bellek tutulur. Bu yüzden hastanın yakınmaları öncelikle yakın bellekle ilgilidir. Beyin dinamik ve değişken bir organdır. Yeni elde edilen bilgiler eski bilgilerle ilişkilendirilerek saklanır. Bu nedenle en eski bilgiler sürekli başka bilgilerle ilişkilendirildiği için kalıcı bir şekilde en eski bellekte yer alırlar. Yakın bellek ve kayıt merkezi hipokampustur. Sağ ve sol beyin derinliklerinde yer alan bu anatomik yapı tüm kayıt ve yakın bellekten sorumlu işleri üstlenir. Bu yapıların genetik olarak çok gelişmiş kişilerde çok hızlı öğrenme ve yakın bellek kapasitesindeki artış dikkat çekicidir. Alzheimer hastalığında ilk tutulan bu yapı nedeniyle hızla yakın bellek kusurları gelişir ve öğrenme güçleşir. Stres hafıza sorunlarına neden olabilir Stres insan beynini yeni bilgilere kapatan en güçlü uyarandır. Stres anında aktive olan organizmanın korunma dürtüsü ve buna bağlı yükselen adrenalin seviyesi, yeni kayıt sistemlerini adeta bloke eder. Buna en iyi örnek, ani yaşanan korku ya da üzüntülerin detaylarının sonradan hiç hatırlanamamasıdır. Dengeli ve Akdeniz tipi beslenme ve Omega 3 beyin için çok faydalı Beyin özellikle hafızayı güçlendirici besinler bakamından kanıtlanmış bir listeye sahip değildir. Dengeli ve Akdeniz tipi bir diyet tüm organlarda olduğu gibi beyin için de yaşamsal önem taşır. Özellikle deniz ve deniz ürünleri ve Omega 3 tipi yağ asitleri içiren diyetler çok iyi kanıtlanmamakla beraber bellek için daha yararlı gibi gözükmektedir. Her türlü zihinsel ve fiziksel egzersiz beyinde yeni devreler oluşturur Alzheimer hastalığının yaşla hiçbir ilgisi yoktur. Yani her yaşlanan bireyde görülecek diye bir kural yok. Ancak çoğu zaman ileri yaşlarda başlar. Ancak genetik olarak yatkın olmayan ve beyin için zarar oluşturabilecek bir çevrede yaşamayan bir bireyin Alzheimer’a yakalanması söz konusu olamaz. Beyni ne kadar aktif tutarsak Alzheimer riskinden o kadar uzaklaşırız. Her türlü zihinsel ve fiziksel egzersizin beyinde yeni devreler oluşturduğunu biliyoruz. Her yeni devrede belleği güçlendiren bir katkıdır. Kısacası her türlü aktivitenin faydası vardır, aktiviteleri sayıca çeşitlendirmek çok daha yararlıdır. En tehlikelisi ise erken durağan sakin bir yaşama geçmektir.
  8. Kış aylarının gelmesiyle birlikte hastalıklar da arttı. Hastalıklardan korunmak için bol baharatlı kış çayı tarifi. Kış Çayı Malzemeleri: 1 tatlı kaşığı hibiskus 1 tatlı kaşığı hatmi çiçeği 1 tatlı kaşığı kuşburnu 1 tatlı kaşığı narçiçeği 1 tatlı kaşığı ebegümeci 1 tatlı kaşığı havlıcan 1 çay kaşığı zencefil 1 tatlı kaşığı tarçın 3-4 tane karanfil 2 su bardağı sıcak su Hazırlanışı İlk olarak kuşburnunu havanda iyice ezin. Daha sonra sırasıyla hatmi çiçeği, narçiçeği, ebegümeci ve hibiskusu kaynar suya ekleyin. Bu bitkiler suda 2 dakika demlendikten sonra tarçın, karanfil, zencefil ve havlıcanı da ekleyin, 3 dakika daha demleyin ve süzerek için. Kış çayında kullanılan karanfil ve zencefil, antiseptik özelliğiyle vücuttaki bakterileri yok etmede etkili. Hatmi çiçeği ise öksürük için birebir. Afiyet Olsun
  9. "Bir dizi ışık" anlamına gelen Diwali dürüstlüğün zaferini ve manevi karanlıkların aydınlığa dönüşmesini simgeleyen, birçok Hintlinin inançlarından bağımsız olarak kutladıkları ulusal bir ışık festivalidir. Diwali, “bir dizi ışık” anlamına gelir. Dipavali veya Diwali, dürüstlüğün zaferini ve manevi karanlıkların aydınlığa dönüşmesini simgeleyen, birçok Hintlinin inançlarından bağımsız olarak kutladıkları ulusal bir ışık festivalidir. Ekim-Kasım aylarına denk gelen bayram tüm Hindistan’da inanç ayrımı yapılmaksızın beş gün boyunca kutlanır. Herkes evlerini küçük kandil lambaları ve mumlarla süsler. Bu festivalde insanlar, ölen akrabalarının ailelerini ziyaret etmek için geri döndüklerine ve yanan ışıkların da onlara yol gösterdiğine inanırlar. Ayrıca festival boyunca patlatılan havai fişek seslerinin de kötü ruhları uzaklaştırdığı düşünülür. Cainizm inancında, 15 Ekim 527’de Lord Mahavira’nın aydınlanmaya eriştiği gündür, Sihizim’de, 6. Sih Guru Hargobind’in hapishaneden kurtarıldığı gündür, Buddhistler için ise, Kral Aşoka’nın Buddhizmi kabul edişinin yıl dönümü olarak kutlanır. Hindular Diwali hikayesini yaşadıkları bölgelere göre şöyle yorumlamışlardır: Kuzey Hindistan’da, Kral Rama’nın Ayodhya’ya dönüşünü simgeler, Güney Hindistan’da, Tanrı Krishna’nın iblis Narakasura’yı yendiği gün olarak kutlanır, Hindistan’ın batısında ise, Tanrı Vishnu’nun iblis kral Bali’yi yendiği günü işaret eder. Festivalin ilk günü; Dhanteras olarak bilinir. Bu günde insanlar evlerini temizler, altın ve mutfak eşyaları için alışveriş yaparlar. Fakir insanlara yardım edilir. Tanrıça Lakshmi’ye bilgelik ve zenginlik için ibadet edilir. İkinci gün; Naraka Chaturdashi veya Chhoti Diwali ( Küçük Divali) olarak bilinir. İkinci günde evler “diyas” denilen küçük kandil lambalarıyla süslenir ve evlerin önüne renkli tozlar veya kum kullanılarak “rangoli” adı verilen desenler çizilir. Krishna ve Tanrıça Kali’ nin bu günde iblis Narakasura’ yı öldürdüğüne ve 16000 esir prensesi kurtardıklarına inanılır. Üçüncü gün; Amavasya olarak bilinen yeni ay günüdür. Ayın bu en karanlık günü Kuzey ve Batı Hindistan’daki Divali festivalinin en önemli günüdür. Bu günün, Rama’nın karısı Sita’yı, iblis Ravana’dan kurtardığı ve 14 yıl süren sürgünden sonra evine döndüğü gün olarak kabul edilir. Bu günde aileler lezzetli yemek şölenleri düzenler ve havai fişek gösterileri yapılır. Dördüncü gün; Balipadyami olarak bilinir. Kuzey Hindistan’daki inanca göre; Tanrı Krishna, köylüleri gök gürültülü yağmur tanrısı İndra’dan korumak için Govardhan dağını kaldırmış ve köylüler de onun altına sığınmıştır. Bu günde, Hindular büyük bir yemek hazırlar ve yeni yılın başlangıcını kutlamak için tapınaklara götürür ve yardımından dolayı Krishna’ya teşekkür ederler. Maharasthra, Karnataka ve Tamil Nadu’da ise Tanrı Vishnu’nun iblis kral Bali’ye karşı zaferi, Bali Pratipada veya Bali Padyami olarak kutlanır. Beşinci gün; Bhai Duj olarak bilinir ve bu gün Divali’nin son günüdür. Erkek ve kız kardeşler bir araya gelerek aralarındaki bağı güçlendirmek için yiyeceklerini paylaşırlar. Herkes birbirine hediyeler vererek iyi dileklerde bulunur.
  10. Ölümden başka her derde deva olan çörek otunun yağının cilde olan faydaları nelerdir? Çörek otu, düğün çiçeğigiller familyasından yaklaşık 14 türü kapsayan bir yıllık bitki cinsidir. Ölümde başka her derde deva olarak bilinen mucizevi bitkilerden biridir. Hint ve Arap kültüründe yiyecek ve ilaç olarak her zaman kullanılmış bir bitkidir. Ülkemizde Afyon, Isparta, Burdur ve Konya yörelerinde tarımı yapılır. Peki bu mucizevi Çörek otunun cilde faydası yok mu? Tabi ki var.. Gelin birlikte Çörek otu yağının cilde olan faydalarını öğrenelim… Çörek Otu Yağının Cilde Faydaları İçerisinde A, B ve C vitamini yüksek oranda bulunur. Çörek otu yağının içerisinde cilt rahatsızlıklarına iyi gelen Kalsiyum, Magnezyum, Potasyum ve Çinko gibi mineraller bulunur. Cilt üzerinde yağlı ve ya tıkanmış gözeneklerin açılmasını sağlar. Çörek otu yağı cildi nemlendirir. Cilt üzerinde ki kırışıklıkların giderilmesinde yardımcı olur. Cilt üzerinde görülen sivilcelerin giderilmesi için kullanılır. Çörek otu yağı egzama tedavisinde kullanılır. Sedef hastalığına iyi gelir. 2017 yılında yapılan bir araştırmada çörek otu yağının saç dökülmesinde %76 oranında azalma sağladığını göstermiştir.
