Jump to content
NetObur

Feneroin

Yönetici
  • İçerik sayısı

    1031
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    12

Everything posted by Feneroin

  1. 1- TÜRKİYE Dünyada en çok ekmek tüketen ülkeler arasında birinci sırada Türkiye yer alıyor. Statista ve World Bank gibi araştırma şirketleri tarafından elde edilen verilere göre Türkiye'de bir kişi yılda 199.6 kg ekmek tüketiyor. 2- SIRBİSTAN VE KARADAĞ Listeye göre ikinci sırada Sırbistan ve Karadağ yer alıyor. Sırbistan'da bir kişi yılda 135 kg ekmek tüketiyor. 3- BULGARİSTAN Listenin üçüncü sırasında yılda kişi başı 131.1 kg ekmek tüketimi ile Bulgaristan yer alıyor. 4- UKRAYNA Dördüncü sırada yılda kişi başı 88 kg ekmek tüketimi ile Ukrayna yer alıyor. 5- KIBRIS Kıbrıs yılda kişi başı 74 kg ekmek tüketerek 5. sırada yer alıyor.
  2. Fransa İçişleri Bakanı Gérald Darman'in, yaptığı açıklamada, Fransız sürücülerin “2024 yılında” artık ehliyetlerini ceplerinde bulundurma zorunda olmayacaklarını duyurdu. Hükümet, dijital kimliğe 2024’ten itibaren tüm vatandaşların erişebileceğini söyledi. Ancak dijital kimlikler şimdilik zorunlu olmayacak. İsteyen sürücüler ehliyetlerini göstermeye devam edebilecek. Ehliyeti kullanabilmek için sürücülerin France Identity uygulamasını kullanmaları gerekecek. Uygulama, kimlik kartınızın dijital bir sürümünü akıllı telefonunuza aktarmanıza da olanak tanıyor. Dijital kimliğe sahip olmanın tek şartı, Fransa’da iki yıldır dolaşımda olan bir biyometrik kimlik kartına sahip olmak. Ayrıca sürücüler uygulama sayesinde ceza puan durumlarına da bakabilecek.
  3. Sony, Mart ayında Project Q olarak bilinen el tipi cihazı duyurduktan sonra, PlayStation Portal adlı uzaktan oynatma el cihazını resmi olarak tanıttı. Cihaz, Wi-Fi bağlantınız olduğu sürece PS5 oyunlarınızı her yerde oynamanıza olanak tanıyan PS Uzaktan Oynatma özelliğini kullanır. PS Portal'ın çalışması için en az 5 Mb/sn İnternet hızına ihtiyaç duyulurken Sony, optimum oyun deneyimi için en az 15 Mb/sn hız öneriyor. Yalnızca PS5 konsolunuzda yüklü olan oyunları oynayabilirsiniz. PS Portal, 1080P çözünürlüğe ve 60Hz yenileme hızına sahip 8 inç LCD'nin yanı sıra PS5 DualSense ile aynı kontrol düzenine sahiptir. Elde taşınır cihazda bir USB-C bağlantı noktası, 3,5 mm kulaklık girişi ve üste monte hoparlörler bulunur. PlayStation Portal'ın fiyatı 200$/220€/200£ olarak belirlendi ve Sony'nin yakında daha fazla ayrıntı ve resmi lansman tarihi vaat etmesiyle birlikte bu yılın sonlarında piyasaya sürülmesi planlanıyor.
  4. Kahvaltı sofralarının olmazsa olmazlarından zeytinin faydaları saymakla bitmez. Tam bir antioksidan deposu olan zeytinin cilde, kalbe, beyne ve kansere birçok faydası bulunmaktadır. Çok eski çağlardan beri tedavi amaçlı kullanılan zeytin, özellikle sıtma tedavilerinin vazgeçilmezlerindendir. Aynı zamanda kendi kayda yaprağı da şifa deposudur ve insülin direnci olanların ilk başvurdukları bitkidir. Kahvaltı sofralarından eksik olmayan, gerek siyah gerekse yeşil olarak gördüğümüz zeytinin tam bir şifa deposu olduğunu biliyor muydunuz? Meyvesi, yağı ve yaprağı tamamen şifa kaynağı olan zeytinin bilinmeyen 7 mucizesini sizler için araştırdık. Faydaları saymakla bitmeyecek olan zeytinin yalnızca içerdiği omega 3 ve omega 6 yağ asitleri, onu ‘sağlık deposu’ olarak nitelendirebilmek için iyi bir nedendir. Yüksek miktarda antioksidan içerir. Hücreleri temizler. Göz sağlığını korur. Kemik sağlığını güçlendirir. Kansere karşı önleyicidir. Kalp sağlığını korur. Beyin gelişimini destekler. Saç ve cilt sağlığını korur.
  5. Halk arasında süt hormonu olarak da bilinen prolaktin, beyinde yer alan hipofiz bezi tarafından salgılanan bir hormondur. Kadınlarda hamilelik boyunca meme bezlerinin gelişimini ve süt üretimini sağlar. Prolaktine süt hormonu denilse de görevi sadece süt üretimiyle sınırlı değildir. Prolaktin (Süt Hormonu) Nedir? Burun kökünün hemen arkasında koruyucu kemik yapısının içerisinde yer alan hipofiz bezinden salgılanan bir tür hormondur. Prolaktin, hipofiz bezinin ön kısmında yer alan laktotrop adı verilen hücreler tarafından üretilir. Kadınlardaki süt üretiminin yanında üreme ve adet döngüsü gibi gibi fonksiyonlardan da sorumludur. Gebe olmayan kadınlarda görülen prolaktin yüksekliği adet düzensizliği, memeden süt gelmesi, yumurta üretiminin kesilmesi ve cinsel istekte azalma gibi etkileri beraberinde getirir. Nadir olarak görülen prolaktin düşüklüğü, yumurtalık fonksiyonlarının yavaşlaması ve yetersiz süt üretimine yol açar. Prolaktin Yüksekliği Ne Anlama Gelir? Kadınlarda prolaktin hormonunun seviyesi yaklaşık olarak 15 ile 25 µg/L seviyesinde olması gerekir. Bu seviyenin üzerinde olan prolaktin hormonunun yükselmesi demek FSH ve GnRH hormon üretiminin baskılandığı anlamına gelir. Prolaktin seviyesi yüksekliğine antidepresanlar, bazı doğum kontrol hapları, reflü ilaçları, epilepsi ilaçları, bunun gibi bazı ilaçlar; kronik böbrek yetmezliği, strese bağlı hastalıklar ve hipofiz bezi tümörü neden olabilmektedir. Bunun yanında dar iç çamaşırı, uykusuzluk, dengesiz beslenmek ve anoreksiya da sebep olmaktadır. Yüksek seviyedeki prolaktin hormonu yumurtlamayı engellediği için gebeliği zorlaştırmaktadır. Fakat doktor kontrolündeki tedaviyle gebeliğe engel olmamaktadır. Prolaktin seviyesinin yüksekliğinde uygulanacak tedavi ise MR çekilip hipofiz bezinde oluşabilen iyi huylu kitle var mı yok mu öğrenilip ardından kitle büyük ise cerrahi müdahaleyle değilse ilaçla tedavi edilir. Prolaktin Düşüklüğü Ne Anlama Gelir? Yapılan kan testinde 15 ile 25 µg/L seviyesinin altında görülen prolaktin seviyesi hipofiz bezinin normal çalışmadığı anlamına gelir. Yüksekliğine oranla daha az görülen prolaktin düşüklüğü, aşırı dopamin salgılanması, epifiz bezinin yeterli hormon salgılamıyor olması, bağışıklık sisteminde bozukluklar ve büyüme hormonunda ki yetersizlikten dolayı olabilir. Prolaktin düşüklüğünün sebebi araştırılıp bulunduktan sonra doktor kontrolündeki ilaçların kullanımı yanında bir diyetisyen yardımıyla beslenme şekli düzenlenerek tedavi edilebilir.
