Jump to content
NetObur

Feneroin

Yönetici
  • İçerik sayısı

    1042
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    12

Everything posted by Feneroin

  1. Rüya, uykunun REM evresi denilen hızlı göz hareketi evresi ile bağlantılı hem görsel hem de işitsel algı ve duygular bütünüdür. Ruhun benden ayrıldığı zamanda yaşanan olaylar bütününe de rüya demek mümkündür. Her birimiz zaman zaman rüyalar görürüz, bazılarımız daha nadir bazılarımız daha sık şekilde… Çoğunluğumuzun ismini bildiği bir isim olan Sigmund Freud, rüyalarımızın bilinçaltına açılan bir kapı olduğundan bahsetmiştir. Uyanık ve bilinçli olduğumuzda bir sebepten ötürü bastırmış olduğumuz veya cesaret edemediğimiz arzu ve isteklerimizi rüyalar aracılığı ile gerçekleştirebiliriz. Korktuğumuz Şeyler Rüyalarımızda Çıkabilir Bazen bu korkularımızı yenilir, bazen de onlarla cesurca savaşırız. Rüyada mümkün olmayan hiçbir şey yoktur. Gerçek hayatta mümkün olmayacak pek çok şeyi bizler rüyalarımızda deneyimleriz. Rüyamızda özlediğimiz birini görüp onunla özlem giderebiliriz, hayatta olmayan sevdiklerimizle vakit geçirebiliriz… Rüyalar Bizi Başka Dünyalara Götürür Mü? Evet götürebilir, bu duruma fiziksel dünyamızın zihinsel boyutu da diyebiliriz. Orada her ne oluyorsa bu bizim hayatımızdan parçalar barındırır. Bu dünyada yer, zaman, mekân hepsi birbirine karışmış bir şekildedir. Burada aslında farkındalık sahibi olarak, bu karışıklığı tek tek incelersek çok anlamlı şeyler ile karşılaşabiliriz. Açık ve Gizli İçerikli Rüyalar Freud, rüyaları gizli içerikli ve içeriği açık olmak üzere ikiye ayırır. Gizli içeriğe sahip rüyalarımız semboliktir. Rüyayı gören kişinin altta yatan arzularını simgeler. Bu şekilde gördüğümüz rüyalar gizli arzularımızı bize üstü kapalı bir şekilde sunar. Böylece bizi yaşayacağımız kaygılardan korur. Açık bir şekilde ortada olan direkt içerikse genelde günlük olaylara dayanır. “Rüya, bir sanat eseri gibidir. Dışarıdan anlaşılır göründüğü halde kendisini hiçbir zaman açıklamaz ve hiçbir zaman açık bir anlam taşımaz. Rüya, hiçbir zaman tavsiye vermez ya da gerçek budur demez. Sadece doğanın bir bitkiyi yetiştirişi gibi bize bir imge sunar ve sonuç çıkarmayı da bize bırakır.” Sigmund Freud
  2. Yapımı kolay lezzetli ağızda dağılan bir tatlı elmalı kurabiye nasıl yapılır? Hamuru için Malzemeler : 4 su bardağı un 3/4 su bardağı toz şeker 3/4 çay bardağı yoğurt 1 çay bardağı sıvı yağ 200 gram tereyağı 1 çay kaşığı karbonat 1 çay kaşığı limon suyu İç harcı için: 4 adet kırmızı elma(rendelenmiş) 1/2 su bardağı toz şeker 1 tatlı kaşığı tarçın 1/2 su bardağı dövülmüş ceviz içi Hazırlanışı İlk olarak elma harcını hazırlamak için elmaları rendeleyip bir tavaya alın. Üzerine şekeri eleyip karamelize olana kadar pişirin. Son olarak cevizini ve tarçınını ekleyip karıştırın ve ocaktan alın. Bir karıştırma kabına ilk olarak limon ve karbonatı ekleyip karıştırın. Ardından üzerine hamur için gerekli diğer malzemeleri ekleyip karıştırın. Azar azar unu ekleyip ele yapışmayan bir hamur yoğurun. Hamuru tezgahın üzerine alıp açın. Ardından dilediğiniz gibi ister yuvarlak ister üçgen kesip ortasında elmalı harçtan koyup şeklini verin. Tepsiye dizip önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında 20-25 dakika kadar pişirin. Çıkardıktan sonra oda sıcaklığına gelen kurabiyelerin üzerine pudra şekeri serpiştirebilirsiniz. Afiyet Olsun
  3. Terken Hatun bir diğer adıyla Celâliye Hatun, Selçuklu Devleti’nin hükümdarı I. Melikşah‘ın eşi ve I. Mahmud’un annesidir. Karahanlılar soyuna mensup Terken Hatun; Batı Karahanlılar’ın kurucusu ve ilk hükümdarı olan İbrâhim Tamgaç Han’ın kızıdır. Sultan Alparslan oğlu I. Melikşah ile evlenen Terken Hatun’un; Dâvud, Ahmed, Mâh-Melek Hatun ve Mahmud adlı dört çocuğu olmuştur. Terken Hatun siyasî olaylarda aktif rol alan sultanlardandır. Öyle ki küçük oğlu Mahmud’un Sultan Melikşah’tan sonra başa geçmesi için her türlü oyunu oynamıştır. Ancak Nizâmülmülk’ün Melikşah’ın büyük oğlu Berkyaruk’u veliaht tayin ettirmek istemesi Terken Hatun ile çatışmasına sebep olmuştur. Bu çatışmalar sonucunda Terken Hatun; sultana açıkça Nizâmülmülk aleyhtarlığı yapmaya başlamıştır. Planı Nizâmülmülk yerine kendi veziri olan Tâcülmülk’ü getirtmekti. Terken Hatun’un uzun süren uğraları sonucunda Melikşah ile Nizâmülmülk’ün arası açılmıştır. Melikşah bir gün Bağdat’a giderken Nizâmülmülk’ün bir Bâtınî fedaisi tarafından öldürülmesi Terken Hatun’unda işine gelmiştir. Terken Hatun’un gözünü taht sevgisi kaplamıştı ki daha Melikşah hayattayken 5 yaşındaki oğlu Mahmud’a; emîrü’l-mü’minîn lakabı ile seslenmeye başlamıştır. Yönetimde kontrolü kaybetmemek için Sultan Melikşah’ın ölümünü bekleyen Terken Hatun; işleri daha da hızlandırmak için veliaht Berkyaruk’a pus kurdurttu. Ancak Berkyaruk pusuya düşmeden canını kurtarmıştır. Tüm bunlara rağmen yılmadan devam eden Terken H. en sonunda; Berkyaruk’a babasının mirasından 500.000 dinar verip İsfahan ve Fars dışındaki yerlerde saltanatını kabul etmek zorunda kaldı. Her koşulda sınırları zorlamayı başaran ve hırs için olan Terken H. Berkyaruk’un dayısı ve Azerbaycan Meliki İsmâil b. Alp Sungur Yâkūtî’ye evlenme teklif etti ve saltanatta ortaklık önerdi ve Berkyaruk’a karşı savaş ilan ettirtti. Ancak İsmâil, Berkyaruk’a karşı girdiği savaşı kaybetmiş ve İsfahan’a sığınmıştır. Böylece hedeflediği evlilikte gerçekleşemeyen Terken Hatun, vazgeçmemek için direnmiştir. Ertesi yıl yine tahtı ele geçirmek için Berkyaruk’a karşı savaş başlatacaktı ki bu kez komutanının vefatı sonucu bu savaşta başlamadan bitmiş oldu. Terken Hatun’un Ölümü Terken Hatun Berkyaruk’a karşı savaşa giderken yolda hastalanarak geri dönmüştür. Kısa bir süre sonra da İsfahan’da vefat etmiştir (Ramazan 487 / Eylül-Ekim 1094). Bağdat’ta Hanefîler için Terken Hatun Medresesi yapıldığı gibi İsfahan Cuma Camii avlusunda yer alan, teknik ve estetik özellikleri bakımından mükemmel olan kubbeli bölüm de Terken Hatun adına 1088’de inşa edilmiştir. Terken Hatun, siyasî olaylar içinde yer alan birçok erkek hânedan mensubunun ve onlar adına sayısız entrikalar çeviren devlet adamlarının mâruz kalmadığı ağır ithamlara muhatap olmuş önemli bir simadır
  4. Gerçek bir hikâyeden uyarlanan biyografik dram filmi Mavi Mucize (Blue Miracle); başrollerinde Dennis Quaid, Jimmy Gonzales ve Bruce McGill oynamaktadır. 27 Mayıs 2021’de Netflix tarafından yayınlanan Amerikan filmin senaryosu Quintana ve Chris Dowling’e aittir. Para sıkıntısı yüzünden kapanmak zorunda olan yetimhanelerini kurtarmak isteyen bir adam ve koruyucusu olduğu çocukların; tek umudu, yetimhaneyi kurtarmak için katıldıkları dünyanın en büyük balıkçılık turnuvasını kazanmaktır. Mavi Mucize Oyuncuları Jimmy Gonzales Jimmy Gonzales Dennis Quaid Dennis Quaid Bruce McGill Bruce McGill Fernanda Urrejola Fernanda Urrejola
