Jump to content
NetObur

Search the Community

Showing results for tags 'osteoporoz'.

  • Search By Tags

    Etiketleri virgülle ayırarak yazın.
  • Search By Author

Content Type


Forums

  • BiLGi / EĞiTiM
    • SAĞLIK
    • YARARLI ve PRATiK BiLGiLER
    • iLGiNÇ BiLGiLER
    • TARiH
    • ÜLKE KÜLTÜRLERi
    • BiYOGRAFi
    • EDEBiYAT / KÜLTÜR / SANAT
    • OKUL / ÜNiVERSiTE HABERLERi
    • ASTROLOJi / BURÇLAR
    • KiTAPLAR
  • EĞLENCE ve TEKNOLOJi
    • ViDEO OYUN
    • PROGRAMLAR / UYGULAMALAR / YAZILIMLAR
    • ANDROiD
    • iOS / iPHONE / iPAD / AppleWatch
    • OTOMOBiL DÜNYASI
    • AKILLI CiHAZLAR
    • Kripto / NFT / Stake / Halve
  • GÜNDEM / HABER
    • DÜNYADAN HABERLER
    • TEKNOLOJiDE SON GELiŞMELER
    • TÜRKiYE'de GÜNDEM
    • MiLLi / YERLi ÜRETiM
    • SPOR / e-Spor
  • ORTAYA KARIŞIK
    • MUTFAK
    • FiLM / SiNEMA
    • GEZi / SEYAHAT
    • KOMEDi / KOMiK ŞEYLER
    • ViDEO iZLEME BÖLÜMÜ
    • KENDi iŞiNi KENDiN YAP
  • DiNiMiZ iSLAM
    • İSLAM
    • DiNi HABERLER

Sonuçları bul...

İçeren sonuçları bulun


Date Created

  • Start

    End


Last Updated

  • Start

    End


Filter by number of...

