Jump to content

Feneroin

Yönetici
  • İçerik sayısı

    1024
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    10

Everything posted by Feneroin

  1. ABD'li bilim insanları geceleri alkole daha duyarlı olduğumuzu ortaya koydu. New York dergisine konuşan uzmanlar aynı miktarda tüketilen içkinin etkisinin gündüz ve gece farklı olduğunu belirtti. Bu durumun kişisel ve çevresel olmak üzere iki temel etmene dayandığı kaydedildi. Sputnik'in ABD'deki Dexter Üniversitesi'nden Nyree Dardarin sözlerinden aktardığına göre, gündüz tüketilen alkolün gece tüketilene oranla daha etkisiz olduğu belirtildi. Tok karna içilen içkinin kana daha geç karıştığını söyleyen Dardarin, bu nedenle açken alınan alkolün daha çok etkilediğini belirtti. Diğer uzmanlara göreyse bu, yeme içme alışkanlıklarından ziyade içkinin nerede tüketildiğiyle ilgili. Bir yandan yemek yerken diğer yandan içki içmenin alkolün alım hızını yavaşlattığını vurgulayan uzmanlar bu noktada havanın aydınlık olması, arkadaşlarla birlikte ve stresten azade olmak gibi dış faktörlerin öne çıktığını ifade etti. Stres duyarlılığı artırıyor ABD'li bilim insanları önceki araştırmalarında çevresel etmenler ile kandaki alkol oranı arasında doğrudan ilişki olabileceğini ortaya koymuştu. Gece ve gündüz alkol verilen fareler üzerinde yapılan bir deneyde gece saatlerinde alkole duyarlılığın arttığı kanıtlanmıştı. ABD'de 60 sağlıklı kadın ve erkek üzerinde yaptığı bir başka deneyde ise strese maruz kalmanın alkole karşı hassasiyeti artırdığı gösterilmişti
  2. Sony'nin süper güçlü PlayStation 5 konsollarının en çok göze çarpan özelliklerinden biri, 120 FPS (saniyedeki görüntü karesi) hızında çalışan oyunları destekleyebilmesidir. Bunun anlamı, Sony'nin en yeni konsolunun oyunları her zamankinden daha akıcı ve PS4 veya PS4 Pro'nun sunabildiği her şeyden iki kat daha sorunsuz çalıştırabileceği ve bunun sonucunda sadece yumuşak görünen değil, aynı zamanda ultra duyarlı oyunlar ortaya çıkaracağıdır. Hepsi hızlı tepkiler gerektiren birinci şahıs nişancılar, yarış oyunları ve dövüş oyunları için de çok mükemmel. Şimdiye kadar 120 fps'yi destekleyen tüm PS5 oyunlarını detayları ile aşağıda listeledik Borderlands 3 (1080p'de 120 fps'yi destekliyor) Call of Duty: Black Ops Cold War (Daha düşük çözünürlükte 120 fps'yi destekliyor) Call of Duty: Vanguard (Daha düşük çözünürlükte 120 fps'yi destekliyor) Call of Duty: Warzone (Daha düşük dinamik çözünürlükte 120 fps'yi destekliyor) Centipede Recharged (Yerel 4K'da 120 fps'yi destekliyor) Destiny 2 (Zorlu eşleşmelerde daha düşük çözünürlükte 120 fps'yi destekliyor) Devil May Cry V: Special Edition (1080p'de 120 fps'yi destekliyor) Dirt 5 (Daha düşük çözünürlükte 120 fps'yi destekliyor) DOOM Eternal (1584p çözünürlükte 120 fps'yi destekliyor) Fortnite (Daha düşük çözünürlükte 120 fps'yi destekliyor) Ghostrunner (Daha düşük çözünürlükte 120 fps'yi destekliyor – çözünürlük şu anda bilinmiyor) Monster Boy And The Cursed Kingdom (Yerel 4K'da 120 fps'yi destekliyor) Nioh Collection (Nioh 1, Nioh 2 ve DLC'ler dahil (Daha düşük çözünürlükte 120 fps'yi destekliyor)) Rainbow Six Siege (Daha düşük çözünürlükte 120 fps'yi destekliyor) Rocket League (Daha düşük dinamik çözünürlükte 120 fps'yi destekliyor) Rogue Company (Dinamik 4K çözünürlükte 120 fps'yi destekliyor) Tony Hawk’s Pro Skater 1-2 (1080p'de 120 fps'yi destekliyor) WRC 9 ('Performans Modunda' 120 fps'yi destekliyor)
  3. Bethesda'nın deneyimli stüdyosu Arkane Studios tarafından geliştirilmekte olan RedFall'dan bolca detay ve ekran görüntüleri sızdırılmış bulunuyor. Çıkış tarihi 2022 Yaz olarak açıklanmış olan yapım, co-op bir açık dünya oyunu olarak karşımıza çıkıyor. Microsoft'a ait bir şirket olan Bethesda'nın Arkane Studios ekibinin yapmakta olduğu oyun, Microsoft Windows ve Xbox Series X|S'ye özel olarak piyasaya sürülürken, ilk günden Xbox Game Pass PC ve konsol tarafına eklenecek. Sızdırılmış olan detaylar ve ekran görüntüleri, kimliği belirsiz bir Imgur kullanıcısı tarafından yayımlandıktan sonra hızlıca devre dışı bırakıldı. Görüntülerin Redfall'ın test aşamasından geldiği belirtilirken; oyunun silahlarından, çevresinden ve menülerinden birkaçı belirgin bir şekilde gözüküyor. Oyun içerisinde altı oynanabilir karakter bulunduğundan bahsedilirken; hikâyeyi, tek başımıza veya arkadaşlarımızla co-op bir şekilde deneyimleyebileceğimiz de söyleniyor. Her karakterin kendisine özel bir yeteneğe sahip olduğu ve oyunun oynanış tarafında oyuncuya, gizlilik veya pata küte saldırma gibi seçenekler sunacağı unsurlar da, sızdırılmış olan listenin bir kısmını oluşturmakta. Listenin devamında, oyunun oynanış tarzı ve ''boss'' savaşlarının Borderlands'e çok fazla benzediği belirtilirken, oyunun haritasının büyüklüğünün Fallout 76 veya Ghost of Tsushima kadar olduğu söyleniyor. Düşmanlar; uzakçı, yakıncı, vampir ve insan olarak sınıflandırılırken; ekran görüntülerinde, oyunun bizlere sunacağı silahların bazılarını görebiliyoruz. Sızdırılmış olan ekran görüntülerinin RedFall'dan olduğu neredeyse kesin olsa da, ekran görüntüleri ile birlikte sızdırılmış olan listedeki detaylar herhangi bir kesinlik barındırmıyor. Ayrıca, oyunun henüz çok erken geliştirme aşamasında olduğunu ve birçok şeyin büyük bir miktarda değişikliğe uğrayacak olması, oyuncular olarak göz önünde bulundurmamız gereken unsurlardan bir tanesi. Sızdırılan ekran görüntülerinin bazılarına aşağıdan göz atabilirsiniz. Ekran görüntüleri
  4. Uydu üzerinden yayın yapan A9 TV'de her gün sohbet programlarında Adnan Oktar'a yorumlarıyla eşlik eden ve Adnan Oktar'ın 'kediciklerim' dediği kadınlar herkes tarafından merak ediliyor.. Kediciklerin gerçek kimliği ise herkesi şok edecek... İçlerinde Boğaziçi Üniversitesi'nden mezun olan bile var... İşte kediciklerin gerçek kimlikleri... Gülşah Güçyetmez Gülşah Güçyetmez kediciklerin arasında en popüler olan isimlerden biri. Güçyetmez, Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği'nden mezun oldu. Güçyetmez üniversitede okurken Adnan Oktar'ın kitaplarını okumaya başladığını anlattı. Önce kitaplarını okuyup sonra Oktar'la tanıştığını söyleyen Güçyetmez, 'Kedi canını senini' cümlesini de çok sevdiğini ifade etti. Onlar kamuoyunda Adnan Hoca'nın "Kedicikleri" olarak biliniyor. Peki kim bu Kedicikler? Bir tarikat mı yoksa başka bir yapılanma mı? İşte o Kedicikler Kanal D ekranlarında Cüneyt Özdemir'in sunduğu 5N1K programına konuk oldu. Ebru Altan Ebru Altan, Boğaziçi Üniversitesi İş İdaresi'nden mezun oldu. Altan bu kadar çok makyaj yapma nedenini ise, 'İnsanlara saygı ve sevgimi böyle gösteriyorum' diye açıkladı. Damla Pamir Damla Pamir ise, Haliç Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü'nde okudu. Pamir verdiği bir röportajda, diğer 'kedicikleri' hiç kıskanmadığını söyledi ve kendisini muhafazakar olarak tanımladı. Ceylan Özbudak Ceylan Özbudak İstanbul Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık Bölümü mezunu. Özbudak'ın babası 10 yıl önce verdiği röportajlarda ise, 'Kızımı kurtarın' demişti. Aylin Kocaman Aylin Kocaman, Ankara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi İngiliz edebiyatı ve Amerikan kültürü bölümlerinden mezun oldu. İnsanlar tarafından tanınmayı çok sevdiğini söyleyen Kocaman, annesinin de Adnan Oktar'ı desteklediğini ifade etti. Babasını kanserden kaybeden Kocaman, babasının tedavi masraflarını da Oktar'ın ödediğini söyledi
  5. Baltasar Kormákur ve Sigurjón Kjartansson tarafından yaratılan ve yönetilen ve Katla filmi; İzlanda yapımı televizyon dizisidir. Katla Filmi Konusu Buzul altındaki Katla yanardağının patlamasıyla buzullar erimeye başlar. Buzulların erimeye başlamasıyla içerisinden çıkan tarih öncesi gizemli unsurlar yakınlarda ki kasaba halkını tehlikeye sokar. Katla Filmi Oyuncuları Íris Tanja Flygenring Aliette Opheim Guðrún Eyfjörð Ingvar Sigurðsson