  5. Adet düzensizlikleri, sıcak basmalar ve değişken ruh halleriyle kendini belli eden perimenopoz dönemi nedir? Menopoza geçiş dönemi olan perimenopoz; her kadının yaşadığı doğal bir geçiş sürecidir. Belirtileri kişiden kişiye değişkenli gösterse de genellikle adet düzensizlikleri sıcak basmalar ve değişken ruh halleri görülmektedir. Perimenopozun ne kadar süreceği ise her kadında farklılık gösterir. Peki perimenopoz nedir? Belirtileri nelerdir? Sizler için araştırdık, işte tüm ayrıntılarıyla perimenopoz… Menopoza geçiş süreci olan döneme verilen isim Perimenopoz; menopoza kadar süren iki ile sekiz yılı kapsayan bir dönemdir. Bu dönemlerde östrojen seviyeleri yükselebilir veya düşebilir. Ancak bu dönem genellikle kademeli olarak; östrojen seviyesi düşmesine, sıcak basmalara, ruh hali değişimlerine ve diğer semptomlara neden olur. Menopozdan önceki dönem olan perimenopoz; yumurtalıklarınızın küçülmesi ve daha az östrojen yapmasından kaynaklanmaktadır. Perimenopoz belirtileri, bir yıl boyunca adet görmediğinizde teşhis edilen tam menopozdan önce birkaç yıl sürebilmektedir. Perimenopoz Ne Kadar Sürer? Tüm kadınların yaşadığı doğal bir süreç olan perimenopoz; genellikle kırklı yaşlarda görülse de kişiden kişiye göre farklılık göstermektedir. Öyle ki bazı kadınlarda belirtiler 30’larının sonlarında başlar. Erken dönemlerde östrojen düzensiz bir şekilde yükselip alçaldıkça adetleriniz düzensiz, kısa veya uzun olabilmektedir. Perimenopoz dönemi de her kadında farklı uzunluklarda görülmektedir. Ancak ortalama uzunluğunun 3 ila 4 yıl olduğu bilinmektedir. Perimenopoz Belirtileri Nelerdir? Bu dönemde ortaya çıkan belirtilerde her kadında farklılık gösterir. Kimileri tam anlamıyla bu dönemi yaşarken, bazı kadınlar hiçbir belirti yaşamadan bu dönemi atlatırlar. Ancak en yaygın görülen perimenopoz belirtileri ise şunlardır; Sıcak basmaları ve gece terlemeleri Vajinal kuruluk ve ağrılı cinsel ilişki Uyku problemi Sinirlilik ve depresyon dahil olmak üzere ruh hali değişimleri Odaklanmada zorluk Perimenopoz Döneminde Hamile Kalınabilir Mi? Bir yıl boyunca adet döneminiz olmayan tam menopoza ulaşana kadar hala hamile kalınabilmektedir. Ancak doğum kontrol hapı almak, hamileliği önlerken rahatsız edici perimenopoz semptomlarının bir kısmını da hafifletebilmektedir
  6. Skolyoz olgularının yüzde 80’i bilinmemekle birlikte travma ve doğumsal gelişim bozukluğu gibi nedenlere bağlı olarak gelişebilmektedir. Görülme sıklığı % 0.2 – 6 arasındadır. Erkek çocuklarına nisbeten kız çocuklarında daha sık görülür. Skolyoz bilinen en eski omurga deformitesidir. Skolyoz Nedir? Omurganın bel ve göğüs bölgelerinde görülen yana eğrilikler ve biçim bozukluğudur. Skolyoz, kifoz denen kamburluk ile birlikte de görülebilmektedir. Başlıca skolyoz tipleri şöyledir; Konjenital denen doğuştan gelen skolyoz, Polio denen çocuk felci ve İdiyopatik denen nedeni belli olmayan skolyoz tipidir. Skolyozun Belirtileri Nelerdir? Omurganın yan tarafa ve öne doğru eğriliği Bir omzun öne doğru ilerlemesi Sırt, bel, omuz ve baş ağrısı Nefes darlığı yorgunluk Omuz ve kalçaların simetrik durmaması Dik durmakta zorluk çekme Yürüyüş esnasında problemler yaşamak Skolyoz Tedavisi Nasıl Olur? Skolyozun tedavisi için eğriliğin miktarı, skolyozun tipi ve kemik büyümesinin hangi aşamada olduğuna göre tanı konulup ardından tedavi sürecine geçilir. Tanının boyutuna göre cerrahi olmayan tedavi, korse tedavisi ve cerrahi tedavi uygulanır
  7. Maceradan maceraya atılacağınız yeri geldiğinde gülüp yeri geldiğinde gerileceğiniz en beğenilen korsan filmleri. IMDB’ye göre puanları en yüksek olan 5 korsan filmini sizler için derledik. Hornblower: Retribution (Hornblower: İntikam) – IMDb 8.3 Dram, macera ve savaş türündeki bu filmin hikayesi CS Forester’ın yazdığı Lieutenant Hornblower adlı kitaptan uyarlanmıştır. 2001 yapımı olan filmi yönetmenliğini Andrew Grieve yaparken senaryosunu Ben Rostul kaleme almıştır. Filmde Loan Gruffudd, Robert Lindsay ve David Warner gibi ünlü isimler yer almıştır. Hornblower: İntikam filminin konusu ise kaptanlarının dengesiz davranışları yüzünden Teğmen Hornblower ve ekibinin görevden alınmasını ve sonrasındaki mahkeme sürecini filmde zaman zaman eski sahnelere giderek olayın nasıl geliştiği anlatılmaktadır. The Princess Bride (Prenses Gelin) – IMDb 8.0 William Goldman’ın 1973 yılında yayınladığı romanından ilham alınarak hazırlanan film 1987 yılında yayınlanmıştır. Senaryosunu William Goldman’ın kaleme aldığı Prenses Gelin filminin yönetmenliğini ise Rob Reiner üstlenmiştir. Cary Elwes ve Robin Wright’ın baş rolü paylaştığı filmin konusu ise bir dedenin hasta yatağında torununa okuduğu bir hikayeyi konu almaktadır. Castle in the Sky (Gökteki Kale) – IMDb 8.0 1986 yılında ünlü Japon anime sanatçısı Hayao Miyazaki’nin yazıp yönettiği animasyon filmdir. Gökteki Kale animasyon filminin seslendirmelerini Mayumi Tanaka, Keiko Yokozawa ve Kotoe Hatsui yapmıştır. Filmin konusu sihirli bir kristale sahip olan Pazu ve onun arkadaşı olan Sheeta’nın gökte kalan tek kaleyi ararken ayı zamanda peşlerine düşen bir grup korsandan kaçma hikayesini işlemektedir. Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl (Karayip Korsanları: Siyah İncinin Laneti) – IMDb 8.0 2003 yılında Ted Elliott, Terry Rossio, Stuart Beattie ve Jay Wolpert tarafından kaleme alınan Gore Verbinski tarafından yönetilen aksiyon, macera ve fantastik türdeki filmdir. Filmin baş rolünü Johnny Depp, Geoffrey Rush, Orlando Bloom ve Keira Knightley paylaşmaktadır. Film vizyona girdiğinde gişe rekorları kırmıştır. Film, korsan olan Jack Sparrow ile Will Turner’ın bir araya gelerek genç bir kızı kurtarmalarını konu almaktadır. Captain Phillips (Kaptan Phillips)– IMDb 7.8 Senaristliğini Billy Ray’in yaptığı yönetmenliğini Paul Greengrass’ın üstlendiği 2013 yapımı biyografi ve macera türündeki Amerikan filmidir. Filmin baş rollerini Tom Hanks ve Barkhad Abdi paylaşmıştır. Film gerçek bir hikaye olan 2009 yılında ticari denizci Kaptan Richard Phillips’in Somalili korsanlar tarafından kaçırılmasını konu almıştır
  8. Google'ın 5nm sürecinde Samsung ile işbirliği içinde tasarlanan özel Whitechapel çipi, Snapdragon 870'in performans seviyesine ulaşacak. Google, performansını daha da artırmak için çipin makine öğrenimi ve yapay zeka yönüne odaklanacak. Whitechapel yonga setindeki grafikler, yüklenme altında iyi çalıştığı bildirilen bir Mali GPU tarafından işlenecek. Weinbach'ın yayınladığı rapora göre Google Pixel 6, maksimum yenileme hızı 120Hz olan bir FullHD+ ekrana sahip olurken, Pixel 6 Pro aynı 120Hz yenilemeye sahip bir QHD+ 'a sahip olacak.
