Jump to content
NetObur

Feneroin

Yönetici
  • İçerik sayısı

    1034
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    12

Everything posted by Feneroin

  1. Görsel-İşitsel Korsanlıkla Mücadele Derneği (ALPA), yasadışı IPTV hizmetlerine karşı uzun süredir devam eden bir mücadele yürütüyor. Dernek bu hafta 8 yasadışı IPTV'yi engellemeyi başardığı için ilk büyük zaferini yaşıyor. Daha doğrusu bu karar, Dijital Video Yayın Sendikası (SEVN), TF1 grubu, Canal Plus veya M6 gibi televizyon kanallarının isteği, ısrarı ve yardımıyla gerçekleşti. Karar 17 Aralık'ta verildi ve şimdi tüm İnternet Servis Sağlayıcıları, bu yasadışı hizmetleri engelliyor. IPTV kullanıcıları farkında olmasa da izledikleri çoğu program: spordan filmlere kadar yasadışı. Çünkü normalde abonelik gerektiriyor. Örneğin, BE IN SPORTS, CANAL +, SKY TV, NETFLIX, HBO vs... Fransa'nın ALPA derneği, Spor ve Film üreticilerinin/kanalların/şirketlerin hem emek hem de maddi kayıp yaşamamaları için bu yasadışı faaliyetlerin daha da çok üstüne gideceklerini bildirdi...
  2. Xperia 1 II'nin daha güçlü bir sürümüne sahip olan Xperia Pro, dört adet 5G (mmWave) antene ve bir mikro HDMI konektörüne sahip. Bunu, bir FTP sunucusuna bağlanabilen ve mmWave'in hızını kullanarak alandaki fotoğrafları ve videoları anında yükleyebilen Sony Alpha kameranız için harici bir monitör olarak kullanmanızı sağlar. Doğal olarak telefon, kameranın ekranını da yansıtıyor ve harici, yüksek kaliteli bir monitör olarak kullanılabilir. Profesyonel bir fotoğrafçı, fotoğraf makinesinden çekerken çekimin neye benzediğini modeline göstermek için nasıl kullanılabileceğini gösterdi. Başka bir tabir ile Xperia Pro, Xperia 1 II'nin daha üstün bir sürümüdür. Bir tür 6.5 inç 4K HDR OLED ekrana, Snapdragon 865 yonga setine, insan ve hayvan gözü otomatik odaklama desteği ile tüm sensörlerde otomatik faz algılamalı odaklama ve AF (otomatik odaklama) ile 20 fps çekim sunan üçlü 12 MP kamera ve AE (otomatik pozlama)'ya sahip. 5G'li Sony Xperia Pro bugünden itibaren 2.500 dolar fiyatla satılacak.
  3. Kanser tüm dünyada kalp ve damar hastalıklarından sonra en sık ölüme yol açan hastalık. Üstelik gelişmekte olan ülkelerde görülme sıklığı halen artıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün uluslararası kanser araştırmalarını yürüttüğü GLOBOCAN adlı projenin verilerine göre; geçtiğimiz yıl 18 milyon kişiye kanser tanısı kondu ve bu hastalıktan ölen hasta sayısı 9,5 milyonu aştı. Peki, kanserden besinler yoluyla korunmak mümkün mü?Kanserde genetik etkenler yüzde 5-10 arasında sorumlu olsalar da, hastalık yüzde 90-95 oranında çevresel faktörlerden etkileniyor. Bu çevresel faktörlerin yüzde 30’unu da beslenme alışkanlıklarımız oluşturuyor. Dolayısıyla sağlıklı beslenerek aslında kanserden yüzde 30 gibi bir oranda korunabiliyoruz. Üstelik sağlıklı beslenmek, her gün 30 dakika tempolu yürümek ve ideal kilo aralığında kalmak gibi 3 önemli kurala dikkat ettiğimizde bu oran 40’lara kadar yükseliyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Öçal kanserden korunmak için nasıl bir beslenme alışkanlığı edinmemiz gerektiğini anlattı, önemli öneriler ve uyarılarda bulundu. 1. Çok Çeşitli Sebzeler, Meyveler Tüketin Yapılan çalışmalar gün içinde yeterli meyve ve sebze tüketen kişilerin tüketmeyenlere nazaran yüzde 10 daha az kanser riski taşıdığını ortaya koydu. Kanserden korunmak için her gün mümkün olduğunca farklı renkte sebze ve meyveler tüketin. Çünkü ne kadar farklı renkle beslenirseniz, aldığınız antioksidan çeşidi o kadar fazla oluyor. Kadınlar günde 2-3 porsiyon, erkekler de 3-4 porsiyon meyve tüketmeliler. Sebzeler hem vitamin ve mineral hem de posa kaynağıdır. Posadan zengin beslenme özellikle sindirim sistemi kanserlerine karşı koruyucu özellik gösteriyor. Günde 2-3 kase kadar çiğ sebze ve 6-8 yemek kaşığı kadar zeytinyağlı veya pişmiş sebze tüketmeyi alışkanlık haline getirin. Sebze ve meyvelerin “mevsiminde” olmasına özen gösterin. 2. Tahıl Ve Kurubaklagili Ihmal Etmeyin Özellikle popüler diyetlerle beraber tek tip beslenmeye yönelim arttı. “Ancak iyi beslenmek demek, her besinden yeteri kadar yemek demektir. Yani tek tip besleniyorsanız, aslında kötü besleniyorsunuz demektir” uyarısında bulunan Öçal, “Bu yüzden karbonhidratı hayatınızdan çıkarmayın. Ancak sadece ‘kaliteli’ dediğimiz, tam tahıl kaynaklarını ve kuru baklagilleri tüketin. Tahıllar B1 vitamin B1 vitamini hem vücudun enerji sisteminin çalışması için gereklidir, hem de mutluluk olarak bildiğimiz ‘serotonin’ hormonunun ön maddesidir. Sağlıklı olmak, fiziksel ve ruhsal olarak tam bir iyilik halinde olmaktır. Depresyon bağışıklık sistemimizi düşürerek, kaser de dahil birçok sistemik hastalığın görülme riskini arttırabiliyor. Bu yüzden her gün tam buğday ekmek, yulaf, çorba ve bulgur gibi tahıl kaynaklarını, haftada minimum 2 gün de mercimek, kuru fasulye ve nohut gibi kurubaklagil kaynaklarını tüketmeye özen gösterin” dedi. 3. Haftada 2-3 Gün Balık Yapılan çalışmalara göre, insan sağlığı üzerinde pek çok faydası bulunan omega 3 yağ asitleri aynı zamanda kanserin gelişme riskini de düşürüyor. Omega 3 yağ asitlerinin koruyucu etkilerinden faydalanabilmek için haftada 2–3 kez buğulama veya fırında pişirilmiş balık tüketmeyi alışkanlık haline getirin. 4. Kırmızı Et Tüketimini Sınırlandırın Gereğinden fazla kırmızı et tüketimi mide ve kolon kanseri riskini arttırıyor. Bu nedenle et tüketiminizi haftada 2 günden fazla ve toplam 350 gramı geçmeyecek şekilde sınırlandırın. Eti pişirirken kızartma ve kavurma işlemleri yerine; fırında, buharda veya haşlama işlemlerini tercih edin. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre; günde 50 gr işlenmiş et tüketimi, kanser riskini yüzde 18 oranında arttırabiliyor. Bu yüzden işlenmiş et ürünlerini mümkün olduğunca tüketmeyin. 5. ŞEKERDEN UZAK DURUN Fazla miktarda rafine şeker tüketimi hem enerji alımını hem de insülin seviyesini yükselterek yağ dokusunun artmasına neden oluyor. Artan yağ dokusu da kanser riskini yükseltebiliyor. Bu nedenle günlük tükettiğiniz şekerin toplam aldığınız enerjinin yüzde 5’ini geçmemesine özen gösterin. Örneğin günlük 2000 kalori tüketiyorsanız, bunun 100 kaloriden daha fazlası şekerden gelmemeli. 6. Probiyotikleri İhmal Etmeyin Bağırsaklar bağışıklık sistemimizin büyük bir çoğunluğundan sorumlu oluyorlar. Bağırsaklarımızdaki herhangi bir işlevsel bozukluk bağışıklık sistemimizi düşürebiliyor, bu da pek çok hastalığa davetiye çıkarabiliyor. Bu hastalıklardan biri de; kanser. “Bağırsaklarımızda iyi ve kötü bakteriler denge halindedir, ancak kötü beslenme, sigara, stres ve alkol gibi çevresel etkenlerden dolayı bu denge bozulabiliyor” uyarısında bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Öçal bu dengenin bozulmaması için yoğurt ve kefir gibi doğal probiyotik kaynaklardan yararlanmanız gerektiğini belirtiyor.