  11. Son günlerde sıklıkla kullanılan avokado maskesi saçlarda mucizevi etkiler yaratabiliyor. Avokado sadece beslenme amaçlı değil bakım içinde kullanılırken harika etkiler yaratır. Avakado E ve B6 minerallari ile zengin ayrıca proteinler, aminoaistler, magnezyum, folik asit, bakır ve yüksek oranda demir içerir. Bu vitamin ve minerallerden zengin besin ile saçlarınızın sağlığını koruyabilir. Aynı zaman da saçlarınıza esneklik ve parlaklık katabilirsiniz. Avokadonun Saça Faydaları Saçları Nemlendirir Yüksek ısıda fön, kimyasal içeren saç ürünleri, çevre kirliliği ve güneş derken, birçoğumuz kuru, hasar görmüş ve zayıflamış saçlardan şikâyet ederiz. Avokado ise kuru saçlar açısından bir süper kahraman sayılır. Avokado, saçların en çok ihtiyaç duyduğu A, E, C ve B6 vitaminleri açısından son derece zengindir. Ayrıca içindeki doymamış yağlar saçların hem köklerine hem tellerine nüfuz eder; nemlendirir, besler ve güçlendirir. Antioksidanlar ise saç derisini serbest radikallerden temizler. Avokado böylece kuru saçları kökten uca nemlendirir. Saç Uzamasını Hızlandırır Bir ‘süper besin’ olan avokado ise saçların hızlı uzaması için ihtiyaç duyulan hemen her şeye sahiptir: E vitamini, saç derisindeki muhtemel hasarı onararak uzamayı yavaşlatan sorunları ortadan kaldırır. B vitamini saç uzamasını hızlandırır. Avokadonun içindeki yağ ve mineraller de bu vitaminlerle birleşerek saç hücrelerini besler, kökleri ve telleri güçlendirir. Saç uzaması için avokado yemek de, dışarıdan maskesini sürmek de işe yarar. Özellikle de yumurta ile kullanıldığında mucizevi sonuçlar elde edebilirsiniz. Kepeği Önler Kepek, saç derisindeki ölü deri dokularının pul pul dökülmesidir. Kuruluk, aşırı yağlanma veya enfeksiyonun yanı sıra stres ve yanlış şampuan kullanmak gibi nedenlerden de kaynaklanıyor olabilir. Kaşıntıya, kötü bir görüntüye ve kızarıklığa yol açar. Bu arada saç derisi ihtiyaç duyduğu nemi yeniden kazanmak için normalden fazla miktarda sebum üretir; bu durum da saç köklerini tıkayarak mantar hastalıklarına bile yol açabilir. Avokado, işte bu kısır döngüyü kırmak açısından en büyük yardımcınız olacaktır. Saç derisini tekrar sağlıklı hale getirerek kepeği ortadan kaldıracaktır. Saçları Parlatır ve Canlandırır Saçlarınızın parlaklığını neden kaybettiğini hiç merak ettiniz mi? Ya da ışıl ışıl olmayan saçların sadece parlaklığını değil, aynı zamanda esnekliğini ve yumuşaklığını da kaybettiğini fark ettiniz mi? Saç telleri üç tabakadan oluşur. Diğer iki katmanı korumakla görevli olan en dışarıdaki kutikül tabakasının sağlıklı olması, saçların parlaklığı ile doğrudan ilgilidir. Sağlıklı saçlarda kutikül sımsıkı ve pürüzsüz bir yapıya sahiptir; bu sayede ışığı olduğu gibi yansıtır ve saçları parlak gösterir. Sağlıksız bir kutikülün ise yüzeyinde, genelde şampuan reklamlarında büyütülmüş halini gördüğümüz o pürüzler vardır. İşte bu pürüzler, ışığın olduğu gibi yansıtılmamasına ve saçların parlamamasına yol açar. Avokadolu Saç Maskesi Malzemeler; 1 adet olgunlaşmış avakado 1 yemek kaşığı bal 1 yumurta 1-2 damla biberiye yağı Yapılışı; Avakadoyu püre haline getirin. Diğer malzemeleri ekleyerek saçınıza uygulayın. Bir bone ile saçınızı kapatın. 15-20 dakika beklettikten sonra ılık su ile durulayın
  12. Alzheimerı erken teşhis etmek ve bu hastalığa yakalanmamak için 10 işareti takip edin. Siz veya sevdiğiniz biri demans hastalığıyla mücadele ediyorsa, bu konuda yalnız değilsiniz demektir. Alzheimer Derneği’nin son tahminlerine göre Türkiye’de yaklaşık 600 bin Alzheimer hastası, yaklaşık 1 milyon demans hastası bulunuyor. Halk arasında alzaymır, bunama da denilen alzheimer belirtileri için bu 10 işareti sizler için hazırladık. Bu kadar kişi bu hastalıktan mustaripken, Alzheimer’ın önüne geçmek bir öncelik hâline gelmiştir. Tedavi araştırmaları hız kazansa da, erken tanı ve uygun bakım bu hastalığa sahip olanların genel sağlık ve mutluluğunu büyük ölçüde etkilediği de kabul edilir bir gerçektir. Size demans teşhisi yeni konulmuşsa veya demans evreleri ilerleyen aşamalarında olan sevdiğiniz biri varsa; bu rehber olası bakımı almanın yanı sıra sizin ve ailenizin hayatlarından mümkün mertebede keyif almanıza yardımcı olmayı hedeflemektedir. Söz konusu demansın erken belirtilerini tanımlamak olduğunda, genelde yaşlanmayla birlikte gelişen tipik hafıza değişiklikleri ile daha ciddi bir şeylerin gelişmekte olabileceğini gösteren uyarı işaretleri arasında belirgin bir fark yoktur. Normal ve potansiyel problemli hafıza işlevini ayırt etmeniz için alzheimer belirtileri hakkında bilmeniz gereken 10 işareti sizle paylaşıyoruz: 1. Kısa Dönemli Hafıza Kaybı Demansın en yaygın erken belirtileri arasında yeni bilgiyi unutmak gelir. Önemli konuları unutmak ve sürekli aynı bilgiyi sormak da Alzheimer’ın erken evresinde yaygın görülen semptomlar arasındadır.Normal olan: Ara sıra isimleri veya randevuları unutmak ve bunları sonradan hatırlamak. 2. Aşina Olunan İşleri Yaparken Zorluk Yaşamak Demansa sahip kişiler genelde günlük işleri planlamada ve tamamlamada zorluk yaşar. Kişiler yemek hazırlamada, telefon görüşmesi yapma veya oyun oynamadaki sıralamaları aklında tutamayabilir.Normal olan: Ara sıra yapılan hareketlerin nedenini unutmak ve söylemek istediğiniz şeyi sonradan hatırlamak. 3. Yazma ve Konuşmada Oluşan Yeni Sorunlar Alzheimer belirtileri yaşayan hastalar genelde basit veya alternatif farklı kelimeleri unuturlar. Bu da onların konuşma ve yazmasını anlaşılması zor hâle getirir. “Diş fırçası” kelimesini hatırlamakta güçlük çekerek, bunun yerine “ağzım için kullandığım o şey” ifadesiyle sorabilirler.Normal olan: Ara sıra doğru kelimeyi bulmakta zorlanma. 4. Zaman ve Yer Karışıklığı Alzheimer hastaları kendi mahallesinde kaybolabilir, nerede olduklarını ve oraya nasıl geldiklerini unutabilir ve eve nasıl gideceklerini bilemeyebilirler.Normal olan: Bir anda hangi günde olduğunuzu veya nereye gideceğinizi unutmak. 5. Yanlış veya Zayıf Kararlar Alzheimer hastaları güzel havada üzerine kat kat bir şeyler alabilir veya soğuk havada çok hafif bir şekilde giyinebilirler.Normal olan: Zaman zaman tartışılabilir kararlar vermek. 6. Soyut Düşünmeyle İlgili Sorunlar Alzheimer hastası olan biri hangi numaraların ne olduğunu ve ne için kullanıldıkları gibi kompleks zihinsel işlevleri gerçekleştirmede olağandışı bir zorluk yaşayabilir. 7. Eşyaları Yanlış Yere Koyma ve Adımları Takip Edememe Alzheimer hastası olan biri eşyaları olmadık yerlere koyabilir. Örneğin, ütüyü buzdolabında, kol saatini şeker kâsesinin içinde bulabilirsiniz.Tipik olan nedir? Anahtar veya cüzdanı yanlış yere koymak ama sonrasında hatırlayarak doğru hâle getirmek. 8. Ruh Hâli ve Davranışlarda Değişimler Alzheimer hastası olan birinin ruh hâlinde hızlı değişimler yaşanabilir. Sakinken birdenbire gözyaşları içinde kalmak, sinirlenmek veya saldırganlaşmak gibi. Aşırı derecede kafaları karışmış, endişeli, şüpheli veya aile bireyine bağımlı olma hâli içinde olabilirler.Tipik olan nedir? Ara sıra mutsuz veya karamsar hissetmek. 9. Görsel İmajları ve Mekânsal İlişkileri Anlamada Zorluk Bazıları için, görsel işlemedeki bir değişim Alzheimer’ın erken belirtileri arasında olabilir. Bu kişiler okumada zorluk yaşayabilir, mesafeyi çıkaramayabilir, renk ya da tezatlığı belirleyemeyebilirler. Bu da araba kullanmada sorunlara sebep olur. 10. Sosyal Aktivitelerden Geri Çekilme Alzheimer belirtileri yaşayan bir kişi yaşadığı değişimler sebebiyle sosyal olmaktan kaçınabilir. Bu kişiler spordan, sosyal etkinliklerden ve hobilerinden uzaklaşabilirler. Saatlerce televizyon karşısında pasif bir şekilde oturup, normalinden daha fazla uyuyabilir veya günlük aktiviteleri yapmak istemeyebilirler. Bu belirtilere ek olarak, kişinin işlevsellik seviyesinde hızlı bir değişim varsa doktora görünmenin her zaman faydalı olacağını unutmayın. Demansın geliştiğini ne kadar erken fark ederseniz, etkilerini o kadar erken hafifletirsiniz.