  6. Alman tekno-gerilim televizyon dizisi Biohackers; 20 Ağustos 2020’de ilk sezonu 9 Temmuz 2021’de ise ikinci sezonu Netflix tarafından yayımlanmıştır. Biohackers Konusu Almanya’nın en iyi üniversitelerinden birinde tıp okumaya başlayan Mia; biyolojik saldırı teknolojisiyle ilgilenmektedir. Ancak Mia’nın asıl amacı; aile trajedisi ve saygın bir öğretim görevlisi olan Tanja Lorenz’i birbirine bağlayan bir komployu açığa çıkarmaktır. Biohackers Oyuncuları Luna Wedler Jessica Schwarz Benno Fürmann Adrian Julius Tillmann
  7. Unutulmamalıdır ki herkes terler. Bu nedenle ter kokusu da hemen hemen herkesin yaşadığı doğal ve genel bir problemdir. Ancak terlediğiniz zaman temiz kokmakta mümkün. Günümüzde kullanılan roll-on ve deodorantlar bunun için bir çözüm gibi gözükebilir. Ancak içeriğinde bulunan alüminyum ve paraben yüzünden zararları oldukça fazladır. Yani bu tarz kişisel ürünler maalesef ki kanserojen toksinler içermektedir. Bu sebeple içerisinde hiçbir zararlı madde barındırmayan, tamamen doğal malzemeler ile hazırlayabileceğiniz ter kokusu önleyici krem yapabilirsiniz. Bu doğal içerikli krem sayesinde tüm gün ter kokusu sorunu yaşamadan geçirebilirsiniz. Malzemeler; 1,5 çorba kaşığı Hindistan cevizi yağı 1 çorba kaşığı karbonat 1 çorba kaşığı mısır nişaştası (isteğe bağlı) Limon kabuğu yağı Hazırlanışı; 1,5 çorba kaşığı Hindistan cevizi yağını cam bir kaba alıp benmari usulü eritin. (Eğer yağınız sıvı haldeyse bu işlemi yapmanıza gerek yok) İçine 1 çorba kaşığı karbonatı ekleyin ve iyice karıştırın. Ardından 1 çorba kaşığı mısır nişastasını da ekleyip karıştırmaya devam edin. İyice karıştığına emin olduktan sonra içerisine Limon kabuğu yağını ilave edin ve karıştırın. Daha sonra hazırladığınız kremi cam bir kaba alıp buzdolabında katılaşmasını bekleyin. Ve ter kokusu önleyici kreminiz kullanıma hazır. Not: Kremi yaz aylarında buzdolabında muhafaza ediniz. Aksi taktirde Hindistan cevizi yağı hızla eriyeceğinden kreminiz sıvılaşacaktır. Kullanımı; Ter kokusu önleyici kreminin kullanımı ise; duş aldıktan sonra kremini buzdolabından çıkartıp 2-3 dakika bekletin ve spatula veya parmağınızla kremi alıp, temiz koltuk altınıza sürün. Gün boyu ferah ve temiz bir koltuk altına sahip olun
  8. Enfes pastalar hazırlamak artık o kadar zor değil. Ekler, profiterol, Alman Pastası ve pastalarınızda kullanabileceğiniz tatlılarınızın lezzetine lezzet katacak güzel bir pastacı kreması tarifi sizlerle… Malzemeler 600 ml. süt(3 su bardağı) 80 gram şeker(4-5 yemek kaşığı) 1/2 adet vanilya çubuğu 80 gram yumurta sarısı(3 veya 4 adet) 30 gram un(1,5 yemek kaşığı) 20 gram buğday nişastası(1 tepeleme yemek kaşığı) 20 gram tereyağı(1-1,5 yemek kaşığı) Hazırlanışı Yumurta sarılarını ve şekerin yarısını bir kasede şeker hafif eriyene kadar çırpın. Bir tencerede sütü ve kalan şekeri ocakta vanilya çubuğu ile birlikte kısık ateşte ısınmaya bırakın. Bu karışımın kaynamamasını ve kabuk tutmamasını sağlayın. Yumurta ve şekerin karışımının içerisine un ve buğday nişastasını ekleyin karıştırarak homojen bir karışım elde edin. Ocakta ılınan sütten yarısını alarak bu karışıma yavaş yavaş döküp nazik bir şekilde yedirin. Böylelikle yumurtalı karışımı ılıştırmış olacaksınız. Ardından kalan karışımı altı yanan tencerenin içerisine ekleyin ve kesilmemesi için karıştırın. Karışımı sürekli karıştırın ve kısık ateşte pişirmeye başlayın. Karışım muhallebi kıvamını alınca (akışkan değil sabit kalabiliyorsa) ocaktan alın ve hızlıca tereyağını ekleyip karıştırın. Bir kaba boşaltıp üzerinin kabuk tutmaması için sıcakken streç film yerleştirin. Oda sıcaklığına gelen harcı buzdolabına kaldırın. 3-4 saat kadar buzdolabında dinlendirilmesi önerilir. Ama vaktiniz yoksa 1 saat dinlendirebilirsiniz. Buzdolabından çıkan harcı mikserle pürüzsüz olana kadar çırpın. Ardından istediğiniz tatlı tarifinde kullanabilirsiniz. Afiyet Olsun
  9. Yiyenlerin bir daha yemek isteyeceği enfes Antep usulü yuvalama çorbası tarifini sizler için derledik. Et ve yoğurdun enfes birleşimi olan Yuvalama çorbası Antep’in geleneksel lezzetleri arasında yer almaktadır. Adeta bir ana yemek kadar doyurucu olan bu çorba tarifi sıcak aile sofralarınızın vazgeçilmezlerinden olacak. Sizde Antep Usulü Yuvalama Tarifini denemeye hazır mısınız? İşte en lezzetli haliyle Yuvalama tarifi sizlerle. Malzemeler; 250 gr yağsız kıyma 1,5 su bardağı pirinç 1 su bardağı nohut 1 adet yumurta Yarım çay bardağı irmik Bir adet orta boy kuru soğan 1 tatlı kaşığı silme karabiber 1 tatlı kaşığı tuz Yarım çay bardağından az su Yoğurt sosu için; 500 gr ev yoğurdu lezzet açısından önemli 1 adet yumurta 2 yemek kaşığı un Tereyağı Kuru nane Yuvalama Nasıl Yapılır? İlk olarak pirinci yıkayıp üzerine çıkacak kadar kaynar su ekleyip 30 dakika bekletin. Ardından pirinci süzüp beze serip kurutun. Ve kuruyan pirinci rondodan geçirip pirinç ununu elde edin. (Dilerseniz hazır pirinç unu da alabilirsiniz.) Daha sonra Yuvalamanın hamurunu hazırlamaya başlayabilirsiniz. Bunun için bütün malzemeleri yoğuracağınız kaba alın. Hemen ardından elinizle ya da hamur makinasıyla iyice yoğurun. Daha sonra hamurdan nohuttan küçük boyutta parçalar alıp yuvarlayın. Ancak bu sırada arada elimizi sıvıyağa bandırmayı unutmayalım. Çünkü aksi taktirde hamur elinize yapışır. Siz hamurları yuvarlarken bir taraftan da kuşbaşı eti ve nohudu haşlayın. Her şey tamam olduktan sonra birleştirme aşamasına geçebilirsiniz. İlk olarak tencereye su koyun ve kaynayınca üzerine bir süzgeç koyup yuvalamamızı süzgece aktarıp buhar sistemiyle haşlayın. Ardından kaynayan et ve nohudu da içerisine ilave edin. Diğer yandan sizde yoğurdunuzu derin bir kaba alın ve yumurta ve unu ekleyip çırpmaya başlayın. Kaynayan et ve nohudun suyundan azar azar yoğurda ilave edip hızlıca karıştırın. Son olarak hazırladığınız yoğurdu etli, nohutlu, yuvalamanın içine ilave edin. Ve kısık ateşte biraz kaynatın. Yemeğiniz piştikten sonra üzerine tereyağlı sosu hazırlayıp dökün. Afiyet Olsun
  10. Gazlı İçecek Tüketmek Vücutta Nelere Sebep Olur? Ne içtiğimize ve vücudumuza neler aldığımıza fazlasıyla dikkat etmemiz gereken bir dönemde yaşamaktayız. Artık tüm insanlar üretmekten önce tüketmeyi düşünüyor ve tüketirken neleri vücutlarına aldıklarını farkında olmuyorlar. Ancak unutulmamalıdır ki sağlıksız gıdaları vücudunuza her aldığınıza o sizden bir şeyler götürmektedir. Ve zamanla sizleri sağlıksız bir insana dönüştürmektedir. Bu sebeple tüketirken neler tükettiğimize oldukça dikkat etmeliyiz. Aynı zamanda artan fastfood tüketimi ve hazır gıda alışkanlıklarının da getirmiş olduğu yemek alışkanlıkları yüzünden gazlı içecek tüketiminde de büyük bir artış gözlemlenmektedir. Buna örnek olarak; dışarıda bir yemek sofrasında ya da evde yemek yerken herkesin ilk olarak aklına gelen o gazlı içeceklerden pay biçebilirsiniz. Çoğu kişi yemek yerden ya da sıcaktan bunaldığında ilk olarak gazlı içecekleri tercih etmektedir. Bu da zamanla birçok ciddi sağlık problemine sebep olmaktadır. İşte gazlı içecek tüketmenin vücuda verdiği zararlardan yedi tanesi. Gazlı içecekler vücudunuza ne yapar? Sürekli olarak gazlı içecek tüketmek kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok ciddi rahatsızlıklara sebep olmaktadır. Bu rahatsızlıklar en ciddi yedi tanesine de şunlardır; Gazlı İçecek Tüketmek 1. Karaciğer Hastalığı Gazlı içecek tüketmek organların çevresinde yüzde 25’e varan oranda yağ birikmesine neden olur. Bu da karaciğer çevresindeki yağ miktarını neredeyse iki katına çıkarır. Cilt altında biriken bir tür olan deri altı yağı bir diğer adıyla Ektopik yağı; organların işlev bozukluğuna neden olduğundan metabolik sağlık için daha tehlikelidir. 2. Kalp hastalıkları Gazlı içecekler LDL “kötü” kolesterol seviyelerini, trigliserit seviyelerini ve kan basıncını yükseltmektedir. Ayrıca günde bir defa bile gazlı içecek tüketmek; metabolik sendrom geliştirme riskini yüzde 50’ye varan oranda artırır ve buna diyet gazlı içecekler de dahildir!. Metabolik sendrom ise beş kriterden üçünü içeren bir durumdur: geniş bel, yüksek tansiyon , yüksek kan şekeri, yüksek trigliseritler veya düşük HDL “iyi” kolesterol seviyeleri. 3. Felç riski Yapılan bir araştırmaya göre; gazlı içecek tüketiminin felç riskinde yüzde 10’luk bir artışla ilişkili olduğunu açıklanmıştır. 4. Diyabet Gazlı içecekler ile ilgili yapılan araştırmalar; yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS) ile tatlandırılmış içeceklerin özellikle çocuklarda diyabet gelişimine sebep olduğuna dair yeni kanıtlar bulmuşlardır. 5. Böbrek taşları ve böbrek hastalığı Gazlı içecekler, böbrek taşları ve böbrek hastalığına sebep olacak yüksek düzeyde fosforik asit ve yüksek fruktozlu mısır şurubu içermektedir. 6. Pankreas kanseri En hızlı etki gösterecek olan pankreas için; günde en az iki gazlı içecek tüketmek bile kanser riskini iki katına çıkarmaktadır. Ayrıca pankreas kanseri ölüm oranı en yüksek olan kanser çeşitlerindendir. Bu sebeple ne içtiğimize ve vücudumuza neler aldığımıza oldukça dikkat etmemiz gerekmektedir. 7. Osteoporoz ve Artan kırık riski Gazlı içecekler içerdiği fosforik asit nedeniyle özellikle kadınlarda kemik mineral yoğunluğu üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğu araştırmalarla sabittir