  4. Kanser kelime anlamı olarak bir organ veya dokudaki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde bölünüp çoğalmasıyla oluşan kötü urlara denir. Dünyada her yıl yaklaşık 14 milyon insan kansere yakalanmaktadır. Türkiye’de ise kansere her yıl 174 bin insan yakalanmaktadır. Gelin hep birlikte dünyayı etkisi altına alan kanser nedir öğrenelim. Kanser Nedir? Kanserin Belirtileri Nelerdir? Kanser Nedir? Kanser DNA’da oluşan bazı hasarlardan dolayı hücrelerin kontrolsüz bir şekilde bölünüp çoğalmasına denir. Bu kanser hücrelerinin bir araya gelmesiyle tümör oluşur. Doku ve organlarda meydana gelen bu tümörlerin iyi huylu ve kötü huylu denen iki türü bulunmaktadır. Kötü huylu tümörler büyüyerek normal dokulara zarar verirler ve kanser hastalıklarını böylece oluştururlar. Kanser dokularının lenf ve kan yoluyla vücudun başka bölümlerine kanser taşımalarına ise Metastaz denir. Kanser Belirtileri Nelerdir? Kanser her vücutta aynı belirtileri göstermeyebilir. Aşağıda vereceğimiz belirtiler her zaman kanser olduğunuz anlamına gelmeyebilir. Böyle belirtiler gördüğünüz takdirde bir uzmana başvurmanız gerekmektedir. Kanserin bazı belirtileri şöyledir; Yüksek ateş oluşması Güçlü ağrılar hissetmek Kilo kaybı oluşması Kronik halsizlikler Memede, koltuk altında veya vücudun başa bir yerinde sert ve hareketsiz kitleler Diş etlerinde yoğun kanamalar Zamansız vajinal kanamalar Balgamda, idrarda ve dışkıda kan bulunması İdrar sıklığının değişmesi ve uzun süren dışkılama problemleri yaşamak. Kanser Nedenleri Nelerdir? Kanserin tam olarak neden olduğu bilinmese de bilinen iki türlü etken vardır. Birincisi genetik faktörler yani ailede kansere yatkınlık olması. İkincisi ise çevresel faktörler. Bunlarda sigara, alkol kullanımı güneş ışığına fazla maruz kalmak, kimyasal bazı kanserojenlere maruz kalmak, radyasyona veya röntgen ışınlarına maruz kalmaktır. Sık Görülen Kanser Türleri Akciğer kanseri Beyin tümörleri Ağız kanseri Meme kanseri Bağırsak (kolon) kanseri Özofagus kanseri Cilt kanseri Yumurtalık kanseri Rahim ve rahim ağzı kanserleri Prostat kanseri Testis kanseri Mide kanseri Karaciğer kanseri Böbrek kanseri Karaciğer kanseri Pankreas kanseri Mesane kanseri Gırtlak kanseri Nazofarenks kanseri Kanser Tedavisi Nasıl Olur? Kanser tanısı koymak için kan testleri ve görüntüleme yöntemlerinin (MRI, bilgisayarlı tomografi vb.) ardından biyopsi yapılarak alınan parçanın incelenmesiyle tanı konabilir. Kanser tedavisi için çeşitli ilaçlarla kemoterapi, radyoterapi, cerrahi operasyonlar ve alternatif tıp yöntemleri kullanılır. Önemli: Sayfadaki yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza baş vurmanız gerekmektedir
  5. Musluk suyunun aksine, maden suyu kaynağında şişelenir. Bazı insanlar saflığı ve kimyasal dezenfeksiyon işlemlerinin olmamasından dolayı maden suyunu tercih eder. Bununla birlikte, maden suyu bir miktar işlemden geçirilebilir. Bu, karbondioksit (CO2) gazının eklenmesini veya çıkarılmasını veya arsenik gibi toksik maddelerin giderilmesini içerebilir. CO2 oksidasyonu önlemeye yardımcı olur ve maden suyunda bakteri üremesini sınırlar. Üreticiler, ekstraksiyondan sonra maden sularına sularına CO2 ile de su verebilirler. Peki, maden suyunun sağlığa faydaları nelerdir? MADEN SUYUNUN FAYDALARI Maden Suyu Kemik Sağlığını Destekler: Maden suyu kalsiyum açısından zengin olduğu için kemik sağlığı için faydalı bir içecektir. Kalsiyum, kemik oluşumunda ve sağlığının korunmasında gerekli olan maddelerin en başında gelir. Düzenli olarak maden suyu tüketimi kemik ve diş sağlığını korur ve bunun yanında yaşlılığa bağlı olarak meydana gelebilecek kemik sorunlarına yakalanma riskini azaltır. Vücutta Yağları Düzenlemeye Yardımcı Olur: Maden suyunun en önemli özelliğinden birisi vücutta yağ oranını düzenleyebilmesidir. Zayıf insanların kilo almasını sağlayabilir ve bunun tam aksine kilolu insanların da kilo vermesini teşvik edebilir. Ayrıca diğer şekerli ve gazlı içeceklerin aksine maden suyu hem mide için zararlı değildir hem de kilo almaya neden olabilecek kimyasal katkılar içermemektedir. Bu yüzden, tamamen doğal olan maden suyu tüketimi sağlık açısından bir risk taşımaz. Maden Suyu Kan Basıncını Düzenler: Maden suyu aynı zamanda herhangi bir nedenden dolayı kan basıncında meydana gelen dalgalanmaları giderebilir. Bunu en çok iyi miktarda içerdiği kalsiyum ve magnezyum sayesinde başarabilir. Bu iki mineral aynı zamanda beyin sağlığını da korumaktadır. Beynin aktivitesini arttırır. Beyinde elektrotların dengesini de ayarlayan bu iki mineral dolayısı ile kan basıncını da sağlıklı bir seviyede tutmaya yardımcı olur. Kardiyak Hastalıklarını Giderebilir: Maden suyu vücutta yağı eritme gücüne sahiptir. Bu durumda vücutta kötü kolesterolün meydana gelmesini engelleyebilir. Kılcal damarlarda ve dokularda biriken yağlar, kötü kolesterolün yükselmesine neden olur. Mineral bu noktada devreye girer ve kötü kolesterolün yükselmesine neden olan unsurları ortadan kaldırır. Bu özelliğinden dolayı ayrıca dolaylı olarak kalp sağlığına da katkıda bulunur, kalbin aşırı çalışmasını önler ve kalp krizi riskini azaltır. Maden suyu genel anlamda kılcal damarların sağlığının korunmasına yardımcı olur, kılcal damarların tıkanmasına engel olarak bir çok açıdan insan sağlığına hizmet eder. Vücutta Asit Seviyesini Dengeler: Maden suyu bol miktarda sülfatlar içermektedir. Sülfatlar, pankreas lipaz ve amilaz gibi sindirim enzimlerini üretmek için katalizörler içerirler. Bu sindirim enzimleri şişkinlik ve kabızlık gibi sorunların ortadan kalkmasına yardımcı olur. Bundan başka, duodenum sağlığını korur ve toksinlerin pıhtılaşmasını azaltır. Bütün bunların sonucu olarak da özellikle sindirim sistemi için çok önemli olan asit oranını sağlıklı bir seviyede tutmayı sağlar. Maden Suyu Fiziksel Canlılığı Sağlar: Maden suyunun içerdiği magnezyum ve potasyumlar insan kasları üzerinde olumlu etkiler sağlar. Kas sağlığının korunması için bu iki mineral çok önemlidir. Bu mineraller aynı zamanda kasların sağlıklı bir şekilde gelişmesine yardımcı olur, yani yağların kaslardan atılarak kas oranının artmasına yardımcı olmaktadır. Bunun yanında kaslarda genişleme ve esneme özelliğine katkıda bulunarak kramp gibi sorunların oluşmasına izin vermez. Bütün bunların sonucu olarak da maden suyu vücutta fiziksel bir canlılık ve zindelik oluşturur. Maden Suyu Zihinsel Uyanıklılığı Arttırır: Maden suyunun içerdiği mineraller aynı zamanda bellek için gerekli olan mineralleri içermektedir. Bu durum beyinde elektrotların etkili bir şekilde çalışmasın sağlar. Maden suyu kişinin hafıza faaliyetlerini ve konsantrasyonu arttırmaya yardımcı olabilir. Bütün bunların sonucu olarak maden suyu zihinsel uyanıklılığı arttırır ve ayrıca zihinsel yorgunluğu giderir. Bu yüzden günde bir miktar maden suyu tüketimi aynı zamanda stresle mücadelede bünyeyi güçlendirir. Maden Suyu Cilt Sağlığına Katkıda Bulunur: Maden suyu cilt sağlığına faydalı olan silis parçacıkları da içermektedir. Silika cilde doğal bir parlaklık ve güzellik katar. Aynı zamanda ciltte meydana gelebilecek kararma, koyuluk, akne ve bu gibi benzer sorunları giderebilir. Bunun yanında cildin esnekliğini korur, nemlendirir
  6. Doğadan ve ağaçlardan öğrenecek o kadar çok şey var ki… Hayata karşı bakış açımız, yaşam tarzımız, sosyal yaşantımıza çok şey katacak, aynı zamanda bizi biz yapacak olan ağaçlardan öğreneceğimiz bilgiler. Bir kavak ağacı gibi, başkasının varlığından güç almayı öğren. Bir söğüt ağacı gibi, yaşadığın yeri sevmeyi öğren. Bir zeytin ağacı gibi, karşılık beklemeden vermeyi öğren. Bir fındık ağacı gibi, esnek olmayı öğren. Bir meşe ağacı gibi, dinlenmeyi öğren. Bir porsuk ağacı gibi, sabretmeyi ve bilge olmayı öğren.