Kayıt tarihi

  • Start

    End


Group


About Me

3 sonuç bulundu

  1. Sağlığımızı etkileyen bir çok sağlık sorununun sebebini yapılan bir çok test sonucunda öğrenmek oldukça mümkündür. Hormon testide bu testlerden birisidir.. Hormon testi nedir, nasıl yapılır, hormon bozukluklarının belirtileri nelerdir ve hormon bozukluğu nelerden kaynaklanır öğrenelim… Hormon Testi Nedir? Hormon testi, kan tahlilleriyle yapılan kandaki hormonların seviyesini görüp neden olabileceği hastalıkları belirleyen bir test türüdür. Hormon testi kandan veya idrar gibi vücut sıvılarından miktarının ölçülmesi esasına dayanan laboratuvar tetkikleridir. Hormonlar, vücut için pek çok fizyolojik fonksiyonun ve mekanizmaların düzgün çalışabilmesi için gerekli biyokimyasal maddelerdir. Kan yoluyla çeşitli dokulara ulaşıp etkisini gösterirler. Kandaki hormon seviyelerinin eksiklik veya fazlalıkları çeşitli aksaklıkları meydana getirir ve sonucunda hastalıkları ortaya çıkarabilir. Hormon Testinde Hangi Testler Yapılır? Tiroid Hormon Testi : Tiroid stimülan hormonu (TSH) Böbrek Üstü Bezleri Testi : Adrenokortikotropik hormon (ACTH) Eşey Hormon Testleri : Lüteinleştirici hormon (LH), folliküler stimülan hormon (FSH) Hipofiz Hormon Testleri : Büyüme hormonu (growth hormon – GH), antidiüretik hormon (ADH), prolaktin (PRL) Hormonal Bozukluğun Belirtileri Nelerdir? Hormon bozukluğunun görülen bir çok belirtisi vardır. Bu belirtilerden genel olarak görülen belirtiler şöyle sıralanabilir: Adet düzensizliği Adet dışında görülen kanamalar Sivilcelenme Kilo değişimleri Ödem oluşması Tüylenme de görülen artış Osteoporoz Üreme fonksiyonlarını etkileme Vajinal kuruluk Göğüslerde hassasiyet oluşması Sıcak basması Kısırlık Hormonal Bozukluklar Neden Kaynaklanır? Hormonları salgılayan bezler, vücutta oluşan aksaklıkların sonucunda görevlerini tam olarak yerine getiremeyebilirler. İnsanların yaşam tarzlarında ki ani değişimler, hastalıklar veya kullanılan bir takım ilaçlar sonucunda hormon bozuklukları meydana gelebilir. Hormon Bozukluğu şunlardan kaynaklanabilir: Aşırı kilo Sağlıksız beslenme Endokrin sistemini etkileyen hastalıklar Diyabet çeşitleri Aşırı stres Hormon Testi Nasıl Yapılır? Kadında yapılan hormon testi için kadının adet zamanının gelmesi beklenir. Adet döngüsünün ilk günleri hormon testinin yapılması için önemli günlerdir. Hormon testleri aç karnına yapılması tavsiye edilir.
  2. Gazlı İçecek Tüketmek Vücutta Nelere Sebep Olur? Ne içtiğimize ve vücudumuza neler aldığımıza fazlasıyla dikkat etmemiz gereken bir dönemde yaşamaktayız. Artık tüm insanlar üretmekten önce tüketmeyi düşünüyor ve tüketirken neleri vücutlarına aldıklarını farkında olmuyorlar. Ancak unutulmamalıdır ki sağlıksız gıdaları vücudunuza her aldığınıza o sizden bir şeyler götürmektedir. Ve zamanla sizleri sağlıksız bir insana dönüştürmektedir. Bu sebeple tüketirken neler tükettiğimize oldukça dikkat etmeliyiz. Aynı zamanda artan fastfood tüketimi ve hazır gıda alışkanlıklarının da getirmiş olduğu yemek alışkanlıkları yüzünden gazlı içecek tüketiminde de büyük bir artış gözlemlenmektedir. Buna örnek olarak; dışarıda bir yemek sofrasında ya da evde yemek yerken herkesin ilk olarak aklına gelen o gazlı içeceklerden pay biçebilirsiniz. Çoğu kişi yemek yerden ya da sıcaktan bunaldığında ilk olarak gazlı içecekleri tercih etmektedir. Bu da zamanla birçok ciddi sağlık problemine sebep olmaktadır. İşte gazlı içecek tüketmenin vücuda verdiği zararlardan yedi tanesi. Gazlı içecekler vücudunuza ne yapar? Sürekli olarak