  13. Çocuğunuz yaşıtlarından farklı mı davranıyor? Sizinle göz teması kurmuyor, konuşmuyor, ismiyle çağrıldığında tepki vermiyor, dinlemiyor, anlamıyor ve hep aynı şeyleri tekrarlıyorsa otizmden şüphelenebilirsiniz. Otizmin nedeni tam olarak bilinmese de, bazı bilim adamları genetik olduğunu düşünmektedir. Otizm nedir? Otizm nasıl anlaşılır? Otizm Nedir? Otizm, doğuştan olan, beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden kaynaklandığı kabul edilen nörobiyolojik bir bozukluktur. Başkalarıyla etkileşimde bulunmayı engelleyen ve kişinin kendi iç dünyasıyla baş başa kalmasına yol açan otizm, genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkmakta ve bireylerin sosyal iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkilemektedir. Eğer; Başkalarıyla göz teması kurmuyorsa, İsmini söylediğinizde bakmıyorsa, Söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa, Parmağıyla ile istediği şeyi göstermiyorsa, Oyuncaklarla oynamayı bilmiyorsa, Akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermiyorsa, Bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz ortamlarda söylüyorsa, Konuşmada akranlarının gerisinde kalmışsa, Sallanmak, çırpınmak gibi garip hareketleri varsa, aşırı hareketli, hep kendi bildiğince davranıyorsa, Gözleri bir şeye takılıp kalıyorsa, Bazı eşyaları döndürmek, sıraya dizmek gibi sıra dışı hareketler yapıyorsa, Günlük yaşamındaki düzen değişikliklerine aşırı tepki veriyorsa, otizm açısından değerlendirme yapmak gerekir. Otizmin Belirtileri Nelerdir? Otizm, üç alanda sorunlarla kendini gösterir. Bu alanlar ve bu alanların her birinde gözlenebilecek belirtiler aşağıda yer almaktadır. A. Sosyal Etkileşim Sorunları 1. Sosyal etkileşim için gerekli sözel olmayan davranışlarda yetersizlik: Sıra dışı göz kontağı özellikleri: Göz kontağı hiç kurmamak, çok kısa süreli kurmak ya da alışılmadık biçimde kurmak. Örneğin, birden bire gözlerini karşısındakinin gözlerine dikmek ve kaçırmak. Jest ve mimik kullanımında sınırlılık: Konuşurken çok az jest ve mimik kullanmak. Başkalarına ne kadar yakın ya da uzak duracağını ayarlayamamak: Sosyal ortamların gerektirdiği uzaklıkları ayarlayamamak; başkalarına fazla yakın ya da uzak durmak. Ses kullanımında sıra dışılık: Konuşurken alışılmadık ses kalitesi ve vurgu özellikleri göstermek. 2. Yaşa uygun akran ilişkileri geliştirememek: Arkadaşlık kurmakta zorlanmak: Çok az sayıda arkadaşa sahip olmak ya da hiç arkadaş edinememek. Akranlarla etkileşimde bulunmamak: Kendi yaşıtlarıyla oynamada, konuşmada vb. çok isteksiz davranmak; örneğin, yalnızca kendisinden çok küçük ya da büyük kişilerle etkileşmek. Yalnızca özel ilgilere dayalı ilişkiler geliştirmek: Belli kişilerle, yalnızca belli ilgilere dayalı olarak (örneğin, favori konularda) etkileşimde bulunmak. Grup içinde etkileşimde bulunurken zorlanmak: Örneğin, işbirliğine dayalı oyunların kurallarına uymakta zorlanmak. 3. Başkalarıyla zevk, başarı ya da ilgi paylaşımında sınırlılık: Yalnızlığı yeğlemek: Başkalarının genellikle aile üyeleriyle ya da arkadaşlarıyla birlikte yaptığı pek çok şeyi (örneğin; TV izlemek, yemek yemek, oyun oynamak vb.) yalnız başına yapmayı yeğlemek. Belli olay ya da durumlara başkalarının dikkatini çekme çabası göstermemek: Örneğin; şaşırtıcı bir durum karşısında başkalarına işaret etmemek, bir şey başardığında başkalarıyla paylaşmamak vb. Sözel övgü karşısında tepki vermemek: Başkalarının kendisine yönelttiği övgü sözleri ya da sözel onaylamalar karşısında çok az tepki vermek ya da hiç tepki vermemek. Örneğin, hoşnutluk belirtisi göstermemek. 4. Sosyal-duygusal davranışlarda sınırlılık: Başkalarının ilgisi karşısında tepkisiz kalmak: Birileri kendisine seslendiğinde ya da kendisiyle etkileşmek istediğinde tepki vermemek, duymuyormuş ya da fark etmiyormuş gibi davranmak. Başkalarının yaptıklarına karşı ilgisizlik: Ortama birinin girmesi, ortamdan birinin çıkması, birinin konuşmaya başlaması gibi, başka çocukların çok ilgisini çeken bazı olaylar karşısında ilgisiz kalmak; böyle durumlarda, gülümseme gibi hoşnutluk ifadeleri ya da ağlama gibi hoşnutsuzluk ifadeleri göstermemek. Başkalarının duygularını anlamada yetersizlik: Üzülen, ağlayan, kızan, sevinen vb. kişiler karşısında duyarsız davranmak; örneğin, üzgün birini rahatlatma çabası göstermemek. B. İletişim Sorunları 5. Dil gelişiminde gecikme: İki yaşından büyük olup da tek bir sözcük bile söylememek. Üç yaşından büyük olup da iki sözcüklük basit ifadeler (örneğin, ‘baba git’) kullanmamak. Konuşmaya başladıktan sonra basit bir dilbilgisi yapısı kullanmak ya da belli yanlışları tekrarlamaya devam etmek. 6. Karşılıklı konuşmada zorluk: Karşılıklı konuşma başlatmada, sürdürmede ve sonlandırmada önemli sorunlar göstermek: Örneğin, bir kez konuşmaya başlayınca, konuşmayı uzun bir monolog şeklinde sürdürmek ve karşısındakilerin yorumlarını göz ardı etmek. Konuşma konularında seçicilik: Kendi favori konuları dışındaki konularda çok zor ve isteksiz olarak konuşmak. 7. Sıra dışı ya da yinelenen dil kullanmak: Başkalarının kendisine söylediklerini yinelemek. Televizyondan duyduklarını ya da kitaplardan okuduklarını, ilişkisiz zamanlarda ve bağlam dışı olarak yinelemek. Kendisinin uydurduğu ya da yalnızca kendisine anlam ifade eden sözleri yinelemek. Aşırı resmilik ve didaktiklik gibi konuşma özellikleri göstermek. 8. Gelişimsel düzeye uygun olmayan oyun: Senaryolu oyunlarda sınırlılık: Oyuncaklarla evcilik, okulculuk, doktorculuk vb. hayali oyunlar oynamamak. Sembolik oyunlarda sınırlılık: Bir nesneyi başka bir nesne olarak (örneğin, küpü mikrofon olarak) kullanarak oyun oynamamak. Oyuncaklarla alışılmadık biçimlerde oynamak: Örneğin; topu zıplatmak yerine sürekli olarak bir eliyle vurmak, Legoları birbirine takıp bir şeyler yapmak yerine sıraya dizmek vb. Sosyal oyunlara karşı ilgisizlik: Küçük yaşlardayken, ‘ce-e’ vb. sosyal oyunlara karşı ilgi göstermemek. C. Sınırlı/Yinelenen İlgi ve Davranışlar 9. Sınırlı alanda, yoğun ve sıra dışı ilgilere sahip olmak: İlgi takıntıları: Bazı konulara karşı aşırı ilgi duymak ve başka konuları dışlayarak sürekli o konularla ilgili konuşmak, okumak, ilgilenmek vb. istemek. Bazı sıra dışı konulara aşırı ilgi duymak: Örneğin; astrofizik, uçak kazaları ya da sulama sistemleri. İlgi duyduğu konularla ilgili ince ayrıntıları anımsamak: Kendi favori konularındaki en ince ayrıntıları bile ezbere bilmek. 10. Belli düzen ve rutinlere ilişkin aşırı ısrarcılık: Belli etkinlikleri her zaman belli bir sırayla yapmak istemek: Örneğin, arabanın kapılarını hep aynı sırayla kapatmak. Günlük rutinlerde değişiklik olmamasını istemek: Örneğin, eve gelirken hep aynı güzergâhı izlemek ya da eve geldiğinde önce televizyonu açıp sonra tuvalete gitmek. Günlük yaşamdaki değişiklikler karşısında aşırı tepki göstermek: En ufak bir değişiklik karşısında aşırı kaygılanmak ya da öfke nöbeti yaşamak. Değişiklikleri daha kolay kabullenebilmek için, meydana gelecek değişikliklerle ilgili önceden bilgi sahibi olmaya gereksinim duymak. 11. Yinelenen (kendini uyarıcı) davranışlar: Sıra dışı beden hareketleri: Örneğin; parmak ucunda yürümek, çok yavaş yürümek, kendi ekseni etrafında dönmek, durduğu yerde sallanmak, farklı bir beden duruşuna sahip olmak vb. Sıra dışı el hareketleri: Örneğin; ellerini sallamak, parmaklarını gözlerinin önünde hareket ettirmek, ellerini farklı biçimlerde tutmak vb. 12. Nesnelerle ilgili sıra dışı ilgiler ve takıntılar: Nesneleri sıra dışı amaçlarla kullanmak: Örneğin, oyuncak arabanın tekerleklerini çevirmek ya da oyuncak bebeğin gözlerini-açıp kapamak vb. davranışları tekrar tekrar yapmak. Nesnelerin duyusal özellikleriyle aşırı ilgilenmek: Örneğin, eline aldığı her nesneyi koklamak ya da gözlerinin önünde tutarak ve evirip-çevirerek incelemek. Hareket eden nesnelere aşırı ilgi göstermek: Örneğin; tekerlek ya da pervane gibi dönen nesnelere, akan su ya da yanıp sönen ışık gibi hızlı hareket eden görüntülere uzun sürelerle bakmak. Nesne takıntıları: Bazı sıra dışı nesneleri (örneğin, bir silgi ya da küçük bir zincir parçası) elinden bırakmak ya da gözünün önünden ayırmak istememek.
  14. Kış ayları yaklaşırken ani hava değişiklikleri hastalık riskini de beraberinde getiriyor. Ani hava değişikliklerinin yoğun olarak yaşandığı sonbahar- kış mevsimlerinde grip ve nezle gibi üst solunum yolu enfeksiyonları da artış gösteriyor. Halk arasında grip ile karıştırılan nezle gribe göre daha hafif seyreder. Üst solunum yolunun; burun, boğaz ve soluk borusunun viral bir enfeksiyonudur ve sonbahar-kış aylarında daha yaygınlaşır. Kuluçka devri 1-4 gündür. Direkt temas, solunum yolu ile bulaşan hastalık, genellikle burun tıkanıklığı, hapşırık, boğaz ağrısı ile başlar ve devam eder. Diğer belirtileri ses kısıklığı, öksürük, halsizlik, kas ve eklem ağrısıdır. Ateş genellikle 38°C’nin altındadır. Bu belirtiler 7-10 gün sürebilir. Nezle ve gripten korunmak için bu önerileri dikkate alın! Hastalık elle temasla da bulaşabilir. Bu nedenle hasta kişi, bulaşmayı önlemek için sık sık ellerini yıkamalıdır. Ayrıca hasta kişi ile mümkün oldukça tokalaşılmamalıdır. Hasta sık sık kağıt mendil kullanmalı, hastanın havlu ve bardağı müşterek kullanılmamalıdır. Burun akıntısının çok yoğun olduğu dönemde hasta toplu yerlerden uzak kalmalıdır. Grip olma riskini azaltmanın bir yolu da grip aşısıdır. Grip Ve Nezleden Korunmanın 4 Yolu 1. İyi Dinlenin Soğuk algınlığı tedavisinde en önemli adım istirahat etmek ile vücut direncini artırmaktır. Hem soğuk algınlığında hem de gripte evde dinlenmek iyileşme sürecini hızlandırır. 2. Sağlıklı Beslenin Vücut direncini yüksek tutmak için iyi beslenmek gerekir. Bu sayede enfeksiyonların vücuttan daha rahat atılması sağlanır. Kış aylarında vücut direncini artırmak, vücuda yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamak için sebze ve meyve çeşitlerinden yararlanılması gerekir. Savunma sistemini güçlendirici özelliği olan A ve C vitamini gibi antioksidan vitaminlerden zengin, havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma, greyfurt gibi meyvelerin tüketimi de önem taşır. Beslenme alışkanlığı bozuk, sürekli hazır gıda yiyen, az sebze-meyve tüketen, aşırı kirli ve ileri derecede yorucu işlerde çalışanlara vücutlarını özellikle C vitamini ve diğer vitaminlerle desteklemesi önerilir. İyi beslenen bir kişinin vitamin almasına gerek yoktur. 3. Bol Sıvı Tüketin Vücut ısısını dengede tutabilmek için bol sıvı almak gerekir. Yeterli sıvı alımı, vücutta oluşan toksinlerin (zararlı öğelerin) atılması ve vücut fonksiyonlarının düzenli çalışmasında, metabolizma dengesinin sağlanması ve pek çok biyokimyasal reaksiyonun gerçekleşmesinde son derece önemli rol oynar. Bu nedenle her gün en az 2 – 2,5 litre (12-14 su bardağı) su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edilmelidir. Başta su olmak üzere, meyve suyu ve tavuk veya et suyu tüketilmelidir. Alkol, kahve ve asitli diğer içeceklerden uzak durulmalıdır. 4. Hijyen Önemli Hasta kişiler ile yakın temastan, ortak eşya kullanmaktan kaçınmak gerekir. Temas olasılığında eller su ve sabunla yıkanmalıdır. Elleri yıkamadan önce ağız ve buruna dokunmamak gerekir. El hijyenine dikkat edilmesi ve ellerin sık sık yıkanması gerekir. Çocuklara da bu bilincin küçük yaşlardan itibaren aşılanması da toplum sağlığı açısından büyük önem taşır. Hastanın, virüsü çevreye bulaştırmamak için tedbir alması gerekir. Maske takmak, tokalaşmamak, öpüşmemek, başkalarıyla aynı çatal, kaşık, bardak gibi eşyalarına kullanmamak alınacak önlemler arasında yer alır.