  6. Gaslighting, Türkçeye tam olarak çevrilmiş bir kelime olmasa da duygusal veya psikolojik manipülasyon anlamında kullanılmaktadır. Psikolojik bir terim olan Gaslighting ismi, Gas Light (Gaz Lambası) isimli 1938 yılında oynanan bir tiyatro oyunundan gelmektedir. Tiyatroya da konu olan Gaslighting (Psikolojik Manipülasyon) Nedir? Gas Light Tiyatro Oyunu Gas Light isimli tiyatro oyununda Jack ve Bella aynı evde yaşayan bir çifttir. Dönemin şartlarına göre gaz lambasıyla aydınlanmaktadırlar. Jack, her gece yatarken gaz lambasının ışığını az az kısar. Bella ise ona ışığın git gide sönmeye başladığını ve etrafın loş bir hal aldığını söyler. Bella, Jack’e ışığı kısıp kısmadığını sorar. Jack ise büyük bir rahatlıkla kısmadığını ve aksine Bella’nın yaşlandığını ve gözlerinin bozulduğunu söyler. Jack bu işleme bir süre daha devam ettikten sonra Bella artık Jack’e yargılanacağını düşündüğünden dolayı soru sormayı bırakır. Bella artık gerçekten gözlerinin bozulduğuna ve yaşlanmaya başladığına inanır hale gelmiştir. Jack ise büyük amacına ulaşıp Bella’yı istediği hale yani yorum yapmayan, kendini ifade edemeyen ve kendine güvenmeyen birisi haline getirmiştir. Fakat bir süre sonra Jack’in kurduğu plan bir dedektif sayesinde başına yıkılır. Gaslighting (Psikolojik Manipülasyon) Nedir? Gaslighting, duygusal veya psikolojik manipülasyon anlamlarına gelen duygusal bir istismar türüdür. Aile, yakın çevre, arkadaşlar ve eşte görülebilecek bir psikolojik manipülasyondur. Gaslighting, karşı tarafın üzerinde psikolojik baskı kurup kendi fikir ve düşüncelerini empoze etmeye çalışmaktır. Bilerek veya bilmeyerek yapılan bu iş, karşı taraftaki kişinin gerçeklik algısını bozmayı amaçlar. Manipüle edilen kişi ise artık yavaş yavaş bağımlı hale gelir kendi iradesinden sıyrılır ve değersiz, çaresiz hissetmeye başlar. Gaslighting (Psikolojik Manipülasyon) Yapanların Uyguladığı Yöntemler: Duygu sömürüsü yapmak ve karşı tarafı suçlu hissettirmek. Karşı tarafı aşağılamak Aynı olayı sürekli farklı bir şekilde anlatmak. Dinlemeyi reddetmek ve karşı tarafı kötü hissettirmek. Sürekli dalga geçmek. Karşı tarafın zaaflarını kullanmak.
  7. Suda çözünen bir vitamin türü olan folik asit, gıdaların içerisinde doğal olarak bulunmaktadır. Vücut sistemine birçok faydası olan bu vitamin türünün eksikliğinde birçok etkiler görülmektedir. Peki bu etkiler nelerdir? Folik Asit Nedir? Folik asit, vücutta birçok önemli işlevi olan bir vitamin çeşididir. Aynı zamanda folatın sentetik bir formu olan folik asit suda çözünebilen bir vitamindir. Birçok gıdanın içeriğinde doğal olarak bulunan folik asit; proteinlerin yapıtaşı olan aminoasitlerin birbirine dönüşmesini sağlamaktadır. Hücre bölünmesinde önemli fonksiyonlarda rol alması nedeniyle hamilelik, bebeklik ve ergenlik gibi hızlı büyüme dönemlerinde yeterli düzeyde tüketilmesi son derece önemli bir vitamindir. Ne İşe Yarar? Protein metabolizması ve kan hücre yapımında görev alır. Sinir sistemi düzeni ve fetusun gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. Hücre bölünmesinde önemli rol oynar. Damar sertliğini azaltarak kalp krizi, bunama ve felç gibi rahatsızlıkların oluşmasını engeller. Folik Asit Eksikliği Belirtileri Nelerdir? Folik asit suda çözünen bir vitamin türüdür. Bu nedenle folik asit, vücuttaki yağ dokusu içerisinde depolanamaz. Yani vücutta rezervi olmadığından düzenli olarak alınması gerekmektedir. Folik asidin alınmasında ya da emilmesinde meydana gelebilecek sorunlar folik asit eksikliğine neden olur. Folit asit eksikliğinin belirtileri genellikle şunlardır; Konsantrasyon eksikliği İştahsızlık ve kilo kaybı Baş ağrısı ve baş dönmeleri Deride solgunluk Depresyon Ağız içi yaralar görülür. Öte yandan hamilelik döneminde anne adayının yetersiz folik asit alması anne karnındaki bebeğin özellikle beyin ve omurga gelişiminde bir takım sorunlara neden olabilir. Ayrıca folik asit eksikliğinde görülen semptomlar, farklı rahatsızlıklarda görülen semptomlarla benzerlik gösterebilmektedir. Bu sebeple bu semptomların folik asit eksikliğine bağlı gelişip gelişmediğini ayırt etmek için çeşitli tahlillere ihtiyaç duyulur. Folik Asit Bulunan Besinler Folik Asit Hangi Besinlerde Bulunur? Baklagiller Kuşkonmaz Kuru fasulye Ay çekirdeği Domates suyu Maydanoz, nane, kişniş Çilek Pancar Turunçgiller Brüksel lahanası Brokoli Ispanak Yumurta Soya Fasulyesi Kereviz Ceviz Tahin Fındık Ciğer Buğday Papaya Muz Avokado Not: Özellikle bebek sahibi olmayı planlıyorsanız, gebe kalmadan önceki aylarda folik asit tabletleri almanız önemlidir.