  9. Atv’nin yeni dizisi “Bozkır Arslanı Celaleddin” 21 Mayıs Cuma günü seyircisi ile buluştu. Yine bir Mehmet Bozdağ dizisi olan Bozkır Arslanı Celaleddin; İlk bölümden büyük beğeni aldı. Seyirci tarafından oldukça olumlu geri dönüşler alan dizinin yüksek reytingi, Bozdağ’ın diğer dizi Kuruluş Osman’ı geride mi bırakacak? sorularını akıllara getirdi. Son dönemlerde reytinglerde gerilemeye başlayan Kuruluş Osman, yerini Bozkır Arslanı Celaleddin’e mi bırakacak? Mehmet Bozdağ, Özbekistan için hazırladığı Bozkır Arslanı Celaleddin; tarihin büyük kahramanlarından Sultan Celaleddin’in hayat hikayesini konu almaktadır. Mehmet Bozdağ daha önce Diriliş Ertuğrul, Mehmetçik Kut’ul Amare, Yunus Emre ve Kuruluş Osman gibi dizilerin yapımcılığını yapmıştır. Son olarak ise Özbekistan için kolları sıvayan Bozdağ; “Celaleddin Harezmşah” adlı projesini gerçekleştirdi. İlk olarak Özbekistan’da yayınlanan dizi çok büyük ilgi gördü. 21 Mayıs Cuma günü ise Türkiye’de yayınlanmaya başlayan dizi; ilk bölümü ile çok beğenildi ve seyirciden olumlu dönüşler aldı. “Bozkır Arslanı Celaleddin” dizisi toplam 13 bölümden ve her bölüm 60 dakikadan oluşmaktadır. Yeni Dizi Kuruluş Osman’ı Gölgede Mi Bırakacak? İlk dizisi Diriliş Ertuğrul ile 2 milyara yakın insana ulaşan Mehmet Bozdağ, dizi final yaptıktan sonra Ertuğrul Gazi‘nin oğlu ve Osmanlı Devletinin kurucu Osman Gazi‘nin hayatını çekerek seyircisi ile buluşturdu. İlk başlarda büyük ilgi gören dizi son dönemler reytinglerde gerilemeye başladı. Yapımcının geçtiğimiz Cuma günü yayına alınan dizisi Bozkır Arslanı Celaleddin’in ise büyük ilgi görmesi Kuruluş Osman’ı daha da geride bırakacağını düşündürttü. Toplam 13 bölümden ve her bölüm 60 dakikadan oluşan yeni dizi; Kuruluş Osman’dan daha fazla ilgi göreceği benzemektedir
  10. Yaz ayının en gözde tatlısı olan dondurmayı evde kendiniz yapmak istemez misiniz? Dondurma yaz aylarında sıcaktan bunalanlar için yardıma koşan iç ferahlatan en serin tatlıların başında geliyor. Evde kendi ellerinizle yapıp afiyetle yiyebileceğiniz dondurma tarifi. Malzemeler: 5 su bardağı süt 1 yemek kaşığı toz salep 1,5 su bardağı toz şeker 1/2 adet çubuk vanilya 400 gram sıvı krema 3 adet yumurta sarısı 2 adet damla sakızı (2 küçük parça) Hazırlanışı Bir tencereye süt, salep ve şekerin yarısını koyup içerisine vanilya çubuğunu ortadan ikiye ayırarak atın. Ocağa alıp kıvam alana kadar tahta bir kaşıkla karıştırın. Kıvam alan karışımın içerisinden vanilya çubuğunu çıkarıp soğumaya bırakın. Başka bir kapta kremayı yüksek devirde güzelce çırpın. Ardından başka bir kapta yumurta sarılarını ve şekerin kalanını iyice çırpın. Ardından bu yumurtalı karışımı bir cam kaseye alıp çırpma teli ile hızlı bir şekilde karıştırarak benmari usulü yumurta sarılarının pişmesini sağlayın. 5 dakika kadar bu işlemi sürdürün ve içerisinde ki şekerin eridiğinden de emin olun. Ardından kaseyi soğuk su dolu bir kabın içerisine alın ve soğutun. İlk yaptığınız sütlü karışımın içine yumurtalı karışımı karıştırarak ekleyin. İyice karışan bu karışımı kremanın içerisine yedirin. İstediğiniz bir kabın içerisine streç kaplayıp dondurma karışımını içerisine aktarın. Üzerini düzeltip streçle kapatın ve derin dondurucuda 8 ila 10 saat arasında bekletin. Ardından servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun
  11. Doğum tarihi kesin olarak bilinmeyen Celaleddin Harezmşah, Alaaddin Muhammed’in ve Hintli bir cariye olan Ayçiçek Hatun’un oğludur. Asıl adı Mengübirti olan Celaleddin Harezmşah, Harezmşahlar Devleti’nin son hükümdarıdır. Babası Alaaddin Muhammed, 1215 yılında Gur ve Gazne bölgelerini hakimiyeti altına alınca Celaleddin’i Gûr, Herat, Garcistan ve Sicistan ülkelerinin meliki olarak tayin etti. Celaleddin’in babasına halef olması büyük annesi Terken Hatun tarafından azaltılıyordu. Çünkü Terken hatun Kanklı-Kıpçak asıllı kendi soyundan olan kişileri ordu kumandanlığına seçtiği gibi yine annesi bir Kanklı olan torunu Uzlagşah’ı veliaht olarak tayin ettirmişti. Uzlagşah’a en mühim eyaletleri vermişti. 1220 tarihinde Harizm, Moğollar tarafından istila edildi ve Alaaddin Muhammed, Abeskun adalarına sığınmak zorunda kaldı. Terken Hatun ise Moğollar’a esir düştü. Sultan Alaaddin ölümüne az bir zaman kala oğullarını toplayarak veliaht olarak Celaleddin’i tayin ettiğini söyler. Celaleddin kardeşleriyle birlikte şehre dönünce iki şehzade, onlara bağlı olan 7000 asker ve emirler Celaleddin’i öldürmek için hain bir plan yaparlar. Sadık Emirlerden İnanç Han durumu haber alınca Celaleddin’e bildirdi ve şehirden uzaklaşmasını istedi. Bunun üzerine Celaleddin 300 süvari ile Önce Horasan’ın dağlık taraflarına daha sonra Nesa’ya gitti. Şehzadeler ise Harizm’de bir müddet kaldıktan sonra Horasan’a gittiler ve kendilerini takip eden Moğollar ile savaşmak zorunda kaldılar. Moğollar galip gelerek bu iki şehzadeyi orada öldürdüler. Moğollar, Harizmşahlar’ın başşehri olan Gürgenç'i kuşatıp ele geçidiler. Bu sırada Celaleddin Nişabur’a geldi ve sınır beylerine kendisine katılmalarını istedi. Moğollar’ın yakjlaştığını haber alan Celaleddin, Zevzen’de bulunan Kahire Kalesi’ne gitti. Kalenin hazinesindeki altınların bir kısmını maiyetindekilere dağıtıp Gazne’ye geldi. Daha sonra Veliyon Kalesi’ni kuşatan Moğollar’ı bozguna uğrattı. Cengiz Han bu haberi alınca Celaleddin’in üzerine yeni bir ordu gönderdi ve yine mağlup oldu. Celaleddin’in kumandanları arasında ganimeti bölüşürken anlaşmazlık çıktı ve Cengiz Han kalabalık bir ordu hazırlayıp onları takibe başladı. Hindistan’a sığınan Celaleddin’e yetişen Cengiz Han, Celaleddin ve askerlerini çembere aldı. Celaleddin azınlık olmasına rağmen Cengiz Han’ın ordusunu tam dağıttı derken Cengiz Han 10 bin kişilik ordusunu nizama sokarak durumu lehine çevirdi. Celaleddin ise Moğollar’ın eline geçmesin diye annesi ve haremindeki kadınları nehre attırdı. Celaleddin, Hindistan’da ani bir saldırıya uğradı. Kumandanları ölünce Hint askerleri geri çekildi. Bunların ardından Celaleddin, Debdaba Usakun hâkimi Kabaca’nın kızı ile siyasî bir evlilik yaptı. Delhi Hükümdarı Şemseddin İltutmış’dan kendisine uygun bir arazi istedi. Celaleddin’in şöhret ve nüfuzundan çekinen Şemseddin uygun bir yer temin edemeyeceğiniz söyledi. Ardından Kokar hakimi Rai Kokar Sangin’den kızını istedi ve Rai bu isteği kabul edip, oğlunu da büyük bir orduyla Celaleddin’e gönderdi. Bir zaman sonra Kabaca, Şemseddin ve bazı Hint hakimleri Harizmliler’e karşı harekete geçti. tehlikeli bir safhaya gelen durumu gören Celaleddin, yerine Cihan Pehlivan’ı Nâib’i tayin edip Hindistan’dan ayrılmak durumunda kaldı. Celaleddin Harezmşah Kirman’a gelen Celaleddin’den Kirman hakimi Barak Hacib itaat etmesini istedi. Bu sırada Celaleddin’in kardeşi Gıyaseddin Pirşah Azerbaycan’da hüküm sürerken, Salgurlular’dan Sa’d Bin Zengi ise Fars’ta hüküm sürüyordu. Siyasi münasebetlerden dolayı Celaleddin, Sa’d Bin Zengi’nin kızı ile evlendi. Ardından kardeşi Gıyaseddin Pirşah’ı mağlup etti. Ardından Gıyaseddin, Celaleddin’in huzuruna gelip ona itaat etmek istediğini söyledi. Bu olaydan sonra Celaleddin Harizmşahlar’ın sultanı olarak tahta geçti. İran’da hüküm süren Celaleddin, daha sonra Azerbaycan’ı ilhak etti. Ardından Gürcistan Krallığı’na doğru harekete geçti. İlk olarak diplomatik yollara başvuran Celaleddin, elçi gönderdi fakat teklifleri reddedildi. Ardından yapılan bir savaşla Gürcüler yenilgiye uğradı. 1226 yılında Celaleddin yönünü yine Gürcistan’a çevirdi, Tiflis’i kuşattı, Kirman’a gitti ve Ani’yi kuşattı. Ardından Kars’ı kuşattıysa da bir sonuç alamadı. Gürcüler’in Ermeni, Alan, Sabir, Laz ve Kıpçaklar’dan oluşan 40.000 kişilik ordusuyla karşı karşıya gelen Celaleddin, Gürcüler ve müttefiklerini hezimete uğrattı. 