  15. Her anne baba doğumdan itibaren çocuğuna iyi bakmayı ve onu en iyi şekilde büyütmeyi arzular. Her anne baba doğumdan itibaren çocuğuna iyi bakmayı ve onu en iyi şekilde büyütmeyi arzular. Bu temel bakış açısını yadsımamakla birlikte bu arzulanan olguya ulaşmak için “neler yapılmalı, ebeveynlerin davranış kalıpları nasıl şekillenmeli?” sorularına yanıt olabilecek benim deneyimlediğim 3 temel olmazsa olmaz var. Doğal Ve Sağlıklı Ebeveynliğin 3 S’si sevgilibebek.com’un yazarı Fatma Nur Olcay verdiği biligilere göre; SEVGİ SAYGI SABIR … Ben buna ebeveynlikte temel 3 S kuralı diyorum. Sevgi Hepinizce derhal onaylanacak bir unsur olmasına karşın ben, özellikle bizim toplumuzda, bu sevgi sözcüğünün genel anlamda dışa vurum da çok büyük sorunlar olduğunun altını çizmek isterim. Öncelikle farkına varmadan çoğunlukla yapılan bir ebeveyn yanlışımız var. Sevgimizi çocuklarımıza her koşulda bazen bir lütuf, bazı durumlarda da belli ön koşullara bağlamaya çok yatkınız. Nasıl mı? “Biz seni bu kadar severken, sen nasıl bu kadar yaramaz olursun?” tipi bir söylemde karşımızdaki çocuğumuza “Biz sana hak etmediğin bir sevgiyi sunuyoruz, çünkü sen yaramazsın” dışa vurumu vardır ve ayrıca yaramazlık yapan sevgiyi hak etmez gibi bir ilişkilendirme de vardır verdiğimiz bu mesaj içinde. Oysa çocuk gelişimi uzmanları tam da tersini savunuyorlar. Küçük çocukların hangi koşullar altında olursa olsun ebeveyn sevgisini kayıtsız şartsız hissetmelerinin, gerek duygusal gerekse özgüven gelişimleri açısından temel basamak olduğunu belirtiyorlar. Çocuğa ebeveyn sevgisinin kendisine sunulan bir lütuf olduğunu yoğun olarak hissettirdiğimiz de, örneğin tipik anne sözü “saçımı süpürge ediyorum sana” veya “sabahtan akşama kadar sizin için çalışıyor babanız” benzeri sürekli vurgular, küçük çocukta yoğun bir minnet duygusu gelişimine yol açar. Çok küçük yaşlardan itibaren gelişen bu yoğun minnet hissi ise çocuğun kendini ebeveyn karşısında değersiz ve ezik hissetmesine yol açabilmekte ve kuvvetli bir kişilik gelişimine zarar verebilmektedir. İkinci temel S Saygı demiştim Ne yazık ki saygıyı bizler, genelde küçükten büyüğe işleyen bir davranış kalıbı olarak algılamaktayız. Oysa küçük çocuklarımıza doğumdan itibaren bir birey olduklarını benimsetecek ve onların saygıyı görerek, taklit ederek öğrenmelerini sağlayacak olan ebeveynlerdir. Bu nedenle bebeğin kişilik haklarına saygı göstermek her ebeveynin temel görevi olmalıdır. Çoğunuz “parmak kadar bebeğe saygı mı gösterilirmiş?” diyeceksiniz eminim, ama bu konuda uzmanlar sizlerle hem fikirler değiller. ‘Çocuklar işitsel değil görsel öğrenirler’ Pedagoglar doğumdan sonraki süreçte bebeklerin bir birey olarak ebeveynlere emanet edilmiş olduğunu, ama bu emanetin doğumla başlayan kişilik haklarının ebeveynler tarafından kollanıp gözetilmesi gerektiği anlamına geldiğini söylüyorlar. Güncel bir örnek vermek gerekirse, bebeğinizin sürekli sosyal medyada resimlerinin paylaşılması veya yabancılar tarafından kucağa alınıp sevilmesi öpülmesi ya da ebeveynlerin kendi istekleri doğrultusunda çocuklarının temel ihtiyaçlarını ve eğitimini göz ardı etmeleri çocukların bireysel haklarına saygı göstermemek anlamına geliyor. Bu oluşumları çocukluğunda gözlemleyen ve bizzat yaşayan bir birey olarak, saygı görülmediklerini hisseden küçüklerin saygıyı sözle öğrenmekte güçlük çekmeleri de bu doğrultuda gayet doğal bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Asla unutmamalıyız ki, çocuklar işitsel değil görsel öğrenirler; başka bir deyişle taklit etmek onların en sağlıklı öğrenme yöntemidir. O halde onlara öğretmek istediğimiz tüm değerlere öncelikle ebeveyn olarak bizlerin sahip çıkması ve uygulaması gerektiğini asla göz ardı etmememiz yararlı olacaktır. 3. S ise Sabırdır Sabır Mevlana’nın deyimiyle ‘Sabır, koruğu üzüme dönüştürendir.’ Ebeveynliğin temelinde sabır gerçekten de olmazsa olmaz unsurlardandır, çünkü bebek ve küçük çocuklar hayat deneyimleri toparlamak zorundadırlar ve bunu gerçekleştirmenin en etkin yöntemi her şeyi deneyimleyerek, kendileri yaparak deneme yanılma yöntemi ile öğrenmektir. ‘Sorduğu her soruya bıkmadan cevap vermek’ Ne yazık ki, ebeveynlerin çoğu bu süreci çocuklarını koruma adına sürekli engellemeye veya küçük çocuklarına yeterince deneme fırsatı vermeden kendileri onların adına yapmaya yönelmekteler. İşte bu sabırsızca tutum küçüklerin öğrenme güdülerine balta vuran temel hatalardan biridir. Günümüzde ebeveynlerin sabırsız tutum ve davranışlarının çocuklarını da sabırsız olmaya yönelttiği uzmanlarca tartışılmakta olan bir konudur. Çocuğa sabır göstererek fırsat vermenin, sorduğu her soruya bıkmadan, usanmadan ve ertelemeden sabırla cevap vermenin onun hayatı tanımasına ve öğrenmesine yönelik en büyük katkı anlamına geldiğini asla unutmamalısınız. Küçük çocukların yetişkinlerden farklı olduğunu ve beyinlerinde öğrenme işleminin tekrarlarla pekiştiğini göz önünde tutarak, klasikleşmiş küçük çocuk söylemindeki “Hadi bi’ daha” lara sabır göstermenin doğru ebeveynlik yapmanın temelidir desek abartmış olmayız.
  16. Yapımı son derece kolay zahmet gerektirmeyen ziron (siron) oldukça iddialı bir lezzete de sahiptir. Doğu Karadeniz mutfağının enfes lezzetlerinden ziron (siron) lehçe farklılıklarıyla isim olarak başka şekilde anılır; sinor, silor, ziron gibi. Eğer bu lezzetle henüz tanışmadıysanız çok geç kalmadan tanışın. Çok pratik bir lezzet olan ziron (siron) aslında el açması yufka ile yapılıyor. Ama yufkayı kolayca bulamayacaksanız günlük taze yufkayla da yapabilirsiniz. Ziron (Siron) Tarifi Derin bir nefes alın ve arkanıza yaslanın; birkaç kareden sonra başınızı döndürecek bu lezzetle henüz tanışmadıysanız, yeterince geç kaldınız. Evde kolaylıkla yapabileceğiniz, en pratik tarifler arasında yer alan ‘Ziron’ (siron), aslı yufkayla yapılan ve et suyuyla soslanan efsane bir lezzettir. Kimileri tarifi sade yoğurtlu, kimileri tavuklu ve kimileriyse kıymalı hazırlıyor. Sos kısmı size kalmıştır. Malzemeler; 3 adet yufka 300 gram kıyma 1 yemek kaşığı tereyağı 2 adet kuru soğan Tuz, karabiber Sosu İçin; Süzme yoğurt 2 diş sarımsak su Tuz Tereyağlı Sos İçin: 1 yemek kaşığı tereyağı 1 çay kaşığı toz kırmızı biber Hazırlanışı; Öncelikle fırınınızı 180 dereceye ayarlayın. Yufkayı en ucundan başlayarak yuvarlayın. 3 cm uzunluğunda yufka halkaları kesin. Yağladığınız yuvarlak borcama yufkaları dik olacak şekilde dizin. Yufkaları 20 dakika kızarana kadar pişirin. Bu sırada tereyağını eritip soğan ve kıymayı kavurun. En son tuz ve karabiberi ekleyin ve ocaktan alın. Sarımsaklı sulandırılmış yoğurdu hazırlamak için süzme yoğurdu, suyu, tuzu ve rendelenmiş sarımsakları bir kabın içinde iyice karıştırın. Fırından çıkan yufkaların yumuşamasını sağlamak için üzerine hafif su gezdirip gezdirip tekrar 5-10 dakika fırında bekletip çıkartıyoruz. Fırından çıkan yufkaların üzerine sarımsaklı yoğurdu dökün. Daha sonra tereyağ ve pulbiber sosunu yoğurdun üzerinde gezdirin. En son kıymayı da zironun (siron) üzerine dökün ve servis edin. Sos kısmı tamamen size kalmıştır. Dilerseniz sadece yoğurt ve yağ yada sadece kıyma olarak da yiyebilirsiniz. Afiyet Olsun…
  17. Çörek otunun Ölümden başka her derde deva olduğunu muhakkak duymuşsunuzdur. Şifası saymakla bitmeyen bu bitki Peygamber Efendimiz tarafından da bizlere önerilmiş ve mucizevi faydalarından yararlanmamız istenmiştir. Çörek otu, herkesin bildiği üzere ölümden başka her derde deva. Çörek otunun kendisi ne kadar yararlıysa bir o kadar da çörek otunun yağının da vücuda faydası vardır. Alzheimer rahatsızlığından romatizmal hastalıklara kadar her şey için fayda verici doğal bir ilaçtır. Zayıflamaya yardımcı olduğundan diyet yapanlar da sıklıkla kullanır. Çörek otu genelde hamur işlerinde kullanılmakla birlikte salatalarda da kullanılır. Çörek Otunun Faydaları : Öksürüğe iyi gelir. Hazmı kolaylaştırır. İdrar söktürücüdür. Grip tedavisinde kullanılabilir. Baş ağrısını hafifletir. Romatizmal hastalıklara iyi gelir. Adet rahatsızlıklarını hafifletici etkisi vardır. Yaraların çabuk iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmesini hızlandırır. Çörek otu ekstresi opioid bağımlılığı ile ilgili semptomları azaltır. Çörek otu özü, boğaz ağrısı ve şişmiş bademciklere iyi gelir. Kanı sulandırır. Kalp enfarktisü riskini azaltır. Hücrelerin yenilenmesini hızlandırır. İltihap giderici ve idrar söktürücüdür. Cilt hastalıklarını tedavi edici özelliği vardır. Antioksidan özelliğe sahiptir. Zayıflamaya yardımcı olur. Mikrop ve virüslere karşı koruyucudur. Depresyon ve panik atak hastalığını tedavi edicidir. Zindelik verildiği ve yorgunluğu alması ile bilinmektedir. Cinsel sorunları olan erkeklerde, Cinsel sorunları en aza indirger. Çörek Otu Nasıl Kullanılır : Uzmanlar, çörek otunun öğütülmüş halde alınmamasını tavsiye ediyor.Çünkü öğütülme işlemi esnasında çörek otunun içerisinde bulunan faydalı yağlar uçar.Bu nedenle de çörek otunu tohum halinde almak daha doğrudur.