  11. Enfes limon kokusuyla ağızda dağılan lezzetli bir kurabiye tarifi. Limonlu kurabiye nasıl yapılır? Malzemeler 150gram tereyağı(eritilmiş, ılık) 1adet yumurta 1su bardağı pudra şekeri 1adet limon kabuğu rendesi 6damla limonun suyu 1,5paket vanilin 1paket kabartma tozu 1/2çay kaşığı tuz 2,5 – 3su bardağı un Hazırlanışı Tereyağını eritip oda sıcaklığında biraz dinlendirdikten sonra yumurta ile birlikte bir kaba alıp hafif çırpın. Pudra şekerini ilave edip karıştırın. Limon kabuğu, limon suyunu ve vanilini ekleyin. Son olarak tuz, un ve kabartma tozunu ekleyip güzel bir hamur elde edin. Kurabiye hamuru streç ile sarıp 1 saat buzdolabında bekletin. Ardından hamuru 1 veya 1,5 cm kalınlığında açın. Yuvarlak şekiller çıkarıp yağlı kağıt serili fırın tepsisine yerleştirin. 180 derecede önceden ısıtılan fırında 8 veya 10 dakika kadar pişirin. Renkleri hafif dönmeye başlarken çıkarıp dinlendirin. Soğuyan kurabiyelerin üzerine pudra şekeri serperek servis yapabilirsiniz. Afiyet Olsun
  12. Sürekli çocuklarının peşinde, ellerinde tabakla dolaşan annelere seslenen Psikolojik Danışman Levent Erdem “Bırakın çocuklarınız yemiyorsa aç kalsın.” çağrısında bulundu. Çocuğu yemek yemeğe zorlamanın doğru olmadığını belirten Psikolojik Danışman Levent Erdem, anne-babalara seslendi, “Bırakın çocuk aç kalsın. Elinizde tabakla etrafında dolaşmayın” dedi. Anne ve babanın yeme davranışında etkin rol aldığını belirten Psikolojik Danışman Levent Erdem, duygusal baskıların çocuğun ilerideki yaşamında anne babayı üzmemek için istemediği ve inanmadığı davranışlarda bulunmaya yöneltebileceğini söyledi. Levent Erdem, “Çocuğunun peşinden, elinde tabak ile koşturan ve kaşığın ucundaki yemeği çocuğun ağzına tıkıştırmaya çalışan anneleri görmeyeniniz var mı? Bunu da anne için ye, bu lokmayı da baba için… Anne ve babalar bununla da yetinmiyor ‘Yemezsen üzülürüm, ağlarım’ gibi duygusal şantajlara başvuruyor. Bu duygusal baskılar çocuğun ilerideki yaşamında anne babayı üzmemek için istemediği, inanmadığı bir davranış yapısını sergilemesi gibi olumsuz izler bırakabilir. Bu çocuklar beklentilerini doğrudan söylemeyen, kendini ifade ederken ilgisiz ve dolaylı yolları kullanan, iletişim sorunları yaşayan yetişkinlere dönüşebilir” şeklinde konuştu. “Yememe davranışının sebebi anne ve baba” Erdem’e göre, çocuğun yemek yememe davranışının nedeni, eğer tıbbi bir rahatsızlık yoksa, çoğu zaman anne baba: “Bir başka deyişle anne babalar ‘yemeyen’ çocuk davranışına neden oluyor. Bunda bizim kültürünün aşırı sevecen ve korumacı olmasının etkisi de var elbette. Gittiğiniz tatil yerlerinde hangi anne ve babaların çocuğun peşinden koşarak ‘hadi çocuğum şunu da ye’ diye dört döndüklerine bakın. Çoğu zaman bizim insanımızdır. Yabancılarda bu durumu daha az görüyoruz. Dolayısıyla anne baba davranışı değişmedikçe çocuğun sorununda da değişiklik olmuyor.” “Bırakın aç kalsın” Psikolojik Danışman Levent Erdem, elinde tabakla saatlerce çocukların peşinde koşan anne ve babaların tabağın yarısındaki yemeği yedirince kendini mutlu hissettiğini, çoğunlukla da bu davranışla anneliğin veya babalığın onaylanarak başarılı hissettirdiğinin altını çizdi: “Zaman içinde yapılan bu hatalı anne baba tutumu, güçlenerek devam edecek. Ayrılan zaman, dökülen dil artacak. Tüm bu çabalara paralel, çocuktaki yememe davranışı daha da güçlenecek. Annelere tavsiyemiz, bırakın çocuklar aç kalsın. Elinizde tabakla etrafında dolaşmayın. Sofra düzeninizi kurun ve bu düzen içinde çocuğunuzun mama sandalyesinde bile olsa sofraya gelmesini sağlayın. Masada yemek için aileye bir süre tanıyın. Çocuk yarım saat içinde yemeğini bitirip kalkmıyorsa sofrayı kaldırın. Bir sonraki öğün ya da ara öğüne kadar bir şey vermeyin. Abur cubur yedirmeyin. Gün içinde sabırla bu rutini tekrar edin. Bir süre sonra o size uymak zorunda kalacak. Bedeni güçsüz kalmaz, acıkınca kendisi yemek yemek isteyecektir merak etmeyin.” “Anne ve baba kendini düzeltmeli” Anne ve baba tarafından, farkında olmadan ortaya çıkarılan çocuktaki yememe davranışı, yine anne baba tarafından, doğru yöntem ve davranışlar kullanılarak ortadan kaldırılabilir. Erdem, bunun için gerekirse anne babanın doğru davranış için eğitim almasının doğru olacağını, anne babanın tutarlı ve doğru davranışları ile çocuğun sorununun da azalacağını ifade ederek şöyle konuştu: “Bu davranışların çocuk tarafından kullanılmaya başlaması yani ‘yemek yerim ama istediğimi yaparsanız’ şekline dönmesi çocuk açısından bir uzmana başvurulması zamanının geldiğini gösterir. Bu davranışın düzeltilmemesi yaşam kalitesini ve ilişkilerini zaman içinde bozacak çocuğu ben merkezci ve rüşvetçi bir davranış kalıbına sokacaktır.” “Ağzındaki lokmayı saatlerce yutmuyorsa intikam almak istiyor” Ağzına verilen lokmayı yutmayan, saatlerce tutan çocukların ailelerinin dikkatini çekmeye çalıştığını, intikam almak için lokmaları yutmadığını söyleyen Erdem, ailenin bir karşı strateji geliştirip sevgi bağını zedelemeden prensip oluşturması gerektiğini söyledi
  13. Her menopoza giren kadının yaşadığı doğal bir döngü olan ateş basmaları bazen can sıkıcı bir hal almaktadır. Öyle ki yaşam kalitesini düşüren, uyku düzenini bozan ve günlük aktiviteleri dahi etkilemektedir. Bu sebeple sıcak basmaları için 3 doğal çözüm yolunun sizler için araştırdık. Bitkisel tedaviler, egzersizler ve bazı hormon tedavileri ile çözülebilecek ateş basmaları; artık bir problem olmaktan çıkacaktır. İşte Menopoz Dönemindeki Ateş Basmalarına 3 Doğal Çözüm. 1. Bitkisel Çözümler Alternatif tıbbın gelişmesi ve insanların bu alana daha çok yönelmesiyle birlikte, birçok sağlık probleminin çözümü için doğal yöntemlere başvurulmaktadır. Bu çözümlerden bir tanesi de menopoz döneminde ki kadınların ateş basmalarını önlemek için kullanılmaktadır. Bu alanda ateş basmalarını azaltmada ve bazen tamamen bitirmeye yardımcı olan birçok bitki bulunmaktadır. Ateş basmaları için en çok kullanılan ve kesinliği kanıtlanmış en iyi bitki karayılan otudur. Çünkü karayılan otunda bulunan ve izoflavon adı verilen bir bileşiğin; östrojen reseptörlerini doğrudan uyarabileceği bilinmektedir. Böylece östrojendeki bir düşüşün neden olduğu menopozla ilgili semptomları hafifletmeye yardımcı olmaktadır. Diğer bitkiler ise şunlardır; çuha çiçeği yağı, kırmızı yonca ve kızılderiliotudur. 2. Nefes Egzersizleri Günümüzde hala kesin nedeni bilinmeyen ateş basmaları için araştırmacılar; sempatik sinir sisteminin aktivasyonunun göğüste, boyunda ve yüzde hissedilen sıcaklık ve ter semptomlarına neden olduğunu bilmektedirler. Bu sebeple düzenli olarak uygulanan nefes egzersizleri, ateş basmalarını en aza indirmeye yardımcı olacaktır. Bunun için günde iki defa 15 dakika boyunca altı nefes/dakika hızında uygulanacak nefes egzersizleri; vücudunuzu ve semptomlarınızı sakinleştirmeye yardımcı olacaktır. 3. Hormon Replasman Tedavisi Geleneksel replasman tedavisine göre daha doğal olan biyo-özdeş hormon replasman tedavisinde; adet gören kadınlarda olduğu gibi doğal seviyeleri taklit eden miktarlarda, yani vücudun doğal hormonlarıyla aynı hormonları kullanarak uygulanır. Bu tür terapinin, sıcak basması gibi menopoz semptomlarını azalttığı ve menopozdaki kadınlarda da anksiyete ve depresyonu azalttığı gösterilmiştir. Aynı zamanda bu tedavi sayesinde menopoz döneminde ki kadınları menopozdan sonra osteoporoza karşı korumaya yardımcıdır. Not: Her türlü çözüm yolunu uygulamadan önce mutlaka kendi doktorunuza başvurunuz