1224 yılında Huzistan’a giden Celaleddin kışı orda geçirdi. Celâleddin, halifelik arazisine karşı genel bir saldırıya geçmek için öncü birliği yolladı. Bu öncü birlik halifeye bağlı kuvvetleri bozguna uğrattı. Halifeye bir elçi gönderen Celaleddin, halifeden Harizmşahlar’a yardım etmesini istedi fakat halife bunu kabul etmedi. Daha sonra harekete geçti ve önce Tüster şehrini, Basra’yı kuşattı. Dakuka ve Bevazic’i kuşatıp teslim aldı. Halife bu sırada Celaleddin’i Irak’tan atmak için 20 bin kişilik ordu hazırladı fakat Celaleddin karşısında mağlup oldular. I. Alaeddin Keykubad, Anadolu Selçuklu Devleti için Celaleddin Harizmşah’ın bir tehlike olduğunu görmüş ve Eyyübiler’le dostça ilişkiler kurmuştur. Sonrasında I. Alaeddin Keykubad ve Celaleddin, Moğol tehlikesine karşı dostane münasebetler geliştirmek için birbirlerine mektup gönderdiler. Gürcistan seferindeyken ganimetleri elinden alınan Celaleddin, Ahlat’ı kuşattı. Fakat bu kuşatmada başarılı olamadı. Bu sırada I. Alaeddin Keykubat ile münasebetlerinde gerginlik yaşadılar. Celaleddin, Anadolu Selçuklu Devleti’ni ortadan kaldırmak için önce Ahlat’ı zaptetti. Celaleddin’e mektup gönderen Alaeddin, Tiflis’in fethinden vazgeçip Moğollar’la anlaşmasını söyledi. Aksi taktirde ona karşı cephe alacağını dile getirdi. Celaleddin ise tavsiyeleri dinlemeyip elçiyi alıkoydu. Alaeddin Keykubat ise Celaleddin’i Doğu Anadolu’dan çıkarmak için Eyyübiler’le anlaştı. Alaeddin’in savaş için hazırlık yaptığını öğrenen Celaleddin, Sivas’a doğru yola çıktı. İki ordu karşılaştı ve sayıca üstün olan Alaeddin karşısında Celaleddin savaş alanının terk etti. Moğollar Celaleddin’i takibe çıktılar bunu duyan Celaleddin önce Gene’ye ardından el Cezire’ye indi. Daha sonrasında Amid önüne geldi ve Moğollar Dicle köprüsü kenarında Celaleddin’e baskın yapıp bütün maiyetini öldürdü. Kendisi ise Meyyafarikin tarafına doğru kaçtı. Zamanın büyük tarihçilerinden Nesevi’ye göre Celaleddin’in tırmandığı dağda eşkıya ile karşılaşıp öldürüldüğü yönünde bilgi verirken , Ata Melik Cüveyni’ye göre ise Amid dağlarına vardı ve geceyi orada geçirirken bir grup eşkıya tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Gürcü kaynakları ise Cüveyni’nin beyanını uygun bulurlar. Celaleddin’in öldüğüne inanmayan halk arasında bir çok efsane yayıldı ve ölümünden yıllarca sonra bile Moğollar endişe duydular. Celaleddin’in maiyetindeki emirlerden bazıları Anadolu Selçuklu Devleti’nin hizmetine girmiş bazıları ise Suriye ve Cezire’ye dağılmışlardır. Büyük bir kumandan ve askeri bir deha olan Celaleddin Harizmşah, kendisini Büyük Selçuklular’ın mirasçısı kabul ediyordu. Türk-İslam tarihinin en cesur hükümdarlarından biri olan Celaleddin, Moğol’a karşı verdiği mücadele ve İslamiyet’i savunan bir kahraman olarak tanınmıştır
  12. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve her dönemde kendinden söz ettiren tarihi şehir Gürgenç… Türkmenistan’ın kuzeydoğusunda Ceyhun Nehrinin güney kıyısında yer almaktadır. Ticaret yolları güzergâhında bulunan tarihi Gürgenç şehri; her dönemde kendinden söz ettiren güzel yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Sâmânîler döneminde şehre İslamiyet’in gelmesiyle ilk olarak devlete bağlı valiler tarafından idare edilmiştir. Daha sonra Afrigoğulları hanedanlığına son veren Me’mûnîler şehri kendilerine merkez yaparak, şehrin her açıdan gelişmesini sağlamışlardır. Ardından sırasıyla Gazneli Mahmûd, Şahmelik’in idaresinde kalan şehir; son olarak Selçuklu hükümetinin eline geçmiştir. Selçuklular’ın o dönemde ki Sultanı Sencer Bey’in; şehre atadıkları valilerle Gürgenç’in gelişmesine katkı sağlamışlar, imar faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Şehir gerçekleşen gelişmeler sayesinde büyük şehir haline gelen Gürgenç; hanedanın başkenti ve ilim merkezi olma yönünde Selçuklu payitahtı olan Merv ile boy ölçüşecek derecede gelişme göstermiştir. Çok güzel ve müreffeh bir yerleşim yeri olan Gürgenç, bir süre sonra Moğolların istilasına uğramıştır. Birçok şeyh ve âlimi de içerisinde barındıran şehir kısa sürede istila edilmiş ve binlerce insana mezar olmuştur. Moğollar şehri yakıp yıkmış, güzel binaları ve köşkleri viraneye, gül bahçelerini çöplüğe çevirmişler, Amuderya’nın suyunu tutan bendi yıkarak şehri sulara boğmuşlardır. Köhne Ürgenç (Gürgenç) Sultan Tekiş’in türbesi… Ancak zamanla bu Türk-İslâm şehri tabiri caizse küllerinden yeniden doğmuştur. Harezmşahlar Devleti sayesinde çok kısa zamanda aynı bölgede tekrar kurulan şehir Altın Orda hâkimiyetinde ticaret merkezi olmuştur. Yeniden camileri, medreseleri, hankâhlarıyla İslam medeniyetinin önemli merkezi olan Gürgenç, bu önemini 1400’lü yıllara kadar devam ettirmiştir. 1646 yılında şehrin insanları yeniden İslam şehri olan bu bölgeye (Taze Ürgenç’e) taşınınca, önceki şehir “Köhne Ürgenç” (Eski Ürgenç) olarak anılmaya başlanmıştır. 11. yüzyıl ve 16. yüzyıldan kalma bir dizi kalıntı bulunan şehrin en önemli yapıları; bir cami, bir kervansaray kapısı, kaleler, türbeler ve bir minaredir. Kalıntılar, mimari ve sanat alanında etkisi; İran, Afganistan ve daha sonra 16. yüzyıl Hindistan’ındaki Moğol İmparatorluğu’na kadar uzanan başarıların bir belgesidir. Şehirde aynı zamanda; Harezmşah İl Aslan’ın ve Sultan Tekiş’in türbesi (Gökgömmez – Mavi Kubbe olarak bilinir) ile camisi bulunmaktadır. Ayrıca Harzemşahların sarayı olarak kullanılan Türebeg Hanım Türbesi yer alır
  13. İtalyanca kökenli olan Barbarossa’dan kelimesinden Barbaros olarak çevrilen kelimenin anlamı nedir? Ne manaya gelmektedir? Barbaros İtalyanca kökenli olan Barbaros (barba rossa) kelimesi Türkçede kızıl sakal anlamına karşılık gelmektedir. Kırmızı sakal Türk denizci kaptan-ı derya. Oruç Gazi’nin İtalyanlarca meşhur olan ismi Kanuni döneminde yaşayan ünlü denizci (Barbaros Hayrettin Paşa) Barbaros ismi aynı zamanda Büyük Türk denizcisi Barbaros Hayrettin Paşa’ya Avrupalılar tarafından verilen bir isimdir. Bu isim günümüzde de hala erkek ismi olarak kullanılmaktadır
  14. Sağında Kızılkum, solunda Karakum gibi iki ıssız bozkır uzandığı halde Amuderya nehrinin kollarına sararak hayat verdiği bu topraklar gerçekten de bu tanımı hak ediyor. Harezm, günümüzde OrtaAsya coğrafyasında bulunan ve kendileri de bizler gibi Türk soyundan gelen Özbekistan Cumhuriyeti’nin bir bölgesi. Gürgenç ve Hive gibi iki önemli şehri bulunuyor. Ülke topraklarının güneyinde yer alıyor ve sahip olduğu büyük kültür ve tarih birikimini keşfetmemiz için bize kucak açıyor. Harezm İsmi Nereden Geliyor Rivayet o ki; Harizm kavmi şark padişahının hizmetinde olduğu halde padişahın gazabına uğrayarak yerlerinden sürülmüşler. Sonraları haklarında bilgi edinmek isteyen padişah, maiyetinden birilerini görevlendirerek Harizm kabilesine göndermiş. Görevliler tekrar ülkelerine döndüklerinde padişaha Harezmlileri anlatırken balık tuttuklarından ve ateşte pişirerek yediklerinden söz etmişler. Hârizm dilinde ete hâr, oduna da rizm/rezm denildiğinden buraya Hâr-rizm adı verilmiş. Şehrin Tarihçesi Harezm, tarih boyunca küçüklü büyüklü pek çok devlet ve hanlığa ev sahipliği yapmış bir yer. Büyük İskender’in kurduğu Helen İmparatorluğu’na tabi olmuş, Emeviler döneminde girişilen fetih hareketleri sonucunda İslam dünyasıyla tanışmıştır ki tarihteki o şanlı yerini bundan sonra almaya başlayacaktır. Ardından bölgeye Gazneliler, Selçuklular ve isimleri de bölgeyle anılan Harzemşahlar hükmetmiştir. Bu dönem boyunca Harezm, medreseleri ve yetiştirdiği ilim adamlarıyla öne çıkarken ticari açıdan da bir çekim merkezi haline geldi. Öyle ki İran, Çin, Hindistan, Sibirya ve taa İskandinav ülkelerinden gelen büyük kervanlar burada mallarını satışa çıkarırmış. Gelin görün ki bu hareketli ve zengin topraklar Moğollarında ilgisini çeker. Akın akın gelen Moğol istilasına karşı kahramanca direnen Harzemşahların son hükümdarı Celaleddin Harzemşah mücadelesinden ölünceye dek vazgeçmemiştir. Ölümünün ardından Moğollar Harezm’i işgal etmiş ve şehrin yönetim merkezi Gürgenç yerle bir edilmiştir. Moğollardan sonra Timurlar, Timurların ardından da mahalli idarelerin hakimiyetinde bölge eskisi kadar olmasa da bir canlılık kazandı. Harezm’de Keşfedilecek Yerler Kalta Minare, Muhammed Emin Han medresesinin bir parçası olarak bölgenin en büyük ve uzun minaresi olarak planlanmışken Muhammed Emin Han vefat edince 26 metrede yarım kalmış. Bu nedenle küçük minare anlamına gelen Kalta Minar ismiyle anılmış. Turkuaz renkli çinileriyle göz alıcı bir güzelliğe sahip. Kalta Minare Cuma Mescidi 52 metrelik minaresiyle dikkat çekiyor. Düz damlı olan cami; ahşap ustalarının elinden çıkmış, her biri sanat eseri değerinde 212 ahşap sütunla desteklenmiş. Ayrıca sıcaktan bunalanları serinletmek için içeride kar havuzu düşünülmüş. Cuma Mescidi’nin ahşap sütunları İslam Hoca Minaresi de yine İslam Hoca Medresesinin bir parçası olarak inşa edilmiş. 