  18. Bir beta hidroksi asit olan Salisilik Asit, renksiz, kristal yapıda ve organiktir. Bu organik asit genellikle bitkisel hormon olarak kullanılır. Peki salisilik asit nedir? Cilde faydaları nelerdir? Pek çok cilt bakım ürününde yer alan salisik asit son yıllarda cilt güzelliğine katkısıyla öne çıkıyor. Cilt bakımında bulunmaz bir nimet olan salisilik asit, lekeye eğilimli ciltler için ciddi etkili ve cilt sağlığına oldukça faydalıdır. Salisilik Asit Nedir? Cilt bakımında oldukça popüler olan bu asit beta hidroksi asiti olarak bilinmektedir. Gözeneklere nüfuz ederek, tıkanmış görünümü yok etmeye yardımcı olan salisik asit yağda çözünebilmektedir. Cilt sağlığına oldukça faydalı olan salisik asit, içeridiği antibakteriyel fonksiyonlarla da önemli bir yere sahiptir. Salisilik Asidin Cilde Faydaları Nelerdir? Yağda ve suda kolayca çözünerek gözeneklere nüfuz eder. Gözenek görünümünü azaltmaya yardımcı olur. Siyah nokta oluşumunu da önler. Peeling özelliği sayesinde ciltteki ölü hücreleri temizler. Cildin yağ dengesini sağlar. Düzenli kullanımda cilt lekelerinin geçmesini sağlar. Sivilcelerin oluşumunu önler ve çıkmış olan sivilcelerin de sönmesine yardımcı olur. Saçlar için de oldukça faydalıdır. Salisilik asit içeren şampuanların kullanımı ile saç derisinde oluşan kepekler önlenmiş olur. Salisilik Asitin Cilt Lekelerine Faydaları Birbirine yapışan hücreleri parçalayarak sağlıklı parlak cildi ortaya çıkartan salisilik asit, siyah noktalar, beyaz noktalar ve diğer lekelerden cildi arındırma özelliğine sahiptir. Salisilik asitin çok kuvvetli olmasının nedeni, gözeneklerin derinliklerine nüfuz edebilmesi, cilt yüzeyinin yanı sıra gözenek içlerini de soyabilmesidir. Salisilik Asit Nelerde Bulunur? Cilde mucizevi faydaları olan salisilik asit pek çok gıdada doğal olarak bulunur. Peki bu gıdalar hangileridir? Salisilik asit nelerde bulunur? Sebzeler Enginar, karnabahar, brokoli, yonca, salatalık, mısır, turp, patates, rezene, patlıcan, ıspanak, mantar, biber, konserve ürünler ve turşu gibi gıdalar. Meyveler: Greyfurt, portakal, kivi, şeftali, karpuz, muz, kayısı, avokado, domates, ananas, erik, üzüm, çilek, böğürtlen, yaban mersini, nar, mango ve limon. Diğer gıdalar: Fıstık, Antep fıstığı, susam tohumu, yer fıstığı, kabak çekirdeği gibi kuru yemişlerde ve çay, kahve ile meyve ve sebze sularında da bolca bulunmaktadır
  19. Hyaluronik asitin cilt için faydaları nelerdir? Hyaluronik asit cilt için nasıl kullanılır? Hyaluronik Asit Nedir? Hyaluronik asit, vücudumuzda doğal olarak bulunan bir asittir. Vücudun kendinin ürettiği, cilt bağ dokusu ve eklemlerde bulunur. Hyaluronik asit, cildin nemli ve esnek olmasını sağlar. Belli bir yaştan sonra vücudun hyaluronik asit üretmesi yavaşlar. Cildin daha canlı ve sağlıklı görünmesi için dışarıdan hyaluronik asit alınabilir. Hyaluronik Asitin Cilde Faydaları Nelerdir? Hayluronik asit, özellikle kuru ciltler ve her cilt için önemli bir nemlendirici kaynağıdır. Cildi nemlendiren ve koruyan hyaluronik asitin faydaları şöyle sıralanabilir: Cilde sağlıklı bir görünüm kazandırır. Cildin nem seviyesini korur ve iyileştirir. Cildi serbest radikal hasarlarına karşı koruyucudur. Cildin elastikiyetini korur. Antibakteriyel özelliği bulunduğundan yaraların iyileşmesini kolaylaştırır. Hyaluronik Asit Nasıl Kullanılır? Hyaluronik asit tıbbi yöntemlerle cilt dokusuna yerleştirilebildiği gibi hyaluronik asit içeren bakım ürünleriyle de cildi nemlendirmesi sağlanabilir. Hyaluronik asit içeren bir serum kullanmak da üzerine uygulayacağınız nemlendiricinin etkisini artıracaktır.
  20. CyberPunk2077'ye hangi oyun otoriteleri kaç puan verdi, işte o liste ve sonrasında aldığı genel puan 👇🏽 Digital Spy : 10/10 Meristation : 10/10 IGN Japan : 10/10 Gameblog : 10/10 GamesRadar+ : 10/10 IGN : 9/10 3D Juegos : 9/10 Game Informer : 9/10 Millenium : %85 Screenrant : 8/10 PC Gamer : %78 Gamespot : 7/10 GamesBeat : 3/5 JeuxActu : 17/20 JeuxVideo : 17/20 LabiKent: %88 Oyunun toplam genel puanı ise 91 olarak açıklandı
  21. Avrupa ülkelerine vizesiz seyahat edilebilen yeşil (hususi) ve gri (hizmet) pasaportlara muafiyet sınırlaması getirildi. Önceden hiçbir izin ve işleme tabi olmadan Avrupa ülkelerine gidebilen bu pasaport sahipleri, 2020'den itibaren önceden kayıt olmak zorunda. Kayıt işlemi sırasında vatandaşların, giriş izni alabilmek için 7 euro harç bedeli ödemeleri de gerekiyor. Yeşil ve gri pasaportlara Schengen bölgesi ülkelerden sınırlama yeni yılda başlıyor. Önceden hiçbir izin ve işleme tabi olmadan Avrupa ülkelerine gidebilen bu pasaport sahipleri, bundan böyle izin alıp kayıt olmak zorunda Vize aracılık hizmeti veren EuroAsia'nın duyurusuna göre yeşil ve gri pasaport sahipleri, 2020 yılından itibaren Avrupa ülkelerine gidebilmek için önceden izin almak zorunda kalacak. Avrupa ülkelerine vizesiz seyahat etme özgürlüğüne sahip vatandaşlar için alınan karar gereğince vizesiz seyahat etme kısıtlaması getirilmiş getirildi. Bundan böyle, Avrupa seyahati için vizeden muaf tutulan kişiler de seyahatleri öncesinde ilgili ülkeye giriş izni almaları gerekecek. Kayıt yaptırıp para ödeyecekler Vizesiz seyahat hakları, alınan karar gereğince kısıtlanırken, Avrupa Parlemento'sunun 2018'deki duyurusuna göre; 2020 yılında Avrupa ülkelerinden birine seyahat etmek isteyen yeşil ve gri pasaport sahibi Türk tatandaşlarının seyahatlerinden önce ETIAS sistemi üzerinden kayıt yaptırmaları zorunlu olacak. Yapılan kayıt işlemi sırasında yolcuların, giriş izni alabilmek için belirli bir miktar harç bedeli ödemeleri de gerekiyor. Belirlenen bu harç bedeli tutarı ise 7 euro. Kararın gerekçeleri 18 yaş altı ve 70 yaş üzeri yolcular, ilgili harç bedelinden muaf tutulacak. Uygulama ile yeşil ve gri pasaport sahibi Türk vatandaşlarının vize muafiyet hakları saklı tutulurken, Avrupa'ya girişlerde seyahat izni almaları zorunlu koşuluyor. Yeni yürürlüğe giren yasanın öncelikli amacının güvenlik olduğunu beyan eden Avrupa Parlementosu; sınır kontrolünün sağlanması, salgın tehlikesi, yasadışı göç, güvenlik tehdidi ve kendi ülke vatandaşlarını korumak gibi gerekçelerle böyle bir kararı aldığını bildirdi. Ön kontrolden geçecek Yeşil ve gri pasaporta sahip Türk vatandaşlarının Avrupa'ya giriş izni başvurusunda bulunması 2020 itibariyle geçerli olacak. Ancak her başvuru sahibi yolcunun sunmuş olduğu evraklar koşulsuz kabul edilmeyecek ve ön kontrolden geçecek. Herhangi bir göç durumu ya da güvenlik tehdidi unsuru ile karşılaşılması halinde başvurular geri çevrilip, Avrupa'ya giriş izni başvuruları reddedilebilecek. Bir kez kayıt 3 yıl geçerli olacak Avrupa'ya seyahat etmek isteyen yeşil ve gri pasaport sahibi Türk Vatandaşları'na verilen giriş izni süresi yeni alınan karara bağlı olarak 3 yıl geçerliliğini koruyacak. Olayın arka planı Konuyla ilgili olarak daha önce DW Türkçe'de yayınlanan bir haberde, ‘’İçişleri Bakanlığı Sözcüsü, bir kişinin Türkiye’de yeşil, gri ya da diplomatik pasaport gibi, resmi görevlilere ve kamu görevi ifa edenlere verilen bir pasaporta sahip olmasının, her koşulda otomatikman Schengen bölgesine ve bu kapsamdaki Almanya’ya giriş yapmasına ve ülkede ikamet edebilmesine hak sağlamadığının altını çizdi.’’ ifadelerine yer verilmişti. Son yıllarda Türkiye’de yeşil ve diplomatik pasaport verilenlerin sayısındaki artışın Alman hükümet kaynaklarında soru işaretleri yarattığı belirtilen haberde, bu tip pasaportların amacı dışında kulanıldı