  8. Geçen yıl Apple, “Dynamic Island” (Dinamik ada) olarak adlandırılan hap şeklindeki kesmeli ekranı iPhone 14 Pro'yu tanıttı, ancak Huawei'nin böyle bir ekran tipini Amerikalı rakibinden önce tescil ettiğini biliyor muydunuz? Huawei, Mayıs 2018'de Çin Devlet Fikri Mülkiyet Ofisi'ne (CNIPA) "Ekran Tasarımı" patent başvurusunda bulundu. Başvuru, CN305222252S kayıt numarasıyla 18 Haziran 2019'da onaylandı.
  9. Twitter, mavi kuş logolu dünyanın en popüler platformlarından birisi. Elon Musk yine yaptı yapacağını ve Twitter ismini X, mavi kuş logosunu da X logosu ile çoktan değiştirdi bile. Artık web üzerinden girdiğinizde X logosunu görebiliyoruz, çok yakında da güncellemelerle beraber Android ve iOS üzerindeki uygulamalarında da değişmiş olacak. 23 Temmuz 2023'te Musk, Twitter'da "X.com" URL'sinin artık Twitter'a yönlendirileceğini zaten bildirmişti.
  10. Görünümüyle şahane, tadıyla efsane bir tatlı ile karşınızdayız. Şerbetli tatlı severlerin bayılacağı enfes bir tatlı Portakallı Şerit Tatlısı. Keki İçin Malzemeler; 3 adet yumurta 1 su bardağı toz şeker 1 su bardağı süt 1/2 su bardağı sıvı yağ 1 adet portakal kabuğu rendesi 1,5 su bardağı un 1 paket kabartma tozu 1 paket vanilin Labneli Karışım İçin Malzemeler; 500 gram labne 1 adet yumurta 1,5 yemek kaşığı nişasta 1,5 yemek kaşığı kakao 4 yemek kaşığı pudra şekeri Portakallı Şerbet İçin Malzemeler; 2 su bardağı su 1,5 su bardağı toz şeker 1/2 su bardağı portakal suyu Yapılışı; Öncelikle tatlıya şerbeti hazırlayarak başlayalım. Şerbeti için derin bir sos tenceresinde su, şeker ve portakal suyunu alın. Şerbet kaynama noktasına geldikten sonra 10 dakika daha kaynatın. Daha sonra altını kısıp 4 dakika daha pişirdikten sonra ocaktan alıp soğumaya bırakın. Keki hazırlamak için; Derin bir kasenin içerisine yumurta ve şekeri, alın ve mikser yardımıyla çırpın. Şeker tamamen eridikten sonra üzerine süt ve sıvı yağı ekleyip tekrar karıştırın. Daha sonra içerisine rendelenmiş portakal kabuklarını da ekleyin. Son olarak un, kabartma tozu ve vanilin ekledikten sonra mikserle tekrar çırpın. Labneli karışım için; Ayrı bir kaseye labne, yumurta, nişasta, kakao ve pudra şekerini alın ve mikser yardımıyla çırpın. Sonrasında karışımı bir sıkma poşetine aktarın. Birleştirme Vakti; Hazırladığınız kek harcını yağlanmış veya yapışmaz borcama aktarın. Sıkma poşetinin ucunu 1 parmak kalınlığında kesin ve labneli karışımı kek harcının üzerine enlemesine ve boylamasına, 2 kat olacak şekilde, şeritler çekin. Ardından önceden ısıtılmış 185 derece fırında, 45 dakika pişirin. Ancak 45 dakika sonunda mutlaka kürdan ile kontrol ederek çıkartın. Eğer kürdana sıvı hamur bulaşıyorsa pişirme işlemine devam edin. Son olarak fırından çıkardığınız kekin üzerine portakal şerbetini dökün ve birkaç saat çekmesini bekleyin. Şerbetini iyice çeken portakallı şerit tatlısı yemeye hazır. Afiyet Olsun…
  11. İshak Paşa Sarayı, Osmanlı döneminden günümüze ulaşabilen Anadolu’daki tek saray yapısıdır. Topkapı Sarayı’ndan sonra son devirde yapılmış olan en ünlü saraydır. İshak Paşa Sarayı veya İshak Paşa Külliyesi 1785 yılında Çıldır Hanedanından Hasan Paşa’nın oğlu olan İshak Paşa tarafından yaptırılmıştır. İshak Paşa Sarayı’nın inşası 99 yıl sürmüştür. Saray, Ağrı ilinin Doğubayazıt ilçesinde şehre hakim bir tepe üzerine inşa edilmiştir. 7600 metre karelik bir alana inşa edilen saray üç bölümden oluşmuştur. İshak Paşa Sarayı’na doğu yönünde bulunan gösterişli bir kapıdan girilir ve içerisinde; harem odaları, aşevi, hamam, toplantı salonları, eğlence yerleri, mahkeme salonu, cami, çeşitli hizmet odaları, oturma odaları, uşak ve seyis odaları, muhafız koğuşları, cezaevi, erzak depoları, cephanelik, tavlalar, vb. bulunmaktadır. Saray merkezi ısıtma yöntemiyle yani; ocaklarda ısıtılan suların duvarlarda bulunan boşluklarda dolaştırılmasıyla sağlanmaktadır. İshak Paşa Sarayı Osmanlı döneminde Ağrı’da yapılan en önemli mimari eserlerdendir. Selçuklu mimarisinin işlendiği sarayda yer yer Avrupa sanatının Barok üslubu da görülmektedir. İshak Paşa Sarayı / Ağrı İshak Paşa Sarayı’na Nasıl Gidilir? Doğubayazıt ilçe merkezinden Doğubayazıt Kalesi yönünde özel araç ile 15 dakikalık bir yolculukla ulaşabilirsiniz. Adres: İshak Paşa Sarayı, 04400 Yukarıtavla/Doğubayazıt/Ağrı Giriş Ücreti: Giriş ücretleri 20 Tl olup pazartesi günleri hariç 09:00 ile 17:00 arasında açıktır.