57 metre uzunluğuyla Orta Asyanın en yüksek minaresi ayrıca en tepe noktasına 117 basamakla çıkılıyor. İslam Hoca Minaresi Taş Avlu Sarayı, 1841’de inşa ediliyor. Allah Kulu Han için yaptırılan bir saray. Misafir ve elçilerin kabulü için bir bölüm, adalet divanı ve haremden meydana geliyor. Han ve maiyeti burada kalıyorlar. Saray genel olarak geniş avlulardan ve bu avluların etrafına sıralanan odalardan oluşuyor. Turkuaz rengin hakimiyetini burada da görmek mümkün. Taş Avlu Sarayı İçan Kale, eski Hive’yi çevreleyen kaleye verilen isim. İç kale anlamına geliyor. Tarihi milattan önce beşinci yüzyıla kadar gidiyor. 2 kilometre uzunluğunda ve 7 metre yüksekliğe sahip kerpiç bir duvardan oluşuyor. 4 kapısı mevcut. İçerisinde 50 medrese, pek çok cami ve tarihi yapı bulunmaktadır ve Dünya Unesco Mirası listesinde yer almaktadır. İçan Kalesi Harezm’in Üç Önemli İsmi Biruni; matematik ve doğa bilimleri alanında yaptığı çalışmalarla tanınan bir bilim insanı. Harezmi; cebir ve algoritmanın kurucusu ve sıfır rakamının mucididir. Pehlivan Mahmut ise 13. yüzyılda yaşamış, pehlivanlığının yanında şairliğiyle de tanınmış bir halk kahramanı. Sırtının hiç yere gelmediği ve kazandıklarını hep yetimlere dağıttığı söylenir. Türbesi halkın uğrak yerlerinden biri
  15. Eşsiz doğası ile yeşile ve maviye doyacağınız, asıl adı “Lesvos” olan Midilli Adası’nı keşfetmeye hazır mısınız? Tarihi açıdan çok zengin olan ve birçok medeniyeti görmüş olan ada, tarih boyunca özgünlüğünü korumuştur. Midilli Ege Denizi’nin kuzeydoğusunda bulunan, dağlık bir Yunan adası Midilli; Yunanistan’ın ana karasından çok Türkiye’nin Ayvalık ile Burhaniye ilçelerine yakın olan adadır. Yunanistan’ın Girit ve Eğriboz’dan sonra en büyük üçüncü adası olan bu ada; 1462’de Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ancak Balkan Savaşı sırasında ada (30 Mayıs 1913) Yunanistan’a bırakılmıştır. Ayvalık’a komşu olan Midilli Adasının asıl adı “Lesvos”dur. Ada Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra Midilli adını almıştır ve Türkler tarafından halen aynı isimle anılmaktadır. Adada tarih boyunca, sırasıyla; Antik Yunan, Pers, Roma, Bizans, Ceneviz, Osmanlı ve Yunanistan egemenliği hüküm sürmüştür. Yemekleri ve Kültürü Yeşile doyabileceğiniz bir ada olan Midilli; tarıma elverişlidir. Adada özellikle zeytinyağı üretimi yapılmaktadır. Ayrıca hayvancılık ve balıkçılık alanında faaliyetler göstermektedir. Zeytinyağı, Yunanistan’ın en kaliteli ve en çok üretilen ürünlerinden olduğundan, adada zeytinyağı müzesi ve sabun atölyeleri bulunmaktadır. Ayrıca zeytinyağlı yemekleri de en ünlü yemeklerindendir. Midilli Adası Zeytinlikleri Deniz mahsulleri ile de ünlü olan bu adaya gittiğiniz zaman mutlaka; taze balık, ıstakoz, tuzlama balık istiridye, ahtapot gibi deniz ürünlerinin tadına bakmalısınız. Ayrıca Ouzo ve mezeleri de en meşhur lezzetlerdendir. Adanın doğallığı ve özgün yaşayışı bozulmadan kalmayı başarmış durumdadır. Aynı zamanda Ayrıca ıssız ve sakin plaj seçeneği, huzurlu bir gün geçirmek isteyenler için kaçınılmaz bir fırsat. Adada denize doyduktan sonra keşfe etrafı keşfe çıkmak isteyenler ise; tarihi tepe köylerindeki ulu çınarların altındaki köy kahvelerinde Türk kahvesi veya Yunan frapesi içip, Yunanlı amcalar ile çat pat Türkçe-Yunanca sohbetler edip, tavla oynayabilmektedir. Adada Gezilecek Yerler Midilli adasına gittiğiniz zaman gezmeniz gereken kasaba/köyler şu şekildedir; Midilli (Mytilene) Molivos (Mithymna) Sigri Petra Plomari Eressos Mantamados Agiasos Skala Sykamineas Kalloni Midilli Adası Kasabası Adada gezilecek tarihi yerler ise; Midilli Kalesi (Kastro) Molivos Kalesi Sigri Kalesi Midilli Antik Tiyatrosu Midilli Arkeoloji Müzesi Agios Therapon Kilisesi Yeni Camii Panagia Glykofilousa Kilisesi Moni Limonos Manastırı Taksiarhis Manastırı Midilli Taşlaşmış Ormanı Doğal tarihi Müzesi Panaghia Kilisesi Zeytinyağı Müzesi Uzo Müzesi Midilli’ye Nasıl Gidilir? Adaya deniz yolu ve havayolu olarak iki şekilde gidilmektedir. Deniz yolunu tercih etmek isteyenler adaya en yakın yer alan Ayvalık’tan ulaşım sağlamaktadır. Deniz yolu ile 1,5 saat süren yolculuğunu gidiş-dönüş ortalama 30-40 euro ile sağlayabilirsiniz. Havayolu ile adaya gitmek isteyenler; adaya Türkiye’den direk olarak uçuş yoktur. Bu nedenle Atina’dan aktarmalı olarak seyahatinizi gerçekleştirmelisiniz. Not: Midilli Adasına gidebilmek için Schengen vizesini almanız gerekmektedir
  16. Instagram ve Facebook, bireysel kullanıcılara beğenileri görüntüleme konusunda seçenek sundu. Bundan sonra isteyenler gönderilerinin beğenilerini gizleyebilecekler. Instagram kullanıcıları, artık akışlarındaki tüm gönderiler için beğeni sayılarını gizleyebilir ve de sadece kendi gönderilerinin beğeneme sayılarını gizleyebilirler. Bunun için instagram’da, Ayarlar menüsündeki yeni Gönderiler bölümünü ziyaret ederek başkalarının gönderilerindeki beğeni sayılarını gizleyebilirsiniz. Kendi gönderileriniz için ise; bir gönderiyi paylaşmadan önce beğeni sayılarını gizlemeyi seçebilir ve yayınlandıktan sonra bile bu ayarı açabilir veya kapatabilirsiniz. Kendi gönderilerinizdeki beğeni sayılarını gizlemek için; Beğeni sayısını gizlemek istediğiniz gönderinin üzerindeki üç noktaya basın. Açılan menüden “Beğenme Sayısını Gizle” seçeneğine tıklayın. Artık diğer kişiler o gönderiye kaç beğeni geldiğini göremeyecek. Diğer kullanıcıların beğeni sayılarını gizlemek için; Instagram hesabınızda profilinizde sağ üste bulunan 3 çizgiye tıklayın. Çıkan seçeneklerden “Ayarlar” seçeneğine tıklayın. Oradan “Gizlilik” seçeneğini seçin. Açılan sayfada “Gönderiler” seçeneğine tıklayın. Yeni açılan sayfada “Beğenme ve Görüntüleme Sayılarını Gizle” butonuna tıklayın. Bu butona tıkladıktan sonra hiç kimsenin gönderisindeki beğenme sayılarını göremeyeceksiniz
  17. Bu görüntüler, tamamen Pixel 6 Pro'ya ait olup 6,67" kavisli AMOLED dokunmatik ekrana sahip olduğu söylenen bir telefon, görebileceğiniz gibi selfie kamerası için ortalanmış bir delik ve üç tarafında çok dar çerçeveler ve ekran içi parmak izi sensörü de var. Arka tarafta, biri geniş, diğeri ultra geniş olmak üzere üçlü kamera var ve ayrıca Google'ın telefon yapım tarihinde ilk kez bir periskop zoom kamera da olacak. Telefon 163,9 x 75,8 x 8,9 mm ölçülerinde ve kamera çıkıntısındaki kalınlıkla 11,5 mm'ye kadar çıkıyor. Pixel 6 Pro, çift stereo hoparlöre ve kablosuz şarj desteğine sahiptir. Aygıta hangi yonga setinin güç vereceğine dair kesin bir kelime yok, ancak Google'ın tıpkı Apple gibi kendi silikonunu yaptığına dair bazı mırıltılar duyduk. Bekleyelim ve görelim bakalım 2021, Google için ilk çıkış yılı olacak mı?