  7. Malzemeler; 1 kilo un 1 tatlı kaşığı tuz 3,5 su bardağı ılık su (her un farklı ölçülerde su kaldırır bu yüzden su ölçüsü farklılık gösterebilir. 125 g tereyağı 1 büyük su bardağı sıvıyağ Servis Ederken; Pudra şekeri Küt Böreği Nasıl Yapılır? Karıştırma kabına un elenir ortası havuz gibi açılır ve içerisine 3 su bardağı su eklenir, unun üstüne ise tuz serpilir. Pürüzsüz bir hamur elde edilene kadar yoğurulur. Ele yapışmayan yumuşacık bir hamur elde edilir. (Hamur sert olursa yarım bardak su ekleyebilir cıvık olursa un eklemesi yapabilirsiniz) Hamur 6 eşit parçaya ayrılır beze yapılır. Hamurlar merdane ile servis tabağı büyüklüğünde açılır. Eritilmiş ve ılınmıs olan yağ küçük bir tepsinin içerisine sürülür. Açılan hamurlardan biri tepsinin içerisine yerleştirilir. Tekrardan üzeri yağlanır (Kuru yeri kalmamasına özen gösterin) Kalan hamurları da servis tabağı büyüklüğünde açılır yağlanır üst üste dizilir. Üstteki hamurun üzeri de yağlanır. 30 dakika dinlendirilir. Süre sonunda hamurun açılacağı tezgah sıvı yağ ile yağlanır ve hamurlardan bir tanesi tezgahın üzerine alınır. El ile köşelerden açılabildiği kadar açılır, inceltilir ve hamur 4 köseden katlanarak pişirilecek olan fırın tepsisi boyutuna getirilir. Yağlanmış fırın tepsisine alınır. (Hamuru açma ve katlama işleminde olan kabarcıkları patlamamaya hamuru yırtmamaya özen gösterin) Diğer hamurlara da aynı işlem uygulanır tepsiye üst üste dizilir. Üzeri sıvı yağ ile yağlanır. Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında altı üstü kızarana kadar (yaklaşık 30 dakika pişirilir). Fırından çıkarılır 5 10 dakika ilk sıcaklığı gitmesi beklenir. Küçük kareler halinde kesilerek tabağa alınır. Üzerine bol pudra şekeri serpilerek servis edilir. Afiyet Olsun…
  8. Sisyphus: The Myth, başrollerinde Cho Seung-woo ve Park Shin-hye’nin oynadığı Güney Kore televizyon kanalı olan “JTBC’nin 10. Yıldönümü Özel Draması” olarak yayınlanmıştır. Dizi 17 Şubat 2021’de gösterime girecektir. Sisyphus: The Myth Konusu Quantum ve Time’ın kurucularından biri olan Han Tae Sul, en üst düzeyde kodlama becerisine sahip dahi bir mühendistir. Tae Sul, on yıl önce kardeşinin ölümünden sonra şirketinin hisselerinin sürekli dalgalanmasına neden olmuştur. Bir gün kardeşinin ölümünün inanılmaz gerçeğine tanık olduktan sonra tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Kang Seo Hae, bir askerdir, gangsterler ve savaş ağaları arasında yaşarken öğrendiği hayatta kalma becerileriyle, Han Tae Sul’u kurtarmank için gelecekten gelmiştir. Adı: Sisyphus: The Myth | 시지프스: the myth Tür: Dram, Aksiyon, Gizem, Fantastik/Bilim Kurgu Yönetmen: Jin Hyeok Senarist: Lee Je-In, Jeon Chan-Ho Yayıncı: JTBC Yapım Yılı: 2020 – 2021 Yayın Tarihi: 17 Şubat 2021 Yayın Günleri ve Saati: Çarşamba & Perşembe – 21:30 Sisyphus: The Myth Oyuncuları Cho Seung-Woo (Han Tae-Sool) Park Shin-Hye (Kang Seo-Hae) Dong-Il Song (Başkan Park)
  9. Doğadan, bitkilerden öğrenecek o kadar çok şeyimiz var ki… Hayat dair birçok konuda bizlere mesajlar veren bitkilerden öğrendiklerimiz… 1. Herkesin büyüme hızı ve şekli farklıdır. Başkalarıyla kendini karşılaştırma. 2. Bazen biraz destek almakta sakınca yoktur. Yardım istemekten çekinme. 3. Bazı arkadaşlar sana destek verirken bazıları ise engel olur. Aradaki farkı görmelisin. 4. İhtiyaçlarının olması doğaldır ve bencilce değildir. Gelişmek için gerekeni yapmalısın. 5. Dikildiğin kabı aşman çok doğal. Ayrılıp yeni bir yol seçmek de… 6. Artık sana iyi gelmiyorsa… Gitmesi daha sağlıklıdır. 7. Eğer hayat engelliyorsa… Bil ki daha da güçlü büyüyeceksin
  10. Yanardağlar, dünya üzerinde volkanik bölge olarak adlandırılan yerlerde oldukça fazla bulunmaktadır. Bu yanardağların çoğu sönmüş olup 800 kadar yanardağ hala aktif olup lav püskürmektedir. İzlanda, ABD, Endonezya, İtalya, Türkiye ve birçok ülkede yanardağlar mevcuttur. Yanardağ Nedir? Yanardağlarla İlgili Tüm Merak Edilenler… Yanardağ Nedir? Yanardağ, dünyanın katmanlarında yer alan magmanın yer yuvarlağının yüzeyinden dışarı doğru bir bacadan püskürerek çıkan coğrafi yer şekilleridir. Yanardağ patlaması sonucu büyük yangınlar çıkabilmektedir. Yanardağ patlamaları çok sık yaşanmasa da hayatı felç edebilmektedir. Yanardağ Neden Patlar? Yanardağ patlaması, akışkanlığı yüksek olan magmanın içindeki çözünmüş gazlar kolayca kaçabilir ve magma yüzeye ulaşınca lav akıntısı olarak hareket etmeye başlar. Hareket eden magmanın akışkanlığı düşük ise içindeki gazlar kaçamaz ve artan basınç ile magma patlar ve yüzeye çıkar. Yanardağ patlamaları en çok İzlanda, Filipinler, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Endonezya, Japonya, Papua Yeni Gine ve İtalya‘da görülmüştür. Yanardağ Türleri Nelerdir? Kalkan Yanardağlar : Bu yanardağ türü çoğunlukla Havai ve İzlanda’da görülürler. Bu tür dağlar kalkana benzer şekilde oluşur ve yüksek miktarda lav çıkartırlar. Çıkarttıkları lavlar akışkan ve çok uzun akıntılar olur. Volkanik Koniler : Volkanik koniler, ufak kaya parçaları püskürtürler ve bu kaya parçaları yanardağ ağzında birikir. Bu püskürmelerden dolayı koni şeklinde tepeler oluşur fakat kısa ömürlü olurlar. Süper Yanardağlar : Kıtasal yıkım ve küresel iklim değişiklikleri oluşturma potansiyeli olan geniş çanaklı yanardağ sınıfına verilen isimdir. Toba Gölü ve Yellowstone Millî Parkı bu tür yanardağlara örnek olarak gösterilebilir. Yanardağın Ayrıntıları Kül bulutu Lapilli (volkanik bacadan fırlayan küçük parçalar) Lav gözesi Volkanik kül yağmuru Yanardağ yumrusu Lav Kül Lav katmanı Jeolojik katmanlar Yanal volkanik tabaka Diatrem Magma odacığı Volkanik duvar Yanardağlar ve bulunduğu ülkeler Aşağıda verilen bilgiler de ülkelerde bulunan yanar dağların isimleri, yanardağın yüksekliği ve bulunduğu bölge bulunuyor. Ağrı Dağı – 5.137 – Doğu Anadolu Bölgesi (Türkiye; faal olmayan stratovolkan) Erebus Dağı – 3.794 – Ross Adası Antarktika Etna – 3.350 – Sicilya İtalya Hekla – 1.488 – Kuzey Atlantik İzlanda Kilauea – 4.091 – Havai ABD Krakatoa – 813 – Rakata Endonezya Llaima – 3.125 – Güney Amerika Şili Mauna Kea – 4.207,3 – Havai ABD Mauna Loa – 4.169 – Havai ABD Mount Baker – 3.286 – Washington ABD Mount Fuji – 3.776 – Honshu Japonya Mount Hood – 3.426 – Oregon ABD Rainier Dağı – 4.392 – Washington ABD Mount Shasta – 4.322 – Kaliforniya ABD Novarupta – 841 – Alaska ABD Pelée – 1.397 – Martinik Martinik Popocatépetl – 5.462 – Meksiko Meksika Santorini – 300 – Santorini adası Yunanistan St. Helens Dağı – 2.550 – Washington ABD Surtsey – 155 – Surtsey adası İzlanda (1963’te meydana geldi.) Tambora – 2.722 – Sumbawa Endonezya Teide – 3.718 – Tenerife Kanarya Adaları, İspanya Tungurahua – 5.016 – Güney Amerika Ekvador Vezüv Yanardağı – 1.281 – Napoli Koyu İtalya