  12. İngiliz bir sokak sanatçısı olan ve gerçek kimliği bilinmeyen, Banksy kimdir? Eserlerinde imza olarak kullandığı Banksy adıyla tanınan gizemli sokak sanatçısı, hem politik duruşu, hem estetik bakışı hem de sakladığı kimliği ile ünlü bir sanatçıdır. Peki bu gizemli sokak sanatçısı “Banksy“ kimdir? Gerçek kimliği hiçbir zaman bilinmeyen Banksy, sanat dünyasının en ünlü isimlerinden biri olarak anılmaktadır. Düşündürücü eserleri dünyanın hemen her köşesinde yer alan sokak sanatçısının 1990’larda İngiltere’de doğduğu ve orada yaşadığı bilinmektedir. Kimliğini açıklamaktan her zaman kaçan gizemli sanatçı bir röportajında; muazzam yeteneği nedeniyle kazandığı şöhreti istemediğini açıkça belirtmiş ve işinin kendi adına konuşmasını seçmiştir. Aynı zamanda kimliğinin dikkat dağıtabileceğini ve odaklanılması gereken şeyden uzaklaştırabileceğini ifade etmiştir. Banksy, sanat dünyasına zor kabul edilmiş, müzelerle ve sanat galerileriyle dalga geçen, Time dergisinin dünyanın en etkili 100 ismi arasında gösterdiği bir sanatçıdır. Eserlerinde ise savaş karşıtı, çevreci, hayvan haklarını savunan ve tüketim çılgınlığını eleştiren mesajlar vermektedir. Çalışmalarında genellikle güncel toplumsal meselelere odaklanan ve güçlü siyasi mesajlar veren Banksy, toplumun büyük bir kısmını etkisi altına almayı başarmıştır. Usta bir grafiti sanatçısı olan Banksy’nin ilk büyük ölçekli duvar resmi, 1999’da Bristol’s Stokes Croft’ta yaptığı The Mild Mild West‘tir. Üç çevik kuvvet polisine Molotof kokteyli atan bir oyuncak ayıyı betimleyen eser, sanatçı tarafından üç gün boyunca güpegündüz boyanmıştır. Diğer eserlerinin yanı sıra bugün hala şehirde görülebilmektedir. Banksy, 2006 yılında Swindle dergisine verdiği bir röportajda şunları söylemiştir; “Güney İngiltere’deki görece küçük bir şehirden geldim. On yaşımdayken, 3D adlı bir çocuk sokakları zorlu bir şekilde boyuyordu. New York’a gittim ve Bristol’e ilk kez sprey boya getirdim. Sprey boyayı bir dergide veya bilgisayarda görmeden çok önce sokaklarda görerek büyüdüm." 2000’lerin ortalarında Banksy’nin kendisi de ünlü olmaya başlamıştır. Yalnızca İngiltere’de değil birçok ülkede tanınır hale gelmiştir. Bu sayede çalışmaları daha iddialı hale gelmiş ve dünyanın her yerindeki şehirlerde ortaya çıkmaya başlamıştır. Çalışmları Paris, New York ve Beytüllahim’e görülmeye başlanmıştır. Daha sonrasında eserleri Paul Smith, Brad Pitt, Angelina Jolie ve Christina Aguilera gibi müşterilere büyük miktarlarda satılmaya başlanmıştır. Los Angeles ve Londra da dahil olmak üzere şehirlerde ve daha sonra memleketi Bristol’de kapalı gişe etkinlikleri düzenleyerek çalışmalarının sergilerini sahnelemeye başlamıştır. Gizemini sürdürmeye devam eden sanatçının 2009’da Banksy-Bristol Müzesi sergisi büyük kalabalıklar çekmiştir.
  13. Afşin Kum, ilk romanı olan Sıcak Kafa’yı 2016 yılında yayınladı. Uzun yıllar zihninde tasarladığı hikayeyi iyice şekillendirdikten sonra yazıya aktarmıştır. Bir salgının konu edildiği roman etkileyici ve akıcı dili sayesinde okuyucu kendisine çekiyor. Afşin Kum, Sıcak Kafa romanıyla ‘En İyi Roman Ödülü’ne sahip oldu. Sıcak Kafa romanı 2022 yılında diziye uyarlandı. 8 bölümden oluşan dizinin baş rolünde ise Osman Sonant ve Hazal Subaşı yer alıyor. “Sıcak Kafa” Afşin Kum Dünyayı pençesine almış bir delilik salgını… Konuşma yoluyla, zihinden zihne bulaşarak yayılan bir hastalık… Yıkılmanın eşiğine gelmiş uygarlık… Vaktiyle bu amansız hastalık üzerine çalışmış eski dilbilimci Murat Siyavuş, umutsuzluk içinde annesinin evine sığınmıştır. Acımasız bir devlet kurumunun peşine düştüğünü öğrenince, evden çıkıp hayata karışmak ve salgının dönüştürdüğü dünyayla yüzleşmek zorunda kalır. Afşin Kum’un ilk romanı; akıl, dil, uygarlık, hayatın doğası ve boşlukta anlam arayışımız üzerine çarpıcı bir düşünce deneyi. “Meraklandıran, sürükleyen, çokça güldüren ve nihayet elinizden tutup uçuran bir hikâye. Türkiye’nin dünya bilimkurgu literatürüne armağanı.” Alper Canıgüz Afşin Kum Afşin Kum Kimdir? 1972 yılında İzmir’de dünyaya gelmiştir. Boğaziçi Üniversitesinde bilgisayar mühendisliği, Bilgi Üniversitesinde sinema-televizyon bölümlerinde okumuştur. Yazılımcı ve yönetici olarak çeşitli kurumlarda çalışmıştır. 2010 yılında öykülerini çeşitli dergi ve sitelerde yayınlamaya başlamıştır. 2016 yılında Sıcak Kafa romanını yayınlamış ve roman 2017 yılında en iyi roman ödülünü almıştır. 2020 yılında ise ikinci kitabı olan Kübra’yı yayınlamıştır.