  22. Ferulik asit, organik bir bileşik olan bir hidroksisinnamik asittir ve son dönemlerde cilt bakımının vazgeçilmezleri haline geldi. Peki ferulik asit nedir? Çok etkili bir antioksidan olan Ferulik Asit bit bazlıdır. Cilt bakım rutinlerinin bilinmeyen kahramanı olan ferulik asit, göz kremlerinden, cilt serumlarına ve kremlere kadar çok sayıda yaşlanma karşıtı cilt bakım ürününde bulunmaktadır. Peki cilt bakımında yeni bir akım haline gelen ferulik asit nedir? Ne işe yarar? Ferulik Asit Nedir? Cildimiz de kimi zaman yanlış bakım yüzünden kimi zamanda dış etkenler sayesinde ince çizgi ve kuruluk gibi problemlere sebep oluyor ve buna karşı olarak antioksidanlar birçok cilt problemine karşı savaşırlar. Cildinizin etrafındaki bariyerleri daha güçlü hale getiren birçok farklı antioksidanlar vardır. Bunlardan bazıları cildimizin nem oranını dengeleyen C-Vitaminin ve E-Vitaminidir. Bu antioksidanlara ek olarak uzun süredir aramıza olan fakat yeni fark edilen ferulik asit, uzun bir süredir cilt bakım ürünlerinde yer alıyor. İçinde bulunduğu ürünlerin daha etkili olmasını sağlayan sessiz kahraman ferulik asit cilt bakımında nasıl kullanılıyor? Ferulik Asit Nedir? Pirinç, yulaf, elma ve portakal gibi bitki bazlı antioksidanların hücrelerinde bulunan ferulik asit, cildinizi oksidatif strese karşı koruyor. Serbest radikaller, zamanla cildin bozulmasına, ince çizgilere, kırışıklıklara yol açabiliyor. Ferulik asit, ise serbest radikallerden cildimizi arındırmaya, güneş ışınlarından gelen UV radyasyonunun etkisini azaltmaya yarayan bir antioksidandır. Ferulik Asidin Cilde Faydaları? Cildinizi çevreden gelen zararlara ve erken yaşlanma gibi problemlere karşı koruyan ferulik asidin faydaları genelde antioksidan özelliklerinden geliyor. Ferulik asit aynı zamanda ince çizgi, koyu halkalar gibi şikayetlerin çözümü olarak da kullanılıyor. Ferulik asit, cildinizin sıkılığını koruyarak daha ışıltılı ve eşit bir görünüm kazandırıyor. Ferulik Asit Cilt Bakımında Nasıl Kullanılır? Özellikle tonik ve serumlarda tercih eden Ferulik asit, tıpkı antioksidan C-Vitaminleri ve güneş kremi gibi günlük kullanıma uygundur. SPF içerikli kremlerin altında oldukça güçlü bir şekilde çalışan ferulik asit, UVA ve UVB ışınlarına karşı kalkanı güçlendirirken, ferulik asit içerikli ürünleri C ve E-Vitamini gibi antioksidanlar ile birlikte kullanırsanız etkisini daha da artırabilirsiniz. Ferulik asit ile ayrılmaz bir ikili olan C-Vitamininin, ömrü ferulik asit ile daha çok uzatılabiliyor. Birlikte kullanıldığında ciltteki kalıcılık artarken ferulik asit ve C-Vitamini ikilisi ışıltılı ve genç bir görünüm için büyülü bir formül etkisi yaratıyor. Not: Ferulik asidin bazı formları yulaftan elde edildiği için alerjileriniz varsa bu konuda dikkatli olunması tavsiye edilir. Ferulik Asit Hangi Ciltlere Uygundur? Her cilt tipine uyum sağlayan ferulik asit, daha çok kuru ve normal cilt tiplerine tercih ediliyor.
  23. Halk arasında rapunzel sendromu olarak bilinen trikofaji nedir? Rapunzel sendromunun belirtileri nelerdir? Rapunzel Sendromu, saç ve kıl yeme hastalığı olan psikolojik temelli bir hastalık türüdür. Rapunzel sendromunun kişilerde görülme nedeni nedir? Gelin hep beraber öğrenelim. Rapunzel Sendromu (Trikofaji) Nedir? Psikolojik bir hastalık türü olan Trikofaji, kişinin vücudundaki kılları ve ya saçlarını yolarak yemesi şeklinde açıklanır. Trikofaji, saç yolma (trikotillomani) hastalığı ile ilişkilendirilen bir rahatsızlıktır. Trikifaji kişinin tekrar tekrar yaptığı psikolojik olarak tatmin hissi elde etmesinden kaynaklanır. Trikofaji, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Rapunzel Sendromu (Trikofaji) Belirtileri Trikofajinin mide ve bağırsak sisteminde yarattığı sorunlara bağlı olarak bazı belirtiler görülür. Bunlar; Bulantı ve kusma Karın ağrısı Kabızlık veya ishal Deride görülen saç kaybıdır. Rapunzel Sendromu (Trikofaji) Neden Olur? Vücudun çeşitli dokularının tekrarlanarak koparılması ve yenmesi olarak kendini gösterir. Dudak yolma, tırnak yeme gibi. Bu davranışlar tedavi edilmediği sürece kişi üzerinde ciddi hasarlara neden olabilir. Trikofaji hastalığının tam olarak neden ortaya çıktığı bilinmemektedir. Fakat risk faktörleri şu şekilde sıralanmıştır: Genetik: Birinci derece bu tür rahatsızlığı olan akrabalarında görülen kişilerde tu hastalığın olma ihtimali daha yüksektir. Yaş: Trikofaji gibi beden odaklı rahatsızlıkların çocukluk döneminde çıktığı görülmektedir. Cinsiyet: Kadınlarda daha çok görüldüğü bilinmektedir. Stres: Aşırı strese maruz kalanlarda trikofaji daha fazla görülür. Psikotik bozukluklar ve ya madde bağımlılarında daha çok görülür. Genel olarak trikofajinin altında depresyon, anksiyete ve obsesif-kompulsif bozukluklarının yattığı söylenebilir. Rapunzel Sendromu (Trikofaji) Tedavisi Psikolojik bir hastalık olduğundan dolayı trikofaji tanısı konan hastaların hem ruhsal hem de fiziki açıdan tedavi edilmesi gerekir.
  24. Sindirim sistemi için olduğu kadar, bağışıklık ve sinir sistemimiz için de hayati önem taşıyan probiyotikler ne işe yararlar? Sindirim sistemi için olduğu kadar, bağışıklık ve sinir sistemimiz için de hayati önem taşıyan probiyotikler ne işe yararlar? Fitoterapi uzmanı Dr. Ümit Aktaş’ın Hayykitap yayınevi tarafından yayımlanan “Bitkilerle İlaçsız Tedavi“ kitabında yer alan bilgilere göre probiyotikler ne işe yarar? Probiyotik kaybında görülen hastalıklar nelerdir? Probiyotikler Dr. Ümit Aktaş’ın Hayykitap yayınevi tarafından yayımlanan “Bitkilerle İlaçsız Tedavi“ kitabında yer alan bilgilere göre; Sokak kime sorsanız “antibiyotik“ kelimesinin anlamını bilir. Oysa “Probiyotik nedir?“ dediğinizde, çoğu insan ne olduğunu bilmez, hatta bazıları probiyotik denilince markette satılan yoğurt sanıyor. Asıl öğrenilmesi gereken kelime antibiyotik değil. probiyotiktir. Latince antibiyotik kelimesi “yaşam karşıtı“ anlamına gelir. Probiyotik kelimesi ise Latince “yaşam için olan“ anlamına gelir. İşte bir algı oyunu daha: Kimyasal tıp size antibiyotikleri mucize gibi sunarken, probiyotiklerden hiç bahseden yok! Dünyada var olan mikropların büyük bir çoğunluğu bizim dostumuz olan probiyotiklerdir. Vücudumuzun içinde ve derimizin üstünde gözle görülemeyecek kadar küçük trilyonlarca canlı yaşıyor. Bunların bir kısmı sindirime yardım ediyor, bir kısmı vücudumuzu hastalık yapıcı mikropların istilasından koruyor, bir kısmı bizim için vitamin sentezliyor. İşin aslı, bizim bu mikroplara ihtiyacımız var, onlar olmadan yaşayamayız. Vücutlarımız sağlıklı kalmak için bu faydalı mikroplara muhtaç. Probiyotikler Ne İşe Yarar? Probiyotik bakteriler, bağışıklık sisteminin dengelenmesinde rol oynar. Ayrıca, vücut için zararlı olan mikropların vücuda girmesinin engellemeye yardımcı olurlar. Direkt olarak bağışıklık cevabını düzenleyerek, bağırsak yüzeyindeki bariyer fonksiyonunu güçlendirir ve hastalık yapıcı mikrobiyal ajanların büyümesini baskılayarak bağışıklık dengesinin devamını sağlar. Probiyotik bakterilerdeki değişikliklerin iltihabi hastalıklara, alerjilere ve otoimmün hastalık denilen bağışıklık sistemi hastalıklarına sebep olduğu bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Romatoid artrit gibi otoimmün hastalıklarda ve alerjilerde, probiyotik bakterilerin normal yapılarının bozulduğu gösterilmiştir. Bu nedenle romatizmal hastalıkların tedavisinde probiyotikler kullanılmaktadır. Bizi kanserden korurlar Kanser yapan maddelerin toksit etkilerini önler ve kanserli hücrelerin intiharına sebep olurlar. Tüm iltihabi hastalıklara karşı koruyucudurlar. Enfeksiyonların hem sıklığını azaltırlar hem de tedavi edici etki gösterirler. Bizim için önemli vitaminlerin üretimin yaparlar. K ve H vitaminleri vücutta probiyotikler tarafından üretilir. Alerjik hastalara karşı sadece koruyucu değil, aynı zamanda tedavi edicidirler. Doktor kontrolünde probiyotik kullanımı ile alerjik hastalıkların ve egzamaların tedavi edilebildiği çalışmalarla gösterilmiştir. Özellikle ‘atopik dermatit’ adı verilen, temasa bağlı alerjilerin, probiyotiklerin kullanımıyla başarıyla tedavi edildiği pek çok yayınla ispatlanmıştır. Besin alerjileri ve besin tahammülsüzlüklerinde tedavi edici etkileri tıbbi çalışmalarla gösterilmiştir. Grip, nezle, sinüzit, orta kulak iltihabı gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde başarılı olduğu gösterilmiştir. Bu hastalıklara karşı koruyucu etkisi vardır. Zatürre, bronşit, gibi alt solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde probiyotikler kullanılmış ve oldukça başarılı sonuçlar alınmıştır. Aynı zamanda bu hastalıklara yakalanma ihtimalini azalttığı ve koruyucu etki gösterdiği ispatlanmıştır. Otistik çocukların bağırsaklarında probiyotik yapının bozuk olduğu gösterilmiştir. Probiyotik takviyesinin, otizmli çocuklarda faydalı olacağı düşünülmektedir. Bağırsaklarda bulunan faydalı bakteriler, tabii ki beslenmemiz açısından son derece önemli rol oynuyorlar: Obeziteyi önlüyorlar ve insülin direnci ile diyabet hastalığı gelişmesi riskini azaltıyorlar. Probiyotikler diyabeti engeller. Yapılan çalışmalarda, probiyotiklerin bizi diyabet hastalığından koruyan birtakım biyokimyasal maddeler salgıladığı ispatlandı. Probiyotiklerin Kaybında Görülebilen Hastalıklar Alerjiler Egzama Otizm Kanser Diyabet Dikkat eksikliği ve hiperaktivite Çocuklarda öğrenme güçlüğü Mantar enfeksiyonları (özellikle candidiasis) Otoimmün hastalıklar Romatoid hastalıklar Fibromiyalji Diz kireçlenmeleri Artritler Osteoartrit Sedef hastalığı Hashimato hastalığı Sjögren hastalığı Behçet hastalığı Raynaud fenomeni Sistematik lupus eritmatosus Bakteriyel ve viral enfeksiyonlar Saydığımız tüm bu hastalıkların tedavisinde, probiyotik takviyesi yapma şarttır. Probiyotikler takviye edilmeden bu hastalıklar tam manasıyla tedavi edilemez.