  14. İnsanlık tarihi kadar eski bir yöntem olan karınca yumurtası yağı ile tüy alma uygulaması; tüy azaltmada en etkili olan yöntemlerdendir. İstenmeyen bölgelerde ya da vücudunuzun herhangi bir bölgesinde yer alan tüy ve kılların azalmasını ve hatta tamamen yok olmasını sağlamaktadır. Peki Karınca Yumurtası Yağı Nasıl Kullanılır? Karınca Yumurtası Yağı Geleneksel bir kıl alma ve tüy azaltma yöntemi olan Karınca Yumurtası Yağı; oldukça sabır isteyen ve en doğal yöntemlerdendir. . Doğal tüy dökücü/azaltıcı bir yağ olan Karınca Yumurtası; sayesinde kıllarınız zamanla incelecek ve azalmaya başlayacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki her doğal yöntemlerde olduğu gibi bu yağı da uygularken sabırlı olmalı ve düzenli olarak uygulama yapmalısınız. Karınca Yumurtası Yağı Nasıl Uygulanır? Öncelikle tüylü olan bölgenizi her zaman kullandığınız yöntemlerle tüylerden arındırın. (ağda, cımbız, epilasyon vb. gibi) Hemen ardından karınca yumurtasını yağını o bölgeye iyicene sürün. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta yağı uyguladığınız bölgeden başka bir bölgeye uygulamamasınız. Örneğin kaşlarınız için kullanacaksanız sadece azalmasını istediğiniz alana yağı uygulayın. Aksi taktirde diğer bölgelerde tüyleriniz azalacaktır. Yağı cildinize iyice uyguladıktan sonra durulama yapmamalısınız. Her tüy alma işleminden sonra bu işlemi tekrar edin. İlk ayda tüylerde incelme ve azalma fark etmeye başlayacaksınız. Daha sonra o bölgede ki tüylerin tamamen yok olduğunu göreceksiniz. Karınca Yumurtası Yağı Hakkında Bilinmesi Gerekenler İse; Ürünler direkt tüylü bölgeye uygulandığında veya tüyleri kökten almayan jilet, tüy dökücü krem gibi yöntemlerden sonra uygulandığında da etkilidir. Ancak tüyler kökten alınmadığı için etkisini çok daha geç ve uzun sürede gösterir. Kıl ve ten rengi ayırt etmeksizin kullanılabilir ve sarı ve ince tüylerde de etkilidir. Sadece kıl foliküllerini etkiler. Yağ ve ter bezlerine olumsuz bir etkisi yoktur. Uygulandıktan sonra durulanmaması gerekir. Uygulama sonrası güneşe çıkılabilir. Düzenli kullanım çok önemlidir. Paraben içermez. Hamile ve emziren kadınlarda, hormon tedavisi gören, cilt hastalığı olan kişilerde kullanılmadan önce doktora danışılması önerilir
  15. Stresi en cabuk ve etkili azaltan ametist midir yoksa daha etkilisi var mi?
  16. Düşük, gelişmekte olan embriyonun veya fetüsün rahimde; doğal nedenlerle veya hamilelik sırasında kullanılmaya uygun olmayan maddelere maruz kalması nedeniyle öldüğü erken hamilelikte oldukça yaygın olarak görülen bir komplikasyonudur. Peki Düşükte Kanama Nasıl Olur? Düşük Düşük, gebeliğin ilk 20 haftası içerisinde gerçekleşmektedir. Doğal nedenlerden veya gebelik sırasında kullanılmaya uygun olmayan maddelere (ilaç, alkol, sigara vb.) bağlı olarak gerçekleşen düşük; çok yaygın olarak görülen bir semptomdur. Düşük Çeşitleri İlk üç aylık dönemde (gebeliğin 1-12. haftaları) meydana gelen düşük, erken düşük olarak adlandırılmaktadır. İkinci trimesterde (13-20. haftaları arasında) meydana gelen düşük, geç düşük olarak bilinmektedir. Gebeliğin 20. haftasından sonra meydana gelen fetüsün kaybı, ölü doğum veya fetal ölüm olarak adlandırılır. Düşük Yapma Nedenleri Düşük, genellikle hamilelik düzgün gelişmediği için oluşur. Aynı zamanda düşük yapmanın nedenlerinden bir tanesi de; gelişmekte olan hamileliğin kendisini rahmin kaplamasına düzgün bir şekilde yerleştirmemesidir. Ayrıca düşükler, yaşlı kadınlarda genç kadınlardan daha yaygın olarak görülmektedir. Çünkü büyük ölçüde kromozomal anormallikler artan yaşla daha sık görülmektedir. Erken Düşük Nedenleri Döllenmiş yumurtanın rahim (rahim) astarına yerleşmemesi. Fetusta bulunan kromozomal (DNA) anormallikler. Hamile kişi ile fetüs arasındaki besin ve gaz alışverişinden sorumlu organ olan plasenta ile ilgili sorunlar. Geç Düşük Nedenleri Tipik nedenleri, erken düşüklerin nedenlerinden farklı olma eğilimindedir. Geç düşüklerin önde gelen nedenleri ise şunlardır: İlaçlara olumsuz reaksiyonlar Toksoplazmoz veya kızamıkçık gibi hastalıklar ve enfeksiyonlar Gıda zehirlenmesi Radyasyona maruz kalma gibi çevresel faktörler Rahim veya servikal disfonksiyon Daha nadiren düşük; histamin intoleransı, miyomlar veya psikolojik stres gibi diğer faktörlerden kaynaklanabilir. Yaşlanma ve Düşük Daha yaşlı olmak, hem birinci hem de ikinci trimesterde düşük yapma olasılığını artırmaktadır. Yani bir kadının yaşı daha büyük olan kadınlarda, genç kadınlara göre daha fazla düşük görülmektedir. Tıbbi olarak; 30 yaşın altındaki kadınlarda 10 gebelikten sadece 1’i düşükle sonuçlanırken, 45 yaş üstü kadınlarda, tüm gebeliklerin yarısından fazlası düşükle sonuçlanmaktadır. Kadınlarda yaklaşık 35, erkeklerde 40 yaşından sonra düşük yapma riski artmaktadır. Artmış düşük riskine rağmen bu yaşlardan sonra sağlıklı bir hamilelik geçirmek mümkündür. Düşük Belirtileri Nelerdir? Hafif ya da şiddetli vajinal kanama Karın bölgesinde ağrı olması Aniden kramp girmesi Hafif ya da şiddetli düzeyde sırt ağrısı Kilo kaybı Mide bulantısı ve kusma Vajinadan sıvı gelmesi Vajinadan dokulu ya da pıhtılı bir boşalma olması Her an bayılacak gibi hissetmek Rahimde kasılma olması Yüksek vücut ateşi Düşükte Kanama Nasıl Olur? Düşükte Kanama; Erken gebelikte ağrı ve kanama, düşük yaptığınız anlamına gelebilir, ancak her zaman böyle değildir. Vajinal kanama düşük belirtileri arasında en yaygın görülenidir. Ancak kanama esnasında mutlaka vajinadan parça düşmesi beklenmemelidir. Parça düşmeden sadece kanama da yaşanabilmektedir. Aynı zamanda kanama adet kanaması şeklinde olabileceği gibi, pıhtı ve parça düşürme şeklinde de olabilir. Gelen pıhtı ve parçaların düzensiz bir şekli vardır ve boyutları değişebilmektedir. Rahme tutunmadan gerçekleşen düşüklere ise gebeliğin ilk iki hafta içerisinde gerçekleşmektedir. Buna kimyasal gebelik deniyor, ancak rahme tutunma olmadığı için kimyasal gebelikler düşük olarak kabul edilmemektedir. Bu tarz düşüklerde çok fazla kanama olmamaktadır. Gebeliğiniz sırasında gerçekleşen kanamalarınız lekelenme şeklinde de olsa düşük tehdidi olarak algılandığı için muhakkak doktorunuza başvurmalısınız. Düşük Yaptıktan Sonra… Düşük yaptıktan sonra; çoğu zaman, hamilelik dokusunun bir kısmı düşükten sonra rahimde kalmaktadır. Rahim küret (kaşık şeklinde bir alet) ile kazınarak çıkarılmazsa, uzun süre kanama olur ve enfeksiyon gelişebilir. Yumurtalıklarınız ise genellikle düşükten yaklaşık iki hafta sonra bir yumurta üretecektir. İlk adetiniz dört ila altı hafta içinde gerçekleşmelidir. Düşükten altı hafta sonra herhangi bir sorun olmadığından ve rahminizin normal boyutuna döndüğünden emin olmak için doktorunuzla bir check-up yaptırmalısınız. Aynı zamanda belirli bir neden bulunmadıkça, düşük yapmış olmanız, bir sonraki hamileliğinizde aynı şeyin olma riskini önemli ölçüde artırmaz. Ancak art arda üç kez düşük yapan kadınların tekrar düşük yapma riski vardır