  14. Boğaz manzarası seyredenlerin ya da köprüden geçenlerin dikkatini çeken yalının hikayesi nedir? Tarihi yapısı ve boğazı süsleyen rengiyle Perili Köşk (Yusuf Ziya Paşa Yalısı)… Rumelihisarı’nın en önemli ve tarihi binalarından biri olan Yusuf Ziya Paşa Yalısı, yaklaşık 5000 m²’lik zemin alanına sahip 9 katlı bir binadır. Yalı, Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa’nın Başyaveri olarak görev yapan Yusuf Ziya Paşa’ya aittir. Yalının yapımına 1910 yılında başlanmıştır ancak 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla inşaatı yapan ustalar askere alınınca çalışmalar tamamlanamamıştır. Bu sebeple yalının yapımı yarım kalmıştır. Yalıda boş kalan ikinci ve üçüncü katlar yüzünden bina çevrede “Perili Köşk” diye anılmaya başlanmıştır. Yusuf Ziya Paşa Yalısı Daha sonra Perili Köşk diye anılmaya başlanan yalı, 1993 yılında müteahhit Basri Erdoğan’a satılmıştır. Bu sayede köşk 1995-2000 yılları arasında asıl projeye sadık bir proje çalışmasıyla mimar Hakan Kıran tarafından restore edilmiştir. Öyle ki cephenin taş ve tuğla kaplaması İngiltere’den ithal edilerek aslına en uygun şekilde 4 ayda kaplanmıştır. Perili Köşk, 19 Şubat 2007 tarihinden itibaren 2030 yılına kadar Borusan Holding tarafından kiralanmıştır. Şu anda köşk, Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonuna ve çeşitli yerli/yabancı küratörlerin kişisel veya karma çağdaş sanat sergilerine ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca hafta içleri ofis olarak kullanılan köşk, hafta sonlarıysa sanatseverlerin ziyaretine açılmaktadır. Perili Köşk (Yusuf Ziya Paşa Yalısı) Nasıl Gidilir? Ziyaret Saatleri ve Ücreti Nedir? Adres: Rumeli Hisarı, Balta Limanı Hisar Cd. Perili Köşk No: 5, 34470 Sarıyer/İstanbul Giriş Ücreti: Tam 50 TL – İndirimli 25 TL – Grup 30 TL Ziyaret Saatleri: Yalnızca Cumartesi/Pazar günleri 10.00-19.00 (Son ziyaretçi kabul saati 18.00)
  15. Romatizma veya romatizmal hastalıklar her yaş grubu insanda görülebilen bir hastalık çeşididir. Romatizma tek bir bozukluğu tanımlamayıp 200’den fazla farklı durumu kapsamaktadır. Romatizma Nedir? Eski Yunan kökenli bir kelime olan romatizma; eklemlerde biriken iltihaplı sıvı birikmesi anlamına gelir. Çocuklardan başlayıp her yaş gurubunda görülebilen romatizma kas, iskelet ve bağları etkileyen ve buralarda meydana gelen hasarlardır. Hareket kısıtlılığına da sebep olan bu hastalık genellikle genetik faktör ve fazla kilodan dolayı olabilir. Romatizma Belirtileri Nelerdir? Sindirim sisteminde sorunlar oluşması Hareketlerde kısıtlanma Nefes darlığı çekmek Kalp ve dolaşım sisteminde sorunlar oluşması Nörolojik alanda şikayetler oluşması Güçsüzlük hissetmek Böbreklerde sorun yaşamak
  16. Doğu Karadeniz bölgesinin çok sevilen ama adını da çok duyuramamış bir bitkisiyle sizleri tanıştıralım. Karayemiş, gülgiller familyasından küçük beyaz renkli çiçekler açan, daha çok Doğu Karadeniz bölgesinde yetişen bir bitki türüdür. Peki halk arasında taflan, gürcü kirazı, karamiş, Laz üzümü ve tanal olarak da bilinen karayemiş kavurması nasıl yapılır? Karayemiş (Taflan) Kavurması Tarifi; Malzemeler; Yarım kilo karayemiş (taflan) turşusu 3 adet büyük boy soğan 3-4 yemek kaşığı sıvıyağ 1 yemek kaşığı tereyağı Yapılışı; Öncelikle derin bir tencerenin içerisine sıvıyağ alınır. Ardından ısınan sıvıyağın içerisine piyazlık doğranmış soğanlar ilave edilir. Soğanlar iyice yumuşayıp hafif pembeleşinceye kadar kavrulur. Daha sonra 1 yemek kaşığı tereyağı tencereye ilave edilir. Ve hemen ardından karayemiş (taflan) tencereye alınır. Bu şekilde 10 dakika kavurduktan sonra sıcak olarak servis edebilirsiniz. Afiyet olsun…
  17. Sağlık açısından son derece önemli olan ıspanak doğru bir yöntemle tüketildiği takdirde insan vücuduna olan faydaları saymakla bitmiyor. Yeşil yapraklı sebzelerin çoğunda olduğu gibi ıspanakta da sağlığımızı güçlendirecek ve vücuda faydalar sağlayacak birçok yarar bulunur. Mevsiminde tüketilen ıspanağın faydaları şöyle sıralanabilir: Ispanak, A, B, C, E ve K vitaminlerini ve bunun yanında magnezyum, demir ve kalsiyum içermektedir. Besin değeri oldukça yüksek olan ıspanak içerisinde bulunan vitaminler ve mineraller sayesinde kalp ve damar hastalıklarına ve kansere karşı koruyucu etkisi vardır. Göz sağlığı için yararlıdır. Demir eksikliği nedeniyle ortaya çıkan anemiyi ve kemik erimesini önlemektedir. Alzheimer hastalığının ortaya çıkmasını sağlayan bir enzimin aktivitesini yok etmektedir. Zihinsel kapasiteyi geliştirmektedir. Aynı zamanda ıspanak metabolizmayı hızlandırır ve karaciğerin temizlenmesini sağlar. Ispanak cilt sağlığı açısından da son derece faydalı bir sebzedir. Ispanak Nasıl Tüketilir? Ispanağın pişirilmeden önce çok dikkatli bir biçimde yıkanması ve iyice temizlenmesi gerekir. Diplerinde bulunan toprakların çıkabilmesi için bir süre suda beklettikten sonra sudan çıkarıp yıkamak daha sağlıklı olacaktır. Tüm yeşillikler gibi ıspanağı da bıçakla değil el ile parçalara ayırmak sağlık açısından daha yararlıdır. Daha sonrasında Ispanağın bilimsel araştırmalara göre çiğ olarak tüketilmesi daha sağlıklı olduğu için ıspanağı çiğ tüketmekte yarar vardır. Çiğ olarak tüketecekler için ıspanağın salatasını yapmalarını tavsiye ederiz. Fakat yemek olarak yapacaklar için yıkadıktan sonra vakit kaybetmeden yapılıp yenmesi tavsiye edilmektedir. Ispanağı uzun süre pişirmeyip, içerisindeki vitamin ve minerallerin kaybolmasına izin vermeden hemen tüketilmesi gerekmektedir. Ispanak durdukça değerini kaybetmektedir. Ispanağın yoğurtla tüketilmesi tavsiye edilmemektedir. Çünkü ıspanağın içerisinde bulunan demir ile yoğurtta bulunan kalsiyum birbirlerinin emilimini engellerler.