  25. v1.0.0 iPhone1,1_1.0_1A543a_Restore.ipswv1.0.1 iPhone1,1_1.0.1_1C25_Restore.ipswv1.0.2 iPhone1,1_1.0.2_1C28_Restore.ipswv1.1.1 iPhone1,1_1.1.1_3A109a_Restore.ipswv1.1.2 iPhone1,1_1.1.2_3B48b_Restore.ipswv1.1.3 iPhone1,1_1.1.3_4A93_Restore.ipswv1.1.4 iPhone1,1_1.1.4_4A102_Restore.ipswv2.0 iPhone1,2_2.0_5A347_Restore.ipsw (iPhone 3G)v2.0 iPhone1,2_2.0_5A347_Restore.ipsw (1st gen iPhone)v2.0.1 iPhone1,2_2.0.1_5B108_Restore.ipsw (iPhone 3G)v2.0.1 iPhone1,1_2.0.1_5B108_Restore.ipsw (1st gen iPhone)v2.0.2 iPhone1,2_2.0.2_5C1_Restore.ipsw (iPhone 3G)v2.0.2 iPhone1,1_2.0.2_5C1_Restore.ipsw (1st gen iPhone)v2.1 iPhone1,2_2.1_5F136_Restore.ipsw (iPhone 3G)v2.1 iPhone1,1_2.1_5F136_Restore.ipsw (1st gen iPhone)v2.2 iPhone1,2_2.2_5G77_Restore.ipsw (iPhone 3G)v2.2 iPhone1,1_2.2_5G77_Restore.ipsw (1st gen iPhone)v2.2.1 iPhone1,2_2.2.1_5H11_Restore.ipsw (iPhone 3G)v2.2.1 iPhone1,1_2.2.1_5H11_Restore.ipsw (1st gen iPhone)————————————————————-v3.0 iPhone2,1_3.0_7A341_Restore.ipsw (iPhone 3GS)v3.0 iPhone1,2_3.0_7A341_Restore.ipsw (iPhone 3G)v3.0 iPhone1,1_3.0_7A341_Restore.ipsw (1st gen iPhone)v3.0.1 iPhone2,1_3.0.1_7A400_Restore.ipsw (iPhone 3GS)v3.0.1 iPhone1,2_3.0.1_7A400_Restore.ipsw (iPhone 3G)v3.0.1 iPhone1,1_3.0.1_7A400_Restore.ipsw (1st gen iPhone)v3.1 iPhone2,1_3.1_7C144_Restore.ipsw (iPhone 3GS)v3.1 iPhone1,2_3.1_7C144_Restore.ipsw (iPhone 3G)v3.1 iPhone1,1_3.1_7C144_Restore.ipsw (1st gen iPhone)v3.1.2 iPhone2,1_3.1.2_7D11_Restore.ipsw (iPhone 3GS)v3.1.2 iPhone1,2_3.1.2_7D11_Restore.ipsw (iPhone 3G)v3.1.2 iPhone1,1_3.1.2_7D11_Restore.ipsw (1st gen iPhone)v3.1.3 iPhone2,1_3.1.3_7E18_Restore.ipsw (iPhone 3GS)v3.1.3 iPhone1,2_3.1.3_7E18_Restore.ipsw (iPhone 3G)v3.1.3 iPhone1,1_3.1.3_7E18_Restore.ipsw (1st gen iPhone)v3.2 iPad1,1_3.2_7B367_Restore.ipsw (iPad)v3.2.1 iPad1,1_3.2.1_7B405_Restore.ipsw (iPad)v3.2.2 iPad1,1_3.2.2_7B500_Restore.ipsw (iPad)iOS 4 iPhone3,1_4.0_8A293_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 4 iPhone2,1_4.0_8A293_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 4 iPhone1,2_4.0_8A293_Restore.ipsw (iPhone 3G)iOS 4.0.1 iPhone3,1_4.0.1_8A306_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 4.0.1 iPhone2,1_4.0.1_8A306_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 4.0.1 iPhone1,2_4.0.1_8A306_Restore.ipsw (iPhone 3G)iOS 4.0.2 iPhone3,1_4.0.2_8A400_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 4.0.2 iPhone2,1_4.0.2_8A400_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 4.0.2 iPhone1,2_4.0.2_8A400_Restore.ipsw (iPhone 3G)iOS 4.1 iPhone3,1_4.1_8B117_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 4.1 iPhone2,1_4.1_8B117_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 4.1 iPhone1,2_4.1_8B117_Restore.ipsw (iPhone 3G)iOS 4.2 AppleTV2,1_4.2_8C150_Restore.ipsw (AppleTV)iOS 4.2.1 iPhone1,2_4.2.1_8C148_Restore.ipsw (iPhone 3G)iOS 4.2.1 iPhone2,1_4.2.1_8C148a_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 4.2.1 iPhone3,1_4.2.1_8C148_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 4.2.1 iPad1,1_4.2.1_8C148_Restore.ipsw (iPad)iOS 4.2.1 AppleTV2,1_4.2.1_8C154_Restore.ipsw (AppleTV)iOS 4.3 iPhone2,1_4.3_8F190_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 4.3 iPhone3,1_4.3_8F190_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 4.3 iPad1,1_4.3_8F190_Restore.ipsw (iPad)iOS 4.3 AppleTV2,1_4.3_8F191m_Restore.ipsw (AppleTV)iOS 4.3.1 iPhone2,1_4.3.1_8G4_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 4.3.1 iPhone3,1_4.3.1_8G4_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 4.3.1 iPad1,1_4.3.1_8G4_Restore.ipsw (iPad)iOS 4.3.1 iPad2,1_4.3.1_8G4_Restore.ipsw (iPad 2 WiFi)iOS 4.3.1 iPad2,2_4.3.1_8G4_Restore.ipsw (iPad 2 3G+WiFi)iOS 4.3.1 AppleTV2,1_4.3_8F202_Restore.ipsw (AppleTV)iOS 4.3.2 iPhone2,1_4.3.2_8H7_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 4.3.2 iPhone3,1_4.3.2_8H7_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 4.3.2 iPad1,1_4.3.2_8H7_Restore.ipsw (iPad)iOS 4.3.2 iPad2,1_4.3.2_8H7_Restore.ipsw (iPad 2 WiFi)iOS 4.3.2 iPad2,2_4.3.2_8H7_Restore.ipsw (iPad 2 3G+WiFi)iOS 4.3.3 iPhone2,1_4.3.3_8J2_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 4.3.3 iPhone3,1_4.3.3_8J2_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 4.3.3 iPad1,1_4.3.3_8J3_Restore.ipsw (iPad)iOS 4.3.3 iPad2,1_4.3.3_8J2_Restore.ipsw (iPad 2 WiFi)iOS 4.3.3 iPad2,2_4.3.3_8J2_Restore.ipsw (iPad 2 3G+WiFi)iOS 4.3.4 iPhone2,1_4.3.4_8K2_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 4.3.4 iPhone3,1_4.3.4_8K2_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 4.3.4 iPad1,1_4.3.4_8K2_Restore.ipsw (iPad)iOS 4.3.4 iPad2,1_4.3.4_8K2_Restore.ipsw (iPad 2 WiFi)iOS 4.3.4 iPad2,2_4.3.4_8K2_Restore.ipsw (iPad 2 3G+WiFi)iOS 4.3.5 iPhone2,1_4.3.5_8L1_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 4.3.5 iPhone3,1_4.3.5_8L1_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 4.3.5 iPad1,1_4.3.5_8L1_Restore.ipsw (iPad)iOS 4.3.5 iPad2,1_4.3.5_8L1_Restore.ipsw (iPad 2 WiFi)iOS 4.3.5 iPad2,2_4.3.5_8L1_Restore.ipsw (iPad 2 3G+WiFi)iOS 4.3 AppleTV2,1_4.3_8F455_Restore.ipsw (AppleTV)————————————————————-iOS 5 iPhone2,1_5.0_9A334_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 5 iPhone3,1_5.0_9A334_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 5 iPad1,1_5.0_9A334_Restore.ipsw (iPad)iOS 5 iPad2,1_5.1_9B176_Restore.ipsw (iPad 2 WiFi)iOS 5 iPad2,2_5.0_9A334_Restore.ipsw (iPad 2 3G+WiFi)iOS 4.4 AppleTV2,1_4.4_9A334v_Restore.ipsw (AppleTV)iOS 5.0.1 iPhone2,1_5.0.1_9A405_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 5.0.1 iPhone3,1_5.0.1_9A405_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 5.0.1 iPhone4,1_5.0.1_9A405_Restore.ipsw (iPhone 4S)iOS 5.0.1 iPad1,1_5.1_9B176_Restore.ipsw (iPad)iOS 5.0.1 iPad2,1_5.0.1_9A405_Restore.ipsw (iPad 2 