gazlı içecek tüketmek kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok ciddi rahatsızlıklara sebep olmaktadır. Bu rahatsızlıklar en ciddi yedi tanesine de şunlardır; Gazlı İçecek Tüketmek 1. Karaciğer Hastalığı Gazlı içecek tüketmek organların çevresinde yüzde 25’e varan oranda yağ birikmesine neden olur. Bu da karaciğer çevresindeki yağ miktarını neredeyse iki katına çıkarır. Cilt altında biriken bir tür olan deri altı yağı bir diğer adıyla Ektopik yağı; organların işlev bozukluğuna neden olduğundan metabolik sağlık için daha tehlikelidir. 2. Kalp hastalıkları Gazlı içecekler LDL “kötü” kolesterol seviyelerini, trigliserit seviyelerini ve kan basıncını yükseltmektedir. Ayrıca günde bir defa bile gazlı içecek tüketmek; metabolik sendrom geliştirme riskini yüzde 50’ye varan oranda artırır ve buna diyet gazlı içecekler de dahildir!. Metabolik sendrom ise beş kriterden üçünü içeren bir durumdur: geniş bel, yüksek tansiyon , yüksek kan şekeri, yüksek trigliseritler veya düşük HDL “iyi” kolesterol seviyeleri. 3. Felç riski Yapılan bir araştırmaya göre; gazlı içecek tüketiminin felç riskinde yüzde 10’luk bir artışla ilişkili olduğunu açıklanmıştır. 4. Diyabet Gazlı içecekler ile ilgili yapılan araştırmalar; yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS) ile tatlandırılmış içeceklerin özellikle çocuklarda diyabet gelişimine sebep olduğuna dair yeni kanıtlar bulmuşlardır. 5. Böbrek taşları ve böbrek hastalığı Gazlı içecekler, böbrek taşları ve böbrek hastalığına sebep olacak yüksek düzeyde fosforik asit ve yüksek fruktozlu mısır şurubu içermektedir. 6. Pankreas kanseri En hızlı etki gösterecek olan pankreas için; günde en az iki gazlı içecek tüketmek bile kanser riskini iki katına çıkarmaktadır. Ayrıca pankreas kanseri ölüm oranı en yüksek olan kanser çeşitlerindendir. Bu sebeple ne içtiğimize ve vücudumuza neler aldığımıza oldukça dikkat etmemiz gerekmektedir. 7. Osteoporoz ve Artan kırık riski Gazlı içecekler içerdiği fosforik asit nedeniyle özellikle kadınlarda kemik mineral yoğunluğu üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğu araştırmalarla sabittir
  3. Kemik erimesi olarak da bilinen osteoporoz nedir? Belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? İskelet sistemini oluşturan kemikler yüksek oranda kalsiyum içeren yapılardır. Bebeklik ve çocukluk dönemlerinde hızlı bir şekilde kemik yapımı söz konusudur. Adölesan dönemin sona erdiği 20’li yaşların sonlarına doğru ise kemik yapımı, kemik yıkımı ile hemen hemen aynı seviyelere gelir. Bu andan itibaren yaş ilerledikçe kemiklerde yıkımın geciktirilmesi açısından kalsiyum ve D vitamini alımına özen gösterilerek kemik kütlesi ve sağlığı korunmalıdır. Yaşın ilerlemesiyle birlikte kemik yıkımı hızlandığından bu durum dengesiz beslenme ile de birleştiğinde osteoporoz olarak da bilinen kemik erimesi tablosunu geliştirmeye başlar. Erken dönemde büyük sorunlara yol açmasa da yaş ilerledikçe kemiklerde hasar oluşumuna yol açabileceğinden hastalık rutin taramalar ile erken dönemde tespit edilerek gerekli tedavi prosedürleri uygulanmalıdır. Osteoporoz (kemik erimesi) nedir? Sağlıklı ve genç kemiklerde güçlü kollajen liflerine bağlı mineraller ve çoğunlukla da kalsiyum tuzlarından oluşan bir yapılanma söz konusudur. Yaşlanmayla birlikte bu yapının gücünü kaybederek zayıflaması ve dayanıksızlaşması normaldir. Fakat osteoporoz kemik yoğunluğundaki aşırı düşüş nedeniyle kemiklerin çok daha kırılgan bir yapıya dönüşmesi anlamına gelir. Kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz, kelime