  18. Polikistik Over sendromu, görülme sıklığı artan ve doğurganlığı etkileyen bir hastalık türüdür. Üreme çağındaki kadınlarda yaygın olarak görülen bu hastalık üremeyi etkilediği gibi peşinden bir çok hastalığın oluşumuna da zemin hazırlar. Hastalık teşhis edildikten sonra çeşitli tedavi yöntemleriyle hastalık kontrol altına alınabilir. Polikistik Over Sendromu Nedir? Polikistik over, çevresel veya genetik faktörlerden dolayı oluşabilmektedir. Sebebi tam olarak bilinmeyen bu hastalık ailede polikistik biri var ise diğer bireylerde de görülmesi olağandır. Obezite de polikistik over sendromuna zemin hazırlayan hastalıklardandır. Polikistik Over Sendromu, yumurtalıklarda oluşan iyi huylu ve küçük kistlerin neden olduğu bir kadın hastalığıdır. Bu kistler yumurtlama düzeninin bozulmasını etkilediği için ileride çocuk sahibi olmayı engelleyebilmektedir. Polikistik over sendromu, tüylenme, sivilcelenme gibi sorunlara neden olduğundan dolayı dış görünüşü etkilediği kadar psikolojik olarak da kadınları etkilemektedir. Polikistik Over Sendromu Belirtileri Nelerdir? Kişiden kişiye göre değişen belirtileri olmakla birlikte polikistik over sendromunun en yaygın görülen belirtileri şöyledir: Saçlarda dökülme Kilo almak Göğüste oluşan hassasiyet, büyüme ve küçülme oluşması Adet düzensizliği Tüylenme Adet haricinde kanama görülmesi Sivilcelenme Çocuk sahibi olamamak İnsüline karşı direnç Depresyon
  19. Tahta kaşıklar mutfakta en büyük yardımcılarımızdandır. Ancak temizliği ve bakımı özenle yapılması gerekmektedir. Tahta kaşıklarını kirden arındırmanın en iyi yolu da sirke ve karbonat ikilisidir. Peki sirke ve karbonat ile tahta kaşıklar nasıl temizlenir. Malzemeler; 1 paket karbonat 2-3 yemek kaşığı sirke Kaynar su Yapılışı; Derin bir tencerenin içerisine karbonat ve sirkeyi dökün. Ardından tahta kaşıklarınızı tencerenin içerisine alın. Daha sonra kaşıkların üstünü geçecek şekilde tencereye kaynar su ilave edin. Bu şekilde kaynamaya bırakın. Yaklaşık 15 dakika kaynadıktan sonra kaşıklardaki kirlerin su yüzüne çıktığını fark edeceksiniz. Kaynama işlemi bittikten sonra kaşıklarınızı soğuk sudan geçirin. Son olarak kurumaya bırakın. Bu uygulamayı ayda bir defa yaparsanız tahta kaşıklarınız her zaman temiz kalacaklardır.
  20. Yedikçe zayıflamak… Kimin hayali değil ki? İşte sizin tüm hayallerinizi gerçekleştirecek bir buluşla geldik. Bu besinler sizi hızlı bir şekilde forma sokacak. Diyet yapanlar, sağlıklı beslenenler ve kilo almak istemeyenler bu besinle tam sizlik. Öyle ki bu besinleri yedikçe enerji yakacak, enerji yaktıkça kilo vereceksiniz. Evet yanlış okumadınız, yedikçe sizleri zayıflatacak bu besinlere ise Negatif Kalorili Besinler denmektedir. Yedikçe zayıflatan besinler olduğunu ve bu besinlere negatif kalorili besinler denildiğini daha önce duydunuz mu? Yani bu besinleri tüketirken harcadığın kalorileri onlardan aldığın kaloriden daha düşük. Öyle ki bu besinlerden ne kadar çok yerseniz o kadar hızlı kilo verebilirsiniz. Peki nedir bu Negatif Kalorili Besinler Nelerdir? Besinlerin içerdiği kalorinin o besini sindirirken vücudunuzun harcadığı kaloriden daha düşük olduğu yiyeceklere negatif kalorili besinler denmektedir. Bu besinler, genellikle yüksek oranda su içeren meyve ve sebzelerdir. Yeterli ve dengeli bir beslenme programında negatif kalorili besinler bir diğer adıyla, katabolik etkisi yüksek gıdalar bulunursa kilo verme hızı oldukça artacaktır. Aynı zamanda kendinizi aç hissetmeden, sağlığınızı koruyarak kilo vermenize yardımcı olacaktır. Çilek Kereviz Elma Kayısı Pancar Brokoli Karnabahar Tere salatalık sarımsak Greyfurt Yeşil fasulye Kale bitkisi Pırasa Limon Marul Soğan Ahududu Şalgam Kavun Limon, lahana, orman meyveleri ve yeşil kabak gibi meyve ve sebzeler de bu listeye dahil edilebilir. Bu besinleri tüketmek gün boyu tok kalmanız ve iştahınızın azalmasına yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda kan şekerinin ve kolesterolün düzenlenmesinde önemli rolü bulunmaktadır. Bununla birlikte, bağırsakta bulunan yararlı probiyotik bakterilerin çoğalmak için bu besinlerdeki enerjiyi kullanmaları kilo kaybı ve bağırsak sağlığının korunmasını sağlar.