  11. Sindirim sisteminizin en önemli parçası olan aynı zamanda ikinci beyin olarak adlandırılan bağırsaklarımız vücudumuzun en önemli organlarındandır. Geçirgen veya sızdıran bağırsak olarak bilinen bu sendrom sinsi hastalıklar arasında yer almaktadır. Peki geçirgen bağırsak sendromu nedir? Bağırsak duvarlarındaki boşlukların gevşemeye başlamasıyla ortaya çıkan geçirgen bağırsak sendromu, bakteri, toksinler ve sindirilmemiş gıda parçacıklarının kan dolaşımına karışıp çeşitli sorunlara yol açmasına verilen isimdir. Sindirim sistemi, bağırsak duvarları ile zararlı maddelerin kan dolaşımına karışmamasına engel olur. Bazı kişilerde farklı nedenlerden dolayı bağırsakların fiziksel yapısı bozulur ve tehlikeye girer. Bağırsakların hangi malzemeleri emdiğini kontrol eden sıkı bağlar sağlıklı çalışamaz hale gelir ve daha büyük maddelerin kan dolaşımına geçmesine izin verir. Bu durum geçirgen bağırsak sendromu olarak bilinir. Eğer bağırsaklar sağlıklı bir şekilde çalışıyorsa kan dolaşımına neyin emildiğini kontrol eden sıkı bir bariyer oluşturur. Sağlıksız bir bağırsak astarı ise kısmen sindirilmiş yiyeceklerin, toksinlerin ve bakterilerin dokulara nüfuz etmesine sebep olan büyük çatlaklara veya deliklere sahip olabilir. Bu durum iltihaplanmalara ve sindirim sisteminde sorunlara neden olabilecek bağırsak florasındaki değişiklikleri tetikler. Geçirgen Bağırsak Sendromu (Leaky Gut) Nedenleri Bu sendromunun kesin bir nedeni yoktur. Ancak bazı durumlarda bağırsak hücreleri arasındaki bağın bozulması sebep olurken bazen de genetik yatkınlık ve yaşam tarzı bağırsak geçirgenliği sendromunun ana sebeplerinden olabilmektedir. Genel olarak bakıldığında, lif oranı düşük, şeker oranı yüksek ve doymuş yağ içeren besinleri tüketmenin bu süreci başlatabildiğine dair kanıtlar bulunmaktadır. Aynı zamanda ağır alkol kullanımı ve stres de bağırsak dengesini olumsuz etkiler. Geçirgen Bağırsak Sendromu (Leaky Gut) Belirtileri Besin alerjileri Otoimmün hastalıklar (diyabet, troid vs.) Deri hastalıkları Nörolojik hastalıklar
  12. Maden suyunu ve sodayı buz haline getirerek yüzünüze düzenli olarak uyguladığınızda, bir süre sonra göreceğiniz değişime inanamayacaksınız. Maden suyu ve sodanın cilde olan faydalarını saymakla bitiremesek de sizler için bir kaç tanesini derledik. Ayrıca bu ikilinin sıvı olarak kullanımdan ziyade buz haline getirilerek kullanılması verilen tavsiyeler arasında. İşte içinde bolca mineral barındıran soda ve maden suyunun faydaları… – Maden suyu ve soda içinde bulundurduğu zengin mineraller sayesinde cildinizin ihtiyacı olan vitamini sağlar. Ayrıca sağlıklı ve ışıl ışıl bir cilde sahip kavuşmuş olursunuz. – Maden suyu genişlemiş gözenekleri sıkıştırarak cildinizi pürüzsüzleştirir. – Sodanın ve maden suyunun antibakteriyel özelliği olduğundan ciltte birikmiş yağları ve kiri temizler. – Maden suyu ve soda doğal birer nemlendiricidirler. Düzenli kullanımda cildinizin ihtiyacı olan nemi sağlayacaktır. – Bu mucizevi ikili, sivilcenizi kurutmaya ve oluşumunu engellemek için birebir. – Maden suyunun en önemli özelliği ise leke giderici olmasıdır. Sivilcelerden yada farklı dış etkenlerden dolayı oluşan cilt lekeleri için maden suyunu buz haline getirip lekeli yere küçük masaj hareketleri halinde düzenli şekilde uyguladığınızda lekelerin yavaş yavaş azaldığını göreceksiniz
  13. Amerika, Hindistan ve Pakistan'da yasaklanan TikTok, artık Avrupa'nın bir ülkesinde de yasak. Avrupa'da TikTok'u yasaklayan ilk ülke TikTok oldu. Sebebi ise TikTok'ta yaptıkları yarışta 13 yaşındaki bir çocuğun canlı yayında kendisini bir bez parçası ile yukarıya asıp en uzun süre kalabilmesi idi ama hesaplayamadığı şey, soluksuz kalıp ölmesi oldu. İtalya'da yaşanan bu durum sonrasında mahkemeden TikTok'un engellenmesi kararı çıktı. Kararda belirtildiği gibi "Uygulamada yaş sınırı olmaması" yüzünden bu gidişle bir çok ülke daha TikTok'u yasaklayacak...
  14. Tohumlar, sağlığınız ve güzelliğiniz için birçok fayda sağlar. Protein, lif, demir, omega-3 yağ asitleri gibi vücudun ihtiyacı olduğu besin değerlerini tamamen karşılayan ve sağlığa en faydalı 4 tohumu sizler için sıraladık. 1. Keten Tohumu Yağ: 42 g Lif: 27 g Protein: 18.5 g Keten tohumu çok önemli bir fonksiyonel gıdadır. Keten tohumu, diğer bitki bazlı gıdalar gibi antioksidan bakımından zengindir. İçerdiği B12 vitamini sayesinde unutkanlık konusunda etkili, Alzheimer hastalığının önlenmesinde de yardımcıdır. İyi bir Omega-3, magnezyum ve kalsiyum kaynağıdır. Güçlü bir antioksidandır. Öğütülerek tüketilmesi önerilir. 2. Kenevir Tohumu Yağ: 45.5 g Lif: 3.7 g Protein: 38 g Besleyici ve şifa kaynağı olan kenevir tohumu, veganlar ve sağlıklı yaşam fanatikleri tarafından oldukça fazla tüketilmektedir. En iyi bitkisel protein kaynağı olan kenevir tohumu, 8 temel aminoasidi içerir. Aynı zamanda çinko, bakır ve demir kaynağıdır. 3. Chia Tohumu Yağ: 31 g Lif: 34 g Protein: 17 g Chia tohumu, ülkemizde son yıllarda popüler olmaya başlayan çok sağlıklı bir besindir. Chia tohumu tüketilmeye başlandığı andan itibaren, enerjinizin arttığını ve sindirim sisteminizin düzene girdiğini fark edeceksiniz. İnanılmaz bir lif kaynağı olan chia tohumu her gün tüketildiği takdirde günlük lif ihtiyacını karşılar. Chia tohumu, mineral, vitamin, omega-3 yağları ve protein bakımından çok zengindir. Güçlü bir lif ve antioksidan kaynağıdır. İltihap giderici, enerji arttırıcı ve sindirim sistemini rahatlatıcı özelliği vardır. 4. Kabak Çekirdeği Yağ: 46.7 g Lif: 13.3 g Protein: 30 g Kuruyemiş olarak severek tükettiğimiz kabak çekirdeğinin faydaları saymakla bitmeyecek derecededir. Ay çekirdeğinin aksine, yağ oranı çok daha düşük olduğu için daha fazla tüketilen kabak çekirdeği, bal kabağının içindeki çekirdeklerin kurutulmasıyla elde edilir. Kabak çekirdeğinin içerisinde; çinko, kalsiyum, A, B, E vitaminleri bulunmaktadır. Aynı zamanda güçlü bir Omega-3 kaynağıdır. Anti inflamatuardır ve cildi gençleştirir
  15. Feneroin

    Cezerye tarifi

    Cezerye İçin Malzemeler 6 adet büyük boy havuç 3/4 su bardağı toz şeker 1 çay bardağı su 100 gram Antep fıstığı 1/2 çay kaşığı toz karanfil 1 çay kaşığı tarçın 1 çay kaşığı yenibahar 1/4 çay kaşığı zerdeçal 1/4 çay kaşığı zencefil 1 yemek kaşığı bal 1 tatlı kaşığı mısır nişastası (çok az miktarda soğuk suyla seyreltilecek) Üzeri Için: 1 su bardağı rendelenmiş Hindistan cevizi Cezerye Tarifinin Püf Noktası Baharat ve toz şeker eklediğiniz havuç püresini, dibinin tutmaması için tahta bir kaşık yardımıyla sürekli karıştırarak pişirin.Aromalarının açığa çıkması için kullanacağınız tüm baharatları kısık ateşte 1 dakika kadar ısıtabilirsiniz. Cezerye Tarifi Nasıl Yapılır? Bol suda yıkadıktan sonra kabuğunu soyduğunuz havuçları gelişigüzel iri parçalar halinde kesin. Az miktarda su ilavesiyle orta ateşte yumuşayana kadar pişirin. Kıvam alan havuçları blender yardımıyla püre haline getirin. Arzuya göre çatal yardımıyla ezip pürüzsüz bir kıvam almasını sağlayın. Kıvam alan havuç püresini küçük bir tencereye alın. Toz şeker ekleyip kısık ateşte, tahta bir kaşık yardımıyla karıştırarak pişirmeye başlayın. Bal katın, cezeryeye asıl tadını verecek, besin değerini artıracak baharatları ekleyin. Sürekli karıştırıp suyunu çekene kadar pişirme işlemini sürdürün. Kıvamını tam olarak bağlamak için az miktarda suyla açtığınız mısır nişastasını katın. Zor da olsa karıştırma işlemini sürdürüp son kıvamını verin. Kabuklarını ayıkladığınız Antep fıstıklarını katıp eşit olarak dağılması için son kez karıştırın cezerye karışımını. Rendelenmiş Hindistan cevizinin yarısını kare bir tepsiye serpin. Hazırladığınız karışımı tepsiye yayıp üzerini spatula yardımıyla düzeltin. Çok kalın olmamasına özen gösterin. Kalan Hindistan cevizini üzerine serpin. Son halini alan cezeryeyi buzdolabında soğuttuktan sonra dilimleyerek sevdiklerinizle paylaşın. Afiyet Olsun .. Tarif :yemek.com
  16. Kan şekeri değerleriniz yüksekse ve dengelemekte sıkıntı yaşıyorsanız bu kürü deneyin. Kan şekeri değerleriniz yüksekse ve dengelemekte sıkıntı yaşıyorsanız bu kür tam size göre! Keçiboynuzu Kürü sayesinde kan şekerinizi kolaylıkla dengeleyebilirsiniz. Malzemeler 2 tatlı kaşığı keçiboynuzu tozu Sıcak keçi sütü Hazırlanışı 1 bardak sıcak keçi sütünün için 2 tatlı kaşığı keçiboynuzu tozu ekleyin ve eritin. Her gün kahvaltıda ve akşam yatmadan 1 saat önce sıcak olarak içebilirsiniz Not: Eğer laktoz intoleransınız (süte karşı tahammülsüzlük) varsa, bu kürü süt yerine sıcak su kullanarak hazırlayabilirsiniz Afiyet olsun!