olarak süngerimsi (gözenekli) kemik anlamına gelir. Kemiklerin içlerinde boşluklar oluşarak yoğunlukları azalır. Bu da kırılmaya ve çatlamaya yatkın hale gelmelerine neden olur. Çoğunlukla bir kırık veya çatlak geliştikten sonra kemiklerin görüntülenmesi sonucunda tespit edilir. Osteoporoza bağlı kırık oluşumunun en yaygın görüldüğü kemikler ise el bilekleri, omurga ve kalçada bulunan kemiklerdir. Kemik erimesinin görülme sıklığı yaşla birlikte artar, aynı zamanda kadınlarda görülme olasılığı erkeklere oranla daha yüksektir. Osteoporoz (kemik erimesi) belirtileri nelerdir? Kemik erimesi, erken dönemde herhangi bir belirtiye neden olmaz. Kemik yoğunluğunun azalmasına karşın kemikte herhangi bir kırılma veya çatlama ortaya çıkmadığı veya kemik yoğunluğu testleri yapılmadığı müddetçe hastalığın tespit edilebilmesi de oldukça güçtür. Osteoporozun ilerlemesi durumunda hastalar kendilerinde birtakım belirtiler hissedebilir. Bunlardan bazıları şu şekildedir: Omurga içerisinde kırık veya çökmüş bir omurun neden olduğu bel ağrıları Zamanla kemiklerin eğrilmesine bağlı olarak boyun kısalması Kamburlaşma ve çarpık duruş Basit hareketlerde bile ortaya çıkabilen kırılma ve çatlamalar Yukarıda verilen belirtiler ancak osteoporozun ileri seviyelere ulaştığı ve kemik hasarlarının oluşmaya başladığı dönemlerde kendini gösterebilecek semptomlardır. Hastalık bu aşamaya geldikten sonra kemiklerde oluşan hasarın geri döndürülebilmesi büyük ölçüde mümkün değildir. Bu nedenle ileri yaşlardaki bireyler bu hastalığa yakalanmamak için gerekli yaşam tarzı değişikliklerini uygulamalı, beslenme düzenine dikkat etmeli ve düzenli olarak spor yapmalıdır. Menopoz sonrası dönemdeki kadınlar hekimlerinin önereceği aralıklar ile kemik yoğunluğuna ilişkin tarama testlerini yaptırmalıdır. Ostoporoz (kemik erimesi) nedenleri nelerdir? Kemikler sürekli olarak yenilenme durumundadır. Osteoblast adlı hücreler yeni kemik hücrelerinin yapımında görevli iken osteoklast hücreleri eski kemik hücrelerinin parçalanmasını sağlar. Yaş ilerledikçe kemik yapımı kemik yıkımına yetişemez hale geldiğinden kemik erimesi süreci başlar ve bu durum yetersiz beslenme ile bir araya geldiğinde osteoporoz adı verilen tablo ortaya çıkar. Kemik erimesinin ortaya çıkışında etkili olan risk faktörleri şunlardır: Yetersiz kalsiyum, fosfor ve D vitamini alımı Kadın cinsiyet ve özellikle de menopoz sonrası dönemde olmak İleri yaş Genetik yatkınlık Cinsiyet hormonlarındaki düşüklükler Tiroid hormonlarına ilişkin bozukluklar Menopoz öncesi dönemde yumurtalıkların alınması Adrenal bez hastalıkları Steroid içerikli ilaç kullanımı Sigara ve alkol kullanımı Hareketsiz yaşam tarzı Osteoporoz (kemik erimesi) teşhisi nasıl konulur? Osteoporoz, birtakım komplikasyonları da beraberinde getirir. Bunlardan en yaygını da kemik kırıklarıdır. Osteoporoz durumunda kemiklerde kırıkların meydana gelebilmesi için ağır bir darbe almak veya bir kaza geçirmek gerekli değildir. İleri derecede kemik erimesi olan hastalarda küçük bir burkulma ve hatta bazen öksürme gibi ani hareketlere bağlı olarak bile kırıkların ortaya çıkması söz konusu olabilmektedir. Özellikle kalça ağrısına bağlı olarak doktora giden kişilerde kırıkların tespit edilmesi buna bir örnek olarak verilebilir. Kemik erimesinin kesin olarak teşhis edilebilmesi için kemik yoğunluğu ölçümü yapılmalıdır. Bunun için günümüzde en sık başvurulan ve en güvenilir yöntem DEXA’dır. DEXA yöntemi ile kemik yoğunluğu kolay ve ağrısız bir şekilde ölçülebilirken