  21. En Doğal Saç Boyası: Kına Nasıl Yakılır? Dünya var olduğundan beri kadınlar güzellikleri uğruna her türlü yolu denemekten çekinmemişlerdir. Eller, ayaklar, yüz ve saç her zaman bakımlı ve güzel görünmek için mutlaka bir yol bulmuşlardır. Ancak saçlar bir kadın için en önemli ve en dikkat çekici yer olduğundan ayrı bir özen gösterilmiştir. Bunun için ise yüzyıllardır değişmeyen en doğal güzellik maddesi olan kına en çok tercih edilen ürünlerdendir. Aynı zamanda saça da birçok faydası olan kına, kadınların saç boyamak için tercih ettiği ilk ürünlerdendir. En Doğal Saç Boyası: Kına Nasıl Yakılır? Malzemeler; 2 yemek kaşığı doğal yeşil kına 2 yemek kaşığı mısır kınası 2 tatlı kaşığı ravent tozu 1 tatlı kaşığı inülin tozu 1,5 yemek kaşığı aloe vera jeli Demlenmiş hibiskus ve lavanta Hazırlanışı; Saç boyama işlemine öncelikle hibiskus ve lavantayı demlemekle başlayın. 500 ml kaynamış suyun içerisine birer tutam hibiskus ve lavantayı atın ve demleyin. Ardından derin bir kabın içerisine doğal yeşil kına, mısır kınası, ravent tozu ve inülin tozunu alın. Hepsini karıştırın ve sonrasında demlemiş olduğunuz hibiskus ve lavantayı ekleyip iyicene karıştırın. Hemen ardından aloe vera jelini de ilave edip tamamen pürüzsüz kıvam alana kadar karıştırın. Artık saç boyanız kullanıma hazır. Saçınızı istediğiniz şekilde boyayabilirsiniz. Saçınızı boyadıktan sonra streç yardımıyla sarıp en az iki saat bekletin. Son olarak saçınızı soğuk su ile yıkayabilirsiniz. Kınanın Saça Faydaları Nelerdir? Saçların sağlıklı ve parlak bir görünüme kavuşmasını sağlar. Saç derisinin Ph değerini dengelemektedir. Saç dökülmesini gözle görülür oranda azaltır. Saçta elektriklenme gibi problemleri de engellemektedir. Saç derisi hastalıklarına iyi gelir. Saçları yumuşacık yapmaktadır. Saçların uzamasında etkilidir.
  22. Günümüz yaşam şartları ve çalışma koşullarının değişmesiyle beslenme alışkanlıkları da değişim göstermiştir. Aynı zamanda topraktaki mineral kayıpları, asit yağmurları ya da besinlerin maruz bırakıldıkları pişirme teknikleri gıdaların besin öğelerini kaybetmesine neden olmuştur. Bu sebeple insanlar gündelik besin ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmiş ve besinlerden yeterince vitamin ve mineral sağlayamamışlardır. Bu durumda dışarıdan besin takviyesine ihtiyaç duyulmaktadır. Takviye Edici Gıda Nedir? Ne İşe Yarar? Takviye edici gıdalar ya da bilinen adıyla gıda takviyeleri; 5996 sayılı Kanun kapsamında “normal beslenmeyi takviye etmek amacıyla, vitamin, mineral, protein, karbonhidrat, lif, yağ asidi, amino asit gibi besin öğelerinin veya bunların dışında besleyici veya fizyolojik etkileri bulunan bitki, bitkisel ve hayvansal kaynaklı maddeler, biyoaktif maddeler ve benzeri maddelerin konsantre veya ekstraktlarının tek başına veya karışımlarının, kapsül, tablet, pastil, tek kullanımlık toz paket, sıvı ampul, damlalıklı şişe ve diğer benzeri sıvı veya toz formlarda hazırlanarak günlük alım dozu belirlenmiş ürünler” olarak tanımlanmıştır. Takviye Edici Gıda Günlük beslenme ihtiyacının karşılanmasının desteklenmesi amacıyla üretilen bu takviye gıdalar, vücudumuzun sağlıklı ve dengeli bir şekilde çalışması için yardımcı olmaktadır. Ayrıca bu takviye edici gıdaların herhangi bir hastalığı tedavi etmek, önlemek gibi bir amacı da yoktur. Yanı bu gıdalar doğa beslenmenin önüne geçmeden ona yardımcı olmak için üretilmişlerdir. Çünkü günümüz şartlarında ne kadar beslenirsek beslenelim bazen besinlerden yeteri kadar verim alınamamaktadır. Bu gibi durumlarda takviye edici gıdalar size en çok yardımcı olacak ürünlerdir. Ancak takviye edici gıdaları kullanmaya başlamadan önce doktorunuza danışmalısınız.
  23. Sağlığımızı etkileyen bir çok sağlık sorununun sebebini yapılan bir çok test sonucunda öğrenmek oldukça mümkündür. Hormon testide bu testlerden birisidir.. Hormon testi nedir, nasıl yapılır, hormon bozukluklarının belirtileri nelerdir ve hormon bozukluğu nelerden kaynaklanır öğrenelim… Hormon Testi Nedir? Hormon testi, kan tahlilleriyle yapılan kandaki hormonların seviyesini görüp neden olabileceği hastalıkları belirleyen bir test türüdür. Hormon testi kandan veya idrar gibi vücut sıvılarından miktarının ölçülmesi esasına dayanan laboratuvar tetkikleridir. Hormonlar, vücut için pek çok fizyolojik fonksiyonun ve mekanizmaların düzgün çalışabilmesi için gerekli biyokimyasal maddelerdir. Kan yoluyla çeşitli dokulara ulaşıp etkisini gösterirler. Kandaki hormon seviyelerinin eksiklik veya fazlalıkları çeşitli aksaklıkları meydana getirir ve sonucunda hastalıkları ortaya çıkarabilir. Hormon Testinde Hangi Testler Yapılır? Tiroid Hormon Testi : Tiroid stimülan hormonu (TSH) Böbrek Üstü Bezleri Testi : Adrenokortikotropik hormon (ACTH) Eşey Hormon Testleri : Lüteinleştirici hormon (LH), folliküler stimülan hormon (FSH) Hipofiz Hormon Testleri : Büyüme hormonu (growth hormon – GH), antidiüretik hormon (ADH), prolaktin (PRL) Hormonal Bozukluğun Belirtileri Nelerdir? Hormon bozukluğunun görülen bir çok belirtisi vardır. Bu belirtilerden genel olarak görülen belirtiler şöyle sıralanabilir: Adet düzensizliği Adet dışında görülen kanamalar Sivilcelenme Kilo değişimleri Ödem oluşması Tüylenme de görülen artış Osteoporoz Üreme fonksiyonlarını etkileme Vajinal kuruluk Göğüslerde hassasiyet oluşması Sıcak basması Kısırlık Hormonal Bozukluklar Neden Kaynaklanır? Hormonları salgılayan bezler, vücutta oluşan aksaklıkların sonucunda görevlerini tam olarak yerine getiremeyebilirler. İnsanların yaşam tarzlarında ki ani değişimler, hastalıklar veya kullanılan bir takım ilaçlar sonucunda hormon bozuklukları meydana gelebilir. Hormon Bozukluğu şunlardan kaynaklanabilir: Aşırı kilo Sağlıksız beslenme Endokrin sistemini etkileyen hastalıklar Diyabet çeşitleri Aşırı stres Hormon Testi Nasıl Yapılır? Kadında yapılan hormon testi için kadının adet zamanının gelmesi beklenir. Adet döngüsünün ilk günleri hormon testinin yapılması için önemli günlerdir. Hormon testleri aç karnına yapılması tavsiye edilir.