  17. Yüzlerce yıldır dünyanın her yerinde sevilerek tüketilen kahve, doğru miktarda kullanıldığında pek çok faydaya sahip. Mide ve bağırsak sorunlarında doğal tedavi olarak da kullanılan kahve telvesinin kullanım alanı oldukça geniştir. Kahve telvesinin, sindirim ve boşaltım sistemi üzerindeki yararlı etkileri oldukça fazladır. Çocukların da rahatça tedavi olarak kullanabileceği kahve telvesi, metabolizmayı hızlandırarak bağırsakların çalışmasını sağlıyor. Ancak kahve telvesinin faydaları, bundan çok daha fazla… Kahve telvesi kullanımında genellikle Türk kahvesi değerlendirilir. Diğer tüm kahveler de benzer etkilere sahiptir ve toz halinde olduğu sürece dilediğiniz gibi telveyi kullanabilirsiniz. Ülkemizde telve denildiğinde akla ilk gelen Türk kahvesidir. Ancak hazır kahve haricindeki tüm kahvelerin telvesi bulunur. Filtre kahve yapımında ise kahve telvesi bardağın içine karışmaz. Türk kahvesine benzer bir şekilde posa haline gelen ve tüketilmesi oldukça zor olan telve, farklı amaçlar doğrultusunda kullanılabilir. Kahve telvesi neye iyi gelir sorusunun cevabı ise saymakla bitmeyecek kadar çoktur. Fiziksel görünümden ev bakımına kadar geniş bir yelpazede değerlendirilebilir. Kahve Telvesi İle Cilt Bakımı Kahve telvesi, cilt bakımında yaygın şekilde kullanılıyor. Bakım ve masaj hizmeti sunan pek çok işletme, kahve masajı ve kürü gibi özel işlemler de uyguluyor. Ancak bu bakımlardan yararlanmak için yüzlerce lira harcamanıza gerek yok. Kahve telvesinin cilt üzerinde de birçok olumlu etkisi vardır. Tüm vücut bakımında kullanılabilen telve, eklenecek bazı ev ürünleri sayesinde yüz bakımında da geniş şekilde kullanılabilir. Yüzünüze günlük bakımlarınızı uyguladıktan ve cildinizi temizledikten sonra bir tatlı kaşığı kadar telve ile peeling yapabilirsiniz. Yaşlanmanın etkilerini azaltan ve yaşlanmayı geciktiren telve sayesinde hem gerekli bakımlarınızı tamamlayabilir, hem de cildinizi toksinlerden arındırabilirsiniz. Daha canlı ve parlak bir görünüm için ise yine eşit miktarda telve, limon suyu ve su karıştırarak cildinize uygulayın. Özellikle yüz bölgesinde kullanıldığında canlı ve doğal bir görünüm kazanmanıza yardımcı olacak maskeyi 10 dakika bekletin ve önce ılık su ile, sonrasında ise soğuk su ile durulayın. Kahve Telvesi İle Selülite Meydan Oku Özellikle bacak ve kol bölgesinde oluşan selülite karşı kahve masajı uygulamak, cildi canlandırarak portakalımsı görünümü iyileştirir. Bu masaj için yapılması gereken tek şey, duştayken yuvarlak hareketlerle ilgili bölgeye telve uygulamaktır. Antioksidan özelliği ile cildi canlandıran ve uyaran telve, ciltteki hasarlı bölgelerin tedavisinde de oldukça faydalı. Ancak öncelikle küçük bir bölgede denenmesi ve alerjik reaksiyon oluşmadığından emin olunması önemlidir. Cildin sıkılaşması için uygulanabilecek maskelerden biri eşit miktarda telve, zeytinyağı ve badem yağı eklenerek hazırlanır. Malzemelerin iyice karıştığından emin olduktan sonra ince bir katman şekilde yüze ya da cilde uygulayabilirsiniz. 10 dakika kadar bekledikten sonra ılık su ile durulayın ve nemlendirici krem sürün. Kahve Telvesi Ile El, Ayak Ve Saç Bakımı 1. El bakımında da kullanabileceğiniz telve, cildin yumuşamasını ve canlanmasını sağlar. Ellerinizi yeterli miktarda kahve ile ovuşturun ve masaj yapın. Beş dakika kadar beklettikten sonra ılık su ile ellerinizi durulayın ve nemlendirici krem uygulayın. Sarımsak ve balık kokusu gibi istenmeyen durumlarda da koku giderici olarak telve kullanabilirsiniz. 2. Topuk ve dirsek bölgelerinde sertleşen deri rahatsız edici olurken kötü görünümlere de sebep verebiliyor. Bu bölgelerdeki ölü deriden kurtulmak ve sertleşen deriyi yumuşatmak için ılık kahve telvesinden yararlanabilirsiniz. İlgili bölgeye dairesel hareketlerle masaj yaparak 15 dakika bekleyin ve ılık su ile durulayın. Türk kahvesi telvesi, sert tanecikli yapısı sayesinde iyi bir peeling sunar ve ölü derilerden hızlı şekilde kurtulmanıza yardımcı olur. 3. Saç bakımı için de kahve telvesinden faydalanabilirsiniz. Kuru saça uygulanacak ılık kahve telvesini 20 dakika kadar bekleterek durulamak, canlı ve parlak saçlara kavuşmanızı sağlar. Ancak bu bakımı haftada yalnızca bir kez uygulamanız gerektiğini belirtelim. Ev Yaşamında Destek Olacak Kahve Telvesi 1. Asidik toprakta daha hızlı yetişen açelya, kamelya ve çam ağacı gibi bitkilerin toprağına kahve telvesi karıştırmanız bitkinin gelişimini hızlandırır. Bakımını yaptığınız bitkilerin türünü incelemeden bu yöntemi uygulamanız tavsiye edilmez, çünkü yanlış bitkilere uygulandığında asit değerini yükselterek bitkiyi öldürebilir. 2. Hassas yüzeylerin temizliğinde de kolayca kullanabileceğiniz telve, iyi bir doğal temizlik malzemesidir. Ocak üzeri ve fırın temizliğinde, cam yüzeylerde rahatça telve kullanabilirsiniz. 3. Çok tozlu bölgeler temizlenirken yaşanan en büyük sorunlardan biri de, temizlik esnasında tozların uçuşmasıdır. Bu durumu engellemek için ıslatılmış telve kullanabilirsiniz. Telveyi tozlu bölgenin üzerine dökerek tozların uçuşmasına engel olabilir ve temizliğinizi normal şekilde tamamlayabilirsiniz. 4. Özellikle bahar ve yaz döneminde belirli bölgelerde ciddi sorunlara sebep olabilen karıncalara karşı da telve kullanabilirsiniz. Karıncaların kokusundan hoşlanmadığı telveyi, kapı altlarına ve karıncaların girdiği bölgelere dökmeniz yeterlidir. Bahçeli evlerde ise salyangozlara karşı da kolayca kullanabilir. Telve, hayvanlara herhangi bir zarar vermez. Kaynak: coffeemag.com.tr
  18. Aslında soda içinde sodyum karbonat bulunan, sindirimi kolaylaştıran doğal sudur. Maden suyu ise yeraltı sularından elde edilen, içerisinde çözünmüş mineralleri barındıran içecektir. Çözünmüş halde mineralleri ve gazları içerdiği için maden suyu sodadan ayrılır. Soda mineral içermez. Maden suyunda karbondioksit gazı doğal olarak bulunur sodada ise bu gaz sonradan eklenir. Karbondioksit gazı dilimize temas ettiğinde geçici olarak tat algılayıcılarını uyuşturduğu için içimi kolaylaştırır. Uluslararası ve yasal mevzuatlarda mineralli su olarak tanımlanan maden suyu, yerkabuğunun farklı derinliklerinde doğal olarak oluşan, geçmiş olduğu farklı jeolojik katmanlardan bünyesine aldığı minerallerle zenginleşen yer altı sularıdır. Soda ise içilebilir nitelikte olan herhangi bir suya karbondioksit ilave edilmesi ile elde edilen yapay bir içecektir. Maden Suyu ya da mineralli sular kaynağından alınan suyun otomatik makinalarla doldurulup ambalajlanması ile elde edilebilirken, soda evlerde, otellerde vb. yerlerde soda makinaları ile yapılabilmektedir. Dolayısıyla maden suyu