  18. Son zamanlarda diyet ve beslenme listelerinden çıkarılan gluten ile ilgili bir çok bilimsel makale bulunuyor. Bazı makaleler kesinlikle tüketilmemesi gerektiğini, gluten yapısının değiştiğini ve daha zor sindirilen bir yapıda olduğunu yazarken, bazı makaleler ise çölyak hastalığı veya glutene karşı hassasiyeti olmayan insanların beslenme düzeninden glutenli besinleri çıkarmamasının doğru olacağı görüşünü paylaşıyor. Bir ürünün daha yararlı bir ikamesi var ise onu kullanmak her zaman için öncelikli tercihim olmuştur. Siyez, Karakılçık, Dinkel, Kavılca buğdaylarının gluten yapısının daha yumuşak yapıda olmasından dolayı tariflerde buğday unu kullanılacaksa tavsiyemdir. Malzemeler: 1 Su Bardağı Un 1 Yemek Kaşığı Fitgusto Fajita Baharatı 20 Gram Tereyağı 60 Gram Rendelenmiş Kaşar Peyniri 1/2 Çay Bardağı Su 1 Tatlı Kaşığı Tuz Yapılışı: Bütün ürünleri birleştirip hamur haline getirelim Hamurun üzerini bir bez ile kapatarak 20 dakika buzdolabında dinlendirelim Oklava yardımı ile açıp kare veya daire şeklinde keselim 180 derece ısıtılmış fırında 10-15 dakika fırınlayalım Soğuduktan sonra afiyet ile tüketebilirsiniz
  19. Yapılan diyet sonrasında verilen kiloların veya daha fazlasının hızlı bir şekilde geri alınmasına yo-yo etkisi denir. Yo-yo etkisi nedir? Yo-yo etkisine neler neden olur? Kelly D. Brownell’in ortaya attığı diyetetik tanımıdır. Genel olarak sırf kilo vermek amaçlı herkesin uyguladığı bilinçsiz diyetlerin sonucu oluşan sürekli kilo verip alma durumudur. Erkekler kadınlara oranla daha az Yo-yo sendromuna yakalanmaktadırlar. Yo-Yo Etkisine Neler Neden Olur? Psikolojik durum değişiklikleri Bireyin kendisine özgü olmayan hazır diyetler Sık sık diyet yapmak Zayıflama ilaçları kullanmak Sosyal yaşamına uymayan diyetler yapmak Topluca yapılan şişmanlık tedavileri Akapunktur ile birlikte sürdürülen diyetler Yo-Yo Etkisini Yaşamamak İçin Diyet Yaparken Dikkat Edilecek Noktalar Kararlı bir şekilde diyet yapmaya başlamak gerekir. Amaç sadece kilo vermek değil verilen kiloları korumak olmalıdır. Muhakkak diyet uzmanı tarafından hazırlanmış diyetlerle diyet yapmak gerekir. Diyette ana öğünlere ve ara öğünlere mutlaka düzenli bir şekilde yer verilmelidir. Fiziksel aktiviteler düzenli hale getirilmelidir. Diyet programında mutlaka süt/et/tahıl/sebze-meyve bulunmasına özen gösterilmelidir. Vücuda gerekli olan vitamin ve mineralleri doğal sebze ve meyvelerden almak tercih edilmelidir. Günde su 10-12 bardak kadar su içmeyi alışkanlık haline getirmek gereklidir
  20. Rafine şeker kullanılmadan yapılan sağlıklı olduğu kadar lezzetli bir tarifte olan şekersiz kakolu muffin tarifi. Malzemeler: 2 adet büyük boy olgun muz 2 adet orta boy olgun avokado 3 yemek kaşığı pekmez 4 yemek kaşığı bal 2 çay kaşığı vanilya özü 1 çay kaşığı tarçın 1 adet yumurta 1 paket kabartma tozu 1,5 su bardağı tam buğday unu 2 yemek kaşığı kakao 1/2 çay kaşığı tuz Hazırlanışı Muzların ve avokadoların kabuklarını soyup çekirdeklerini çıkan. Mutfak robotunda krema kıvamı alıncaya kadar karıştırın. İçerisine vanilya özütünü, yumurta, bal ve pekmezi ekleyip tekrardan robottan geçirin. Malzemelerin birbirine iyice karışmasını sağlayın. Unu eleyerek, kuru olan diğer malzemeleri başka bir kapta birbiriyle karıştırın. Sonrasında bir spatula yardımıyla muz ve avokadolu karışımı kuru malzemelerin içerisine dökerek alttan üste doğru olacak şekilde birbirine karıştırın. Muffin kaplarına harcı pay edin. Önceden 170 derecede ısıtılan fırında 30-35 dakika kadar pişirin. Soğuduktan sonra servis yapabilirsiniz… Afiyet olsun…
  21. "BioNTech aşısı kimlere uygulanmamalı", "Herkes bu aşıyı olabilir mi", "BioNTech aşısının koruma süresi ne kadar", "Aşının etkinlik oranı ne", "Sentetik MRNA ne yapıyor", "Spike proteini nedir" Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca geçtiğimiz günlerde Bilim Kurulu’na davet ettiği BioNTech aşısının mucitlerinden Dr. Uğur Şahin ile yaptığı ortak açıklamada “Önümüzdeki 3 ay içinde ülke genelinde COVID-19’a karşı çok yoğun bir BioNTech aşısı kampanyasının uygulamaya gireceğini” açıkladı. Anlaşılan o ki özellikle önümüzdeki haziran ve temmuzda -eğer yine ve yeni bir aksilik olmaz ise(!) - halkımızın büyük bir bölümünü efsane aşı haline gelen ve “mRNA teknolojisi” ile üretilen BioNTech aşısıyla aşılama imkânı bulacağız. Bu haber sadece sizi beni değil, süreci baştan beri büyük bir dikkatle izleyen enfeksiyon ve halk sağlığı uzmanlarını da memnun etti. “İnşallah” diyelim ve isterseniz gelin bir BIONTECH DOSYASI açıp 2 günlük derin bir BioNTech yolculuğuna çıkalım. BioNTech aşısı “neyin nesidir, nasıl etkiler, koruyuculuk oranı nedir, ne süreyle korur, yan etkileri nelerdir, söylendiği kadar alerjik midir, genetiğimizi değiştirip geleceğimizle oynayabilir mi, kısırlığa ya da başka sorunlara yol açabilir mi?” gibi güncel sorulara yanıt arayalım. SORU 1: BAĞIŞIKLIĞI NASIL ETKİLİYOR BIONTECH aşısının içeriği yani “hammaddesi” yapay bir mRNA molekülü. mRNA, normalde doğal olarak hücrelerimizde zaten bulunan, üretilen, işlevleri son derece önemli doğal bir madde. “Mesajcı RNA” (mRNA) veya “mesajcı Ribo Nükleik Asit” hücrelerimizin yaşamsal proteinler üretebilmesi için elzem bir yapı. Bu yapıyı bir “şema” gibi de düşünebiliriz. Tekrarlayalım, haberci RNA (mRNA), her hücremizde zaten var. Görevi kromozomlarımızdaki DNA ile bizim ihtiyaç duyduğumuz proteinleri üreten hücre içi yapılar (ribozomlar) arasında aracılık görevi üstlenmek. SORU 2: SENTETİK MRNA NE YAPIYOR MRNA’LAR protein üretebilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz talimatları (mesajları) hücrelerin protein üretme merkezlerine yani ribozomlara iletmekle görevli. Peki, aşıdaki mRNA? O ne yapıyor? Şifre mRNA’da. COVID-19’dan korunmak için geliştirilen BioNTech mRNA aşısı prensip olarak yukarıda anlattığım süreci kullanıyor. mRNA aşılarının tümü (BioNTech de Moderna da) koronavirüsün Spike proteininin üretimi için gereken mesajları taşıyor. BioNTech’i geliştiren Türk bilim insanları Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci, mRNA aşısı için “sentetik bir mRNA” oluşturarak bu başarıyı yakaladılar. Ürettikleri bu sentetik mRNA dizilimine yeni koronavirüsteki Spike proteininin şifrelerini kodladılar. Ayrıca bu sentetik mRNA’yı da “hücre duvarını kolayca geçebilsin, hücrenin içine rahatça girebilsin” diye “yağ kaplı nanoparçacıklar”ın içine yerleştirdiler. Mucize gelişmeler işte tam da bu noktada başlıyor. SORU 3: MRNA HÜCREDE SPİKE PROTEİNİ Mİ ÜRETİYOR SENTETİK mRNA aşılanmayı takiben hücrelerimizin içine girdikten hemen sonra süratle her hücrenin “protein üretim merkezleri” olarak görev yapan “ribozomlar” ile temas ediyor, “Spike proteini üret!” mesajını veriyor. Bu merkezler de kısa bir süre sonra yeni koronavirüsün spike proteinini hücrede üretmeye başlıyor. Kısacası mRNA aşıları doğal virüsleri veya virüs parçacıklarını içermiyor, aşıların içindeki sentetik mRNA aşılamadan sonra asla “hücre çekirdeği”ne ve “çekirdekte saklı genetik materyalimize (insan genomuna)” dahil olamıyor. Etkisini sadece “Spike proteini üret” emrini verdiği ribozomlarda gösterebiliyor. İşte o mucize süreç tam da bu noktadan sonra başlıyor. SORU 4: S PROTEİNİ ÜRETİLİNCE NE OLUYOR AŞILANMAMIZI takiben kendi hücrelerimizin ürettiği Spike proteinleri bağışıklık sistemimiz tarafından “yabancı proteinler” olarak algılanmakta ve virüsün Spike proteinine karşı oluşması gereken antikorların