WiFi)iOS 5.0.1 iPad2,2_5.0.1_9A405_Restore.ipsw (iPad 2 3G+WiFi)iOS 4.4 AppleTV2,1_4.4.2_9A336a_Restore.ipsw (AppleTV)iOS 5.1 iPhone2,1_5.1_9B176_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 5.1 iPhone3,1_5.1_9B176_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 5.1 iPhone4,1_5.1_9B179_Restore.ipsw (iPhone 4S)iOS 5.1 iPad1,1_5.0.1_9A405_Restore.ipsw (iPad)iOS 5.1 iPad2,1_5.1_9B176_Restore.ipsw (iPad 2 WiFi)iOS 5.1 iPad2,2_5.1_9B176_Restore.ipsw (iPad 2 3G+WiFi)iOS 5.1 iPad3,1_5.1_9B176_Restore.ipsw (iPad 3 WiFi)iOS 5.1 iPad3,3_5.1_9B176_Restore.ipsw (iPad 3 3G+WiFi)iOS 5.1.1 iPhone2,1_5.1.1_9B206_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 5.1.1 iPhone3,1_5.1.1_9B206_Restore.ipsw (iPhone 4 – build 9B206)iOS 5.1.1 iPhone3,1_5.1.1_9B208_Restore.ipsw (iPhone 4 – build 9B208)iOS 5.1.1 iPhone4,1_5.1.1_9B206_Restore.ipsw (iPhone 4S)iOS 5.1.1 iPad1,1_5.1.1_9B206_Restore.ipsw (iPad)iOS 5.1.1 iPad2,1_5.1.1_9B206_Restore.ipsw (iPad 2 WiFi)iOS 5.1.1 iPad2,2_5.1.1_9B206_Restore.ipsw (iPad 2 3G+WiFi)iOS 5.1.1 iPad2,4_5.1.1_9B206_Restore.ipsw (iPad 2.4)iOS 5.1.1 iPad3,1_5.1.1_9B206_Restore.ipsw (iPad 3 WiFi)iOS 5.1.1 iPad3,3_5.1.1_9B206_Restore.ipsw (iPad 3 3G+WiFi)————————————————————-iOS 6 iPhone2,1_6.0_10A403_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 6 iPhone3,1_6.0_10A403_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 6 iPhone3,2_6.0_10A403_Restore.ipsw (iPhone 4 – 3.2)iOS 6 iPhone4,1_6.0_10A403_Restore.ipsw (iPhone 4S)iOS 6 iPhone5,1_6.0_10A405_Restore.ipsw (iPhone 5 - A1428)iOS 6 iPhone5,2_6.0_10A405_Restore.ipsw (iPhone 5 - A1429)iOS 6 iPad2,1_6.0_10A403_Restore.ipsw (iPad 2 WiFi)iOS 6 iPad2,2_6.0_10A403_Restore.ipsw (iPad 2 3G+WiFi)iOS 6 iPad2,4_6.0_10A403_Restore.ipsw (iPad 2.4)iOS 6 iPad3,1_6.0_10A403_Restore.ipsw (iPad 3 WiFi)iOS 6 iPad3,3_6.0_10A403_Restore.ipsw (iPad 3 3G+WiFi)iOS 5.1 AppleTV2,1_5.1_10A406e_Restore.ipsw (AppleTV 2G)iOS 5.1 AppleTV3,1_5.1_10A406e_Restore.ipsw (AppleTV 3,1)iOS 6.0.1 iPhone2,1_6.0.1_10A523_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 6.0.1 iPhone3,1_6.0.1_10A523_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 6.0.1 iPhone3,2_6.0.1_10A523_Restore.ipsw (iPhone 4 – 3.2)iOS 6.0.1 iPhone4,1_6.0.1_10A523_Restore.ipsw (iPhone 4S)iOS 6.0.1 iPhone5,1_6.0.1_10A525_Restore.ipsw (iPhone 5 – A1428)iOS 6.0.1 iPhone5,2_6.0.1_10A525_Restore.ipsw (iPhone 5 - A1429)iOS 6.0.1 iPad2,1_6.0.1_10A523_Restore.ipsw (iPad 2 Wi-Fi)iOS 6.0.1 iPad2,2_6.0.1_10A523_Restore.ipsw (iPad 2 3G+WiFi)iOS 6.0.1 iPad2,4_6.0.1_10A523_Restore.ipsw (iPad 2.4)iOS 6.0.1 iPad2,5_6.0.1_10A523_Restore.ipsw (iPad Mini Wi-Fi)iOS 6.0.1 iPad2,6_6.0.1_10A8426_Restore.ipsw (iPad Mini 3G+WiFi)iOS 6.0.1 iPad3,1_6.0.1_10A523_Restore.ipsw (iPad 3 WiFi)iOS 6.0.1 iPad3,3_6.0.1_10A523_Restore.ipsw (iPad 3 3G+WiFi)iOS 6.0.1 iPad3,4_6.0.1_10A523_Restore.ipsw (iPad 4 WiFi)iOS 6.0.1 iPad3,5_6.0.1_10A8426_Restore.ipsw (iPad 4 3G+WiFi)iOS 6.0.2 iPhone5,1_6.0.2_10A551_Restore.ipsw (iPhone 5 – A1428)iOS 6.0.2 iPhone5,2_6.0.2_10A551_Restore.ipsw (iPhone 5 - A1429)iOS 6.0.2 iPad2,5_6.0.2_10A550_Restore.ipsw (iPad Mini Wi-Fi)iOS 6.0.2 iPad2,6_6.0.2_10A8500_Restore.ipsw (iPad Mini 3G+WiFi)iOS 5.2 AppleTV2,1_5.2_10B144b_Restore.ipsw (AppleTV 2nd gen)iOS 5.2 AppleTV3,1_5.2_10B144b_Restore.ipsw (AppleTV 3rd gen)iOS 5.2 AppleTV3,2_5.2_10B144b_Restore.ipsw (AppleTV 3rd gen – 3.2)iOS 6.1 iPhone2,1_6.1_10B141_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 6.1 iPhone3,1_6.1_10B144_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 6.1 iPhone3,2_6.1_10B144_Restore.ipsw (iPhone 4 – 3.2)iOS 6.1 iPhone4,1_6.1_10B142_Restore.ipsw (iPhone 4S)iOS 6.1 iPhone5,1_6.1_10B143_Restore.ipsw (iPhone 5 – A1428)iOS 6.1 iPhone5,2_6.1_10B143_Restore.ipsw (iPhone 5 - A1429)iOS 6.1 iPad2,1_6.1_10B141_Restore.ipsw (iPad 2 Wi-Fi)iOS 6.1 iPad2,2_6.1_10B141_Restore.ipsw (iPad 2 3G+WiFi)iOS 6.1 iPad2,4_6.1_10B141_Restore.ipsw (iPad 2.4)iOS 6.1 iPad2,5_6.1_10B141_Restore.ipsw (iPad Mini Wi-Fi)iOS 6.1 iPad2,6_6.1_10B141_Restore.ipsw (iPad Mini (2.6) 3G+WiFi)iOS 6.1 iPad2,7_6.1_10B141_Restore.ipsw (iPad Mini (2.7) 3G+WiFi)iOS 6.1 iPad3,1_6.1_10B141_Restore.ipsw (iPad 3 WiFi)iOS 6.1 iPad3,2_6.1_10B141_Restore.ipsw (iPad3 (3.2) 3G+WiFi)iOS 6.1 iPad3,3_6.1_10B141_Restore.ipsw (iPad 3 (3.3) 3G+WiFi)iOS 6.1 iPad3,4_6.1_10B141_Restore.ipsw (iPad 4 WiFi)iOS 6.1 iPad3,5_6.1_10B141_Restore.ipsw (iPad 4 (3.5) 3G+WiFi)iOS 6.1 iPad3,6_6.1_10B141_Restore.ipsw (iPad 4 (3.6) 3G+WiFi)iOS 6.1.1 iPhone4,1_6.1.1_10B145_Restore.ipsw (iPhone 4S)iOS 6.1.2 iPhone2,1_6.1.2_10B146_Restore.ipsw (iPhone 3GS)iOS 6.1.2 iPhone3,1_6.1.2_10B146_Restore.ipsw (iPhone 4)iOS 6.1.2 iPhone3,2_6.1.2_10B146_Restore.ipsw (iPhone 4 – 3.2)iOS 6.1.2 iPhone4,1_6.1.2_10B146_Restore.ipsw (iPhone 4S)iOS 6.1.2 iPhone5,1_6.1.2_10B146_Restore.ipsw (iPhone 5 – A1428)iOS 6.1.2 iPhone5,2_6.1.2_10B146_Restore.ipsw (iPhone 5 - A1429)iOS 6.1.2 iPad2,1_6.1.2_10B146_Restore.ipsw (iPad 2 Wi-Fi)iOS 6.1.2 iPad2,2_6.1.2_10B146_Restore.ipsw (iPad 2 3G+WiFi)iOS 6.1.2 iPad2,4_6.1.2_10B146_Restore.ipsw (iPad 2.4)iOS 6.1.2 iPad2,5_6.1.2_10B146_Restore.ipsw (iPad Mini Wi-Fi)iOS 6.1.2 iPad2,6_6.1.2_10B147_Restore.ipsw (iPad Mini (2.6) 3G+WiFi)iOS 6.1.2 iPad2,7_6.1.2_10B147_Restore.ipsw (iPad Mini (2.7) 3G+WiFi)iOS 6.1.2 iPad3,1_6.1.2_10B146_Restore.ipsw (iPad 3 WiFi)iOS 6.1.2 iPad3,2_6.1.2_10B146_Restore.ipsw (iPad3 (3.2) 3G+WiFi)iOS 6.1.2 iPad3,3_6.1.2_10B146_Restore.ipsw (iPad 3 (3.3) 3G+WiFi)iOS 6.1.2 iPad3,4_6.1.2_10B146_Restore.ipsw (iPad 4 WiFi)iOS 6.1.2 iPad3,5_6.1.2_10B147_Restore.ipsw (iPad 4 (3.5) 3G+WiFi)iOS 6.1.2 iPad3,6_6.1.2_10B147_Restore.ipsw (iPad 4 (3.6) 3G+WiFi)
×
×
  • Create New...

Önemli bilgi

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için Gizlilik poliçesini inceleyebilirsiniz.