üretimi bir üretim prosesi olup, soda üretimi için herhangi bir üretim prosesine ihtiyaç bulunmamaktadır. Belki de çoğumuz maden suyu ve sodanın isimleri farklı olsa da aynı etkide olduğunu düşünüyoruz. Fakat aralarınızda ciddi farklılıklar var. Mineralli su olan maden suyu, yerkabuğunun farklı derinliklerinde doğal olarak oluşan, geçmiş olduğu farklı jeolojik katmanlardan bünyesine aldığı minerallerle zenginleşen yer altı sularıdır. Ülkemizde yürürlükte olan Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik’te içeriğinde 1.000 mg/lt’den daha fazla mineral içeren sular da Maden Suyu terimi kullanılabilmekte ve etikette beyan edilebilmektedir. Soda ise içilebilir nitelikte olan herhangi bir suya karbondioksit ilave edilmesi ile elde edilen yapay bir içecektir. Soda ile maden suyunun en önemli farkı; maden suyunun içeriğinde bulunan birçok mineralle vücudun ihtiyaç duyduğu mineraller karşılanabilmektedir. Maden suyu bu özelliği ile besleyici bir içecektir. Sodanın ise böyle bir fonksiyonelliği bulunmamaktadır
  19. Papaya, Carica papaya bitkisinin meyvesi ve Carica cinsinin bir üyesi. Papaya’nın ana vatanının Güney Meksika ve Orta Amerika olduğu sanılmaktadır. Ona “kavun ağacı” meyvesine de, kavun ağacı yemişi denmektedir. Çünkü papayanın bir çeşidinin meyvesinin görünümü kavuna benzese de, tadı balkabağına yakındır. Papayaya, Avustralya’da “papaw” ya da “pawpaw”, Brezilya’da “mamao” adları verilmektedir. Çalı ya da ağaç görünümündeki papaya, güneş ve suyu sevmesi yönüyle Kamkat ve Durian gibi Tropikal iklimin ağacıdır.Olgunlaşmadan toplanan papayalar ise, sebze olarak kullanılmaktadır.Papaya çiğ olarak yenebildiği gibi pişirilerekte yenebilir. Özellikle olgunlaşmamış meyveler zararlı etkilerinin önlemesi için pişirilerek yenmektedir. En dayanıklı carica papaya türleri en fazla -2 derece sıcaklığa dayanabilmektedir. Bir papaya ağacının en fazla 8 yıllık ömrü bulunmaktadır. Papaya tohumdan çoğalabilmekle beraber, kendi kendini tozlayamadığından meyve üretimi için 2 veya daha fazla ağacın bir arada yetiştirilmesi gerekir. Günümüzde pek çok ülkede Carica papaya’nın kültür türleri yetişir bunlar hızlı büyür, 3 yıl içinde meyve verir ancak tıpkı diğer carica papaya ailesi üyeleri gibi dona karşı dirençleri çok azdır. Papaya’nın meyve sineği gibi meyve üretimini sekteye uğratıcı zararlıları vardır, bununla birlikte ağaç bir kısım virüslere karşı da hassastır, mesela 1990 yılında ortaya çıkan “papaya ringspot virüsü” Hawai’deki neredeyse bütün bir papaya endüstrisini ortadan kaldırmıştır. Papayanın meyvesi; demir, potasyum, kalsiyum fosfat mineralleri ve A, B1, B2, B5 ve C vitamini yönünden zengindir. Ayrıca papaya’nın karaciğer kanserine karşı içerdiği likopen sayesinde koruyucu bir etkisi olduğu ve yine bağışılık sistemini güçlendirdiği iddia edilmektedir. Tohumu çeşitli bakterilere karşı antibakteriyel koruyucudur, ayrıca böbreklere karşı tohumunun yararlı etkisi olduğu düşünülmektedir. Ayrıca şampuan endüstrisinde de papayadan yararlanılmaktadır. Papayanın Faydaları İçerisinde barındırdığı beta karoten sayesinde kanser oluşumunu engellemeye yardımcı olur. Kalorisi çok düşük ve lif oranı yüksek olan papaya bitkisi tok hissetmenizi sağlar, diyetinize yardımcı olur. Aynı zamanda hazımsızlık ve kabızı engeller. Yüksek C vitamini içeren papaya, bağışıklık sisteminizi güçlendirir ve vücudunuzu çeşitli hastalıklardan ve enfeksiyonlardan korur. Potasyum ve antioksidanlarla kolesterolü düşürebilir ve kalp hastalığı, yüksek tansiyon riskinizi azaltır. İçerdiği likopen sayesinde cildinizi korur ve bu yaşlanma belirtilerini azaltmaya yardımcı olur. Papaya saçlarınız için önemli olan sebum üretimi ve saçları nemlendiren bir besin olan A vitamini içerir. Cilt ve saç dahil tüm vücut dokularının büyümesi için A vitamini oldukça önemli bir yere sahiptir. Papaya, düşük şeker içeriğine sahip olduğu için şeker hastaları için mükemmel bir meyve seçeneğidir. Ayrıca, şeker hastası olmayanlarsa önleyici etki açısından papaya tüketebilir. Papaya Nasıl Yenir? Öncelikle olgun bir papaya seçin. Papaya olgunsa, başparmağınızla meyveye bastırabilmelisiniz. Meyveyi bir kesme tahtası üzerinde uzunlamasına ikiye kesin. İkiye bölünmüş papayayı açın ve bir kaşıkla tohumlarını ayırın. Bir kaşıkla kazarak papaya meyvesini afiyetle yiyebilirsiniz. Dilimlemek için ise dış kısmını soyucu yardımıyla kesebilir ve meyve küpleri yapabilirsiniz. Papaya meyvesi ile milkshake ya da smoothie hazırlayabilirsiniz. Meyve küplerini salataya da ekleyebilirsiniz. Papaya kurusu da satın alıp tüketebilirsiniz. Ayrıca tohumlarını hardal ve karabiber ekleyerek tüketebilirsiniz. Papaya Meyvesi Türkiye’de Nerede Yetişir? Soğuk iklimleri sevmeyen papaya, yetiştirilebilmesi için tropikal bir iklime ihtiyacı duyar. Ülkemizin güneyi, Antalya ve Muğla’nın Datça ilçesi papaya üretimi için en uygun koşullara sahiptir. Datça’nın, yılın 300 günü güneşli ve kışın ılıman geçen havası, çiftçilere önemli bir gelir kaynağı oluşturur
  20. Malzemeler 1 ekmek kadayıfı (600 gr) 2 kg toz şeker 10 su bardağı 1 tatlı kaşığı limon suyu 200 gr kaymak Üzeri Için Kaymak Toz Antep fıstığı Hazırlanışı Ekmek kadayıfını geniş kenarlı bir tepsiye yerleştirin. Suyu ilave edip üzerine temiz bir mutfak bezi örterek 20 dakika bekletin. Yumuşayınca suyunu süzdürüp, temiz bir mutfak beziyle fazla suyunu bastırarak alın. Toz şeker ile limon suyunu iki dakika kaynatın. Ocaktan alıp kadayıfın üzerine gezdirerek dökün. Kısık ateşte, ara ara kenarlardaki şerbetinden kaşıkla alıp üzerine dökerek pişirin. Suyunu çekince ocaktan alın. Pişen kadayıfı enlemesine bıçakla ikiye kesip üzerine kaymak yayın. Diğer kadayıfı üzerine kapatın. Kaymak ve toz Antep fıstığı ile süsleyerek servis yapın. Afiyet Olsun.. Tarif : lezzet.com
  21. Malzemeler 200 ml. az yağlı süt 1/2 adet muz (60 gram) 3 adet hurma 2 adet bütün ceviz 10 gram yulaf kepeği Muzlu Hurmalı Smoothie Tarifinin Püf Noktası Hazırladığınız smoothie’yi soğuk olarak bekletmeden servis edin. Smoothie’lerde kullandığınız malzemeleri soğuttuktan sonra kullanabilir, arzuya göre buz ekleyebilirsiniz. Muzlu Hurmalı Smoothie Tarifi Nasıl Yapılır? Çekirdeklerini çıkardığınız hurmaları küçük küpler halinde doğrayın. Kabuğunu soyduğunuz muzu dilimleyin. Cevizi küçük parçalar halinde kırın. Az yağlı süt, yulaf kepeği, muz, hurma ve bütün ceviz parçalarını blender kabına alın. Tüm malzemeyi yoğun bir kıvam alana kadar çekin. Hazır olan içeceği bekletmeden servis edin. Muzlu Hurmalı Smoothie Tarifinin Servis Önerisi Arzuya göre blendera içme suyuyla hazırlanmış buz küpleri katın. Afiyet Olsun.. Tarif : yemek.com