  17. İlk filmi 2016 yılında yayınlanan Nefesini Tut büyük ilgi görmüştür. Film kör bir adamın evine girip, hırsızlık yaparak yakalanmadan kurtulabileceklerini düşünen üç arkadaşın hikayesini konu almaktaydı. 2021 yılında ikincisi yayınlanan filmde izleyicileri neler beklediği ise merak konusudur. Senaryosunu Fede Álvarez ile birlikte yazdığı ve yapımcılığını Álvarez, Sam Raimi ve Rob Tapert’in üstlendiği, ABD yapımı gerilim filmi. Nefesini Tut 2 Konusu; Bir evde çıkan yangın sonucu yetim kalan genç bir kızı yanına alan kör bir adam, sakin bir hayat sürmektedir. Ancak genç kızın bir grup tarafından kaçırılmasıyla bozulan sakin hayatları bir anda tersine döner. Yıllarca ıssız bir kulübede saklanan kör adam genç kızı kurtarmak için güvenli sığınağını terk etmek zorunda kalacaktır. Nefesini Tut 2 Oyuncuları Stephen Lang Bobby Schofield Stephanie Arcila Christian Zagia Madelyn Grace Rocci Williams
  18. Fransa’da gurbetçi olarak çalışan ve tatil için Sarıkaya’ya gelen vatandaşın aracında yapılan aramada uyuşturucu yakalandı. Yozgat İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünce yurt dışında ikamet edip tatilini Türkiye’de geçirmek üzere gelen (N.K.A.) isimli gurbetçinin Fransa plakalı araç ile yurt dışından uyuşturucu ve uyarıcı madde getirdiği bilgisini aldı. Sarıkaya Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Sarıkaya İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri ile birlikte bahse konu araç Sorgun istikametinden Sarıkaya istikametine seyir halindeyken durduruldu. Fransa’dan Türkiye gelen (N.K.A.) isimli şahsın üzerinde ve aracında yapılan aramada 12gram macun cinsi esrar maddesi ile 1 adet sarılı vaziyette 0,62 gram içilmeye uygun sarılmış macun esrar, tütün karışımı 8 adet morfin hap, 1 adet faturasız değerli taş ölçüm cihazı, 3 adet tütün sarma kağıdı ele geçirildi. Ele geçirilen uyuşturucu ve uyarıcı maddeler sonrasında şahsın ikamet adresi olan Çayıralan ilçesi bölgesindeki ikametindeki evinde arama yapıldı. Yapılan aramada 300 gram macun esrar, 50 gram kenevir tohumu, 1 adet ruhsatsız av tüfeği, 76 adet av tüfeği kartuşu ele geçirildi. TRAFİK KURALLARI TÜRKİYE’DE İHLAL EDİLİYOR Yerköy’de gurbetçi bir vatandaşın Sanayi kavşağında, hastane kavşağında kırmızı ışıklarda hızlı bir şekilde beklemeden geçiş yapan ve şehir içi trafiği tehlikeye sokan hareketleri vatandaşlar tarafından korku ve panikle tepkilerin yağmasına sebep oldu. Sanayi kavşağında karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir vatandaş ise: "Hepimizin gurbette yaşayan yakınlarımız var fakat yurt dışında kurallara uyulduğunun övgüyle anlatılıp, buraya gelince yüksek sesle ve süratli araç kullanarak trafik ışıklarını ve kurallarını ihlal etmeleri de hiç hoş olmuyor, bu konuda gurbetçilerimizin duyarlı olmalarını istiyoruz” dedi.
  19. Sahil şeridinde giderken masmavi bir koy gördünüz ve ani bir kararla arabayı kenara çekip denize mi girdiniz? Bu liste tam size göre… Uzmanlarımıza Marmara, Ege ve Akdeniz’de denize girilecek en güzel gizli koyları sorduk. 3 bölge ve 4 şehirden 15 koy önerdiler. Üstelik gezilecek yerlerden, konaklama yapılacak alanlara kadar da tavsiyeler verdiler... Ülkemizde yaşanan yangınlar sonrası Ege ve Akdeniz bölgesi ciddi hasar almış olsa da yine de güzelliğinden hiçbir şey kaybetmedi. Zaten belediyeler ve turizmciler, yaptıkları çağrılarda bölgelerin güvenli olduğunu ve gönül rahatlığıyla tatil yapılabileceğini sıklıkla vurguluyor. Hala tatil yapmadıysanız ve yazın sonlarına yaklaşmışken kalabalıklar da yavaş yavaş çekilmişken şimdi bavulları hazırlamanın tam zamanı… Turizmci, gezgin ve seyahat yazarları İpek Evci, Melih Daşgın, Nurgül Büyükkalay ve Erdoğan Gümüş’e aracınızı bir ağaç altına çekip denize girebileceğiniz, biraz olsun kafa dinleyebileceğiniz kalabalıktan uzak gizli koylarımızı sordum. Birbirinden güzel 15 adres önerdiler. MARMARA BÖLGESİ: HARİKA KOYLARA SAHİP Marmara’da deniz tatili denince akla gelen iki şehir var: Balıkesir ve Çanakkale… Bu şehirlerde de tatiller genelde hep bilindik yerlerde geçiriliyor. Halbuki bölgede keşfedilmeyi bekleyen pek çok koy var. Gezgin ve seyahat yazarı İpek Evci ile Melih Daşgın Marmara Bölgesi’nden çok fazla bilinmeyen 6 koy önerdi. Denizi sığ ve birkaç metre sonra tamamen kum: Patricia Koyu / Cunda-Balıkesir Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı Cunda Adası’nın kuzey ucunda yer alan Patricia Koyu adını terk edilmiş eski Rum köyü olan Pateriça’dan alıyor. Tertemiz denizi, sakin sahiliyle 'en büyük havuz' benzetmelerinin hakkını veren koyda su oldukça sığ ve birkaç metre sonra tamamen kum. İpek Evci, "Koyda tesis olmayan alanlarda rahatlıkla denize girebilirsiniz. Ayrıca dilerseniz koyun çevresinde yer alan bazı özel plajları da tercih edebilirsiniz" diyor ve ekliyor: “Koya giden yolun bir kısmı oldukça bozuk. Bu neden Cunda merkezden yaklaşık yarım saatlik bir sürüş gerekiyor. Keyifle geçen bir deniz günü sonrasında Cunda Adası’nın dar, renkli, cıvıl cıvıl sokaklarını dolaşarak gününüzü taçlandırabilirsiniz. Cunda'da konaklama fiyatları da gecelik 500 liradan başlıyor.” Suyu oldukça serin: Kadırga Koyu / Çanakkale Assos bölgesinde denize girilebilecek en keyifli yerlerin başında geliyor Kadırga Koyu. Assos’tan Küçükkuyu yönüne giderken, yaklaşık 2 kilometre boyunca bol kıvrımlı yollardan geçerek ulaşabileceğiniz Kadırga Koyu, bölgeye yapılan tesislerle oldukça geniş bir alana yayıldı. İpek Evci, "Denizi minik taşlardan oluşan Kadırga Koyu’nun suyu oldukça serin" diyor ve yüzerken size eşlik eden balıkları rahatlıkla görebileceğiniz kadar berrak olduğunu da ekliyor. “Bu koyu ziyaret ederseniz Ege Denizi’ne hâkim bir tepede yer alan Behramkale köyünü de mutlaka görülecekler listenize ekleyin. Koy civarında konaklama yapılacak oteller bulunuyor. Konaklama fiyatları gecelik 600 liradan başlıyor.” Koyun bir bölümü halk plajı: Sokakağzı Koyu / Çanakkale Pırıl pırıl denizi, kalabalıktan uzak plajlarıyla kesinlikle övgüyü hak eden bir koy burası… Sokakağzı Koyu, Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Koyunevi Köyü’nde bulunuyor. Assos’a oldukça yakın mesafede yer alan koy, köyün sahil kısmını oluşturuyor. Sokak Deresi’nin döküldüğü yerde olması nedeniyle de adına Sokakağzı denmiş. İpek Evci, "Mavi ile yeşilin birleştiği doğası, sakin esintisi ve berrak deniziyle şimdiden müdavimleri oluşan koyun büyük bir bölümü halk plajı olarak hizmet veriyor" diyor ve ekliyor: “Bu bölgenin denizi genel olarak soğuktur. Yalnız bu yıl denizin suyu biraz daha ısınmış ve içinde saatlerce vakit geçirilebilecek kıvama gelmiş. Assos bölgesinin aksine denizin dibi yumuşacık kumdan oluşuyor. Sessiz, sakin, kafanızı dinleyeceğiniz bir deniz tatili planlıyorsanız bu koy tam size göre. Koy çevresindeki merkezi yerlerde konaklama yapabilirsiniz. Fiyatlar gecelik 600 liradan başlıyor.” Dar ve taşlık bir plajı var: Sivrice Koyu / Çanakkale Assos’tan Babakale’ye doğru giderken yaklaşık 10 kilometre sonra ulaşacağınız Bektaş köyünün içerisinden geçerek Sivrice Feneri’nin taçlandırdığı Sivrice Koyu’na ulaşıyorsunuz. Koyun dar ve taşlık bir plajı bulunuyor. Bu nedenle bölgedeki işletmeler, küçük iskelelerle denize girişi kolaylaştırmaya çalışmışlar. İpek Evci, "Komşu olan Sokakağzı Koyu’na oranla turizmin daha geç gelişmeye başladığı koyda köylülere ait motel, pansiyon ve restoranlar yer alıyor" diyor. Evci ayrıca koyda yer alan fenerin 10 yıllığına kiralanarak kütüphaneye dönüştürüldüğünü söylüyor ve "Koya geldiğinizde deniz keyfinize ufak bir kitap molası vermeyi ihmal etmeyin" diye de ekliyor. Adı gibi gizli: Gizli Liman Koyu / Gökçeada-Çanakkale Türkiye’nin en batısında denize girmek ister misiniz? Cevabınız 'evet' ise bunu gerçekleştireceğiniz yer, Gizli Liman Koyu. Uğurlu Plajı’nın batısında olup ilk bakışta görünmemesi, adına neden gizli dendiğini de açıklıyor. Aracınızla Uğurlu Plajı'nın sonuna kadar gelip park ederek, 5 dakikalık bir yürüyüşle bu gizliliği keşfedebilirsiniz. Gezgin Melih Daşgın, "Gökçeada’da denize girilecek mekân ararken ilk ve en önemli kriter, o günkü rüzgâr yönü ve şiddeti" diyor. Bununla birlikte Daşgın, "Gizli Liman sahip olduğu konum itibariyle rüzgâra inat her daim tercih edilebilecek bir yer" diye ekliyor. “Koyda tesis bulunmuyor. Aracınızı park ettiğiniz son noktanın yanında bulunan kafe, yeme-içme ve duş gibi temel ihtiyaçlarınız için güzel bir seçim. Gökçeada’da