hastalar yüksek miktarda radyasyona maruz kalmazlar. Ölçüm osteoporozdan en çok etkilenen bölgeler olan kalça, el bileği veya omurga kemiklerinden herhangi birinde yapılabilir. Yukarıda da belirtildiği gibi osteoporoz erken dönemde herhangi bir belirtiye neden olmaz. Bu nedenle belirtilerin ortaya çıkması beklenmeden kemik erimesinin çok yaygın görülen bir hastalık olduğu da göz önünde bulundurularak menopoz sonrası dönemdeki kadınlar ve 50 yaşın üzerindeki erkekler hekime başvurarak düzenli olarak DEXA ölçümünden geçmelidir. Osteoporoz tedavisi Kemik erimesinde uygulanacak tedavinin niteliği; hastalığınızın ilerlemişlik düzeyi, son 10 yıl içerisindeki kemik sağlığına ilişkin yaşadığınız problemler, kemik yoğunluğu ölçümlerinizin sonuçları gibi faktörler bir arada değerlendirilerek hekim tarafından planlanır. Kemiklerinde kırık meydana gelme ihtimali düşük olan kişilerde tedavi olarak vitamin ve mineral destekleri ile birlikte sağlıklı bir beslenme planının oluşturulması şeklinde uygulanabilir. Kemiklerinde kırık gelişme riskinin yüksek olduğu tespit edilen hastalarda en yaygın şekilde kullanılan osteoporoz ilaçları bifosfonatlardır. Bifosfonat içerikli ilaçların yaygın yan etkileri arasında karın ağrısı, mide bulantısı ve mide ekşimesi gibi sorunlar yer alır. Bu tarz sorunları yaşayan hastalarda ilacın intravenöz (damar yolu ile uygulanan) türevleri tercih edilebilir. Tedavi için kullanılan diğer seçeneklerden ilki monoklonal antikor ilaçlarıdır. Bunlar deri altından 6 ayda bir verilen ilaçlardır ve ilacın kesilmesi bazı komplikasyonlara neden olabildiğinden uzun süreli olarak bu ilacı kullanabilecek olan hastalarda tercih edilmesinde fayda vardır. Hormon ilişkili terapiler de kemik erimesi tedavisi için tercih edilebilecek uygulamalar arasında yer alır. Özellikle menopozdan hemen sonra kullanılmaya başlanan östrojen destekleri, kemik kütlesinin korunması konusunda olumlu etkiler yaratabilir. Fakat östrojen içeren ilaçların kullanımına bağlı olarak meme ve endometrium kanserleri, kanın pıhtılaşmasına ilişkin bozukluklar ve kalp hastalıklarının oluşum riski arttığından bu tedavi yalnızca menopoz öncesi dönemde dahi kemik yoğunluğu düşük olan ve kemik erimesi için genetik yatkınlığı bulunan hastalarda kâr-zarar ilişkisi gözetilerek önerilmelidir. Östrojenin kemik yapımı üzerindeki olumlu etkilerini taklit eden “raloksifen” içerikli ilaçların kullanımı ve erkekler için testosteron replasman tedavileri de hormon ilişkili kemik erimesi tedavileri arasında yer alır. Bunların yanı sıra kemik yapımını destekleyen bazı ilaçlar da tedavi sürecinde reçetelendirilebilir. Eğer siz de kemik erimesi teşhisi aldıysanız veya kemik erimesine ilişkin yukarıda verilen belirtilerden bazılarına sahipseniz, derhal bir sağlık kuruluşuna başvurarak gerekli muayenelerden geçmeli ve kemik taramalarınızı yaptırmalısınız. Kemik erimesinin çok yaygın görülen bir hastalık olması nedeniyle şu an herhangi bir belirtiye yol açmamış olsa da sizde de var olabileceğini ve ilerleyen yaşlarda ciddi sorunlara yol açabileceğini göz önünde bulundurularak kemik sağlığınıza ilişkin kontrollerinizi düzenli olarak yaptırmaya özen göstermelisiniz. Olası bir kemik erimesi sorununun erken dönemde tespit edilmesini sağlayarak tedavi sürecinize bir an önce başlayabilir, bu sayede ileride karşılaşabileceğiniz daha ciddi problemlerin önüne geçebilirsiniz
×
×
  • Create New...

Önemli bilgi

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için Gizlilik poliçesini inceleyebilirsiniz.