  22. Üçüncü dalga kahvecilerde görmüş olabileceğiniz, deney tüpü havalı cam demleme aletlerinde, soğuk su ile bir günü aşkın sürede demlenen ve sonrasında damla damla süzülen Cold Brew oldukça meşakkatli ve hip gözüküyor. Son yıllarda, ülkemizde çok popüler olan, bu kahve demleme yöntemi, popüler kahve satış dükkanlarından temin edilebileceği gibi, biraz sabır ve doğru atılacak adımlarla, evde de kolaylıkla yapılabilir. Kahve dükkanlarında görmüş olabile­ceğiniz şekilde, içerisinde deney tüpü de olan bir düzenekte, camdan yapıl­mış demleme aletleri vardır. Cold Brew Kahve Nedir? Bu alet­lerle, soğuk suyun içinde bir günü aşkın süre bekleyen ve yavaş yavaş demlenen kahve, devamında damla damla süzülerek, son derece meşak­katli görünecek şekilde demlenir. Kahve çekirdeklerinin, tatlarını ve kokularını soğuk suya bırakması için hazırlanan bu düzeneğin içinde, kahve yavaş yavaş demlenir ve birer damla halinde hazneye düşmesinin ardından, buz ile birlikte servis edilir. Cold Brew Kahvenin Soğuk Kahveden Farkı Ne? Buzlu latte (ice latte) türevi kahvelere ya da soğuk filtre kahvelere aslında uzun zamandır cafélerde rastlamaktayız. Peki cold brew’in bu kahveden farkı tam olarak nedir? Soğuk kahve herhangi bir kahveye buz eklenmesiyle yapılan kahvedir. Cold brew’un mantığında ise soğuk su ve yüksek miktarda kahveyi buluşturup buzdolabında 12-20 saat arası bekletmek vardır. Cold-brew’de, kahve soğuk su ile demlendiği için, sıcak suyla demlenmiş olan bir kahve gibi yoğun bir asidite bulunmaz. Bu sebeple daha az keskin tada sahip bir içecek elde edebilirsiniz. Sıcak suyla demlenmiş bir kahveyi, buzdolabında bekletseniz bu asidite yoğunlaşabilir ve hatta çok daha acımsı bir tada neden olabilir (Strand, 2017). Ayrıca kahvenin su ile uzun sure beklemesi, suya salınan kafein miktarını da arttırır. Sonuç olarak, cold brew ile yüksek kafeinli, soğuk, şekersiz ama tatlı bir kahve içmiş olursunuz (Falkowitz, 2010). Euromonitor raporlarına göre, yenilik arayışı ya da merak sebebiyle cold brew deneyen pek çok kahve tüketicisi, daha az asidik bu içeceğin mide ve sindirim için daha kolay olduğunu keşfederek ya da tadı daha çok beğendikleri için cold-brew tercih eder (Barry, 2018). French Press ile Cold Brew Kahve Nasıl Yapılır? Her zaman olduğu gibi önceliğimiz taze kavrulmuş çekirdekler! Kahve çekirdeklerinizin yeni ve tabii ki kullanım amacınıza uygun olarak çekilmiş olması önemli. French Press’e uygun çekilmiş 100 gr kahvenizi 500 ml soğuk su ile doldurun. 24-60 saat arası kahvenizi buzdolabında bekletin. Arada karıştırmak faydalı olacaktır. French Press’inizin kapağının kapalı olduğundan emin olun havayla temas asidik bir kahve yapmanıza neden olabilir. Kapağı kapamadan önce peçete koymanızı önerebiliriz. Dileğiniz demleme süresine ulaşınca, french press’i bastırarak kahvenizi süzebilirsiniz. Burada yeterince süzülmediğine inanırsanız birazdan anlatacağımız yöntemin süzme işlemini uygulayabilirsiniz. Maalesef French Press’le Cold Brew yaparken böyle ekstra bir step gerekebiliyor. Ama servis etmenin daha kolay olduğunu söylemeden geçmeyelim. Evde Cold Brew Nasıl Yapılır? ‘French Press ile uğraşmayayım’ diyenler için evdeki malzemelerle de Cold Brew yapmak mümkün. Bir şişe ya da kavanozu, 100gr kahveye 500 ml soğuk su olacak şekilde doldurun. Burada ölçüleri aynı oranda artırabilirsiniz. Hatta daha yoğun ya da daha az yoğun seviyorsanız kendinize göre ölçüler belirleyebilirsiniz. Kavanoz ya da şişede hazırladığınızda ara ara çalkalamak çok daha rahat olacaktır. Kahvenizi mutlaka en az 24 saat bekletin, 60 saate kadar çıkarsanız daha da güzel olacaktır. Kendi imkanlarınızla hazırlarken süzme işlemi biraz daha zahmetli oluyor. Bir kavanozun ağzına filtre kağıdı yerleştirin. Yerleştirirken kenarlarını kavanozun dışına kıvırmak kağıdın düşmemesini sağlar. Daha sonra demlediğiniz kahveyi yavaş yavaş dökün. Bir anda dökerseniz filtre kağıdı dolacağından zorlanırsınız. Çok zahmetli duyulsa da yapması bir o kadar kolay, içmesi de keyifli. Süzme işleminden sonra buz ile servis edilir. Not: Eğer acı kahve sever değilseniz, cold brew kahvenizi servis ederken tatlandırıcı olarak içerisine sür ilave edebilirsiniz. Sıcacık günlerde buz gibi kahvenizin tadını çıkarın! Cold Drip İle Cold Brew Nasıl Yapılır? Üç hazneden oluşan cold dripper en iyi sonucu alacağınız yöntemlerden biri. En üst hazneye buzlu su, ortadaki hazneye kahve koyuluyor ve demlenen kahve en alttaki haznede birikiyor. Cold brewde 1 lt su için yaklaşık 65 gr kalın öğütülmüş kahve kullanılır ve 12-20 saat arası bir sürede tamamlanır. Yapılışını aşama aşama tek tek inceleyelim; Cold dripperın orta haznesine, kahve taneciklerinin suya karışmaması için yuvarlak ve düz bir filtre kağıdı koyun. Filtre kağıdının, cam kenarlara iyice yapışması ve kağıt tadının kahveye geçmemesi için demlemeden önce mutlaka kağıdı ıslatın. Orta hazneye tarttığınız 65 gr kahveyi yerleştirin ve bir kaşık yardımıyla kahveyi düzleyin. Daha sonra az önce kullandığınız filtre kağıdından üç dört tane daha alın ve kahvenin üstünü tamamen bu filtre kağıtlarıyla kaplayın. Bu sayede damlayan su direkt kahveye temas etmez ve her taneciğe eşit şekilde yayılır. En üst hazneye toplam 1 lt olacak şekilde soğuk su ve buz ekleyin. 500 ml su, 500 gr buz kullanabilirsiniz fakat bu kahvenin aşırı soğuk su yüzünden yanmasına sebep olabilir. Acı tatlardan arınmak için 800 ml soğuk suya 200 gr buz koymanızı tavsiye ederiz. Ekipmanın suyu damlatma süresini 2-3 saniyede bir damla olacak şekilde ayarlayın. Tüm su tükendiği zaman alttaki hazneyi alın ve şişelere boşaltın. Cold brewiniz hazır, dolaba koyup dilediğiniz zaman tüketebilirsiniz. Cols Brew Kahvenin Faydalar Nelerdir? Asidik içeriği düşüktür: Cold brew, normal kahveyle karşılaştırıldığında ısıl işlem uygulanmadığı için asiditesi çok daha düşüktür. Bu da mide ekşimesi, reflü ve benzeri mide sorunlarına yakalanma riskinizin çok daha düşük olması anlamına geliyor. Hastalıklara karşı antioksidan içerir: Cold brew, yine yukarıdakiyle aynı sebeple ısıl işlem uygulanmadığı için çeşitli antioksidanlar içerir. Bu da bağışıklık sisteminizin güçlenmesine ve hastalıklara karşı korunmanıza yardımcı olur. Özellikle havaların ısındığı ve cold brewin meşrubat tercihlerimizde zirveye yükseldiği bahar aylarında herkesin mevsimsel olarak çeşitli hastalıklara yakalandığını düşünürsek, cold brewin bu özelliği kendisini daha da değerli kılıyor. Sağlıksız eklemeler yapmanıza gerek kalmaz: Cold brewin asiditesi daha düşük olduğu için standart filtre kahveye nazaran çok daha tatlı aromalar ortaya çıkar. Normalde kahveyi acı bulup şeker, krema gibi eklemeler yapıyorsanız, cold brewin bu özelliği sayesinde sade tüketerek çok daha sağlıklı bir kahve keyfi yaşayabilirsiniz. Yağ yakım hızını artırır: Yağ yakımına yardımcı olması, bütün kahve çeşitlerinin ortak özelliğidir fakat normal kahveler 4-5 dk. demlenirken cold brewin saatlerce demlenmesi, kahve çekirdeklerinin içeriğini suya daha fazla vermesini sağlıyor. Bu da kahvenin sihirli etkilerinden daha çok faydalanmamıza yardımcı oluyor