apart ya da hotellerde konaklama yapabilirsiniz. Fiyatlar gecelik 350-450 lira arasında değişiyor.” Ufak ama güzel: Kömürlimanı Koyu / Gelibolu-Çanakkale Kendinizi tamamen doğaya bırakacağınız bu saklı cennet, güzel deniziyle tam bir izole tatil mekânı. Melih Daşgın, "Burası ufacık bir koy ve aşırı sessizlikten sıkılabilirsiniz" diyor. “Hazır buralara kadar gelmişken Gelibolu’da bulunan tarihi yerleri de gezebilir, yorgunluğunuzu Kömürlimanı’nın serin sularında atabilirsiniz. Koyda kamp yapma imkânı mevcut. Otel konaklaması düşünenler merkeze gidebilir. Fiyatlar gecelik 450-550 lira arasında değişiyor.” EGE BÖLGESİ: ADINI İLK KEZ DUYACAĞINIZ KOYLAR Ege Bölgesi bu yaz çıkan yangınlarla kötü günler geçirse de güzelliğinden yine de hiçbir şey kaybetmedi… Şirin köyleri, harika denizi ve enfes zeytinyağlarıyla hâlâ yerli-yabancı turistleri bekliyor. Üstelik Ege, adı çok fazla duyulmamış harika koylara da sahip… Bölge hakkında bilgi sahibi olan turizmci ve seyahat yazarı Erdoğan Gümüş ile gezgin ve seyahat yazarı Melih Daşgın’a "Ege’nin saklı koyları nereler?" diye sordum. Belki de adını ilk kez duyacağınız dört koyu önerdiler… Kocaman bir havuzu andırıyor: Aşı Koyu / Ortaca-Muğla Aşı Koyu, küçük ve şirin bir koy. Gün boyu vakit geçirilebilecek sakin ve sevimli bir ortam sunuyor ziyaretçilerine. Koyu çevreleyen ağaçların altında serpiştirilmiş masalarda oturabilir, ateş yakmamak şartıyla piknik yapabilirsiniz. Dalgasız ve turkuaz rengi denizi, serin suyuyla kocaman bir havuzu andırıyor adeta… Peki ama koya ulaşım nasıl? Turizmci ve seyahat yazarı Erdoğan Gümüş, "Muğla’nın ilçeleri Ortaca ya da Dalaman’dan Sarıgerme yönüne giderken Mergenli Köyü ve Aşı Koyu yazan tabelayı görür görmez aracınızın yönünü oraya doğru çevirin" diyor. Gümüş, yaklaşık 18 km’lik bir yolculuğun da sizi beklediğinin altını çiziyor. Ayrıca Gümüş Mergenli köyünden sonra yaklaşık 7 km’lik yolun birazcık meşakkatli olduğunu da söylüyor. “Özel araç dışında ulaşım imkânı bulunmuyor. Koyda otopark, duş, tuvalet, giyinme kabinleri, büfe, kır kahvesi, restoran vb. tüm hizmetler mevcut. En yakın konaklama yapılabilecek yer Mergenli Köyü’ndeki yeni işletmeye açılmış ve günlüğü 200 ile 500 lira arasında değişen 7-8 bungalov evden müteşekkil konaklama tesisleri.” Panoramik görüntüsüyle hayran bırakıyor: Günlüklü Koyu / Fethiye-Muğla Adını, etrafını çepeçevre saran ve dünyada ender görülen günlük ağaçlarından alan koy, Fethiye ile Göcek arasında, Fethiye’ye 17, Göcek’e 10 kilometre mesafede yer alıyor. Yeşil ile mavinin buluştuğu, zümrüt gibi deniziyle tam bir huzur kaynağı… Erdoğan Gümüş, "Koy hafif çakıllı olsa da ince kumu, arkasında uzanan yemyeşil orman dokusu ve karşısında masmavi denizin yarattığı panoramik görüntüsüyle görenleri kendisine hayran bırakıyor" diyor. “Fethiye’nin birçok yerinden geçen dolmuşlarla koya gidilebileceği gibi isterseniz özel aracınızla da 10-15 dakika sürecek bir yolculukla koya ulaşmak mümkün. En yakın konaklama yapılabilecek yer Fethiye. Günlüğü 400 liradan başlayan apart tipi konaklamanın dışında, her bütçeye uygun otel vb. konaklama seçenekleri oldukça fazla… Dilerseniz koyun hemen yanı başında özel bir işletmeci tarafından işletilen camping alanında çadırlı kamp yapabilir, pansiyon olarak hizmet verilen evlerde günlüğü 100 ile 250 lira arasında değişen fiyat aralığında konaklayabilirsiniz.” Ovabükü ile Palamutbükü arasındaki gizli güzel: Kurubük Koyu / Datça- Muğla Melih Daşgın, "Ovabükü ile Palamutbükü arasında sessiz sakin kendisine yer bulmuş olan Kurubük’ü, geçerken uğramak şeklinde değerlendirmeyin" diyor ve "Yolun hemen dibinde olması sizi bu şekilde düşündürebilir ama bu yanılgıya düşmeyin" uyarısında bulunuyor. “Aracınızı anayol kenarına bırakın ve yanınızda getirdiğiniz şemsiye ve sandalye ile kendi tesisinizi kurarak en az yarım gününüzü buraya ayırın. Koyda yeme-içme bulabileceğiniz bir tesis bulunmuyor. Bu sebeple gelirken yanınıza ihtiyaçlarınızı almayı unutmayın. Konaklama için Datça merkezde çokça butik otel bulunuyor, fiyatları da gecelik 350 liradan başlıyor.” Sakin ve huzurlu: Mazı Koyu / Muğla Bodrum’a yakın olmasına karşın, bir o kadar da uzak Mazı Koyu… Sakinliği ve huzuru tam da son dönem aranılan tatil şekli için biçilmiş kaftan. Melih Daşgın, "Koyun sahip olduğu masmavi sularda yüzebilir, her biri aile işletmesi olan pansiyon ve apartlarda konaklayabilirsiniz" diyor. “Yörede yetişen sebze ve meyvelerden yapılan yiyecekleri ve o gün denizden çıkan her ne varsa en tazesiyle, birbirinden güzel manzaraya sahip restoranlarda yiyebilirsiniz. Konaklama için en güzel manzarayı kapan birkaç pansiyon var. Her ne kadar yaşanan yangın felaketinde çok derin yaralar alsalar da kısa zamanda bu güzel koydan faydalanabilmeniz için tüm çalışmalarını tamamlanmış durumdalar.” AKDENİZ BÖLGESİ: TAM BİR GİZLİ KOY CENNETİ Akdeniz’de koy dendi mi akla hemen Adrasan, Kekova, Sazak ve Phaselis koyu gelir. En bilinen ve en çok ziyaretçi çeken koylar bunlar. Yalnız Akdeniz Bölgesi, özellikle de Antalya tam bir koy cenneti… Bölgede keşfedilmeyi bekleyen onlarca saklı koy var. Peki en güzelleri hangileri? Uzun yıllardır Antalya’da yaşan gezgin ve seyahat yazarı Nurgül Büyükkalay keşfedilmeyi bekleyen 5 koyu önerdi. Radyofor Koyu olarak da biliniyor: Andrea Doria Koyu / Finike-Antalya Kayalıklar, makilik ve zeytin ağaçlarıyla çevrili muhteşem bir koy burası… Finike-Demre arasında, Finike’ye üç kilometre mesafede yer alıyor. Adını Cenevizli gemi kaptanı Andre Doria’dan alan koy harika bir güzelliğe sahip. Hatta Andrea Doria’nın Barbaros Hayrettin Paşa’dan kaçarken bu koya saklandığı söyleniyor. Nurgül Büyükkalay, Andrea Doria Koyu’nun Radyofor Koyu olarak da bilindiğini söylüyor ve şu an Finike Belediyesi tarafından işletildiğini de ekliyor. “Karayolundan kolaylıkla ulaşım sağlayabilirsiniz. Finike’de butik otel ve pansiyonlarda konaklama yapabilirsiniz. Finike merkezdeki otellerde oda fiyatları gecelik 300 liradan başlıyor.” Muhteşem bir turkuaz: Gökliman Koyu / Finike-Antalya Finike’de güzelliğiyle büyüleyen bir diğer koy da Gökliman… Andrea Doria Koyu’ndan bir yarımada ile ayrılıyor. Ulaşımının kolaylığı, Mavi Bayraklı plajının temizliği ve denizinin berrak olması popüler olmasının başlıca nedenlerinden. Nurgül Büyükkalay, "Finike-Demre istikametinde giderken karşınıza muhteşem bir turkuazlık çıktığı zaman bilin ki Gökliman’dasınız" diyor ve ekliyor: “Antik dönemde liman olarak kullanılmış. Çevrede karşınıza antik kalıntılar çıkarsa şaşırmayın. Finike’deki otellerde konaklayabileceğiniz gibi buraya sadece yarım saat uzaklıktaki Demre ilçesini de bir alternatif olarak düşünebilirsiniz. Demre’de çok keyifli bungalov seçenekleri var. Ortalama fiyatları gecelik 450 liradan başlıyor.” Dalış meraklılarına özel: Kalamar Koyu / Kalkan-Antalya Kalkan’ın küçük ve sakin koylarından biri Kalamar. Merkeze çok yakın. Denizi tertemiz ve berrak. Koyda şezlong ve şemsiye kiralayabileceğiniz, yemek yiyebileceğiniz bir işletme mevcut. Ayrıca kano ve deniz bisikleti imkanları da var. Dalış meraklısıysanız şnorkelle denizin dibindeki balıkları bile izleyebilirsiniz. Nurgül Büyükkalay, "Kalkan bilindiği üzere bir villa cenneti" diyor ve her bütçeye uygun çok sayıda villa kiralama seçeneğinin olduğunun altını çiziyor. “İster deniz manzaralı isterseniz doğanın içerisinde kiralayabileceğiniz villalarda fiyatlar kişi sayısına göre değişiyor. Örneğin iki kişilik gecelik 1000 liraya, 4-6 kişilik için ise geceliği yaklaşık 1500 liraya villa kiralayabilirsiniz.” Ulaşımı biraz zor ama gitmeye değer: Beycik Bükü / Kemer-Antalya Kemer’in doğal ve bakir koylarından biri Beycik Bükü. Kemer’e bağlı Tekirova beldesinde yer alıyor. Ancak ulaşımı biraz zor. Yolları engebeli ve biraz bozuk olduğu için arazi aracıyla gitmek daha kolay olacaktır. Nurgül Büyükkalay, koyun plajının çakıl taşlı olduğunu ama suyunun çok berrak olduğunu söylüyor. Ayrıca Büyükkalay, hem kampçılar hem de off-road tutkunları tarafından çok tercih edildiğinin altını çiziyor. “Herhangi bir işletme olmadığı için şu an kamp kurmak yasak olsa da sessiz ve kalabalıktan uzak bir gün geçirmek isterseniz burası güzel bir kaçış noktası olacak. Çok sayıda 5 yıldızlı lüks otele ev sahipliği yapan Kemer’de çok çeşitli pansiyon ve butik otel seçenekleri de mevcut. Ekonomik bir konaklama tercih ederseniz fiyatlar gecelik yaklaşık 400 TL ve üzeri.” Cumhuriyet döneminde krom madeni olarak kullanılıyordu: Maden Koyu / Kemer-Antalya Kemer’in en güzel koylarından biri Maden… Aynı zamanda Likya Yolu’nun geçtiği noktalardan da biri. Bu bölge Cumhuriyet döneminde krom madeni olarak kullanıldığı için adına Maden Koyu denmiş. Diğer adı ise Atbükü… Nurgül Büyükkalay, "Burası mavi turların da uğrak noktalarından biri" diyor ve Maden Koyu’nun Kemer’e 32 km uzaklıkta olduğunu söylüyor. “Tekirova Maden Yolu üzerinde kızıl çam orman yolunu takip ederek koya ulaşabilirsiniz. Tekirova’da konaklamak isterseniz resort otellerin yanı sıra apart ve butik otel seçenekleri de mevcut. Apart otellerde gecelik oda fiyatları ortalama 550 lira.”