ve T hücrelerinin üretimi devreye girmektedir. Özetle, dışarıdan aşıyla uygulanan sentetik mRNA parçacığının verdiği mesaj sayesinde hücrelerimizde yeni koronavirüsün Spike proteini üretilmekte ve bu yeni ve yabancı proteinin varlığını algılayan bağışıklık sistemimiz ise süratle hücresel ve antikor cevaplı yapısal bağışıklık cevabını devreye sokmaktadır. SORU 5: SENTETİK MRNA BİZE ZARAR VERMEZ Mİ BIONTECH aşısında kullanılan sentetik mRNA’nın genetik kodumuzu değiştirmek için DNA’mızla birleşmesi ve onu etkilemesi, yapısını bozması, değişikliğe yol açması asla mümkün değildir. Sentetik mRNA zaten kırılgan bir yapıya sahip olduğu için hücrelerimizin içinde en fazla 2-3 gün kalabiliyor, sonrasında süratle yok ediliyor. SORU 6: NASIL UYGULANIYOR BIONTECH aşısı kolun üst bölgesindeki kasın içine uygulanıyor. Prensip olarak da 2 doz şeklinde tekrarlanıyor. İki uygulama arasındaki süre genelde 4 ila 6 hafta arasında değişiyor. Bununla birlikte sürenin 8 hatta 12 haftaya bile çıkarılabileceği düşünülüyor. SORU 7: ETKİNLİK ORANI NE MEVCUT bilgilere göre, BioNTech aşısı “yüzde 95” gibi yüksek bir etkinlik oranına sahip. Yanlış anlaşılmasın, bu bilgi “aşıyı yaptıran her 100 kişiden 5’inde aşının etkisiz kalabileceği” anlamına gelmiyor. Bu bilgi aşılananların COVID-19 enfeksiyonuna yakalanma ihtimalinin aşı olmayanlara kıyasla yüzde 95 daha düşük olduğunu ifade ediyor. BioNTech aşısının “hastaneye yatış ihtiyacı”nı yani “ağır COVID-19 enfeksiyonu”nu engellemedeki etkinliğinin ise “yüzde 85” civarında olduğu belirtiliyor. SORU 8: KORUMA SÜRESİ NE BIONTECH aşısının da diğer aşılar gibi bizi ne süre koruyabileceği maalesef henüz bilinmiyor. Çünkü COVID-19’dan korunmada kullanacağımız aşılar henüz çok yeni. Ama muhtemel sürenin 6 aydan daha kısa olmayacağı tahmin ediliyor. COVID-19’da koruyucu sürenin 1 hatta 1,5 yılı bulabileceğini ileri sürenler var. SORU 9: HERKES BU AŞIYI OLABİLİR Mİ BIONTECH aşısının 16 yaş ve üstü herkese yapılabileceği onaylanmış durumda. Bununla birlikte aşılanma sürecinde risk altında olan ya da risk grubunda sayılanların aşılanmasına öncelik verilmesi şart. SORU 10: BİONTECH KİMLERE YAPILAMAZ 15 yaş ve altındakilere BioNTech henüz uygulanmıyor. Ama görünen o ki daha düşük yaş gruplarına da bu aşı yapılabilecek. Bilimsel verilerin onaylanması bekleniyor. Diğer taraftan halen devam eden 38 derece ve üstü akut bir ateşli hastalığı bulunanlarda da aşılamanın ertelenmesi gerekiyor. Ayrıca daha önceden ciddi alerjik reaksiyonlar yaşayanların da aşı olmadan önce bu aşıyı yapacak olan doktoru/merkezi bilgilendirmeleri lazım. İlk aşılamadan sonra hemen/süratle ağır alerjik tepkiler gösterenlere aşının 2. dozu yapılmıyor. Daha önceden COVID-19 geçirmiş olanlara BioNTech aşısı iyileştikten en erken 6 ay sonra uygulanıyor. Bu kişilere sadece tek dozluk uygulama yetiyor. SORU 11: AŞILAMADAN ÖNCE VE SONRA ALINACAK TEDBİRLER NELER DİĞER aşılarda olduğu gibi BioNTech aşısı olmadan birkaç gün önce ve aşı sonrasında iyi bir uyku, düzenli bir beslenme, keyifli bir huzur hali, alkolden uzak kalmak gibi bilinen ayrıntılar bu aşının da etkinliğini arttırabiliyor. Ancak aşıyı olduktan sonra dinlenmeniz şart değil, işinize gücünüze devam edebiliyorsunuz. Eğer ağrı veya ateş gibi bazı sorunlar ortaya çıkacak olursa doktorunuza danışarak ağrı kesici veya ateş düşürücü herhangi bir ilacı (parasetamol tercih ediliyor) kullanabiliyorsunuz. SORU 12: AŞININ YAN ETKİLERİ NELER HER aşıda olduğu gibi BioNTech aşısından sonra da aşının yapıldığı yerde ya da genel olarak bedende bazı “bildik tepkiler” ortaya çıkabiliyor. Bilelim ki bu tepkiler de en fazla 2-3 gün sürüyor. En sık görülen aşı reaksiyonları şunlar: - Aşı yapılan yerde ağrı (yüzde 80) - Genel bir yorgunluk hali (yüzde 60) - Baş ağrısı (yüzde 50) - Genel kas ağrıları (yüzde 30) - Titreme (yüzde 30) - Eklemlerde ağrı (yüzde 20) - Aşı yapılan yerde şişme ve kızarıklık (yüzde 10) - Vücut ısısında artma (yüzde 10) - Nadir durumlarda görülen uykusuzluk, kol ve bacak ağrıları, kaşıntılar, lenf bezlerinde şişme (yüzde 1-5) SORU 13: YÜZ FELCI YAPABILECEĞI DOĞRU MU BIONTECH aşısının araştırma safhasında ve uygulamaya geçildikten sonra toplamda sadece 4 vakada yüz felci yaptığı görülmüş. Bunlarda da birkaç hafta sonra tam iyileşme olmuş. Kısacası yüz felci meselesi şimdilik bir şehir efsanesinden ibaret gibi görünüyor. SORU 14: AĞIR ALERJIK TEPKILER OLABILIYOR MU HER aşıda olduğu gibi BioNTech aşısından sonra da çok az sayıdaki vakada aniden ortaya çıkabilen ağır alerjik reaksiyonlar (anaflaksi) gözlenmiş. Ama bunlarda da belli tıbbi tedaviler yapıldıktan sonra tam düzelme sağlanmış. Bununla birlikte BioNTech aşısı için de “herhangi bir ağır alerjik reaksiyon oluşmayacağına dair garanti vermek” prensip olarak doğru ve mümkün değil. SORU 15: BIONTECH KISIRLIK YAPABILIR MI BIONTECH aşısının kısırlık yapabileceği efsanesi yanlış bir değerlendirmeden kaynaklanıyor. Bu yanlış değerlendirmenin, daha doğrusu şehir efsanesinin nedeni de “yeni koronavirüsün Spike proteinini oluşturan kısa bir aminoasit dizisinin anne karnındaki ceninin gelişiminde yaşamsal öneme sahip olan plasentadaki (eş) ‘syncytin’ isimli proteinle yapısal olarak benzeşiyor olması”. Ancak uzmanlar bu benzerliğin kısırlığa yol açabilecek tehlikeli bir bağışıklık tepkisini tetiklemek için yeterli olmayacağı düşüncesindeler. SORU 16: HAMILELER VE EMZIREN KADINLAR DA AŞILANABILIR MI HER aşıda olduğu gibi BioNTech aşısı da ilk denemelerde hamileler ve çocuk emziren kadınlarda kullanılmadı. Ancak daha sonraki tecrübeler ve veriler BioNTech aşısının anneler ve bebeklerde yaratacağı risklerin COVID-19 enfeksiyonunun yaratabileceği risklerden çok daha düşük olduğunu gösterdi. Bu nedenle aşı özel durumlar hariç hamileliğin ilk 3 ayından sonra ve çocuğunu emziren annelerde de kullanılabiliyor. SORU 17: COVID-19’U GEÇIRENLER DE BU AŞIYI YAPTIRABILIR MI DAHA önceden COVID-19 enfeksiyonunu geçirip iyileşen kişilerin BioNTech aşısı yaptırmak için ortalama 6 ay beklemeleri tavsiye ediliyor. Bu süreyi takiben uygulanacak tek doz BioNTech aşısının da bu kişilere yeterli bağışıklık gücünü sağlayacağı kabul ediliyor
  22. Bayram sofralarınıza çok yakışacak bir köfte tarifi ile karşınızdayız. Refika Birgül’den bayrama özel en lezzetli İçi Dolu Köfte tarifi sizlerle. Malzemeler; 750 gr kıyma 150 gr (3 boğum) dil peyniri 1 çorba kaşığı tereyağı 7 çorba kaşığı galeta unu 150 ml domates püresi 1 soğan 400 gr mantar 9 diş sarımsak 25 dal maydanoz 12 çorba kaşığı zeytinyağı Bir silme tatlı kaşığı karbonat 2 avuç ceviz Tuz Karabiber Hazırlanışı; Öncelikle fırını 200 derecede alt üst olarak çalıştırın. (İlk 8 dakikadan sonra 280 dereceye yükseltilecek.) 750 gr kıyma, karbonat, birer tepeleme tatlı kaşığı tuz ile karabiber, tereyağı, 1 soğanın rendesi ve galeta ununu derin bir kabın içerisine alıp, macun kıvamına gelene kadar çalıştırın. Bir yandan 3 boğum dil peynirini tel tel ayırın. 400 gr mantarı yarım ay şeklinde 4 diş sarımsağı da ince ince doğrayın. Tavaya 3 çorba kaşığı zeytinyağı koyun ve ocağın altını açın. Mantarların yarısını sarımsakların yarsıyla birlikte yüksek ateşte soteleyin. Ardından sotelenen mantarları kenara alıp tavaya 2 çorba kaşığı zeytinyağı daha ekleyin. Mantarların diğer yarısını ve kalan sarımsakları tavaya ekleyip soteleyin. 