  23. Güney ve Güneydoğu Asya bölgesinde yetişen kokulu ve aromatik bir ağaç cinsi olan tarçını, kahvelerinizde de kullanmanız mümkün. Antioksidan özellikleri sayesinde vücudunuzdaki toksinlerden de arınmanıza yardımcı olan tarçınlı kahve, kilo vermenizi de kolaylaştıracak. Tarçınlı kahveyi hazırlamak zahmetsiz, ancak uzun sürebilir. Bu nedenle sabah saatlerinde sütünüzü kaynatıp, daha sonra kahve ile birleştirmenizi öneririz. Tarif için gereken malzemeler; 1 su bardağı süt, 1 çubuk tarçın (ya da bir çay kaşığı toz tarçın) 1 tatlı kaşığı kadar öğütülmüş kahve Bir su bardağı sütün içerisine yerleştirdiğiniz tarçını, cezve içerisinde kaynayana kadar pişirin. Daha sonrasında en az dört saat sütünüzü tarçınla birlikte dinlendirmelisiniz. Dinlendirdiğiniz sütün içinden tarçını çıkarttıktan sonra kahvenizi ekleyerek yeniden pişirin. Kısık ateşte köpürene kadar tuttuğunuz kahveyi dilerseniz filtreden geçirebilirsiniz. Tarçınlı kahvenin özellikle akşam 16:00-17:00 saatleri arasında tüketilmesi tavsiye ediliyor. Bunun en önemli sebebi, kan şekerinin bu saat diliminde düşmesi ve kişilerin açlığı daha yoğun olarak hissetmesi. Yorgunluğun en çok hissedildiği akşamüzeri tüketilen tarçınlı kahve, enerjinizi arttırıcı bir etki de gösteriyor. Ayrıca akşam yemeğinde kendinizi tok hissetmenize yardımcı olarak porsiyonlarınızın küçülmesine de yardımcı oluyor. Tarçınlı Kahve Kilo Vermeyi Destekliyor Düzenli şekilde uygulandığında kilo vermeyi destekleyici etkilerini görebileceğiniz kahveyi içtikten hemen sonra bir ya da iki bardak su içmeniz oldukça önemli. Böylelikle yağları ter ve idrar yolu ile vücudunuzdan atmanız kolaylaşır. En az bir hafta devam edeceğiniz tüketim ile yağ yakılmasının hızlandığını görebilirsiniz. Ancak kahvenin tek başına kilo vermenizi sağlamayacağını unutmayın, kür boyunca diyet programınıza da sadık kalmanız gerekiyor. Kahve yapımında su yerine kullandığınız süt, protein açısından zengin olması ile kilo verme sürecini de desteler. Ancak az yağlı ya da yağsız süt kullanmanız oldukça önemli. Aksi takdirde vücudunuza fazladan yağ almış olabilirsiniz. Kan şekerini dengeleyerek gereksiz atıştırmalardan kurtulmanıza yardımcı olan kahveyi günde bir fincandan fazla tüketmemelisiniz. Tarçınlı Kahvenin Faydaları Kahve, metabolizmanın hızlanmasını sağlayarak kilo vermenize yardımcı olur. Genellikle kilo kontrolü süreçlerinde sütsüz ve şekersiz olarak dilediğiniz gibi kahve tüketmenize izin verilir. Tarçın da kilo kontrolünde yoğun şekilde kullanılır. Kan şekerini düzenleyici etkileri sayesinde daha uzun süre tokluk hissedilmesini ve normalden daha az kalori tüketilmesine bağlı acıkmayı engelleyen tarçın, tatlı yeme isteğini kesmesiyle de bilinir. Tarçınlı kahve tüketirken bol miktarda su içmek, kahvenin idrar söktürücü özelliklerinden ve antioksidanın faydalarından yararlanmanız için oldukça önemlidir. Aynı zamanda yapay tatlandırıcılar içeren neskafe ya da ikisi bir arada gibi kahveler yerine, organik kahve çekirdeklerini tercih etmelisiniz. Kaynak: coffeemag.com.tr
  24. Psikoloji ve beyin bilim­leri uzmanı Doç. Michael Yassa ve ekibi, kafeinin insanlarda uzun dönemli hafıza üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu keşfetti. Nature Neuroscience dergisi ta­rafından yayınlanan araştırmaya göre kafein tüketildikten sonraki en az 24 saat boyunca belirli anıları güçlendiriyor. Michael Yassa, “araştırmacılar, milyonlarca insanın günü daha zinde ve uyanık geçirmek için tercih ettiği kahvenin, bu canlandırıcı desteğinin yanı sıra belleği güçlendirici özelliği olduğunu açıkladı.” Belleği Güçlendiriyor Araştırmacılar “örüntü ayrıştırma” denilen, beynin benzer olan fakat aynı olmayan öğeler arasındaki farkı tanıma yeteneğini, daha derin bellekte tutma düzeyini yansıttığını belirttiler. Yassa, “Eğer benzer öğeleri kullanmadan, standart bir tanıma belleği çalışması yürütseydik, kafeinin hafıza üzerine etkisi ile ilgili herhangi bir etki bulamayabilirdik. Fakat bu öğeleri kullanmak beynin örüntü ayrıştırma dediğimiz daha zor bir ayrım yapmasını gerektiriyor ki bizim çalışmamızda bu kafeinle bu ayrıştırma yeteneğinin güçlendiği görülüyor.” Kafein Etkisi Şimdiye dek kafeinin uzun dönemli hafıza üzerindeki etkileri ayrıntılı olarak incelenmemişti. Yapılan birkaç çalışmada genel fikir birliği, kafeinin uzun dönemli hafıza üzerinde çok az ya da etkisi olmadığı yönündeydi. Bu araştırma önceki deneylerden farklı çünkü katılımcılar kafein tabletlerini ancak imgeleri inceledikten ve ezberlemeye çalıştıktan sonra aldılar. Michael Yassa bu farkı şu sözlerle özetledi: “Önceki çalışmaların neredeyse tümünde kafein katılımcılara test öncesinde verilmişti. Bu nedenle bir güçlenme varsa da bunun kafeinin dikkat, uyanıklık, odak veya diğer faktörler üzerindeki etkisi nedeniyle mi olduğu net değildi. Kafeini testten sonra vererek, tüm bu etkileri ortadan kaldırıyor ve bir güçlenme varsa bunun başka herhangi bir başka unsur değil hafıza nedeniyle olduğundan emin oluyoruz.”
  25. Yüzyıllarca dünyaya hükmeden Osmanlı’nın sağlık, temizlik ve kişisel bakım konularında öncü olduğu ve son derece bakıma özen gösterdikleri bilinmektedir. Osmanlı’nın dünyaya örnek olan bu davranışı günümüze bıraktığı önemli miraslardan biridir. Gül mayası insanlığın en eski ilaçlarındandır. Gül Mayası, “Rosa Damascena” adı verilen dünyanın en değerli olan gülünden imal edilmektedir. Gül yağı üretimi sırasında ayrışan yağlı ve bulanık suyun (mayanın) bire bir oranında damıtılması ve içine zemzem suyu karıştırılmasıyla elde edilen bir bakım ürünüdür. Gül mayasında gül suyundan daha fazla gül yağı esansı mevcuttur. Gül Mayasının Faydaları Nelerdir? Gül mayası yaşlanmayı geciktirici özelliğe sahiptir. Cildi nemlendirir, besler ve onarılmasına yardım eder. Cildi sıkılaştırır. Ciltten toksinlerin atılmasını sağlar. Doğal olduğu için kimyasal ürünlerin aksine rahatsızlıklara yol açmaz
×
×
  • Create New...

Önemli bilgi

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için Gizlilik poliçesini inceleyebilirsiniz.