  20. Ağrı’da elektrik direğinin üzerindeki kuş yuvasını görmek için tırmanan 9 yaşındaki Mert Artan elektrik akımına kapıldı. Direkten düşen çocuğun imdadına yetişen çevredeki çobanlar, öldü sanılan çocuğun vücudunu üzerindeki elektrik enerjisini atması için toprağa gömerek kurtardı. Çevrede koyun otlatan Yaşar Artan ve Metin Özcan isimli çobanlar çocuğun bir ihtimal ölmediğini düşünerek onu üzerindeki enerjiyi atması için toprağa gömmeye karar verdi. Ağrı’nın Taşlıçay ilçesine bağlı Balıklıgöl köyünde yaşayan Mert Artan, 1 Ağustos günü oyun oynarken elektrik direği üzerinde gördüğü kuş yuvasına tırmanmak istedi. Direğe tırmanmaya başladığı sırada elektrik akımına kapılan çocuk dengesini kaybederek direkten düştü. Baba Mirze Artan, çobanların oğlunu toprağa gömerek kurtardıklarını söyledi. Çevredekiler hızla olay yerine geldiğinde çocuğun hareketsiz halde olduğunu gördü. Köy halkı çocuğun öldüğünü düşünerek kucaklarında köy meydanına götürürken o sırada çevrede koyun otlatan Yaşar Artan ve Metin Özcan isimli çobanlar çocuğun bir ihtimal ölmediğini düşünerek onu üzerindeki enerjiyi atması için toprağa gömmeye karar verdi. Kafası haricinde toprağa gömülen çocuğun bilinci kısa süre sonra yerine geldi. Mert Artan'ın tedavisi devam ediyor. Yoğun bakımda tedavisi devam ediyor İhbar üzerine olay yerine gelen 112 sağlık görevlileri yapılan ilk müdahalenin ardından Mert’i Ambulansla önce Ağrı Devlet Hastanesine ardından Erzurum Şehir Hastanesine sevk etti. Erzurum Şehir Hastanesi Yanık Ünitesinde 6 gün yoğun bakımda kalan küçük Mert’in serviste tedavisine devam ediliyor. Vücudunda 3. derece yanık izleri ve kırıklar bulunan Mert Artan iyileşeceği günü bekliyor. Olay gününü anlatan Baba Mirze Artan, çobanların oğlunu toprağa gömerek kurtardıklarını ifade ederek, “Oğlum direkten düşünce çevredekiler onu öldü sanmış. Olay yerine o sırada gelen çobanlar enerjisini atması için çocuğu toprağa gömmüşler. Çocuk sonra kendine gelmiş. Onlara çok teşekkür ediyorum. Tedavi sürecimiz devam ediyor” dedi. Küçük Mert ise kuşları görmek için çıktığını, sonrasını hatırlamadığını belirterek kendisini kurtaran çobanlara teşekkür etti
  21. Yemen'de faaliyet gösteren İran destekli Husiler, Suudi Arabistan Havalimanı'nı bombaladı. Suudi Arabistan'ın devlet kanalı Husilerin drone ile Suudi Arabistan'ın Abha Havalimanı'nı bombaladığını duyurdu. Yemen'de faaliyet gösteren İran destekli Husiler drone ile Suudi Arabistan'ın Abha şehrindeki havalimanını bombaladı. Suudi Arabistan devlet televizyonu Husilerin drone ile Suudi Arabistan'ın güneyinde, Yemen sınırına yakın bir bölgede yer alan Asir'in Abha şehrindeki havalimanının Husilerin drone'larınca vurulduğunu, saldırıda 8 kişinin yaralandığını açıkladı. Saldırıda havalimanında yer alan uçakların da zarar gördüğü belirtiliyor. 2015'ten bu yana Suudi Arabistan ile savaşa doğrudan savaşan Husiler, Suudi Arabistan'ın askeri tesisleri ve kritik petrol altyapısının yanı sıra uluslararası havalimanlarını da hedef alıyor. Kaynak: Mepa News
  22. Karsan firması, Romanya'ya 35 milyon avroluk elektrikli otobüs ihracatı gerçekleştirecek. Karsan, Romanya Bölgesel Kalkınma ve Kamu Yönetimi Bakanlığı tarafından açılan yüzde 100 elektrikli toplu ulaşım ihalelerini kazanarak Türk otomotiv sanayinin bugüne kadarki en büyük elektrikli otobüs ihracatı için anlaşma sağladı. Karsan açıklamasına göre, elektrikli ve otonom araçlar alanında yaptığı çalışmalarla küresel çapta birçok ilki gerçekleştiren şirket, Romanya'da kazandığı iki elektrikli otobüs ihalesiyle 35 milyon avroluk ihracata imza attı. Karsan bu anlaşmalarla Türkiye'nin en yüksek tutarlı elektrikli otobüs ihracatını gerçekleştirmek üzere anlaşma sağladı. Buna göre, şehir içi toplu ulaşım hizmetlerinde kullanılmak üzere Timişoara Belediyesi'nin 44 adetlik ve Braşov Belediyesi'nin ise 12 adetlik 18 metre uzunluğundaki elektrikli otobüs ihalesinin kazananı Karsan oldu. KARSAN ilk teslimatları 2022 itibariyle gerçekleştirmeyi hedefliyor Karsan ayrıca, Romanya'ya 19'u hızlı şarj olmak üzere 75 şarj istasyonu kuracak ve 6 yıl boyunca araçların bakım ve garaj işletmesini üstlenerek kapsamlı bir elektrikli toplu taşıma sistemi hizmeti sunacak. İhaleler kapsamında 18 metre uzunluğundaki yüzde 100 elektrikli modellerinden oluşan sıfır emisyonlu 56 adet otobüsü Romanya'ya ihraç edecek olan Karsan, ilk teslimatları 2022 itibarıyla gerçekleştirmeyi hedefliyor. "En büyük elektrikli otobüs parkımız Romanya'da bulunuyor" Açıklamada, kazanılan iki ihale kapsamında düzenlenen imza törenlerindeki konuşmasına yer verilen Karsan Üst Yöneticisi (CEO) Okan Baş, ulaşımın geleceğinin elektrikli ve sürücüsüz toplu taşıma araçlarından geçtiğini ve bu alanda yatırımları hız kesmeden sürdürdüklerini dile getirdi. 2018 yılından beri yüzde 100 elektrikli modelleri ardı ardına yollarla buluşturduklarını belirten Baş, "Atak Electric ve Jest Electric Avrupa'nın sıfır emisyonlu tercihleri olmaya devam ederken aynı zamanda 1 milyon kilometreyi aşkın yol kat ederek önemli bir tecrübe edinmemizi sağladı. Bugün elektrikli otobüslerimiz Romanya, Fransa, Almanya, Portekiz hatta Meksika'ya kadar birçok dünya ülkesinde hizmet veriyor. Romanya ise bizim için çok kıymetli bir pazar. Fransa'dan sonra 65 adet ile en büyük elektrikli otobüs parkımız Romanya'da bulunuyor. Ayrıca, Romanya ulaşımda elektrikli dönüşüme çok hızlı uyum sağlayan bir ülke. Biz de Romanya'nın dönüşümdeki bu hızına ve verimli toplu taşıma aracı ihtiyaçlarına 6 metreden 18 metreye kadar tüm boyutlardaki yüksek teknolojili elektrikli ürünlerimizle cevap veriyoruz. Teknolojik dönüşüme hızla ayak uydurma anlamında Karsan markasının dinamiği ile Romanya'nın dinamiği birbiriyle oldukça örtüşüyor." ifadelerini kullandı. "Türk otomotiv endüstrisi içerisinde yeni teknolojinin ihracatı bakımından da oldukça değerli" Baş, çok yakında tanıtacakları 12 ve 18 metre sınıfındaki yeni yüzde 100 elektrikli otobüs modelleriyle aileyi büyütmenin heyecanını yaşarken, kazandıkları söz konusu ihaleyle de çok iyi bir başlangıç yaptıklarına inandıklarını kaydetti. Baş, şunları kaydetti: "35 milyon avro tutarındaki bu ihaleler yalnızca otobüs satışı anlamına gelmiyor. Karsan olarak ulaşıma bir bütün halinde yaklaşıyoruz. Bu kapsamda, 19'u hızlı şarj olmak üzere toplamda 75 adet şarj istasyonunu ve araçların tüm bakım işlemleri ile garaj işletmesini yine Karsan olarak biz gerçekleştireceğiz. Yani 35 milyon avro değerindeki bu anlaşmaya bir elektrikli toplu taşıma sistemi anlaşması diyebiliriz. Karsan olarak 35 milyon avroluk Türk otomotiv endüstrisinin en büyük elektrikli otobüs ihracatı anlaşmasına imza atmaktan dolayı çok mutluyuz. Yapılan anlaşmayı Türk otomotiv endüstrisi içerisinde yeni teknolojinin ihracatı bakımından da oldukça değerli buluyoruz. Elektrikli ve sürücüsüz araçlarla ülkemize katma değer sağlamayı sürdüreceğiz."