2 avuç cevizi kabaca doğrayın ve tavaya ekleyin 20 dal maydanozun saplarını ince, yaprak kısımlarını ise kabaca doğrayın ve tavaya tuz ve karabiber ilave edin. Mantarlar kavrulduktan sonra tavanın altını kapatın ve kenarda soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra kıyılmış maydanozu ve dil peynirini ekleyip karıştırın. Orta boy bir kâsenin içerisine streç film ya da buzdolabı poşeti koyun. Kıymayı altı parçaya ayırıp yuvarlak bezeler yapın. Ayırdığınız parçalardan birini alıp 1/3 ünü ayırın. Bu kısım köftenin tabanı olacak. Elinizi ıslatarak geriye kalan büyük parçayı kâseye yayın. Karışımdan içerisine bol bol ekleyin. Ayırdığınız parçayı eliniz ile bastırıp genişletin ve üzerine kapatın. Kaseyi elinize ters çevirip yapışmayan yerleri var mı diye kontrol edin. Fırın tepsisine 3 çorba kaşığı zeytinyağını dökün ve yayın. Hazırladığınız köfteleri dizin. Üzerlerine tepsiden bir parça zeytinyağı sürebilirsiniz. 200 derecede yaklaşık 8 dakika ardından fırının ayarını 280 dereceye çıkartıp üzerleri nar gibi kızarıncaya kadar pişirin. Sosu için sos tenceresine 4 çorba kaşığı zeytinyağı koyun üzerine ezilmiş 5 diş sarımsak ilave edip kavurmaya başlayın. Sarımsaklar kahverengileşmeye başladığın da 150 ml domates püresi, birer tatlı kaşığı tuz, karabiber ekleyip kıvam alıncaya kadar kaynatın. · Doğranmış 4-5 dal maydanozun yapraklarını ve 1 kahve fincanı su ekleyip ocağın altını kapatın. Fırından köfteleri çıkardıktan sonra üzerine lezzetli domates sosunu dökünce bayram köfteniz emrinize amade. Afiyet Olsun
  23. Google, son birkaç nesildir Pixel modelleriyle güvenli bir şekilde yol alıyor, ancak bu yıl nihayet mobil dünyada bazı şeyleri yeniden sallamaya hazır gibi görünüyor. Yeni bir sızıntının bize yaklaşan Pixel modellerini tasvir ettiğini gösterdiği iddia ediliyor. Google Pixel 6 (solda) ve Pixel 6 Pro (sağda) Pixel 6 daha küçük görünüyor ve arkadaki o büyük ve benzersiz bölmede sadece iki kamera var, bunlardan biri normal geniş sensör iken diğeri ultra geniş olsa gerek. Öte yandan Pixel 6 Pro, daha büyük görünüyor ve üçüncü bir sensör eklenmiş - umarım bir telefoto'dur, ancak bu rendırların görünümüne göre periskop tipi bir şey olmayacak, bu yüzden 3x'ten fazla optik büyütme beklemeyin. Google Pixel 6 ve Pixel saati Umarım Google, şu anda biraz eskimeye başlayan sensörleri de güncelleyecektir. Kameraları bir yana bırakıp dizayn ve renkleri hakkında konuşalım. Eğer ciddi ciddi Google bu renk ve dizaynla telefon çıkaracaksa, yeni bir telefon kapışmasında yer alacak ve bu kendisi için pozitif yönde olacaktır. Çünkü NetObur ailesi olarak bizler bu renk ve dizaynı beğendik! Google Pixel 6 Pro Bu görüntüler elbettr resmî değil ama muhtemelen birileri tarafından sızdırılmış olup 3 aşağı 5 yukarı bu tarzda olacaktır (umarız). Google Pixel 6 Pro Ön tarafta ise selfie kamera tam ortada kara delik gibi boy gibi göstermiş. Şimdilik, Pixel lansmanı için tekrar heyecanlandığımızı söyleyebiliriz. Geriye kalan ise, bu telefonların gerçekte ne zaman resmiyet kazanacağıdır, merakla bekliyoruz!
  24. Diyet yapanlar veya sağlıklı beslenenler için şeker ilavesiz en lezzetli kurabiye tarifini hazırladık. İşte Şekersiz Kurabiye Tarifi… Malzemeler; 140 gram fındık unu 1,5 yemek kaşığı bal Bir adet büyük boy olgun muz 1,5 yemek kaşığı kakao(isteğe göre ilave edilebilir) Hazırlanışı; Kurabiyeyi hazırlamaya başlamadan önce fırınınızı 165 dereceye ısıtın. Ardından tatlıyı hazırlamaya başlayın. İlk olarak muzu fazla sulandırmadan çatal yardımıyla ezerek püre kıvamına getirin. Ezdiğiniz muzun üzerine fındık ununu yavaşça ilave edin ve spatula yardımıyla karıştırın. Hemen ardından balı da harca ilave edin ve hamuru tamamen homojen oluncaya kadar karıştırın. Eğer isterseniz bu aşamada kakao ilave edebilirsiniz. Kurabiye hamurunun ele yapışmamasına dikkat edin. Eğer ele fazla yapışıyor ve şekil almıyorsa kıvamına gelinceye kadar fındık unu ilave edebilirsiniz. Fakat bu kıvamı normal kurabiye kıvamıyla kıyaslamayın. Tek kıstas hamurun cıvık olmamasıdır. Fırın tepsisine yağlı kağıt serin ve hamurunuzu yuvarlayarak tepsiye yerleştirin. Kurabiyelerinizi parmak ucunuzla hafifçe bastırarak yassılaştırın. 7-8 dakika pişirin ve pişmesi için fazlaca renk almasını değil de kurabiyelerin altının pişip pişmediğini kontrol edin. Hafif yumuşak bir kıvamda pişecek ve zamanla sertleşecektir. Fırından alıp dinlendirdikten sonra servis edebilirsiniz. Afiyetler Olsun
  25. Kendisini sosyal ve profesyonel alanda geliştirmek isteyenlerin ilk adresi kişisel gelişim kitaplarıdır. Kişisel gelişim kitapları bir yönünü değiştirmene veya geliştirmene yardımcı olur. Zamanımızda da çok satan kişisel gelişim kitaplarından olan Ferrari’sini Satan Bilge – Robin Sharma. Kendisini sosyal ve profesyonel alanda geliştirmek isteyenlerin ilk adresi kişisel gelişim kitaplarıdır. En çok okunan kişisel elişim kitaplarından olan Ferrari’sini Satan Bilge ise, Robin Sharma kaleme almıştır. Robin Sharma tarafından yazılan 1999 yılında yayınlanan kişisel gelişim kitabıdır. 3 milyondan fazla satış yaparak tüm dünyada büyük yankı uyandırmış ve milyonlarca insana ilham vermiştir. Kitap bir avukatın yolculuk esnasında yaşadığı olayları konu edinmektedir. Kariyerindeki başarısı, içindeki derin boşluğu gizlemeye yetmeyen ünlü avukat Julian Mantle’ın hikâyesini anlatan Ferrari’sini Satan Bilge; hayatta neyin önemli olduğuna ve sonunda gurur duyacağınız bir yaşam sürmenizi neyin sağlayacağına dair unutulmaz bir ders vermektedir. Tanıtım Bülteninden: Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi. O; büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz ve ülkenin en seçkin dava avukatıydı. Onu 17 yıldır tanıyordum. Julian’ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfalarında yer alıyordu. Çoğu kimsenin sadece düşleyebileceği her şeyi elde etmişti: Yıldızlara varan mesleki şöhret, milyonlarca dolarlık banka hesapları, en pahalı semtte olağanüstü bir malikane, özel bir jet, tropikal bir ada ve orada yazlık bir ev ve de çok değer verdiği varlığı-evinin özel yolunun ortasına parkettiği kırmızı bir ferrari. Şimdi ise Büyük Julian kalp krizi geçirmiş, çaresiz bir bebek gibi yerde kıvranıyor ve deli gibi sarsılıyordu. Bütün bunlar üç seneden fazla bir zaman önce yaşanmıştı. Son duyduğum Julian’ın Hindistan’a gittiği idi. Ortaklardan birine hayatını sadeleştirmek istediğini, bazı yanıtlara ihtiyacı olduğunu ve onları bu mistik ülkede bulmayı amaçladığını söylemişti. İşine son vermiş, malikanesini, adasını ve jetini elden çıkarmıştı. Hatta Ferrari’sini bile satmıştı. Birgün ofisimin kapısı yavaşça açıldı. Kapının ardında canlılık ve enerji yayan, genç ve iyi görünüşünden fazla neredeyse kutsal diyebileceğim bir huzura sahip, gülümseyen bir adam kapıda göründü. “İşimi elimden almaya niyetli hızlı bir avukat herhalde” diye düşündüm. Genç adam sevdiği bir öğrencisini izleyen Buda gibi gülümseyerek bana bakmayı sürdürdü. Dayanılmaz sessizlikle geçen uzun bir aradan sonra şaşırtıcı bir biçimde emredici bir ses tonuyla konuştu: “Tüm konuklarına böyle mi davranırsın John, hele sana mahkeme salonlarının sırrını öğreten birine” “Julian? Bu sen misin? İnanamıyorum! Gerçekten sen misin?” Güçlü kahkahası kuşkularımı doğruladı. Önümde duran genç adam uzun süredir kayıp şu Hintli Yogiden başkası değildi: Julian Mantle. İnanılmaz değişimi karşısında şaşkına dönmüştüm
×
×
  • Create New...

Önemli bilgi

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için Gizlilik poliçesini inceleyebilirsiniz.