  24. Sütyen Ölçüsü Nasıl Alınır? Sütyen Bedeni Hesaplama… Büyük ya da küçük göğüs yoktur yanlış seçilmiş sütyen vardır. Sütyen taktığınız da omuzlarında ya da göğüs altınızda ağrılar hissetmek, durmadan sütyeninizi düzeltmek ve sürekli rahatsız hissetmek yanlış bedende sütyen taktığınızın işaretidir. Bu sebeple sizler için doğru sütyen nasıl seçilir? Sütyen bedeni nasıl hesaplanır? araştırdık. İşte cevabı… Bedenimize uygun doğru sütyeni bulmak gün boyu yaşayacağımız rahatlığa ve kıyafetimizin duruşuna kadar etki göstermektedir. fakat birçok kişi maalesef ki kendi bedenine uygun olmayan sütyen kullanmaktadır. Öyle ki yapılan araştırmalarda kadınların %75’inin sütyen seçerken yanlış beden tercih ettikleri ortaya çıkmıştır. Bu sebeple giyindiğiniz sütyenin arkası yukarı doğru çıkıyorsa, çıkardığınız zaman teninizde iz bırakıyorsa, göğüs arası oturmayıp boşluk kalırsa ve sütyenin askıları omuzlardan düşüyorsa seçmiş olduğunuz sütyenin bedeninize uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Tüm bunları yaşamamak için sütyen seçerken doğru bedeni bulmak önemlidir. Bunun için de öncelikle beden ve göğüs ölçünüzü almanız gerekmektedir. Sütyen Bedeni Hesaplama Sütyen ölçüsü almak için iki ayrı ölçü almanız gerekmektedir. Birincisi beden ölçüsü ikincisi ise kap ölçüsüdür. Burada beden ölçüsü denilen yer sırtınızın uzunluğu anlamına gelmektedir. Kap ölçüsü ise göğüs büyüklüğünüzdür. Sütyen bedeni hesaplanırken kesin sonuç almak için mutlaka sütyensiz ölçü alınmalıdır. Eğer bu mümkün değilse içerisinde en rahat ettiğiniz sütyeni takarak ölçünüzü almalısınız. Ölçü alırken bir mezuraya ihtiyacınız olacaktır. Daha sonra bir aynanın karşısına geçip mezura ile ilk olarak; Sütyen Ölçüsü Hesaplama Mezurayı göğüs altınızdan sizi sıkmayacak şekilde sarın. Çıkan sayı sizin beden ölçünüz olacaktır. Eğer buçuklu bir sayı çıkarsa onu mutlaka yukarıya yuvarlayın. Daha sonra mezurayı göğsünüzün en geniş kısmına gelecek şekilde sarın. Burada çıkacak sayı ilk ölçünüzden daha yüksek çıkacaktır. İlk ölçünüzle ikinci ölçünüz arasındaki fark ise size kap (cup) ölçünüzü vermektedir. Örneğin göğüs altı 75 cm, göğüs çevresi 90 cm çıktı. Bu iki rakam arasında ki 15 cm’lik fark ise kap (cup) ölçünüzdür. 15 cm’lik fark ise C kap (cup) demektir. Bu bedende birinin sütyen bedeni ise 75C’dir. Göğüs altı ve göğüs çevresi arasındaki fark A-Kup: 12-14 cm B-Kup: 14-16 cm C-Kup: 16-18 cm D-Kup: 18-20 cm E-Kup: 20-22 cm Çapraz Beden Nedir? Çapraz beden doğru ölçüm yapıldığı taktirde farklı sütyen bedenlerinin de size uygun olacağını göstermektedir. Eğer istediğiniz sütyen modelinin size ait olan bedenini bulamadıysanız çapraz bedende olan sütyeni alabilirsiniz demektir. Bunun için ise göğüs çevresi bedeninizin bir büyüğünü, kup bedeninizin ise bir küçüğünü seçmeniz ya da tam tersini yapmanız gerekmektedir. Örneğin 80B bedeninin çapraz ölçüleri 85A ve 75C’dir. Sütyen Çapraz Beden
  25. Çağımızın hastalığı olan obezite, insan sağlığına çok ciddi etkileri olan bir durumdur. Öyle ki diyabet, kanser, kalp damar hastalıkları gibi kronik hastalıkların ortaya çıkmasında en önemli etkenken obezitedir. Ayrıca son yapılan araştırmalar da obezitenin üremeyi de etkilediği bilinmektedir. Peki Obezite İnfertiliteye (Kısırlık) Sebebi Olabilir mi? İnfertilite (kısırlık); bir çiftin 12 ay boyunca düzenli cinsel ilişkiye girdiği ve korunma yöntemi uygulamadığı halde hamile kalamama durumudur. Kadın ya da erkek fark etmeden her ikisinde de görülen bu duruma obezitenin de etkileri bulunmaktadır. İnfertil çiftlerin sayısı, günümüzde, stresli yaşam koşulları, doğal olmayan beslenme, sigara alışkanlığı gibi sebeplere bağlı olarak artmıştır. Günümüzde evlenen her 6–7 çiftten birinin çocuğu olmamakta ve tıbbi yardım almak zorunda kalmaktadır. İnfertilite nedenleri arasında kadına ve erkeğe ait sebepler olabilmektedir. Ancak obezite her iki taraf içinde ortak bir etkidir. Kadın vücudunda adet döngüsünü düzenleyen hormonal bir denge vardır. Ancak vücutta ki yağ artışı bu dengenin bozulmasına ve adet dönemlerinin düzensizleşmesine sebep olabilir. Bunun sonucu olarak da infertilite ortaya çıkabilir. Yine aynı şekilde erkeklerde de obezite, hormonel değişikliklere sebep olduğu için sperm sayısını ve kalitesinin azalmasına sebep olmaktadır. Böylece erkeklerde de infertilite ortaya çıkmaktadır. Kısacası yüksek kalorili ve kötü beslenme alışkanlığı fiziksel aktivitenin azalmasına sebep olur. Bu sebeple zamanla obezite ortaya çıkar ve birçok hastalıklar için kapı aralanmış olur. Yalnızca üreme sistemini etkilemeyen obezite, diyabet, kalp hastalıkları ve hipertansiyon gibi ciddi rahatsızlıklara sebep olmaktadır.
×
×
  • Create New...

Önemli bilgi

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için Gizlilik poliçesini inceleyebilirsiniz.