  23. Sony, PlayStation 5'i, bazı önemli değişiklikler içeren revize edilmiş bir modelle sessizce değiştirdi. Bu değişikliklerin en büyüğü, soğutucunun artık öncekinden önemli ölçüde daha küçük olmasıdır. Değişiklik ilk olarak, bu modeli Japonya'dan sipariş eden YouTuber Austin Evans tarafından fark edildi; burada revize edilen model, Avustralya ve ABD'nin bazı bölgeleriyle birlikte mağazalarda görünmeye başladı. Evans, sökme işleminde, yalnızca parmaklarınızla kolayca döndürülebilecek şekilde tasarlanmış stand için yeni bir vida ve biraz farklı anakarttaki Wi-Fi modülü için yeniden yönlendirilmiş bazı kablolar da dahil olmak üzere birkaç küçük değişiklik not etti. Bununla birlikte, bu değişikliğin can alıcı noktası, önceki sürüme göre boyutu küçültülmüş ve artık 300g daha hafif olan alüminyum ve bakır soğutucudur. Bunu perspektife koymak için, önceki soğutucudan kütle olarak neredeyse %16 daha hafif. Bir soğutucu, ısıyı bir kaynaktan uzaklaştırmak için tasarlanmış bir bileşendir. Daha büyük bir soğutucu, bir kaynaktan daha fazla ısı emebilir ve onu daha etkili bir şekilde dağıtabilir. Her şey aynı olduğunda, daha büyük bir soğutucu teorik olarak her zaman daha iyidir. Ancak Sony, ilginç olan diğer yöne gitti. Evans, PlayStation 5'te santrifüj tasarımı kullanan fanın artık daha derin pervane oluklarına sahip olduğunu ve bu da potansiyel olarak soğutucudan daha fazla hava itebileceğini kaydetti. Burada dikkat çekmek istediğim iki nokta var. İlk olarak, her şey aynı kalırsa daha küçük bir soğutucu daha kötüdür. Ancak, şu anda her şeyin aynı olup olmadığını bilmiyoruz. Fan oldukça farklı, ancak işlemcinin davranışını değiştirmek için yazılım tarafında veya telafi etmek için fan eğrisinde herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz. Yeni ve eski konsol arasında gürültü ve güç tüketiminde küçük farklılıklar kaydedildi, ancak bunlar sonuçsuz kaldı. İkinci olarak, çıkış portunun ısısını ölçmek, sonuca çok sayıda değişken girdiğinden hiçbir değerli veri sağlamaz. Bir termometreye üfleyerek ateşi kontrol etmek gibi. Sistemin farklı çalışıp çalışmadığını kontrol etmenin tek doğru yolu, K tipi termokupllar kullanarak CPU, GPU ve bellek gibi kritik bileşenlerin sıcaklıklarını doğrudan ölçmektir. Bu tür sonuçlar bağımsız olarak yayınlanana kadar herhangi bir sonuç çıkaramayız. Sony'nin bunu neden yaptığına gelince, cevap çoğunlukla maliyetle ilgili olacaktır. Metal pahalıdır, bu nedenle hacmini azaltmak, bu kar açlığı çeken makinelerde biraz para kazanmanın kolay bir yoludur.
  24. Fenerbahçe'den son dakika açıklaması geldi. Sarı-Lacivertli kulüp 3 Temmuz'da yaşanan olaylar nedeniyle TFF'ye 250 milyon TL'lik tazminat davası açıldığını duyurdu. Fenerbahçe 'den son dakika açıklaması geldi. Sarı-Lacivertli kulüp 3 Temmuz'da yaşanan olaylar nedeniyle TFF'ye 250 milyon TL'lik tazminat davası açıldığını duyurdu. Kulübümüzün; 3 Temmuz Kumpası sebebiyle uğramış olduğu her tür zararın tazmini için; o dönem verdiği kararlarla bu zararın oluşmasına sebebiyet veren Türkiye Futbol Federasyonu'na karşı bu sürecin ilk adımı olarak fazlaya dair haklarımız saklı tutularak yaklaşık 250 Milyon Türk Lirası karşılığı tutarında tazminat davasını açtığımızı tüm kamuoyuna bildiririz. Fenerbahçe resmi siteden açıklama yaptı! Tüm kamuoyu tarafından bilindiği üzere “2010 – 2011 SEZONU TÜRKİYE SÜPER LİGİ’NİN ŞAMPİYONU FENERBAHÇE’DİR.” Fenerbahçe’nin ilgili sezonda şampiyon olması ve o dönem Türkiye’nin UEFA ülke puanı sıralamasındaki yeri itibariyle elde ettiği doğrudan UEFA Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkı, 3 Temmuz Kumpası ile engellenmiştir. Bu kumpası gerçekleştirenlerin, hak, hukuk ve adalet amacından uzak birer FETÖ üyesi oldukları; süreç boyunca tüm yargılamalar neticesinde alenen ortaya çıkmıştır. Kumpasın başladığı 3 Temmuz 2011 tarihi itibariyle Fenerbahçe Başkanı, yönetimi ve taraftarlarının dik duruşu ile başlayan; Adalete Fener Yak kampanyası ile ortaya konan adalet arayışı neticesinde yapılan yeniden yargılamada tüm Fenerbahçeli yöneticilerin beraatlerine karar verilmiştir. Ayrıca, Fenerbahçe’ye 3 Temmuz Kumpasını kuranlar yargılandıkları Kumpas Davası’nda ağır cezalara çarptırılmışlardır. Tüm bu gerçekler ve haksızlıklar gün yüzüne çıkmasına rağmen Fenerbahçe’nin 3 Temmuz Kumpası sebebiyle doğan maddi ve manevi zararları hiçbir şekilde tazmin edilmemiştir. Bu doğrultuda her fırsatta dile getirdiğimiz gibi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülen en büyük hukuksuzluklardan birinin mağduru olan Fenerbahçe’nin; 3 Temmuz Kumpası sebebiyle uğramış olduğu her tür zararın tazmini için; o dönem verdiği kararlarla bu zararın oluşmasına sebebiyet veren Türkiye Futbol Federasyonu’na karşı bu sürecin ilk adımı olarak fazlaya dair haklarımız saklı tutularak 250 Milyon Türk Lirası tutarında tazminat davasını açtığımızı tüm kamuoyuna bildiririz. Büyük Fenerbahçe taraftarı, 3 Temmuz’da başlayan karanlık süreçten bugüne kadar Kulübü’ne yapılan tüm adaletsizliklerin, kumpasın ve oyunun karşısında dimdik durmuştur. Bugün, Kulübümüzün ortaya koyacağı hak arayışında da milyonlarca taraftarımızın sürecin başında olduğu gibi Fenerbahçe’nin yanında olacağına inancımız tam ve Türk Yargısı’na olan güvenimiz de sonsuzdur! Taraftarımıza bu vesile ile bir kez daha teşekkür ederiz
  25. Tarihlerinde ilk kez Şampiyonlar Ligi gruplarında mücadele edecekler Moldova ekibi Sheriff Tiraspol, Şampiyonlar Ligi'nde adını gruplara yazdırarak ülkesi adına tarihi bir başarıya imza attı. Sheriff takımında futbolcular maç sonu gözyaşlarına hakim olamadı. UEFA Şampiyonlar Ligi Play-Off Turu'nda Moldova takımı Sheriff Tiraspol, 3-0 ve 0-0'lık skorlarla Hırvat ekibi Dinamo Zagreb'i eledi. Bu sonuçla Devler Ligi'nde gruplara adını yazdıran Sheriff Tiraspol, bunu başaran ilk Moldova takımı oldu. Geçen sezon ligini şampiyon tamamlayan Sheriff, birinci tur elemelerinden başladığı Şampiyonlar Ligi serüveninde; Arnavutluk'tan Teuta, Ermenistan'dan Alashkert, Sırbistan'dan Kızılyıldız ve son olarak Hırvatistan'dan Dinamo Zagreb takımlarını eledi.
×
×
  • Create New...

Önemli bilgi

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için Gizlilik poliçesini inceleyebilirsiniz.